Bozkurt NET

reis269 · Amatör Üye Kayıt: Jul 15, 2005 İletiler: 180

Çanakkale Savaşı’nda Arıburnu cephesinde savaşırken şehit düşen,Kınalı Hasan adlı,kahraman bir Türk neferinin,ölmeden önce anasına yazdığı mektuba eklediği ancak tam olarak bitiremediği şiir:

Anam yakmış kınayı “adak” diye,
Bende vatan için kurban doğmuşum,
Anamdan Allah’a son bir hediye,
Kumandanım ben İsmail doğmuşum.

(Anası,Hasan’ı savaşa yollarken;”sen benim vatana kurbanlık koçumsun”diyerek bu kahraman Mehmetçiğimizin saçını kınalamıştır.)

reis269 · Amatör Üye Kayıt: Jul 15, 2005 İletiler: 180

Mehmet Akif Ersoy ne güzel anlatmış vatanımızı:

Enbiya yurdu bu toprak,şüheda yurdu bu yer
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer
Dışı baştan başa bir nesl-i kerimin yadı
İçi boydan boya milyonla şehidin ecsadı
Öyle meşbu-u şahadet ki bu öksüz toprak
Fışkıran otları bir sıksa adam kan çıkacak.

erhaninfo · Yeni Üye Kayıt: Jul 27, 2005 İletiler: 10 Şehir: qwert

o yıllarda türkü kürdü tek millet olup ölümüne bu vatani koruyan gençlik şimdi şirnakta hakkaride tuncelide birbirini vuruyo göz göre göre kardes kardes kardesi vuruyo buna ayrilikçi milis diyolar

thegreen_wolf · Tarih: Cmt Mar 11, 2006 1:59 pm ileti konusu:

Siz en büyük sevgiyi hak edecek kadar mükemmel ama herkesin hak edemeyecegi kadar özelsiniz..

Rüzgar alabildiğine hırçın, yağmur alabildiğine inatçı, yüreğim ise onlara inat sanki bir liman, tıpkı gözlerinizzdeki huzur gibi.

Günesin buz tuttugu yerde bir alev gördü tüm dünya bilsinlerki o yalniz TÜRK'ün VATANı İMANI için yanan kalbidir.

HADI GOKYUZUNDEN SENIN ICIN TUTTUGUM,UZERINE TUM DUYGULARIMI YUKLEDIGIM,YILDIZI AL, YUREGIMDEN YUREGINE YOLLAR VAR,HADI BENIM ICIN UZAKLARDAN BIR TEBESUM YOLLA.
Semada Yıldızlar Tükenmedikce,
Taşlar Dile Gelip Unut Demedikce,
Ruhum Bedenimi Terk Etmedikce,
Unutamam Sizi Unutamam asla sizi

Sizi göklere yazdım bulutlar sildi.
Yerlere yazdım yagmurlar sildi.
Denizlere yazdım dalgalar sildi.
Kalbime yazdım orda ebediyen kalacaksınız

RUHUNUZ SADT OLSUN Kİ VATANI ÖLÜMÜNE EMANET ALDIK SİZDEN
ULU ATALARIM ŞEHİTLERİM...!!

gelibolulu · Tarih: Cmt Mar 11, 2006 2:33 pm ileti konusu:

Maurad · Tarih: Cmt Mar 11, 2006 2:42 pm ileti konusu:

Nasıl ödeyeceğiz şehitlerimize borcumuzu.Onlar Sayesinde bugün ne bir ingiliz nede fransız bayrağı göğümüzde dalgalanıyor nede bir yunan sizi nasıl ezdik anadoluda diyebiliyor.Yine onlar sayesinde toprağımız kırmzı gökler kırmızı.Onlar sayesinde yaşıyoruz.Onlar en kötü durumda bile Türk tarihine yenilgi sürmezken biz nasıl kendi kendimizi yok ediyoruz!Biz nasıl olurda bu olaylardan bir ders çıkaramadık hala avrupa peşinden amerika peşinden koşuyoruz?Hala anlayamadıkmı,Türk'e ,başka dostlar istese bile, Türk ten başka dost yoktur.Bir millet bu kadar mı bilinçsiz olur?

hasan1299 · Kıdemli Üye Kayıt: Oct 25, 2005 İletiler: 806

çanakkalede işgal kuvvetlerine ve bütün dünyaya TÜRK MİLLETİ bağımsızlığı için,vatan için,bayrak için,din için,ölüme seve seve gideceğini göstermiştir.çanakkale savaşında düşman kuvvetleri türk kuvvetlerinden katkat üstün olmasına rağmen TÜRK ün sarsılmaz imanı bütün olumsuzluıkları yenmiştir ve türk askerleri çanakkalenin geçilemeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir.çanakkalede savaşan atalarımızdan ALLAH razı olsun bizim varlığımız onların sayesindedir.onlar için ne yapsak azdır.ALLAH TÜRK ü korusun ve yüceltsin

MeRsİnLi · Tarih: Cmt Mar 11, 2006 2:45 pm ileti konusu:

Milletimizin tarihinde gurur duyduğumuz, göğsümüzü kabartan pek çok zaferimiz vardır. Fakat bunların içinde büyük fedakarlıklarla ve kahramanlıklarla kazanılmış bir zafer vardır ki, yüzyıllar boyunca akıllardan silinmeyecektir. İşte bu zafer Onsekiz Mart Deniz Zaferi'dir. Dünya tarihinde amacına ulaşmış, milletini yüceltmiş pek az zafer vardır. Bu zaferler milletlerin geleceğinin oluşmasında en büyük paya sahiptir. Onsekiz Mart Deniz Zaferi de yurdumuzun düşman işgalinden tamamen kurtarılmasında ilk basamaktır. Bu yüzden önemi çok büyüktür.
Çanakkale Deniz Zaferi; Türk'ü, Türk'ün gücünü, iradesini, vatanseverliğini en önemlisi de Atatürk'ü dünyaya tanıtan bir zaferdir. Bu zafer sayesinde bütün dünya, Türk'ün yenilmezliğini, kahramanlığını, kötü şartlar altında bile yurdunu büyük fedakarlıklarla savunduğunu görmüştür. Bu yüzden Onsekiz Mart Deniz Zaferi dünya tarihine altın harflerle yazılmıştır.

thegreen_wolf · Tarih: Cmt May 13, 2006 4:48 pm ileti konusu:

[

Bir destan dolaşır Gelibolu'da. Bir destan yazılır kan ve barutla. Bir destan yazılır ki bu; Türk'ün Türklüğünü ispat ettiği bir ölüm kalım mücadelesidir. Şimdi belki tabyalar sessiz, belki deniz durgun; ama gene de bu destan dolaşır Gelibolu'da. Hisseder her Türk olan bu dağlarda, denizde destanı. Yeşil dağların kana boyandığını, mavi göğün kızıllığa büründüğünü ve top seslerini, şehit kokusunu. Bu bir destandır yaşamak için öldüren Türk'ün, bu bir destandır tarihe altın harflerle kazılan.

Daldım derin bir âleme, duyuyorum kızıl bir dumanla kaplanmış gök içinde Mehmedimin "Allah Allah" seslerini, peşpeşe atılan toplardan çıkan özgürlük ateşlerini. Kızmışçasına dövüyor toplar denizi, şakırdıyor topla dövülen suyun sesi. Dumanlar yükseliyor tabyalardan ve kan ve barut kokusu. Kızıllığa boyanmış yıllardır ekin veren, güç veren Anadolu toprağı. Şimdi sulanıyor vatan için, Hak için ölen Mehmedimin, şehidimin mübarek kanıyla. Düşman gemileri görüyorum öbek öbek, çaresiz, nafile eziliyorlar boğazda. Türk'ün yıllardır ölmeyen destanlar yazıp, dillerde dolaştıran "Türk gibi güçlü" dedirten gücüyle. Teker, teker gömülüyor o çelik parçaları, kızgın ve kudurmuş Türk denizinin içine. Düşman üzgün ve perişan.

Anladı düşman denizden geçemeyeceğini. Oturdu, duydum komutanları, anlaştılar, hissettim karadan çıkacaklarını. Zorlandılar Arıburnu'ndan Gelibolu'ya, o ne Allah'ım, parlayan iki deniz mavisi göz, sanki yüzyılların tecrübesini taşıyan altın renkli saçlar. Parladı birden "Süngü tak, yere yat" dedi. Yattı asker o an, korkup geri döndü düşman. Sonra Anafartalar'da görüyorum onu askerîn önünde, elinde dürbün ilerilere bakıyor. Yüreğinin sesini duyuyorum "Ya istiklâl, ya ölüm " diye atıyor

Sonra emrediyor " İleri!…". Düşman gerisin geri dönüyor. Malzemesi, elbisesi, silâhı yok; ama imanı çok Mehmedin. Belli oluyordu bir kez şahlanmıştı soylu kır at, bilmez dinlemez durak. En önde M.KEMAL, ardında biz. Dursunlar! Kızgın aslanın önüne çıkılmaz, hele bir de karşısında yuvasına girmiş bir düşman varsa. Şimdi de süngüler parlıyor, sesler ayyuka yükseliyor. Düşman geriliyor; gazidir kalanım şehittir düşenim. Suyumdur akan kanım, toprağımdır sulanan vatanım. Sonra Conkbayırı, Kocaçimen ve Kocatepe, hepsinde Onu görüyorum, O dehayı, O en büyük Türk'ü en ileride.

Çanakkale O'nun yazdığı bir destandır. Vatan ve milletinin namusuna kasteden canilerle yapılmış bir harbin destanıdır.Yayından çıkmış ok misali Türk, Çanakkale'de eşsiz bir mücadele örneğinden birini veriyordu.Neydi ki dünün budalaları Anzak, İngiliz, Fransız. Türk'ün bunlara karşı almış olduğu zaferler tarihin engin ve derin sayfalarına altın harflerle yazılıyordu. Çünkü onun taa tarihle başlayan bir çok özellikleri vardı. Özgür yaşardı. Kimse onun yurduna, namusuna el-göz değdiremezdi, değdiren kendi canına kıymış demekti. Hiddetinden karşısında uludağlar, ummmanlar erir yok olurdu.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım,

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım

M.Âkif böyle diyordu. Evet, Türk geçmişte hürdü, şimdi ve gelecekte de hür olacaktı. Onun için vatan toprağı, uğrunda ölenler oldukça vatandır. Türk, savaş karşısında hiç bir fedakârlıktan çekinmez, bildiği ve saydığı yüce değerler uğruna canını seve seve verirdi. " Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor/ Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. " diyordu yine M.Âkif Ersoy. M.Kemal, yıllar sonra Çankaya'da Çanakkale hatıralarını anlatırken, duygulanarak " Önümüzdeki saflardan erlerin birer birer düştüğünü görüyorduk, onun yerine hemen başka bir manga geçiyordu. Öleceğini bile bile…" diyordu. Korkmazlardı ölmekten, onlar için özgür olmadan yaşamanın bir anlamı yoktu. Korkmazlardı ölümden, çünkü M.Kemal emretmişti bir kez: " Ben size ölmeyi emrediyorum ".

Şimdi Çanakkale suları sütliman. Ama oraya giden hisseder esen rüzgârında Türk losyonu olan kan ve barut kokusunu, denizin dalgasında savaşın sarılmayan, silinmeyen izlerini.

Evet, bugün 250 bin şehit verdik, gururluyuz. O şehitleri görüyorum üzerimizde uçuyorlar, bizden onlar gibi olmamızı istiyorlar. Onlar tarihte erişilmemiş bir galibiyetin mümessiliydiler, onlar vatan, namus ve şereflerin uğruna tertemiz alnından vurulanlardı, onlar bize bu vatanı emanet edenlerdi.

Türk oğlu dinle! Oturduğun bu toprakta, kokladığın bu havada, açan çiçekte şehidimin izini gör. Çalış! Çalış! Çalış! Çünkü senin için ancak şimdi çalışmak kalmıştır. Yürüdüğün yol atinin yüksek terakki yolu olmalıdır. Çanakkale şehitlerinin ve daha nicelerinin kemiklerini sızlatma. Sen Türk'sün, Türk zekidir, Türk çalışkandır, Türk cesurdur.

Bir destan dolaşır Gelibolu'da. Bir destan dolaşır 250 bin şehidin yazdığı, bir destan dolaşır namusuna, şerefine uzanan ellerin kırıldığı. Bir destandır vatan ve Allah için ölenlerin. Bir destan dolaşır Gelibolu'da denizde, havada, toprakta.

RUHUNUZ ŞAD OLSUN, AZİZ ŞEHİTLER!

ŞEVKİ REİS EMRAH ÇAKIROGLU

sinan37 · Tarih: Cmt May 13, 2006 8:52 pm ileti konusu:

	kerkuk_turk demiş ki:
	Türk milleti bu toprakları da aziz kanlarıyla sulamıştır. İşte Kerkük'ten Nuri oğlu Veli adında bir Türkmen yiğidi kalkmış "Çanakkale Geçilmez" diyerek yollara düşmüş, 1915 senesinde geldiği bu kutsal beldede savaşırken can vermiştir. On binlerce kisidien yalnizca biridir.

Kerküklü soydaşlarımız dün bizim yardımımıza koşmuşken biz soydaşlarımız amerikan ve onların uşağı kürtler tarafından katledilirken sadece bakıyoruz.

YAZIKLAR OLSUN BİZİM GİBİ ŞEHİT TORUNLARINA BİLELİMKİ KERKÜKLÜ NURİ VELİOĞLUNUN ELLERİ AHİRET GÜNÜ YAKAMIZDA OLACAKTIR.

gelibolulu · Tarih: Pzr May 14, 2006 11:29 am ileti konusu:

ÇANAKALE SAVAŞI GERÇEKLERİ...

Sultan Ikinci Abdülhamid Hân'in keyfi idaresinden (!!!) sikâyetle isbasina gelen Ittihatçi sergerdeler devlet idaresine hâkim olduktan sonra öylesine keyfî bir idare kurmus ve "hürriyet kahramani" diye alkislanan bu kabadayilar o derece müdhis birer diktatör olmuslardir ki, Birinci Dünya Savasi'nin baslamasindan (24 Temmuz 1914) hemen sonra Almanlarla yapilan ittifak, Sadrâzam Said <if><endif> Halim Pasa, Harbiye Naziri (Bakan) Enver, Dahiliye Naziri Talât ve Meclis-i Meb'ûsan Baskani Halil (Mentese) ile Alman Büyükelçisi Baron Von Wangenheim arasinda hazirlanip imzalanmis (2 Agustos 1914) ve isbu ittifak basta devrin padisahi olmak üzere bütün Heyet-i Vükelâdan (Bakanlar Kurulu'ndan), hatta Ittihatçilarin üçüncü adami Cemal Pasa'dan gizlenmistir!.. Cemal Pasa'nin hatiratinda bu mevzuda genis bilgi vardir.

***

* Dünyanin pek buhranli bir döneme sürüklendigi o günlerde Almanlarla gizlice anlasan Ittihatçilardan nevzuhur hürriyet kahramani Enver Pasa'nin emriyle iki Alman zirhlisi "Goeben" ve "Breslav" (bilâhare "Yavuz" ve "Midilli") Çanakkale Bogazi'ndan içeri alinmis (11 Agustos 1914) ve Enver Pasa bu mühim olayi arkadaslarina mütebessim bir çehre ile: "Bir oglumuz oldu" diyerek duyurmustur! Bu olaydan da ne padisahin (devlet reisi), ne Sadrâzamin (basbakan) ne Heyeti Vükelâ'nin (Bakanlar Kurulu) ve ne de alâkali diger kimselerin haberi olmamistir!

***

* Devletin Birinci Dünya Savasi'na katilmasi ise, yine bütün ilgili mes'ul devlet adamlarinin bilgisi disinda Enver Pasa'nin emriyle olmus, isimleri "Yavuz" ve "Midilli"ye çevrilen iki Alman zirhlisi bizzat Enver Pasa'nin emriyle Karadeniz'e çikip 29 Ekim 1914 Persembe günü Rus donanmasiyla sahillerini topa tutmus ve böylece Osmanli Imparatorlugu savasa katilmistir!.. Rus donanmasiyla sahillerine taarruz için Enver Pasa'nin Alman Amiral Souchon'a çok gizli isaretli bir emir gönderdigi ve devletin savasa katilmasindan alâkali kimselerin haberi olmadigi Nimet Kuraf'in "Türkiye ve Rusya",Hikmet Bayur'un "Türk Inkilâbi Tarihi", Amiral Lorley'in "Türk -Sularinda- Deniz Hareketleri", Yilmaz Öztuna'nin "Türkiye Tarihi", Ali Ihsan Sabis Pasa'nin "Harb Hatiralarim" ve General Fahri Belen'in "Yirminci Yüzyilda Omanli Devleti", Ismail Hami Danismend'in "Kronoloji"si gibi pek çok eserde sarahatle kaydolunmustur.

***

* Birinci Dünya Savasi boyunca pek çok cephede: Galiçya, Yemen, Iran, Irak, Makedonya, Dobruca, Hicaz, Kafkasya, Çanakkale, Sina ve Filistin gibi on cephede feragat ve fedakârlikla dövüstük. Bu cephelerden Çanakkale'de savas 3 Kasim 1914 Sali sabahi <if><endif> yirmi sekiz gemiden olusan bir Ingiliz-Fransiz filosunun Kum-Kale ve Sedd-ül-Bahir istihkamlarina açtigi ates ile baslamis, torpil tarlasina ragmen içeri girebilen Ingiliz denizaltilari zaman zaman agir zayiatimiza sebeb olmus, bu arada 26 Kasim günü Mes'udiyye zirhlimiz batmis, 19 ve 25 Subat'la 4 Mart günkü düsman taarruzu dis istihkâmlarda ve buralardaki bataryalarda büyük hasara sebeb olmustur.

***

* "Çanakkale Sehidleri" sairi Mehmed Âkif Bey'in "Safahat"inin altinci kitabi "Âsim"da: "Eski dünya, Yeni Dünya, bütün akvam-i beser/ Kayniyor kum gibi, tufan gibi, mahser mahser..." "Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ" diye andigi düsmanin "rezil istilâ"siyla "daglar, taslar sühedâ gövdesi" ile dolmus, Çanakkale'nin böyle zor günler geçirdigi safhada Babiâli (hükümet) her ihtimale karsi hükümet merkezini Anadolu'ya nakletmeyi düsünmüs ve bu karari Beylerbeyi Sarayi'nda adeta mahpus hayati yasattiklari Sultan Ikinci Abdülhmid Hân'a bildirmek üzere Talât ve Enver Pasalar saraya gelerek huzura kabul edilmislerdir. Abdülhamid Hân'in en küçük sehzâdesi Âbid Efendi'nin (17.05.1905 Yildiz Sarayi) 8.12.1973 (Beyrut) anlattigina göre:

"- Pasalar, Çanakkale'deki savas durumunun muhtemel kötü neticelerinden bahsetmisler. Padisahla (Sultan Resad), babamin ve Veliahdin Anadolu'ya götürülmeleri planini açiklamislar. Babamdan, tecrübeleri dolayisiyla mütalâasini sormuslar. Sonradan babamin anlattigina göre, pasalari büyük bir sükûnetle dinlemis, onlara sahsi görüsünü ve tavsiyesini asagi yukari su sözlerle bildirmis: "Ben yerimden bir adim bile kimildamam ve bir yere gitmem. Biraderim Padisah (Sultan Resad) için de tavsiyem, saraydan asla ayrilmamasidir. Allah göstermesin bir ayrilik hem ordunun hem milletin maneviyatini bozar. Yenilmek mukadderse bu hareket onu çabuklastirir. (.......)

Ben büyük ceddim Fâtih Sultan Mehmet Hazretleri'nin zaptedip milletimizin göz bebegi haline gelen ve devletimizin merkezi olan Istanbul'u düsman isgali altinda görmektense ölmeyi tercih ederim. Biraderimin (Sultan Resad) Istanbul'u terk eylemesi yolundaki tavsiyenize gelince, bu husus tarihimize büyük bir leke olarak geçer. Bundan kat'i olarak vazgeçilmesini tavsiye ederim."

Abdülhamid Hân'in bu sâhâne jesti neticesinde Istanbul bosaltilmaktan kurtulup nakil isinden vazgeçilmistir!..

***

* Çanakkale'deki rezil istilâya büyük darbeyi Mehmed Âkif Bey'in: "Âsim'in nesli, diyordum ya, nesilmis gerçek/ Iste çignetmedi <if><endif> namusunu çignetmeyecek" dedigi nesil vurmus, 18 Mart 1915 Persembe günü Ingiliz amiral Robeck ile Fransiz amiral Guépratte kumandasindaki on sekiz büyük zirhli ile, daha bilmem ne kadar muhrip ve denizalti üç filo halinde bogaza girerek yedi saate yakin taarruzunu sürdürmüsse de, "ancak ebediyyetlerin istiâb" edebilecegi "bu topraklar için topraga düsmüs asker" karsisinda maglup olmus, Ingilizlerin Ocean ve Irreristible zirhlilariyla Fransizlarin Bouvet zirhlisi alti yüz mürettebatiyla batmis, daha bazi zirhlilar agir hasar görürken üç düsman gemisi karaya oturmustur!.. Böyle üçte birini kaybeden düsman donanmasinin geriye kalanlari da selâmeti firarda bulup kaçmislardir!..

***

* 86 yil evvelki Çanakkale zaferinin kahramani "Gömelim gel seni tarihe dense sigmayacak, gökten ecdâd inerek o pâk alnini öpecek olan, sehid oglu sehidlerdir." Bu gerçegi Çanakkale savasinda Anafartalar kumandani olan Miralay (Albay) Mustafa Kemal Bey'in (Atatürk) Rusen Esref Ünaydin'a anlattiklariyla ortaya koyalim:

"Karsilikli siperler arasinda mesafemiz 8 metre, yâni, ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulamamacasina kâmilen düsüyor, ikincidekiler onlarin yerine gidiyor. Fakat ne kadar gibtaya deger bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar kendi ölecegini de biliyor, hiç fütur bile göstermiyor, sarsilmak yok!.. Okumak bilenler ellerinde Kur'ân-i Kerîm, Cennete girmeye hazirlaniyorlar. Bilmeyenler, Kelime-i Sehadet çekerek yürüyorlar. bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren sâyan-i hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalisiniz ki, Çanakkale muharebesini kazandiran bu yüksek ruhtur."

***

* Kara savasi da dahil sekiz ay, on dört gün devam eden Çanakkale Savasi'nda 55.127'si sehid, 100.177'si yarali, 10.067'si kayip ve 21.498'i muhtelif hastaliklardan hayata veda eden cem'an 186.869 evlâdimizi kaybettik.

Çanakkale sehidleriyle birlikte, cümle sühedâyi sükran, minnet ve rahmetle aniyor, sehidlerimizden sefaat diliyoruz...

thegreen_wolf · Tarih: Sal Tem 25, 2006 4:58 pm ileti konusu:

Geçen hafta çanakkale şehitlerimizi ziyarete gittim ve bu konu ile ilgili ibret verici bir manzara ile karşılaştım.
İsmi lazım olmayan bir lisemiz çanakkaleye gezi düzenlemiş ve 3 otobüs öğrencimiyi buraya getirmiş.Buraya kadar herşey normal. Ancak sonrası tam bir rezalet.
Şehitliğe otobüsler yaklaştığında bir müzik sesi ve otobüsün içinde göbek!!! atan öğrenciler.
Tam 258 bin şehitin bulunduğu toprakların anlam ve önemini kavramaları, vatan sevgisini özümsemeleri gereken öğrenciler oyun havası eşliğinde tabiri caizse otobüs içinde tepinmekteler.

Eğlenmeyi bilmek....

Atamızın bir sözü geldi aklıma..

Çalışmadan rahat yaşamaya alışan toplumlar, önce haysiyetlerini sonra şereflerini en son da bağımsızlıklarını kaybetmeye mahkumdurlar.. 1923

ÖZGÜRLÜK İSTENMEZ ALINIR,
HEMDE SÖKE SÖKE,
BAŞININ DİK DURMASI GEREKEN GÜN GELMİŞSE,
BİLKİ YALNIZSINDIR!
KANDIR ACIDIR GÖZYAŞIDIR
BU TOPRAKLARIN BEDELİ

BİLKİ,
YATIYORSA O TOPRAKLARDA
SIRTINDAKİ PASLI HANÇERLE
BİNLERCE MEHMEDİMİN BEDENİ
HEY HAT!
SANMAKİ MUTLULUK
SANMAKİ DİK BİR BAŞ
SANMAKİ AYDINLIK
BULAMAZSIN HİÇBİRİNİ

ÇÜNKÜ,
HAİNLİKTİR
ŞEREFSİZLİKTİR
PİSLİKTİR
MEHMEDİMİN HANÇERİ
İŞTE BUNDANDIR EY DOST
BU TOPRAKLARIN ESARETİ...

şevki reis emrah çakıroğlu

kadir45 · Site Yöneticisi Kayıt: Jun 03, 2004 İletiler: 3100

Olay son derece üzücü.Biz de Mayıs sonunda bir okul ile bu geziyi gerçekleştirdik.Biz olaya kesin çözümü,daha işin başında getirdik.Daha ilçeden ayrılırken Şoför ile bir olup darbukaları toplattık ve bagaja attık.Dönüşte serbest dedik.Çocuklar orada o kadar etkilendiler ki, dönüşte artık o darbukalar bagajdan çıkmadı!Burada geziyi organize eden öğretmenler başta en büyük suçludur.Demek ki o çocukları oraya ne için götürdüklerini anlatamamışlar ve olayı bir kır gezisi haline dönüştürmüşler.
O zaman Çanakkaleye ne gerek var?Ülkenin başka piknik yeri mi yok sanki?Tek kelime ile çok yazık!