Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - BÜYÜK ÜLKÜCÜ MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU UÇMAĞA VARMIŞTIR...
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
murat_evlice
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 19, 2006
İletiler: 17

İletiTarih: Çar Tem 12, 2006 11:30 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder







Not; Ülküdasim, resim eklemek senin denedigin sekilde olmaz. Konunun dagilmamasi acisindan ileti yoluyla anlatmaya calisacagim. Simdilik senin yerine ben resim ekledim. Bilgine...


Bu vesile ile merhuma Allah´tan (c.c.) rahmet, geride kalanlarina sabir diliyorum... Ruhu Sad, kabrini Nur ve mekani Cennet olsun...


Vuslat
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Tem 13, 2006 2:50 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Türk milletinin yetiştirdiği milli hazineler, birer birer uçmağa varıyor… Bunlardan birisini de geçtiğimiz gün toprağa verdik…

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nu…

Ülkü Ocakları ile tanıştığımız günlerde, elimize ilk onun kitapları tutuşturulurdu. Biz de büyüyünce, bizden sonra gelenlerin eline onun kitaplarını vererek, o güzel geleneği sürdürdük… Ve o gelenek halende devam ediyor.

Onun milli tarihimizi yeni nesillere öğretme üslubu, romanlarında o kadar sistematik, o kadar akıcı ki, her okuyan kişinin üstünde etkisi silinmez bir iz bırakmaktadır.

O, milletin ruhundan besleniyor, yeni nesillere de bu ruhu aşılıyordu.

O, milletine yabancı olmadığı için, milletinin değerlerine düşman olmadığı için ön plana çıkarılan bir isim değildi.

Bu ülkede değer yargıları öylesine değişti ki; el üstünde tutulmak istiyorsan ilk etapta milli ve manevi değerlere sövmeyi, ihanet etmeyi ihmal etmeyeceksin…
Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun vefatına, sadece milli değer anlayışı olan medya yer verdi. Bu vefat eden edebiyatçı bir Orhan Pamuk ve benzeri bir isim olsaydı, eminim manşetlerden haber yapılırdı. Gazete sayfaları gözyaşına boğulur, ülkeyi matem havasına sokarlardı. Niçin yaparlardı bunu?

Çünkü Orhan Pamuk ve benzerleri, bu milletin tarihine, değerlerine saldırdığı ve ihanet ettiği için…

Mustafa Necati Sepetçioğlu, hayatının son dönemlerinde bu duruma kendisi de çok kızmış ve bu manzaraya tavır almak adına, kalemini kırdığını açıklamıştı.

Mustafa Necati Sepetçioğlu, ilk nefesten son nefesine kadar milleti için yaşadı, milleti için öldü… Onun sevenleri de muhakkak ki, bu anlayışı benimseyenler olmuştur. Türklüğe sevdalı her ailenin evindeki kütüphanesinde illaki onun eserleri vardır.

Çağımızın Dede Korkut’u olan Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun ölüm haberi, yüreğimizden bir yıldızın kayması gibi olmuştur. Fakat onun bedeni uçmağa varsa da geride bıraktığı ölümsüz eserler, milletin yolunu her daim aydınlatmaya devam edecektir.

Onun eserleri, milletine bağlı, vatanına sevdalı milli beyinler yetiştirecektir. Günden güne etrafı kuşatılan Türk milletinin böylesi değerli evlatlara ihtiyacı vardır.
Onun romanlarını okuyan ve kanında bozukluk olmayan hiçbir kimse bu ülkeye ihanet etmez ve ülkesinin geleceği için üzerine hangi sorumluluk yükleniyorsa, onu yerine getirir.

Bir devrin yiğitleri bir bir gidiyor… En son giden, beyaz sakallı bilge ihtiyar Mustafa
Necati Sepetçioğlu oldu.

Romanlar öksüz kaldı ama yalnız kalmayacak…

Romanlar gözyaşı döküyor, ama pınarsız kalmayacak…

Çağımızın Dede Korkut’u, senin romanlarındaki tadı kimsede bulamayacağız ama o tadı hiçbir zaman unutmayacağız. Çünkü o tat, milli damak tadı vermektedir…

İnşallah bundan sonra da bu milletin bağrından yeni Mustafa Necati Sepetçioğlu’lar çıkar da bu milletin hayat damarları sürekli beslenir.

Bu milletin kökü güçlü olunca, bundan kesinlikle şüphemiz yoktur, onlarca, yüzlerce

Mustafa Necati Sepetçioğlu’lar çıkacaktır.

Çağımızın Dede Korkut’u, seni unutmayacağız…

Güle güle beyaz sakallı ihtiyar…

Mekânın cennet olsun, milleti için yaşamış, milleti için hizmet etmiş, büyük insan…

Allah rahmet eylesin, nur içinde yat hocam…


Yildiray Cicek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Per Tem 13, 2006 9:30 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bir çılgın Türk'tü
KUVVETLİ bir edebiyat akımıyla desteklenmeyen siyasi fikirlerin iktidar olma ihtimali zayıftır.


Eğer Türk Milleti, Ömer Seyfettin gibi; Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçora, Ziya Gökalp gibi millî edebiyat cereyanını destekleyen şair, yazar ve fikir adamlarını yetiştirememiş olsaydı, büyük bir ihtimalle Atatürk'ü de yaratamazdı.

"Ben bir Türk'üm" diyen Mehmet Emin Yurdakul, Türk Milleti'nin tam bin yıl boyunca beklediği
sesti.

Bakın Atatürk, Türklüğünü haykıran ve Türk olmakla iftihar eden bu gür sesin kendisinde millîyetçilik duygusu uyandırdığını nasıl anlatıyor:....


"... Bizim gençlik yıllarına Osmanlılık telkin ve etkileri hâkimdi. İmparatorluk halkını meydana getiren Türk'ten başka milletlere, bu arada yanlış bir din anlayışı ile Araplar'a, sarayın, ordu ve devlet ileri gelenlerinin arasında bulunan ırktaşlarının tesiriyle Arnavutlar'a özel bir değer veriliyordu. Onlardan söz edilirken kavm-i necip deyimi ile sınıflandırılarak bu duygunun belirtilmesine çalışılıyor, memleketin sahibi ve devletin kurucusu olan biz Türkler ikinci planda gelen önemsiz halk yığınları sayılıyordu.

Şair Mehmet Emin Yurdakul'un ilk defa Manastır Askerî İdadisi'nde öğrenci iken okuduğum 'Ben Bir Türk'üm, Dinim, Cinsim Uludur' mısraı ile başlayan manzumesinde bana millî gururumu tattıran ilk anlatımı bulmuştum."

Bu bir tek mısra Atatürk gibi kurtarıcı bir dehayı nasıl yarattıysa, hiç şüpheniz olmasın ki; iki gün önce kaybettiğimiz Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun eserleri de yeni kurtarıcı dehalar yaratacaktır.
Çünkü Sepetçioğlu da tıpkı Mehmet Emin Yurdakul gibi "milletim nev-i beşer, vatanım ruy-ı zemin" anlayışını, yerden yere vuran, bir millî ruh, bir millî ses, bir millî yazar ve bir millî düşünürdür.

Dönekliğin, neredeyse fazilet olarak sunulduğu bir kahpeler çağında yetişmesine rağmen Necati Ağabey dönmemiştir. Eğilmemiştir. Bükülmemiştir. Dâvâsını satmamıştır. Yolundan sapmamıştır.
Sınıf ve mezhep ayrımcılığıyla birlikte komünist ihtilalciliğin de resmen teşvik edildiği, uluslararası desteğe, ve uluslararası himayeye mazhar olduğu, hatta ödüllendirildiği yıllarda bile, millî duruşundan tâviz vermemiştir, Necati Ağabey. Millî san'at anlayışını yerleştirmeye devam etmiştir.
Onun için esas olan Türk Milleti'dir.

Onun dünya görüşünü ve sanat anlayışını Türk Milliyetçiliği şekillendirmiştir. Edebiyatın, destan, oyun, hikâye, şiir ve edebi tenkit dallarında da önemli eserler vermiş olmasına rağmen daha çok roman yazarı olarak tanınır Sepetçioğlu.

Kuvvetli bir edebiyat akımıyla desteklenmeyen siyasi fikirlerin iktidar olma ihtimalinin zayıf olduğundan bahsetmiştik. Sepetçioğlu, Atsız, Arif Nihat Asya, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Ayhan İnal, Refet Körüklü, Aydil Erol, Zeki Akdağ ve diğer birçok yazar ve şairle birlikte Türk Millîyetçiliği'ni destekleyen güçlü ve velut bir yazardı.

Yazık ki okumuyorsunuz.

Onun romanlarını okusaydınız, Selçuklu süvarileriyle birlikte yeniden Anadolu'nun fethine çıkar, Osmanlı Devleti'ni yeniden kurardınız. Savaşmadığınız cephe, aşmadığınız sur, dağıtmadığınız ordu kalmazdı. Değil bayrağınızın indirilmesine başeğmek, onu selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozardınız.

Onun romanlarını okusaydınız, bir yabancı gibi yaşamazdınız bu topraklarda. Bir yabancı gibi ürkek ve korkak olmazdınız! Kendi gökkubenizde onun bunun ayakları altında kalmazdınız!
Türklüğü reddeden itin kopuğun ağız kokusuna katlanmazdınız.

Necati Sepetçioğlu, işte bütün bunlara başkaldıran çılgın Türkler'den biriydi.

Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Mekânı cennet olsun.

Hadi ellerinizi Yaradan'a uzatın, El Fatiha.

NECDET SEVİNÇ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Per Tem 13, 2006 9:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah-u Teala rahmet eylesin...
Türk tarihi romanlaştırılarak ancak bu kadar güzel anlatılırdı.
Diyecek birşey yazacak bir cümle bulamıyorum.Uzun zamandır ilk defa bir şeyler yazmaya çalışırken zorlanıyorum.
Üzüntülüyüm,ancak uçmağa varmasına değil,zira o ebedi istirahatgahında elbetteki yaptıklarının karşılığını alıyordur.Üzüntüm bu edebiyat devinin, fikir adamının gazetelerin ara sayfalarına sıkıştırılmış küçücük vefat haberine, bu duyarsızlığa,...
Heyyyy gaflet uykusundakiler uyanın;bir çınar devrildi, bir dev göçtü bu alemden, silkinin yahu...
Vazife bizim omuzlarımızda okumalı okutmalıyız, anlamalı anlatmalıyız..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
otuken17
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 01, 2006
İletiler: 162
Şehir: Remscheid

İletiTarih: Cum Tem 14, 2006 12:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

allah rahmet eylesin mekani cennet olsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tatvanbozkurt
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 11, 2005
İletiler: 512
Şehir: ....

İletiTarih: Cum Tem 14, 2006 12:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM
aslanderen40
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 11, 2003
İletiler: 133
Şehir: kırşehir

İletiTarih: Cum Tem 14, 2006 3:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ülküdaşlar değerli şahsiyet Mustafa Necati sepetçioğlu ve tüm şehitlerimizin ruhuna bir fatiha okumayı ihmal etmeyelim.

Türk Milleti kendisine hizmet eden hiç bir evladını unutmaz.
Allah Yar ve Yardımcımız olsun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM ICQ
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Cum Tem 14, 2006 3:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Mustafa SEPETÇİOĞLU hocamızda maalesef değeri yaşarken anlaşılamayan değerlerimizden biridir.

Ne yazıkki Üç kuruşluk aldatma romanlarının ,pamuk denilen şerefsizin yazdığı saçma sapan kitapların satış rekorları kırdığı ülkemizde yazdığı her bir köşe yazısı bir tarih olan hocaya ALLAHtan rahmet Türk Millliyetçilerine başsağlığı dilerim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Cum Tem 14, 2006 4:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



RABBİMİN SELAMI VE SELAMETİYLE

Hatırlanacağı gibi Mustafa Necati Sepetçioğlu bir süre önce, Türkiye’ye yönelik hain kuşatmanın tam teslimiyetçi yerli işbirlikçilerine ve Türklüğün aşağılanıp hakarete uğramasına daha fazla tahammül edemeyeceğini açıklayarak yazılarına son vermişti.

Ancak sevenlerinin, “Görev süren daha dolmadı Hocam...” çağrılarına uyarak yeniden Yeniçağ’daki köşesindeki nöbetini sürdüren Sepetçioğlu son 7 yazısında Türk milletine “Aydın” diye takdim edilenlerin gerçek yüzlerini göstermekle meşguldü.

Sepetçioğlu’nun ilk eseri Kilit 1971’de ortaya çıktığı zaman, büyük rağbet topladı, art arda gelen altı eseri de, o hızla, öylesine sıcak bir okuyucu çevresi buldu. Anadolu fethini ve Türk devletinin kuruluşunu açan 26 Ağustos 1071 zaferinin 900. büyük yılına armağan edilen romanın, değerli yazarı Sepetçioğlu bu çalışmasıyla yeni bir Türk çağının, öz tarihine millî iman, canlı dil ve sevgi ile bakışına öncülük etti.

Türk Tarihi’nin Sultan Alparslan’dan ; Milli Mücadeleye dek uzanan dönemini bilinmeyen yönleriyle ve mükemmel bir üslupla anlatan Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun romanları bir neslin başucu kitapları olmuştu

Tarihi gerçekleri roman türünde anlatmanın zorlukları olduğunu kaydeden Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural, Sepetçioğlu’nu şu cümle ile tanımlamıştı: “Tarihe karşı sorumluluklarını en iyi şekilde taşıyan gerçek bir tarih romancısıdır.”

Son eseri: Yesevi
Çağımızın Dedekorkut’u Mustafa Necati Sepetçioğlu “Kilit” ile başlattığı tarih ve milli kültürümüzü çağımıza inşa sürecini, en son yazdığı “Yesili Hoca Ahmed” romanıyla taçlandırdı. Yazdığı tarihi romanlarla bir nesile hocalık eden Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun bu eserindeki şiirsel anlatımıyla da otoritelerin övgüsünü kazandı

Sepetçioğlu, millî kaynaklara bir dönüş denemesi olarak “Yaratılış ve Türeyiş” destanlarını çağımızın duyguları ve taze bir üslûp ile yeniden kaleme aldı. 1965’te çıkan bu eser ilgi topladı.
Türk Destanları ve Dede Korkut Hikâyeleri (l973) de aynı türde denemelerdir. Gece Vaktinde Gün Dönümü ve Karanlıkta Mum Işığı adlı kitaplarıyla “Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı”nı 1980 kazandı. 1994’te İLESAM üstün hizmet beratı verildi. 1998’de Atatürk Dil-Tarih kurumu şeref üyeliği’ne seçildi.

eserlerinden:
Abdürrezzak Efendi (1956),

Yaratılış ve Türeyiş (1965)

Menekşeler Ölmemeli (1972);

Kilit (1971),

Anahtar (1973),

Kapı (1973),

Konak (1974),

Çatı (1974),

Üçler-Yediler-Kırklar (1975),

Darağacı (1979),

Sabır (1980),

İstanbul'un Fethi (1980),

Geçitteki Ülke (1980),

Her Bizansa Bir Tarih (1999)

Dünden Bugüne ve Yarına - 1 (1999)

Dünden Bugüne ve Yarına - 2 (1999)

Bir Ömür boyu Kıbrıs - Boyun Eğiş 1

Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Romanı ödüllü Ve Çanakkale 1/2/3 (1989), gibi romanları ile oyun, destan ve incelemeleri bugüne dek onlarca baskı yapmış durumda..


RUHUN SAD MEKANIN CENNET OLSUN HOCAM

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Cum Tem 14, 2006 4:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



HAYATINDAKİ İKİ KADIN


“Ana”sından ilk duydukları “Yunus” şiirleri ve ilahileri imiş..

“Biz ana derdik” diyor ve ilave ediyor: “O analar şimdi yok..”

Anası bir gün küçücük Mustafa’sına Zile’nin etrafını kuşatan tepeleri göstermiş; “Bu tepelerin her birinin üzerinde bir evliya türbesi var” demiş.. Yarının büyük romancısı küçük Mustafa, “O evliya dediklerinin, tepelerin üzerinde ne işleri var ana?” diye sormadan edememiş.. “Ana”nın cevabı belli ki oğulcuğunun hayat çizgisini belirlemiş: “Onlar şehirlerimizin sahipleri ve bekçileridir..”

Buradan anladık ki, Mustafa’sını daha o yaşta Sarı Hoca’ların, Saçlı Hafız’ların, Somuncu Baba’ların, Emir Sultan’ların peşine takan; irfan ve iman sahibi o “Ana” olmuş..

Sepetçioğlu’nun hayatındaki ikinci kadın muhterem eşleri Muazzam GÜRŞEN Hanımefendi..

Kısa hikâyesi ise şöyle:

Mustafa Necati, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğrenci.. Zile’nin, yani saf Anadolu’nun hür havasında özgüven duygularıyla yetişmiş delikanlı, kendi dünyasında ve başına buyruk.. Ali Nihat TARLAN gibi bir dev hocayı bile itirazlarıyla köşeye sıkıştırıyor ve frapan çıkışlarıyla dikkatleri üzerinde topluyor. Öyle ki, üniversitelerde o gün bile mevcut genç fraksiyonlar Mustafa Necati’yi yanlarına çekmeye can atıyorlar. Bir solcu/sosyalist grup, etrafını o kadar çevirmiş ki, bir gün O’nu hücrelerine kadar çekmeyi başarmışlar…

İşte hayatında “Ana”sından sonraki 2’nci kadın (aslında zengin hayatının baş kadını) burada ortaya çıkıyor: Mustafa Necati’nin sınıfında okuyan Muazzam GÜRŞEN.. O da “Ana-Baba” terbiyesi almış, müeddeb, afîf (iffetli) bir kızcağız. Sadece bakmayan, gören; gördüklerinden ibretler çıkaran üniversiteli.. İşte o bilinçli Türk kızı, Mustafa Necati’yi solcu çevrenin etkisinden kurtarmak ister. Bir gün yanına yaklaşır; “Kabul edersen seni bir yere götüreceğim” der.

Genç kızın, kanı deli, kabına sığmaz Zileli’yi götürdüğü yer “TÜRKOCAĞI”dır.

Artık bu Ocak, O’nun asıl mektebidir.

Türk tarihinin belli bir dönemini roman üslubunda işleyen ve yeni nesillere sevdiren mütefekkir romancı-yazar Mustafa Necati Sepetçioğlu’nu anladık ki bu iki kadına borçluyuz.

İnsan/insanlık ve Müslümanlık terbiyesini “Ana”ya; o çizgisini sürdürmesini, hayat iksirini ve hizmet(ler) üreten dinamizmini ise muhterem eşi Muazzam GÜRŞEN’e..

“Ana” istirahatgahında rahat uyusun.. Zira iyi yetiştirdiği oğlunun hizmetleriyle amel defteri açık ve kutlu ecirlerle dolmaya devam ediyor..

Cennet-i alayı daha dünyada iken kazanma bahtına eren Muazzam GÜRŞEN Hanımefendi’nin himmeti daim olsun.. İyi bilir ki, hayra vesile olan; o hayrı yapan gibidir.

Başında Horasan erenlerinin taktığı kutlu tuğ bulunan bahtlı evlat, mutlu koca, ulu Türk çınarı, Zile çıkışlı İstanbul efendisi Mustafa Necati Sepetçioğlu Beyefendi hizmet ve himmetleriyle var olsun

RUHUN SAD MEKANIN CENNET OLSUN HOCAM

SEVGİ VE SAYGILARLA

RAB'İM YAR ve YARDIMCIMIZ OLSUN


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1