Bozkurt NET

[mustafayaman]

Bazı sivil kurumlar, bazı yazarlar her gün yazıyor çiziyor:
“Türk Milliyetçiliği patladı” diye feryad ediyor.
Bunda şaşılası bir şey yok.


Her gün yeni bir harita, bölünmüş Türkiye çıkıyor ortaya.
Sınırın öte yanında en seçkin askerimizin kafasına çuval geçirildi.
Memleketin Doğusunda, Güneydoğusunda Kürtçü ırkçı bir örgüt patladı.
Bu örgüt;30 senedir “ben bu ülkeyi böleceğim bu taraf benim” diyor.
Bu bölgelerde malum örgütün paçavrası dalgalanıyor.
Türk çocuklarını tuzağa düşürüyor.
Örgütün siyasi kanadı her gün konuşuyor, niyetini açıkça söylüyor.
En son Avrupa’da konuştu:“Bu bölgeyi bize verin petrol ve barajlar bizim” diyor.
Sınırın öte yanı da, bu yanı da koordineli konuşuyor.
Sınırın öteyanı aldığı destekle boyundan çok büyük konuşuyor.
Hükümet gerektiği gibi savunma yapmayınca bunlar ortalığı boş sanıyor.
AKP Hükümeti bugüne kadar hiçbir hükümetin vermediği tavizleri veriyor.
Bunda şaşılacak bir şey yok, hükümetin kılavuzları hep malum yerden.
Kale içeriden fethedilmiş bir kere.
AKP bu durumdan hiç rahatsız değil.
Çünkü bu milletin hükümeti değil.



***


Herkes bu durumdan nemalanıyor, araba sarsıla yıkıla gidiyor.
AB sürecinde hükümeti kuranlar kendi ideolojisini gerçekleştiriyor.
Ayni süreçte bölücü Kürtler her türlü tavizi koparıyor.
Ermeniler ve Rumlar da öyle.
AB derseniz, hepsi tarihi kinlerini kusuyor ne isterse alıyor hem de karşılıksız.
Türkiye’nin her şeyine karışıyor, hatta ordusunu eleştiriyor.
Başbakan ve ekibi devamlı savunmada.
Hatta orduya yönelik eleştiriler işlerine bile geliyor.
Limanlarınızı, hava alanlarınızı düşmanınız Rumlara açın, askerinizi çekin!
Ermenistan sınırını açın, Ermenileri Süryanileri kestiniz kabul edin.
Misyonerlere izin verin istedikleri gibi Hristiyanlığı yaysınlar!
Yani, “Senin inancın kötü bizimki daha iyi hilali at haçı al!”
Camiyi kötü Kilise cici!
Tüm bunlara bu kadar tavizi veren hükümetin kimliği ne? İslamcı!
Hayır, bunlar, NEOCON Bush ve Blair’in Türkiye ayağıdır!
Beraber geldi beraber gidecekler.



***


Bu milletin vatanı, bayrağı, dini, milli değerleri ateşe tutulacak.
Ama bu milletten ses çıkmayacak!
Bu milletin bir ucu ta Orhun Anıtlarının olduğu yerdedir.
İmparatorluklar kura kura Anadolu’ya kadar gelip Viyana’ya kadar açılmıştır.
Kimsenin dinine milliyetine karışmamış, asimile etmemiştir.
Öyle yapsa bugünkü Balkanlardakiler dahil çoğu millet olmazdı.
Bununla da yetinmemiş zor durumda kalan bir çok ulusu da içine kabul etmiş…
Onlar için elinden geleni yapmıştır.
Örnek Ermeniler;1915’e kadar bakan, paşa, vali bile olmuştur.
İhanet edince savunma yapılmıştır, mesele bundan ibarettir.
Ama, Ermeniler ve yandaşları ”Ermeni-Kürt kestik”diyen Pamuk’a Nobel vermiştir.
“Ezici çoğunluğun” tepkilerine çeşitli sıfatlar takarak pasifize etmeye çalışanlar…
Ya da azınlıklarla bir tutup küçültmeye çalışanlar (Başbakan gibi)…
Bu milletin vakur sessizliğini yanlış değerlendirmeyiniz, yanılırsınız.
Tarihimiz bunun aynasıdır!
kaynak :www.estergon.net

[kocakurt_adil]

türk milliyetciliği patladı diyenler YANILIYORLAR esas PATLAMA TEK BAŞINA İKTİDAR OLDUĞUNDA GÖRECEKLER . ihanetin,soygunun,vatan
toprağını satışın cezasız kalmadığı YAPANIN YANINA KAR OLMADIĞINI ANLADIKLARI GÜN OLACAKTIR.bekleyin GELİYORUZ .

[turkuaz51]

Atatürk'ün Milliyetçilik Anlayışı


"Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur."

"Harp muharebe, hele meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir, ulusların çarpışmasıdır. Ulusların bütün varlıkları ile, bilim ve teknik alandaki seviyeleri ile, başarıları ile, ahlakları ile, kültürleri ile, faziletleri ile, kısaca göz ile görülür bütün güçleri ve varlıkları ile, her türlü araçları ve olanakları ile çarpıştığı bir sınav alanıdır."

"Bize milliyetperver derler. Fakat biz öyle milliyetperverleriz ki, bizimle teţrik-i mesai eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerin icabatını tanırız. Bizim milliyetperverliğimiz herhalde hodbinane ve mağrurane bir milliyetperverlik değildir."

Milliyetçilik Atatürk ilkeleri arasında son derece önemli bir yere sahiptir. Akılcılık, gerçekçilik, barışçılık ve cumhuriyetçilik gibi ilkelerle bütünleşen ve Türk milletinin birlik ve beraberliğinin temel yapısını açıklayan bu ilke, her türlü menfi yorumlara kapalıdır. Milliyetçilik ilkesi, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı'nın da çıkış noktasını oluşturmuş ve tüm ezilen ulusların kurtuluş hareketlerine önderlik yapmış, örnek oluşturmuştur. Atatürk'ün türlü demeç ve söylevlerinde açıklık kazanmış olan bu ilke, Fransız Devrimi'nden sonra dünyaya yayılan özgürlük düşüncesinin tarihsel gelişimi içinde her ulusun kendi geleceğini kurma inancının doğal bir sonucu olmuştur.

Türkiye'de Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde dünyadaki gelişmelere paralel olarak milliyetçilik yönünde kıpırdanmalar olmuş, Türk dilinin ve dünyaya yayılmış Türk toplumlarının araştırılıp incelenmesi yönündeki siyasi ve bilimsel faaliyetler Türkçülük akımı olarak adlandırılmıştır. Bugün, Anayasamız'da da yer alan ve Atatürk tarafından belirlenen milliyetçilik kavramı ise temel bir ilke olarak, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'yla başlayan süreçte, hakimiyeti kendi iradesine aldığı dönem boyunca gerçek anlamını kazanmıştır. Atatürk bu ilkeye akılcı, gerçekçi, barışçı ve cumhuriyetçi bir nitelik kazandırdıktan sonra "Türk Milliyetçiliği" ifadesiyle gerçek kapsamını ve sınırlarını çizmiştir.

Milliyetçilik ilkesine göre, Türk ulusu büyük insanlık ailesinin yüksek onurlu bir üyesidir. Bu bakımdan bütün insanlığı sever; ulusal onur ve çıkarlarına dokunulmadıkça başka uluslara karşı düşmanlık beslemez ve aşılamaz. Milliyetçilik ilkesi, bütün çağdaş uluslarla uyum içinde yaşamakla birlikte, Türk toplumsal varlığının özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliğini saklı tutmayı esas sayar. Bu bakımdan kendi özüne aykırı akımların ülkeye girmesini ve yayılmasını istemez.

Atatürk milliyetçiliği, gerek bağımsız, gerekse başka devletlerin uyruğu olarak yaşayan bütün Türkleri derin bir kardeşlik duygusuyla candan sevmek ve onların refah ve gelişmesini candan dilemekle birlikte, siyasal sınır olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını tanır. Milliyetçilik ilkesine göre, Türkiye Cumhuriyeti içinde, Türk dili ile konuţan, Türk kültürü ile yetiţen, Türk ulusunun her yönden yükselmesi düţüncesini benimseyen her birey, hangi dinden olursa olsun Türk'tür. Milliyetçilik ilkesini, ulusal bilincimize Kurtuluţ Savaţı ile perçinleyen güç, Türk toplumunu birbirine bağlayan en yüce bağın ulusçu bağ olduğu inancıdır. Bu ulusçu bağın en özlü deyişi "Ulusal Birlik Duygusu"dur.

Milliyetçilik ilkesi özet olarak: "Türk ulusunun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan gelen zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusunu aralıksız olarak ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek geliştirmek"tir. Milliyetçilik ilkesi, Türk ulusunun "bütün bireylerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak bir bütün halinde ulusal bilinç ve ülküler çevresinde toplamak" inancıdır.

"Bize milliyetperver derler. Fakat biz öyle milliyetperverleriz ki, bizimle teşrik-i mesai eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerin icabatını tanırız. Bizim milliyetperverligimiz herhalde hodbinane ve mağrurane bir milliyetperverlik değildir."

"Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla faaliyetle telafiye çalışmalıyız... Çünkü tarih, hadiseler ve müşahedeler insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir."

"Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri, ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır. Milli mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir; Milletin evlatlarıdır. Milli mücadelede şahsi hırs değil, milli izzeti nefs, gerçek saik olmuţtur."


Atatürk milliyetçiliği, Türk toplumunun en eski kaynaklarına dek, bütün tarihine uzanmakla birlikte asla bir ırk milliyetçiliği, bir şovenlik değildir. Akıp giden zaman içinde Türk ulusunun, çok eski bir ulus olduğu bilincini uyandırarak ulusal bağları besleyen, geliştiren bir kültür milliyetçiliğidir. Bu milliyetçilikte yurt, Atatürk'ün daha ulusal Kurtuluş Savaşı'na başlarken ulusal antlaşma (Misak-ı Milli) ile sınırları çizilmiş bugünkü Türk yurdudur. O'nun ''Ne mutlu Türküm diyene'' sözü de zaten böyle bir anlama gelir. Kendini Türk bilen, Türk duyan, Türk olmakta övünen ve tarihimize, yurdumuza, ulusumuzun yarınlarına inanan her yurttaşı, Türk kabul eden gerçekçi, insancı bir milliyetçiliktir bu. Amacı da, ulusal sınırlarımız içinde yaşayan Türk halkının kendi öz değerlerini, temel kültürünü, çağdaş uygarlık ilkelerine göre işleyip geliştirmek, onu iç-dış bütün bağlayıcı, engelleyeci öğelerden kurtararak ilerletmek, refaha, mutluluğa, kavuşturmaktır.

[turkuaz51]

Başbuğumuz’un Hedeflediği “Bilgi Toplumu”nun Mayası, Ülkücü Hareket Olacaktır!
Başkalarının iradesine tabi olup sokağa dökülen mankurtlar değil, kendi irademize tabi olup bilgiye sarılan Bozkurtlar olacak ve Aziz Türk Milletine reva görülen bu kirli oyunu bozacağız. Kendi beyin gücümüzle, yine kendi belirleyeceğimiz Kızılelmalara doğru yürüyeceğiz. Darbelerden, idamlardan, ihanetlerden kazandığımız tecrübeyle, bizi tüketmek için tertip edilen çatışmalardan uzak kalacak ve gerçek güç anlamına gelen bilgiye hakim olacağız. Akılcı siyaset yapmak ile pasif kalmak arasındaki kalın kırmızı çizgiyi, Ülkücülüğün ortak aklıyla çizeceğiz. Tarihimiz, geleneğimiz, milli estetiğimiz ve toplumsal dokumuzdan aldığımız güçle bu yüzyılı “Türk Asrı” yapacağız

Türk Kimliğimiz
Milliyetçi Hareket, etnik tahriklerin doludizgin sürdüğü bugünkü sancılı ortamda giderek tırmandırılan milli kimlik tartışmalarını büyük bir endişe ve sabırla izlemektedir.

Alçakça tezgâhlanan oyunların içine çekilmemek ve Türkiye üzerinde yapılan ihanet hesaplarının amaçlarına hizmet etmemek için soğukkanlılıkla sükûnetini korumaya çalışmaktadır.

Milliyetçi Hareket'in bu konuda vatan ve millet sevgisine dayanan onurlu duruşu ve sağduyulu tutumu herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Bizim için hiçbir siyasi düşünce ve hesap, Türk milletinin birliğini ve kardeşliğini korumaktan daha önemli değildir.

Aziz dava arkadaşlarım,Önümüzdeki günlerde bu ihanet odakları, sinsi emellerine sizi alet etmek için sizden görünüp, sizin gibi davranacaklardır.Teşkilatınıza ve Ocaklarınıza nüfuz etmeye çalışacak, sızmaya gayret edeceklerdir.Bölünmeyi tetiklemek için sizin sözlerinizi kullanarak sokaklarda sloganlar atacaklardır.Sizi coşturmak için başı çekeceklerdir.İçe sızmış hainleri harekete geçireceklerdir.Size ait değerleri ve size ait simgeleri özellikle kullanarak bölücülük yapacaklardır.Sizi sokağa çekecek şekilde, milli hislerinizi okşayarak kullanacaklardır.Sizin elinizle bu cennet ülkenin aziz toprağına nifak tohumları ekmeye çalışacaklardır.Bizim adımızı kullanarak toplumsal huzuru bozmaya uğraşacaklardır.Hiçbir ihanet odağı, Türk milliyetçilerini kavga ve kargaşanın için çekemeyecektir.Türk milliyetçileri var olduğu sürece, hiç kimse devletimizin harcını bozamayacaktır.İhanet odaklarını sokaktaki tiyatrolarında yalnız başlarına bırakacağız.

60.hukumet MİLLİYETÇİ HAREKET OLACAKTIR