Bozkurt NET

[cerrah08]

AKP İktidarı dönemi, Osmanlı Devleti'nin son zamanları ile benzerlik göstermektedir.

O dönemlerde Bursa Valisi olan Ahmet Vefik Paşa, çevreye teftişe çıktığı bir gün, kendisini karşılayanlara kim olduklarını sorar. Karşılayanlar sıra ile kim olduklarını söyler.Biri gür ve kendinden emin bir ses ile Rum, diğeri aynı ses tonu ile Ermeni, bir diğeri aynı yukardan eda ile Yahudi olduğunu söyler, diğerleri de gururla kendilerini tanıtır. Sıra geride kalmış ve sinmiş birine geldiğinde o kişi, ısrara rağmen kendisini tanıtmaktan kaçınır. Vefik Paşa ısrarını devam ettirince, çekingen ve ürkek bir ses tonu ile "Ben de Türküm!" der. Vefik Paşa da ona "Bunda çekinecek ve ürkecek ne var? Ben de Türküm!" der. Türk olan kişi de ona "Ya!!! öyle mi?Türk'ten Paşa da olurmuymuş?" sorusu ile hayretini bildirir..Bunun üzerine Vali Paşa,"Türkten Paşa da olur Padişah da!" cevabını verir.

Bu konuşmayı tahlil edelim. Ülke öyle bir duruma gelmiş ki;"ülkenin sahib-i aslisi" korkutulmuş, hakarete maruz bırakılmış, sindirilmiş ve Türk olduğunu söylemekten çekinir hale getirilmiştir. Bu noktaya nasıl gelindi: Padişah'ı kendindendi, ama diğer yöneticileri kim idi acaba? Türk tarihi'nde 30 yılı aşkın barış dönemi olmamıştır. Eli silah tutan Türk insanı savaşa/cepheye gitmiş; gidenlerin ancak üçte biri dönmüş veya hiç dönmemiştir. Cepheye gidenlerin çoğu evlidir ve çoluk çocuk sahibidir . Çoğu cepheden geri dönmediği için onların çocukları yetim büyümektedir. Bu yüzyıllarca tekrar edip gitmiştir. Geri dönenler de ancak çifti ile çubuğu ile meşgul olmuştur.

Ülke yönetimi de devşirmelere ve dönmelere kalmıştır. Bunlar yüksek makamlara çıkmış, mal mülk sahibi olmuş ve ele geçirdikleri imkânlar ile kendi içinden çıktıkları yakınlarını koruyup Türk'e zulmetmiş ve Türk'ten intikam almaya girişmiştir.

Osmanlı Devleti yönetiminde yaklaşık 220 civarında Sadrazam(Başbakan) görev yapmıştır, bunların 150'den fazlası devşirme ve dönmelerdendir. Bu sadrazamların bir kısmı, makama oturup yerlerini sağlamlaştırdıktan ve zenginleştikten sonra yaptıkları ilk iş; sakladıkları kimliklerini ve soylarını-soplarını açığa vurmak, geldikleri Hıristiyan veya benzeri dinden ailelerini, yakınlarını, dindaşlarını korumak ve Türk'ü aşağılamak olmuştur.

Bugün adeta o dönemlere geri dönüldü. O dönemde Türk'e "Etrâk-ı bîidrâk"(İdraksız Türk/Aptal Türk) diye hakaret edilirdi. Bundan dolayı Türk insanı, kendi vatanında, kendi devletinde "sığıntı" muamelesi görürdü. Mevki ve makamlar devşirmelerin elinde olduğu gibi ticaret ve sanayi işleri de dinî azınlıkların yetkisinde idi.Türk insanına da çift sürmek ve vatanı korumak için asker olmak ve savaşa gitmek kalıyordu. Ancak Türk'ü hakir gören o anlı şanlı sadrazamlar ,vezirler, üst yöneticiler çoğunlukla yaptıkları ihaneti canları ile ödemiş ve biriktirdiği malı yeme fırsatı bulamamıştı.

Geçmişten ve Türk Tarihinden günümüz yöneticileri de dersler çıkarmalıdır!

Bu bağlamda Başbakan Sayın Erdoğan'ın Türk'e ve Türk Milleti'ne yaklaşımına beraber bakalım:

"Gazetenin bir tanesi yazmış 'Türkiye Türkler'in' diye. Ahlâksız bu, hayasız. Eğer bunu derseniz, Türkiye'yi 30'a bölersiniz. Çünkü Türkiye'de sadece Türkler yaşamıyor.Türkiye'de Kürt'ü var, Laz'ı var, Çerkez'i var. Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür diyor. Olmaz böyle şey...Türkiye'de Türkiyelilik bilincini yakalamalıyız...Etnik unsurlar vardır. Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Arnavut'u, Boşnak'ı, Türk'ü vardır. Bunlar ülkemizde bir alt kimliktir...Türk Türküm, Kürt Kürdüm, Laz Lazım, Çerkez Çerkezim diyebilecek. Hepimizin üst kimliği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır..."

Gürcistan'a kalabalık bir milletvekili heyeti ile gittiğinde de Başbakan, "Ben Gürcüyüm. Ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir" demişti ve benzeri ifadeleri zaman zaman, unutulmaması için olmalı ki sık sık tekrar etmişti/etmektedir. Zaman zaman da,eşinin kimliğini söylemeyi de ihmal etmemekte ve "Ben Rizeli Gürcüyüm, eşim Siirtli Arap'tır" demekte bir sakınca görmemektedir.

Kendisine sorulmadığı halde hem kendisinin hem de eşinin kimliğini açıklama lüzumu duyması acaba neyin ve hangi psikolojinin neticesidir? Bu ruh hali, Başbakan'ın halâ kimlik sıkıntısı çektiğinin göstergesi midir? Bu tavrı ile Erdoğan, en büyük ırkçılık mı yapmaktadır?

Erdoğan, 3 Şubat 2007 tarihinde, Manisa'da AKP'lilere yaptığı konuşmada, "Biz, 'etnik milliyetçiliğe karşıyız, ırkçılığı kabul etmiyoruz' dedik. Biz, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi bağrımıza basıyoruz, ayrım yok.... Milliyetçilikle geçinenler var ya, bunlar milliyetçi değil, bunlar ırkçı, ayrımcı, kafatasçı" dedi.

Peki R.T.Erdoğan'ın kafasını kim ölçtü? Ölçtü ise ne dedi? Bu soruları sormak gerekmez mi?

Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk'e,Türklük'e,Türk Milliyetçiliği'ne bakışından cesaretle bazı kesimler daha da ileri gitmişlerdir. Özellikle 4 Haziran 2003 tarihinde TBMM'de, "İkiz Yasalar" olarak adlandırılan "Medenî ve Siyasî Haklar" ile "Ekonomik,Sosyal ve Kültürel Haklar" sözleşmelerinin kabul edilmesinden sonra farklı gelişmeler oldu. Bu Sözleşmelerin tanıdığı "kültürel haklar"dan cesaret alarak, o güne kadar "kimlikleri"ni gizleyen ve başka şemsiyeler arkasına saklanan yazarlar, bilim adamları, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri "gerçek kimlikleri"ni açıklamaya başladı. "Ben x kökenli falan" söylemleri yaygınlaştı.

Türk Milleti aşiret mi, cemaat mi zannediliyor? Türk toplumunun Türk Milleti olduğu bilinmiyor mu?

Türkiye'yi İslâmlaştıran,Türkleştiren ve vatanlaştıran Türkler değil midir? Türkler bu toprakları Bizanslılardan ve Bütün Hıristiyan dünyasından almadı mı? Türklerin hâkimiyetine girmeyen yerlerde kaç tane Müslüman vardır? Gürcistan'da Müslümanların oranı %5 civarında değil midir?

Herkes bilmeli ki bu günlere; o "aşağılamaya, yok farz edilmeye ve binlerle ifade edilebilen gruplarla aynı kefeye koyulmaya çalışılan" Türkler ve onların hoşgörüleri sayesinde gelinmiştir.

Türkün hamiyeti ve hoşgörüsü sayesinde bulundukları konuma geldiklerini kimse unutmamalı; bu hoşgörü olmasaydı Gürcistan'da, Çeçenistan'da, Kuzey Irak'ta, Filistin'de, Lübnan'da, Afganistan'da olanlar hangi durumda ise onların da o durumda olacaklarını hatırlarından çıkarmamalıdır.

Türk'e ve Türk Milleti'ne ihanet edenlerin, onu, ele geçirdiği imkânlarla aşağılamaya kalkanların ve ona hakaret edenlerin sonunun ne olduğunu görmek için tarihe bakmak yeterlidir!

Bugün Filistin'de, Irak'ta, Arap ülkelerinde yaşananların Türk'e yapılan ihanetin faturası olarak okursak yanlış mı olur, haksızlık mı edilmiş olur?

Herkes aklını başına almalı, Türk derken iyi düşünmeli ve Anadolu insanının tabiri ile "selâvat getirmeli"dir.

"Ne Mutlu Türküm Diyene!" ve Türk Kimliği elbette utanılacak değil, iftihar edilecek bir kimliktir. Bu kimlik, adaletin, hoşgörünün, mazlumun yanında olmanın, zâlimin karşısına dikilmenin adıdır. Bunun ırkçılıkla bir alâkası yoktur.

Irkçılık;bir ırkın üstünlüğünü savunup başka ırklara hayat hakkı tanımamaktır.

Soruyorum Türk Tarihi'nde böyle bir olay var mıdır? Eğer Türk'ün geleneğinde ve Türk Milliyetçiliği anlayışında böyle bir yaklaşım olsa idi kendini Gürcü olarak her vesile ile gündeme getiren R.Tayyip Erdoğan Bey olur muydu ve Başbakanlık Makamına kadar çıkabilir miydi?

Metre ile kafatasçılık yapılan kitapları ben görmedim.Geçmişte de Türk Milliyetçiliğine karşı olanlar benzeri iddiaları dile getirirdi. Bunun yanında İslâm kardeşliğine sarılırlardı.Türk Milletinin samimî Müslümanlığını kullanmaya çalışırlardı. Onlar da aslında Türk Milleti olmasa idi bugün İslam'ın bu kadar yayılmayacağını ve savunmasız kalacağını bilirler.

Türk'ün dışında canı ve kanı ile İslâm'ı savunan bir toplum/millet var mıdır?

174 yıl Haçlı Ordularına karşı durup İslâm'ı dünyaya tanıtan ve yayan kimdir? Bana Türk'ün dışında bir kavim gösterebilir misiniz?

Bu ekibin "Türk'üm!" diyemedikleri için İslâm şemsiyesine sarıldıklarını biliyorduk, şimdi daha iyi anladık ve yaşayarak gördük. Onları yetiştiren hocalarının bir kısmının da "kimlik ve köken sorunu" olduğu ve fırsat buldukça dışa vurarak veya Türk Kimliğine saldırıp/hakaret ederek rahatladıkları bilinmektedir.

Türk Kimliğinin ne kadar önemli olduğunu Türkiye dışındaki Mümin insanlar çok iyi görmüşlerdir. Buna bir örnek vermek istiyorum. Bu örnek Yugoslavyalı bir Boşnak'a aittir.

21-24 Ekim 1996 tarihleri arasında İstanbul'da yapılan II.Avrasya İslâm Şûrası'nda Sancak Müftüsü mealen şöyle demişti: "Ben Boşnak'ım, ama Türk'üm. Yugoslavlar, bize 'siz Türk değil Boşnaksınız ve Türkler sizi zorla Müslümanlaştırmışlardır' diyorlardı. Biz de onlara 'hayır biz Türk'üz' diyorduk. 'Ne zamandan beri Türksünüz' diye soruyorlardı. Biz de onlara 'Kalu bela'dan beri Türk'üz' cevabını veriyorduk. Biz Boşnak'tık, ama Türk'tük. Çünkü biz Türk Kültürü ile Müslüman'dık ve kendimizi Türk hissediyoruz. Biliyoruz ki kimliğimiz, Türk Kültürü ile oluşmuştur. Bu kimlikten bizi kopararak yok etmek istiyorlar..."

Bu net tavır, "azınlık ırkçılığı" yapanlara en güzel ve anlamlı cevap değil midir? Azınlık ırkçılığı ve bölücülük peşinde koşanlar bazenırk"ı, bazen "dinî inanışları", bazen "bölge"yi, bazen de akıllarına gelen her şeyi kullanmakta bir mahzur görmüyorlar..

Biz; Sünnî-Alevî, Türk-Kürt, Çerkez-Boşnak, Gürcü-Abaza gibi nitelendirmeleri sun'î bir ayırım, Türk Milleti'ni bölmek, Türkiye'yi parçalamak isteyenlerin bir tuzağı kabul ediyoruz. Türk Milleti şemsiyesi, Türkiye'de ve Türkiye dışında yaşayan, kendisini bu millete ve Türkiye'ye mensup hisseden herkesi kucaklayacak bir şemsiyedir.

Bütün "iç ve dış odaklar"ın oyunlarını bozacak / boşa çıkaracak "anahtar söz"; Türkiye'de yaşayan herkesin hep bir ağızdan, "Ne Mutlu Türküm Diyene!" ifadesini söylemesinde saklıdır.
Yüreğine sağlık Sayın hocam Prof.DrAbdurrahman Küçük
(ortadoğu gazetesinden alıntıdır)
saygılarımla

[kadir45]

Tarihi gerçeklerle desteklenmiş çok güzel bir yazı.Yazarın görüşlerine tamamen katılıyorum.Türk milliyetçiliğinden nefret eden,redden insanlar daima din' e sarılmışlardır.Karşımıza sürekli veda hutbesini çıkarırlar.
İnsanların eşit olduklarını söyler dururlar.Ben bunu bir kaç kez yazdım.Eşitlik,insanların Allah ve kanun ile haklar karşısındaki durumudur.
Yoksa a=z gibi bir eşitlik yoktur.Gerçek anlamda eşitlik olsaydı;cennet yanında cehennem;bunların da bahsedilen çeşitli dereceleri olmazdı.Yaratılış kanunlarında bile eşitlik yoktur.Güzel-çirkin,iyi-kötü,güçlü-zayıf;uzun-kısa,akıllı-akılsız gibi..Milletler de böyledir.Her birisine farklı özellikler verilmiştir.Bırakın bunu ,ayni ana babadan olan kardeşlerde bile fizik ve karakter farklılıkları vardır.İnsanlar eşittir demek,en büyük saptırmadır.İman,takva,ne kadar dini kavram varsa bunlarda dahi eşitlik yoktur.Derece derecedir.Öyleyse olması gereken ne?
ADALET!Meselenin esası sadece bu dur.İnsanların hak ve yükümlülükler bakımından;akli istisnalar dışında eşit olması gerekir.
Tüm bunların ışığında;insanın Türklüğü ile övünmesi,değerlerini koruması din ile çelişmez.Burada beklenilen kişinin milliyetini kaybetmesi değil,dinin kurallarına saygılı olması,ve en başta da zulüm yapmamasıdır.Nahl suresinin yanlış hatırlamıyorsam Cuma günleri hutbenin sonunda okunan
90.Ayeti ne diyor?(AYET NUMARASINDAN ÇOK EMİN DEĞİLİM)
"ŞÜPHESİZ ; ALLAH SİZE ADALETİ,İHSAN'I,ÖDEMEYİ EMREDER....."
Burada adaletten bahsediliyor.Birinci sırada adalet emri var.
Bu dinciler bir türkü tutturmuşlar;milliyetçilik yok,din var diyorlar:Yok böyle bir şey uygulamada.Farklı milletlerden islam olan insanlar var.
Hele kardeş kardeşle,arap arapla ihtilaflı olan böyle bir dönemde;dinin tek başına bir zamk görevi yapmadığı apaçık ortadadır.Öyle olsaydı,bugün bu kalkışmalar olmazdı.Arap arapla ihtilaflı olmazdı.İnsanın ırkı da bir yaratılış kanunudur?Sen tüm insanları yapılmış robot mu sandın ki,hayır ırk yoktur ümmet vardır diyorsun diyorsun?Bu yaratılış kanunlarını da,genetik bilimini de inkar etmek demektir.Hatta ve hatta nesebini de inkar demektir.Nesebini inkar eden adamlar için ne söylenildiği,o öne sürdüğünüz veda hutbesinde var.Neden onu söylemiyorsunuz?Nesebini inkar edenin soysuz olduğu,tanıklığına da güvenilemiyeceği söyleniyor ve lanet okunuyor.
Sen de kalkıyorsun Türk ırkının yüceliğini savunanlara,kafatasçı diyorsun?
Ne yapalım sayın rte,nesebini inkar mı etsin yani bu millet?Yazarın dediği gibi sen eşine arap,kendine gürcü derken bir şey yok;biz Türküz dediğimizde "vay kafatasçılar"İşte din; ancak bu kadar çıkara uygun olarak kullanılabilir.Vatanı bölmek için ne güzel bir yöntem değil mi?
Din adına bir sürü yalan,bir sürü uyuşturucu.Yazık bu millete.Bu millet dini ile vuruluyor,ama milletin büyük bir kısmının hala bundan haberi yok!

[Delikanli66]

Ben Türk oldugum icin hergün Allahima sükrediyorum.

Ne güzel cok sükür Allahima Türk'üz,Türk'üz,Türk'üz Türk oglu Türk'üz.

Ne Mutlu Turk'um diyene!

Ikincisi milletimizin bazilari hala uyuyor,uyanmalari ve gercekleri gormeleri lazim.

[sinan37]

Hocamız çok güzel bir makale kaleme almış tabiki ANLAYANA..


Manda kafalılar olduğu sürece ülkemizde köşe başlarında ahkam kesen medyalamalar daha çok kandırmaya ve Millete milli benliğini unutturmaya devam edecektir.

Yapılan diziler ve yarışma programlarında sürekli aşağılanan halkımıza her zaman anlatıyoruz ama nafile..

Bir maçta birbirini bıçaklayan ve transfer olan yamyam bir futbolcuya deli gibi sevgi besleyen gençlerimiz KENDİ BENLİĞİNE SAHİP ÇIKMAMAKTADIR.


GEÇENLERDE BİR SÖZ OKUMUŞTUM ÇOK HOŞUMA GİTTİ...


SİZ UYUMAYA DEVAM EDİN,SİZ UYURKEN GELECEK OLANLAR VARYA ŞUNU BİLİNKİ UYANDIRMAYA GELMEYECEK..

_____________________________

http://www.ozturkiyem.com

[Bedii]

Tarihin hiç bir döneminde asil Türk Milleti ,ırkçılık yapmamıştır. Çünkü bilir ki, böyle bir davranış O'nun damarındaki mukaddes kana ve yüreğindeki mübarek imana aykırıdır. Bu şanlı Millet sadece ve sadece milliyetçidir. Yani MİLLETİ MİLLET-TÜRK'Ü TÜRK- YAPAN MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERE YÜREKTEN BAĞLIDIR. Böyle davranmasını ondan Cenab-ı HAKK istemiştir. Evet, bir Müslüman'ın Vatan ve Milletine; Devlet veTarihine ; Kültür ve Sanatına beyin ve gönül duyguları içinde sahip çıkması, bunları özbenliğinde yaşaması ve yaşatması dini bir vecibedir, bir emri ilahidir.
Dostlar, can, kan ve iman kardeşlerim. Biliyor musunuz, bunları kısaca sizinle paylaşmaya çalıştığım bu hakikatlları gökteki kargalar; göldeki kurbalar; topraktaki solucanlar...hepsi hepsi bilir....Ve...fakat; şu karatalihimize bir bakın ki; büyük büyük makamların küçük küçük insanları bilmiyorlar. Öğrenmek için de hiçbir çapa sarfettikleri yok. ALLAH.....ALLLAH....
Bundan daha büyük bir talihsizlik olur mu Dostlar!
Eğer Türkler, Türk milliyetçileri, IRKÇILIK-KAFARASÇILIK YAPMIŞ OLSALARDI, ŞU ANDA TÜRK MİLLETİNİ YÖNETTİKLERİNİ SANALLARDAN ACABA KAÇTA KAÇI ŞİMDİ ORADA O MAKAMDA OLAABİLİRDİ?!!...
Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Zaten Abdurrahman Küçük Bey ve Kadir Can Bey gerekeni en güzel ve en isabetli bir biçimde demişlerdir. kendilerine buradan bir defa daha teşekkür ve şükranlarımı bildirmek istiyorum.
Bütün Ülküdaşlarıma selam ve muahabbetler.
ALLAH (c.c.)yardımcımız olsun.
(Bedii Edipoğlu)

[hasan1299]

TÜRK MİLLETİ tarihin belli bölümlerinde ırkçılık yapmış olsaydı bugün TÜRK ten başka hiç bir milletin adı söylenemezdi çünkü tarih sahnesinden silinirlerdi.TÜRK KÜLTÜRÜ 7000 Yıllık bir geçmişe sahiptir sonra bu kültür İSLAMI seçtikten sonra islam kültğrğyle yoğruldu ve bugünkü halini aldı.TÜRK MİLLETİ islamı en iyi şekilde yaşamıştır ve tarihin hiç bir döneminde İSLAMIN emirlerindne dışarı çıkmamıştır.bizi kafatasçılıkla suçlayanlar aslınd bunu çok iyi biliyorlar.eğer TÜRK MİLLETİ
İSLAM için ölümü göze almış olmasaydı bugün İSLAM DİNİNİ de yaşayamaz olurduk.bütün MÜSLÜMANLAR TÜRK MİLLETİNE borçludurlar.gözlerini kırpmadan DİN için VATAN için savaşan başka birmillet yoktur.TÜRKLERİN geçmişte bulundukları yerlerde kan yoktu herkes barış içinde istedikleri gibi yaşayabiliyorlardı.tayyip erdoğan gibi düşünenler bu aziz milleti sırtından vurdular.ve şimdi o topraklarda hergün binlerce kişi ölüyor.hergün kan dökülüyor .burdan bile TÜRK MİLLETİNİN asaletini görürüz.TÜRKLER yeryüzünün en şerefli milletidir tarihleri bunun kanıtıdır bunu yabancı bir tarihçi söyledi ve çokda güzel söyledi.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.ALLAH TÜRK ÜKORUSUN VE YÜCELTSİN