Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - 'Siyasi simge bile olsa yasaklayabilir misiniz?'
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 8. sayfa (Toplam 8 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Sal Şub 05, 2008 10:51 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Gelin,1920-1930’lu yıllara şöyle bir gezinti yapalım. Sonra da o yıllarla günümüzü karşılaştıralım.
-Tarih 29.10.1923, Yılların alışkanlığı rejim yıkılmış,yerine Cumhuriyet ilan edilmiş.
-Tarih 01.11.1926, 600 yıllık saltanat bir çırpıda kaldırılıvermiş.
-Tarih 03.03. 1924, halifeliğe son verilmiş.
-25.11.1925 Şapka ve kıyafet devrimi yapılmış.
-Tarih 30.11. 1925, tarikatlar,tekke ve zaviyeler kapatılmış.
-Tarih 17.02.1926, Medeni Kanun kabul edilmiş, Mecelle'ye son verilmiş.
-Tarih 01.11.1928, harf devrimi yapılmış.
Daha da devam etmiş. Kadınlara medeni hakların verilmesi,laikliğin kabulü,takvim saat ve ölçülerde değişiklik, Soyadı Yasası'nın kabulü eğitim-öğretim devrimi, dil devrimi…
Allahaşkınıza şu yapılanları günümüzle bir kıyaslayınız.En büyük eserim dediği Cumhuriyet ilanından vazgeçtik. Örneğin Şapka ve kıyafet devrimini ele alalım ve günümüzle mukayese edelim. 1925'li yılların halkı,(ki bu halkın sadece %6'sı okur yazar olduğu unutulmamalıdır) nasıl olmuş da birdenbire peçeyi,çarşafı, fesi bir günde kaldırıp atabilmiş. Yine nasıl olmuş da 1928 yılının halkı, birdenbire kullandığı Arap harflerinden vazgeçebilmiş.
Bu gün yaşamakta olduğumuz türban polemiğine, atalarımız nasıl olmuş da hiç prim vermemiş.
Onlarmı çok ileri görüşlüydü? Yoksa bize bir şeyler mi oldu?
Nasıl oldu da, kadınımızı özgürlük ile türbanı bağdaştırabildi.
Nasıl oldu da, türban, Müslüman olmanın ön şartı haline getirildi.
Ve nasıl oldu da, örtünmeyi Allah'ın emri diyen Dürrizade fetvacısı,başörtüsünü çene altından bile bağlamayı dine uygun bulmadı.
Emperyalist güçler,asalak gibi bizi soyarken,işsizlik,geçim sıkıntısı,bağımsızlığımız, vatan toprağının karış karış satılması, ülkenin adeta bir sömürge haline getirilmesi türban kurnazlığı ile örtülebilir mi? 600 yıllık bir imparatorlukta, okur yazar oranı% 6'yı geçemeyen bir toplumu, harf devrimi sayesinde 80 yılda, % 95 okur yazar hale getiren kişilerin torunlarına ne olmuş?
İstanbul 1453'de topa tutulurken, meleklerin cinsiyetini tartışan papazlardan ne farkı vardır türban konusunun.
Ne büyükmüşsün Atatürk, 80 yılda geldiğimiz nokta, sizin başladığınız noktadan daha geride.
Büyüklüğünü bir kez daha anladım Atam

ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Şub 06, 2008 6:28 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülkücü Gardas Agabeyim...


Allah (c.c.) razi olsun.. Yazdiklariniza yürekten katiliyoruz...

Dün ise gitmeden hemen önce alelacele yazdiklarimizda eksiklik hissettik. Olur ya meramimizi tam anlatamamis ve Allah (c.c.) korusun gözbebegimiz Ordumuza dil uzatmislik gibi bir yanlis anlasilmaya meydan verebilir olmak bütün gece bizi bunaltti.

Meramimizi biraz acalim.

Dün protestoya gelen kimlerdi? Asker kökenli dernekler adi alinda toplanmis bir grup, demokratik haklarini kullanarak, izinli olarak gelip tepkilerini beyan etmislerdi. Demokrasinin elbette geregidir. Buna diyecegimiz yok.

Lakin meseleyi biraz tersinden okumayi secelim...

22 Temmuz secimleri öncesi ortada dolasan ve bazi gruplarda da yanki bulan "Rejimi savunuyorsan, sagci isen MHP´ye, solcu isen CHP´ye oy ver" tavsiyeleri... Bu ilk bakista bizi de celbetti. "Vay be" dedik. "Millet bizi anladi..." Gördük ki bu MHP ile tabani arasina örülen bir duvar imis. Özellikle Ic Anadolu Bölgesinde bu tam ters etki yapti. CHP ile ayni konuma gelmek saf Ülkücüleri "Müslüman (!) Cumhurbaskani" noktasinda akp´ye itti. Bu akp´nin isine yarayan sonuc degil miydi?

Secim sonunda hazir silahlar yine MHP´yi bekliyordu. MHP´nin Ülkücülerin de yardimi ile gücsüzlestirilmesi yine baraj altina cekilmesi gerekiyordu. Bunun icin de hersey bahane unsuru idi... Bizler, fitratimiz geregi dosdogru olmak icin elestirilmesi gereken yerde elestirdik. Pisman miyiz?... Tabiki hayir. Dosdogru olma yolunda taviz vermeyecegiz. Ülkücülügün geregi budur...

Dün gelenleri incelediginizde, bazi akimlarin izlerini bulursunuz... 40 tane üst düzey subayin basini cektigi fasist bir akimin, MHP´nin asiri sag noktasinda acik biraktigi (!) 2 600 adet platformla doldurulmaya calisilan bölücü sag, türban noktasinda nemalanma gayretinden Vatanin birligi pahasina cekinmeyen sosyal demokrat (!) akim...

Ülkücü meseleyi dogru okumakla mükelleftir. Hangi cepheden ates acildigini iyi gözlemlemelidir.

22 Temmuz öncesi chp ile MHP´yi bir akimin paydasi gösterenler, simdi de kendi menfaatleri dogrultusunda bir AYRISIM pesindeler. chp zihniyeti, kendine saha edip maske olarak kullandigi Atatürkcülügü (!) kimseye birakamazdi.. Bunun icin de emekli subaylari görevlendirmekte bir utanc duymak chp´nin isi degildir. "Iste bakin bunlar Atatürkcü degil, Ümmetci, seriatci takimidir" diye bize yaylim atesinin ön provasidir.

22 Temmuz öncesi "Gelincik Hareketini" kendine yontan chp basta Anitkabir protestosu olmak üzere bir takim eylemler ile dagilma ve hatta siyaset arenasindan kaybolmasi tehlikesine "dur" demeyi amaclamaktadir. Bu tipik özellikleridir. Yardimci gücleri olan sivil toplum kuruluslari hemen kollari sivamistir.

Öte yandan chp, alevi Vatandaslarimizin teveccühlerine talip olan MHP´yi, kendi bahcesi gördügü alandan uzaklastirma cabasina da girecektir. Bunu önümüzdeki günlerde görecegiz. 1980 öncesi kiskirtmalari hatirlayanlar ne demek istedigimizi daha iyi anlayacaktir... chp bunu yapmistir, kendi cikari icin tekrar yapmaktan da cekinmeyecektir. Malesef tarih tekerrür ediyor...

Üzüntümüz; asker kökenli derneklerin, kendilerine silah cekmekten utanmamis chp´nin yaninda tavir alip MHP´ye haksizca saldirmis olmalaridir.

Dünkü protestoda sarisin kadinin "canimizi zor kurtardik" ifadesi önyargili ve provakatif bir eylemin sifresidir. Bizi katil görenlerin kendilerini ele vermesidir. Bunu siddetle KINIYORUZ...

MHP, o siyah celengin ancak en son adresi olabilir... Bu MHP´yi yipratmak icin chp, asiri sag kaynakli provakatif bir eylemdir. Kaldi ki kendi üyelerinin büyük bölümünün dahi böyle bir eylemi tasvip ettiklerini sanmiyoruz...



MHP, Peygamber Ocagi gördügü ordusuna zarar vermektense intihar etmekten cekinmeyecek YÜKSEK VASIFLI TÜRKLER´den mütesekkil bir Iman ordusudur.

Emekli olup ta siyasete atilanlar artik siyaset alaninda muhatabimizdir. Ordu ile iliskileri kesilip kaygan siyaset sahnesinde rol alanlari elestirebilmeliyiz. Onlari elestirmekle Orduya dil uzatmis sayilmamamiz gerekir. Öyleyse soruyoruz; fasist bir akimin Türkiye´ye ne gibi yararlari olabilir? Partilesme süreciniz ne durumda? Türkcü buduncu hareketi ile baglariniz var mi? Emekli ordu mensubu olarak bu eylem ile kutuplasma adina akp´ye yardim etmis olmuyor musunuz? chp´yi diriltme adina hangi sivil örgütlerle baglantilariniz var? Siz bunlardan hangisine daha yakinsiniz?

Bölücü sag demek Türkcülük degildir. TÜRKCÜLÜK´TE ÜSTÜMÜZE YOKTUR...

Ülkücü sahsinda herbirimiz Basbug Atatürk´ün, Atsiz Ata´nin, Basbug Alparslan Türkes´in Türkcülük davasini emanet ettigi evlatlariyiz...

METE HAN´IN CERILERIYIZ...

Saygilarimla...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Şub 06, 2008 5:38 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Orada çok yanlış bir olay yapıldı..

Hiç bir müdahale edilmeden bu olaya gülüp geçilecekti..

Maalesef bu provasyona Mhp'den bazı kişiler de alet olmuştur..

O görüntüler.. Her zaman Mhp aleyhine kullanılacaktır..

Soğukkanlı olup.. olay geçiştirilicekti.. ama olmadı ..

ülke herşeyi ile zor bir döneme giriyor...

Hayırlısı olsun...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Şub 06, 2008 6:09 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kaganos demiş ki:


Hiç bir müdahale edilmeden bu olaya gülüp geçilecekti..



Evet belki de en akilci cözüm bu idi.. Haklisin Agabeyim... Gülüp gecmek...

Ama kimin ne oldugu da anlatilmali...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 07, 2008 8:42 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Dervişoğlu'ndan laiklik dersi


MHP'nin başlattığı Anayasa değişikliği ile ilgili çalışmaları eleştiren bir grup kadın, MHP İzmir İl Başkanlığı önünde protesto gösterisi yapmak istedi.


--------------------------------------------------------------------------------

Başörtüsünün üniversite öğrencileri için serbest bırakılması için MHP'nin başlattığı Anayasa değişikliği ile ilgili çalışmaları eleştiren küçük bir grup kadın, MHP İzmir İl Başkanlığı önünde protesto gösterisi yapmak istedi. Kadınlar adına söz alan Gülsen Özkan'ın, "Biz sizin türban konusunda genel merkezinizden farklı düşündüğünüzü laik ve Atatürkçü olduğunuzu biliyoruz" ifadesine İl Başkanı Dervişoğlu tepkisi sert oldu. Genel Merkezlerinin almış olduğu kararları desteklediklerini ve aynı fikirde olduklarını vurgulayan İl Başkanı, "Hiç kimse bizlerin manevi değerlerini sınayamaz. Siz, benden daha fazla mı laiksiniz? Atatürkçülüğü ve laikliği sizlerden mi öğreneceğiz" diye tepki gösterdi.

MHP'nin, türbanın üniversitelerde serbest bırakılması için Anayasa değişikliği yapılması çalışmalarına tepki gösterenlerin adresi olarak dün MHP İzmir İl Başkanlığı'nda sert bir tartışma yaşandı.

Kendilerini İzmir Kadın Kuruluşları Birliği üyesi olarak tanıtan bir grup kadın, konuyla ilgili Anayasa değişiklik tasarısını öneren MHP'yi protesto etmek için parti il binasına gelerek siyah çelenk bıraktı.

Basın açıklaması esnasında parti önüne inen yöneticiler kadınlara yaptıklarının doğru olmadığını belirtince "Biz Sayın Dervişoğlu'nun çalışmalarını takdir ediyoruz. Karşılıklı çay içerek konuyu görüşebiliriz" demeleri üzerine parti yöneticileri kadınları il binasına davet etti. Görüşmede MHP İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile kadınlar arasında sert türban tartışmaları yaşandı.

Görüşmede sert rüzgarlar esti

Kadınlar adına söz alan Gülsen Özkan'ın, Dervişoğlu'na; "Biz sizin türban konusunda genel merkezinizden farklı düşündüğünüzü laik ve Atatürkçü olduğunuzu biliyoruz" ifadesine İl Başkanı Dervişoğlu tepkisi sert oldu. Genel merkezlerinin almış olduğu kararları desteklediklerini ve aynı fikirde olduklarını vurgulayan İl Başkanı, "Hiç kimse bizlerin manevi değerlerini sınayamaz. Siz, benden daha fazla mı laiksiniz? Atatürkçülüğü ve laikliği sizlerden mi öğreneceğiz" diye konuştu.

Başörtüsü ile üniversiteye girilmesini laikliğe yönelik bir tehdit olarak görmediklerini ifade eden Dervişoğlu, tam tersine yasakların bazı kesimlerin işine yaradığını belirtti. Bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçmişte kapatılan Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan'ın bu tür konuların istismarı sayesinde Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı gibi Devletimizin en yüksek makamların sahibi olduğunu belirtti.

Dervişoğlu, "Öncelikle siz benim partimin önüne çelenk bırakmak yerine bir buket çiçek alıp gelseydiniz münasebetimiz daha farklı olurdu. Yaptığınız bu protesto biçimini doğru bulmuyorum. Ben bu konularda sizinle aynı fikirde olmak zorunda değilim. Kişisel ve parti olarak da bu yasağa dün olduğu gibi bugün de karşıyız. Toplum bu türden yasaklarla dikey olarak kutuplaşmaktadır. Ayrıca MHP kimseden laiklik dersi almaz. Bu ülkede yaşayan başörtülü kadınlarla ne derdiniz var?" dedi.

"Oy vermeyiz" tahriki

Dervişoğlu'nun bu sözleri üzerine ise, Gülsen Özkan İzmir'de bulunan kadın kuruluşlarının artık MHP'ye desteğini keseceğini bundan böyle hiçbir konuda ortak hareket etmeyeceğini belirtti. Bunun üzerine Dervişoğlu, "Sizlerle hiçbir zaman ortak hareket etme şansımız olmadı ki zaten. Çoğunuz başka partilere mensupsunuz. İçinizde CHP den Belediye Meclisi üyeleri var.

Kadın kuruluşlarınızdaki konumunuzu siyasete alet edip kullanıyorsunuz. MHP'ye oy vermediğiniz gibi, vermeyi de düşünmüyorsunuz. Ayrıca tavrınız ve tarzınızla tüm kadınlarımızı temsil ettiğiniz söylenemez. Siz istismarcılık yapmak yerine CHP adına hareket ettiğinizi dürüstçe itiraf edin. Bir bardak suda fırtına koparmanız anlamsız. Beni asıl üzen temsil etmeyi beceremediğiniz kitle adına söz sahibi olduğunuz iddianızdır. Bu yanlış yaklaşımlarınız ve davranış bozukluklarınız yüzünden İzmir'de siyaseti hak eden binlerce kadın siyaset dışı kalıyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde kuruluşunuzu ziyaret etmek istediğimde değil kapınızı, telefonunuzu bile açan olmadı. Ama şimdi görüyorum ki hemen bir araya gelmişsiniz. Başörtüsüyle alıp veremediğiniz nedir anlayabilmiş değilim. Toplumu ayrıştırmaya çalışacağınıza kucaklayınız." dedi.


Etikhaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pzr Şub 10, 2008 4:10 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Başkan Kılıç: Türban zaten serbest!



Bugün türbana serbesti oylaması yapılıyor ama Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a göre türban zaten serbest. Peki sorun ne? İşte ilginç haberin ayrıntıları.



Anayasa'da, yükseköğretim kurumlarında türbanın serbest bırakılmasını da kapsayacak şekilde yapılan değişikliğinin yasallaşması durumunda CHP'nin tavrına göre gözlerin çevrileceği Anayasa Mahkemesi'nde, Başkan Haşim Kılıç Anayasa ve yasal düzenlemelerin türbanı yasaklamadığını, konunun yükseköğretim kurumlarının idarecileri tarafından çözümlenebilecek idari bir işlem olduğunu savunuyor.

Üniversitelerde türbanın serbest bırakılması amacıyla AKP ve MHP'nin ortaklaşa yürüttüğü Anayasa değişikliğine ilişkin ilerleyen aşamalarda önemli duraklardan biri konumundaki Anayasa Mahkemesi bazı üyeler düzeyinde tavrını geçmişte belirlemiş durumda. Değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından 'anayasaya aykırılık' savıyla iptal edileceği veya Mahkeme'nin düzenlemeyi 'uygun' göreceği yönündeki tartışmalar gündemi meşgul ederken, Mahkeme'nin şu anda Başkanı konumundaki Haşim Kılıç 1990 yılında yine türbana ilişkin bir düzenlemede, türban serbestisinin olması gerektiğini savundu.

SHP'NİN BAŞVURUSUNU MAHKEME REDDETMİŞTİ
1990 yılında ANAP iktidarınca yasalaştırılan Yükseköğretim Kanunu'nun ek 17'nci madde düzenlemesi dönemin anamuhalefet partisi konumundaki Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) tarafından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde taşındı. Mahkeme, SHP'nin, “Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; Yükseköğretim Kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir” hükmünü içeren ek 17'nci maddenin Anayasa'nın “laiklik”, “din ve vicdan özgürlüğü”, “devrim yasaları” ve “eşitlik” ilkelerini düzenleyen maddelerine aykırı olduğu iddiasını yerinde bulmayarak iptal isteminin reddini oyçokluğuyla kararlaştırmıştı.

KILIÇ: MAHKEME ŞU GİYİLEMEZ BU GİYİLİR DİYEMEZ
SHP'nin iptal isteminin reddi, ek 17'nci maddenin yürürlükte kalması yönünde oy kullanan ve şimdi Başkan konumundaki Haşim Kılıç, ret oyunun dayanağını “Değişik Gerekçe” adı altında ayrı olarak kaleme aldı. Oyçokluğuyla alınan karara katılan ancak gerekçesine katılmayan Haşim Kılıç, kendi gerekçesinde ilk olarak Anayasa Mahkemesi'nin, düzenlemeleri 'yerindelik' açısından değil 'uygunluk' açısından denetleyebileceğini kaydetti. Bu kapsamanda Mahkeme'nin yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafetin ne tür olacağı ya da “nelerin giyilemeyeceğini” tespit eden bir karar oluşturamayacağını vurgulayan Kılıç, bir alanın kanunla düzenlenmesine ihtiyaç olup olmadığına dair takdir ve yetkinin “sadece” yasama organına ait olduğunu belirtti.

KILIÇ: ANAYASA VE YASALARDA ÜNİVERSİTEDE TÜRBAN YASAĞI YOK
Kılıç, “Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; Yükseköğretim Kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir” şeklindeki ek 17'nci maddenin 'eşitlik ilkesi' kapsamında Anayasaya uygun olduğunu kaydettiği gerekçesinde, maddenin, yükseköğretim mensuplarına kanuna aykırılık hariç ister sosyal, ister estetik, isterse kültürel veya herhangi bir inanç gereği, istedikleri biçimde giyinebilecekleri bir özgürlük ortamı getirdiğini ifade ediyor. Kılıç, “Yasama organı bu Yasa'yı çıkarırken 'Kanunlara aykırı olmamak kaydı' koşulunun dışında yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet biçimini sosyal, kültürel, kişisel görüşler, gelenekler ve inançların gereği gibi olgu ve değerlere bırakmıştır” dedi.

KILIÇ: İŞ ÜNİVERSİTE İDARELERİNDE BİTER
Kılıç, türbanı da kapsayacak şekilde anayasa ve yasalarda bir yasak bulunmadığını, ek 17'nci maddeyle de 'eşitlik ilkesi' çerçevesinde bir serbestlik sağlandığını görüşlerinin yanı sıra kılık kıyafete ilişkin yükseköğretimdeki uygulamaya da kendince yorumlar getirdi. Üniversite idarelerinin var olan düzenlemeler çerçevesinde 'inanç gereği' giyiniş şeklide olmak üzere kılık kıyafeti serbest bırakması gerektiğini savunan Kılıç, bunun dayanağının üniversitelerin 'özgür düşünce'nin yeri olmasından geçtiğini kaydetti. Kılıç'ın, 'inançları gereği' giyim tarzı diyerek 'türbanı' işaret ettiği gerekçesinin, topu YÖK ve rektörlere attığı bölümü şöyle:

“Zira Üniversiteler evrensel ve özerk kuruluşlardır. Bu özellikleri sebebiyle bünyesinde özgür düşüncenin, özgür araştırmanın ve özgür tavrın biçimlenmesi esas alınmıştır. Böyle genel bir düzenleme içinde “inançları gereği” giyinebilecek bazı kimselerin de olabileceği gerçeği, düzenlemenin “dine göre” yapıldığı anlamına gelmez. İnançları gereği giyinmek isteyenlerin bu yasa kapsamı dışında tutulması esasen eşitlik ilkesine aykırı bir davranış oluştururdu. Getirilen yasa en tabii bir hukuk kuralını belirtmiştir. Çıkarılmasaydı bile idarelerin öngörülen bu anlayışı düşünmesi gerekirdi. Zira kişinin zevk, çevre koşulları ve inancı ile şekillenen kılık kıyafete devletin müdahalesi neticede toplumsal huzursuzluğu doğurur.

Yükseköğretim kurumları bu Yasa'nın uygulanmasına yön verecek bazı düzenleyici kurallar koyabilecektir. Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile tamamen sosyal ve kültürel olguların etkisine terk edilerek serbest bırakılan kılık ve kıyafete ilişkin düzenlemelerde bazı anayasal prensiplerin de gözönünde tutulması doğaldır.”


Iyibilgi.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Pzr Şub 10, 2008 9:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
MHP, türban konusunda tarihine uygun davranıyor
riza.zelyut@aksam.com.tr



MHP, bundan tam 39 yıl önce milliyetçi bir parti olarak kuruldu ama aslında temeli ümmetçiliğe dayanıyordu. Milliyetçilik, ümmetçiliği gizlemek için bir kaftan olarak kullanılmıştı. Bu gerçeği, kuruluş kongresinde yaşananlar da açıkça ortaya koymaktadır. 1980 öncesinde ABD planına göre hareket eden MHP, bugün de aynı nedenle AKP’ye destek vermektedir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Temmuz genel seçimlerinin hemen öncesindeki sözleri ile hemen sonrasındaki davranışları arasında muazzam bir çelişki bulunuyor. Seçim sürecinde milliyetçi sloganları ve AKP’ye karşı duruşu ile öne çıkan MHP; seçim sonrasında AKP’nin sıkıştığı her konuda bu partiye el uzatarak rahatlamasını sağladı. Hem halk hem de siyaset bilimciler, MHP yönetiminin bu iki zıt tavrı konusunda şaşkınlığa düştü. Halbuki MHP’nin tarihi, bu konuda şaşkınlığa düşmenin yanlış olduğunu gösteriyor. Çünkü, milliyetçi bir kimlikle şekillendirilmek istenilen MHP; en başından beri derin ümmetçiler tarafından kontrol altına alınmıştır.

Bu olguyu, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin MHP’ye dönüştüğü kongre açık açık göstermektedir.

Bundan tam 39 yıl önce, 8-9 Şubat 1969 tarihlerinde Adana’daki bu kongre, bozkurtçu komanda gençlerle ümmetçi üç hilalcilerin mücadelesi biçiminde geçti. İşte Hürriyet Gazetesi’nden kongrenin son gün haberi:

BOZKURT-ÜÇ HİLAL KAVGASI

"CKMP olağanüstü kongresinin 2. gününde ümmetçilerle, komandolar birbirlerine girmişler, kıyasıya dövüşmüşlerdir. Kavgaya, bir süre önce Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde dövülen Yılmaz Yalçıner adındaki komando şefinin konuşması sırasında, delegelerden bazılarının laf atması sebebiyet vermiştir.

Dün gece kara yoluyla Adana’ya gelen genel başkan yardımcısı Altınsoy, kongre salonuna girdiği zaman ümmetçi grup tarafından dakikalarca ayakta alkışlanmıştır. Mehmet Altınsoy, doğruca ünlü işadamı Kamil Koç’un yanına giderek oturmuştur. Altınsoy’un kongre süresince yanında oturan ve birbirine küskün kardeşler gibi duran Muzaffer Özdağ ile konuşmadığı görülmüştür.

Parti adı üzerinde görüş birliği olmasına rağmen, amblem konusunun fırtınalar koparacağını göz önüne alan Ankara İl Başkanı Tarık Halulu ve 28 arkadaşı, kongre başkanlık divanına bir önerge vermiştir. Önergede parti adının kongrede ele alınması, amblem konusundaki kararın ise yeni seçilecek Genel İdare Kurulu üyelerinin yetkisine bırakılmasını istemişlerdir. Bu karara, komandoların, amblem olarak mutlaka ‘Bozkurt’u istemeleri sebep olmuştur; ümmetçi delegeler ise ‘Üç Hilal’ üzerinde diretmektedirler.

YENİ NİZAM

Genel Başkan Türkeş’ten sonra, parti adına en önemli konuşmayı Afyon Milletvekili Muzaffer Özdağ yapmıştır. Özdağ, şunları söylemiştir: “Yaşanan nizam içinde Türk halkı, yokluk sıkıntıları ve geçim zorluğu içindedir. Bunu ortadan kaldırmak için milli nizam istiyoruz. Yeni nizam istiyoruz. Türkiye’yi yokluğa, geriliğe, ezilmişliğe, sömürülmeye, bağımlılığa, halkı çileye, çaresizliğe terk eden, süregelmekte olan düzeni ret ve inkar ediyoruz!"

Muzaffer Özdağ’dan sonra konuşmak için kürsüye gelen Osman Yüksel Serdengeçti’ye komandoların müdahaleleri üzerine salon yeniden karışmıştır.

“BOZKURT’A DİRENİYORLAR”

Partinin adı ve amblemi üzerinde çıkan tartışmalar öğleden sonra da devam etmiş; bu arada Alparslan Türkeş, Dündar Taşer, Kamil Turan ve Muzaffer Özdağ’ın müşterek imzaları ile kongre başkanlığına bir önerge verilmiş, CKMP adı ‘Milliyetçi Hareket Partisi’ olmuştur.

Bundan sonra parti ambleminin de Bozkurt olarak değiştirilmesi yolunda Türkeş’in verdiği önerge oya sunulacağı sırada salonda hadiseler çıkmış ve bir grup delege "oldubittiye getiriyorsun!" diye haykırarak Genel Başkanı protesto etmiştir. Bu sırada salon yine karışmış, karşılıklı küfürleşmeler olmuştur.

Kongre Başkanı Orhan Kaleli’nin, Türkeş’in adamı olduğu yolunda bir önerge verilmiştir. Delegelerin büyük bir ekseriyetiyle Orhan Kaleli, kongre başkanlığından ihraç edilmiştir.

CKMP ambleminin, hilal içinde bozkurt olarak değiştirilmesi yetkisi, yeni seçilecek olan Genel İdare Kurulu’na bırakılmıştır. Diğer taraftan, Genel Başkanlığa ekseriyetle Alpaslan Türkeş getirilmiştir."

Yukarıdaki haberin de açıkça gösterdiği gibi, MHP’nin kuruluşunda ümmetçiler Alparslan Türkeş’in adamı olan Kongre Divan Başkanı Orhan Kaleli’yi düşürecek kadar önemli bir güce sahiptiler ve bozkurda da şiddetle karşıydılar. Sonraki süreçte de ümmetçiler (Üç Hilalciler), milliyetçileri (Bozkurtçuları) parti içinde etkisiz hale getirmişlerdir. Bugün gelinen nokta o açıdan hiç sürpriz değildir.

KISA MHP TARİHİ

Türkiye’de milliyetçi dünya görüşünü benimsemiş siyasetçiler, Alparslan Türkeş’in siyaset sahnesine çıktığı tarihe kadar çeşitli siyasî partiler içinde, sivil toplum kuruluşları etrafında ayrıca entelektüel çalışmalar çerçevesinde faaliyette bulunuyorlardı. 1963’te Hindistan sürgününden dönen Alparslan Türkeş, milliyetçileri siyasi bir güce dönüştürmek amacıyla siyasete atılmayı zorunlu görmüştür. Bu maksatla 1964’te, başta Dündar Taşer olmak üzere diğer arkadaşlarıyla birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (CKMP) katılmış ve 1965’te yapılan CKMP Büyük Kongresi’nde Genel Başkan seçilmiştir. 24-25 Kasım 1967 tarihindeki CKMP Kongresinde ‘9 Işık’ olarak tanımlanan yeni doktrin, parti teşkilatına ayrıntılı olarak tanıtılmış ve parti programının çerçevesini belirlemiştir. CKMP’nin 8-9 Şubat 1969 Olağanüstü Büyük Kongresi’nde partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirilmiştir.

MİLLİYETÇİ CEPHE

MHP 1969 genel seçimlerinde yüzde 3 oy almış ve Alparslan Türkeş ilk kez milletvekili seçilmiştir.

MHP, 14 Ekim 1973’teki genel seçimlerde 3 milletvekili çıkarmıştır. CHP ve MSP’nin koalisyonunun ardından 31 Mart 1975’te Süleyman Demirel Başbakanlığında MHP’nin içinde iki bakanlıkla yer aldığı yeni bir koalisyon hükümeti kurulmuştur. 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti denilen bu koalisyon hükümetinde MHP, Başbakan Yardımcılığı ve iki Devlet Bakanlığı ile temsil edilmiştir.

5 Haziran 1977 milletvekili seçimlerinde MHP yüzde 6,4 oy alarak 16 milletvekili çıkarmıştır. MHP, 21 Temmuz 1977’de yine Süleyman Demirel Başbakanlığında kurulan 2. Milliyetçi Cephe koalisyon hükümetinde 5 bakanlıkla yer almıştır.

MHP, gençlik kuruluşu olan Ülkü Ocakları ile bu dönemde toplumsal çatışmalarda başrolde oynamıştır. Büyük şehirlerde ortaya çıkan sağ-sol çatışmasında, çatışan sağı MHP temsil etmiştir. Buna bağlı olarak Kahramanmaraş Katliamı da dahil olmak üzere birçok kanlı olayda o sıralar komando denilen MHP militanları yer almışlardır.

12 Eylül 1980 askerî darbesi ile MHP ve yan kuruluşu olan Ülkü Ocakları da kapatılmıştır.

Bu ümmetçi-milliyetçi siyaset, 7 Temmuz 1983’te Muhafazakar Parti adı altında örgütlenmiş, 30 Kasım 1985’te Muhafazakâr Parti’nin Birinci Kongresi’nde partinin adı değiştirilerek ‘Milliyetçi Çalışma Partisi’ olmuştur. 6 Eylül 1987 tarihinde 12 Eylül askeri yönetiminin getirdiği yasaklar son bulmuş ve 4 Ekim 1987’de düzenlen ikinci Olağanüstü Kongre’de Alpaslan Türkeş, Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanı seçilmiştir. 24 Ocak 1993 günü toplanan MÇP 4. Olağanüstü Kongresi, MÇP’nin isminin MHP olarak değiştirilmesi ve amblem olarak da Üç Hilal’in kullanılmasını kararlaştırmıştır.

BOZKURT ATILDI

MHP’nin bu son tasarlanışında, artık Türk milliyetçiliği ikinci plana atılmış; Bozkurt yok edilmiştir. 1970’lerde MHP’lilerin sloganı, ‘Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslümanız!’ iken; 1980 sonrasında artık Tanrı Dağları ve bununla bağlantılı olarak Bozkurt adı geçmez olmuştur. Kendisini Hira Dağı ile sınırlayan MHP’nin milli vasfı iyice sözdeleşmiştir. Siyaset bilimcilerin gözünden kaçan temel olgu işte tam burasıdır. MHP, bu yapısı gereği 1980 öncesinde ABD’nin Türkiye üzerindeki darbe operasyonunda kullanılmıştı. Günümüzde de AKP ile işbirliği yaptırılarak Ortadoğu’ya yeni şekil vermeye çalışan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda kullanıldığı anlaşılıyor.

Bugün ABD, teslimiyetçi bir İslam anlayışını, kaynağını Türk Milliyetçiliğinden (Atatürk Milliyetçiliği) alan laikliğin yerine oturtmak istiyor. Bunun için de türban simgesi üzerinden toplum ikiye bölündü. MHP, laiklikle simgelenen Cumhuriyet Devleti’nin yanında değil çatışmanın dinci ucunu temsil eden AKP’nin yanında yer alarak kuruluş amacına uygun davranıyor. MHP sembolündeki Bozkurdun öldürülmesi, ümmetçilik üzerinden ABD’nin zaferidir.

BOZKURT NEDİR?

Tarİhte Türk dili konuşan halklar, milattan binlerce yıl öncesinde Doğu Asya’dan bugünkü Rusya’nın ortalarındaki Ural-İtil (Volga) hattına kadar saçılmışlardı. Hunların içinden çıkan ve Türk adıyla anılan kabile de 550-570 yılları arasında Bumın Kağan ve kardeşi İstemi Han önderliğinde bu bölgelerde egemen olmuş ve Büyük Türk Hakanlığı’nı (Göktürk İmparatorluğu) kurmuştu. Bu Türkler, kendilerinin dişi bir kurttan türediklerine inanıyorlardı. Açina (Asil Kurt) denilen bu kurt, Türk ordularının sancaklarının ucunda altından bir alem halinde bulunuyordu. Mançurya’dan Macaristan’a kadar saçılan Türk dilli halklardan Kıpçaklar, Kumanlar, Peçenekler de bozkurdu totem olarak kabul etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro da bozkurdun milli bir sembol olduğunu kabul etmişti. Ayrıntı için son kitabımız olan Yabancı Kaynaklara Göre TÜRK KİMLİĞİ isimli eserimize bakabilirsiniz.



Dikkatli bir şekilde okunması dileğimle....

(Kadir21 Ülküdaşımın değerli yorumunu dört gözle bekliyorum)


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 11, 2008 1:50 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kendini Türkcü sanan bazi fasistlerin MHP´yi karalama ve Ümmetcilikle suclama kampanyalarina bolca rastliyoruz. Görünen o ki önümüzdeki günlerde bu daha cok gündeme gelecek.

Yaziyi kaleme alan kisi "abd tarafindan kullanilan MHP" tezi ile ortaya cikiyor. Akliniza hemen komunistler gelmesin. Türkcü buduncu hareketin de benzer suclamalari var. Hergün buna benzer bircok yazi-iftira okuyoruz. Bastan ayaga bize cephe olan bir düsüncenin ne amacla kaleme alindigini iyi tahmin ediyoruz.

Gecmisteki ayrismalarin da bugüne faydasi yoktur.

BOZKURT DA, ÜC HILAL DE BIZIMDIR...

ÜLKÜDASLARIMIZ BU NOKTADA UYANIK OLMALILAR...

Yaziya cevabimiz aciktir... Sahis olarak Hz. Peygamber (SAV) Efendimize layik Ümmet olabilmek en büyük arzumuzdur. "KANIMIZ AKSA DA ZAFER ISLAMIN" derken herhalde dalga gecmiyorduk.

Ülkücülügü yeniden yazmiyoruz. Gecmisimizden de utanmiyoruz. "TÜRK ISLAM ÜLKÜCÜSÜYÜZ" demenin de hamdolsun sirri pesinde kosuyoruz.

Atsiz Ata´nin evlatlari, Basbug Alparslan Türkes´in askerleri, Ülkücüleriyiz...

TÜRKLESMEK, ISLAMLASMAK, MUASSIRLASMAK... Davamiz bu degil mi?


Yazarin "MHP´nin genclik kollari" diye ifade ettigi KUTLU OCAK, tarihi sorumluluk icinde ATALARINDAN MIRAS ALDIKLARI KIZILELMA ÜLKÜSÜnün Alperenleri, MHP de bu KUTLU DAVANIN yüce TBMM`de temsil ile görevli siyasi organizasyonudur.

Daha önce de yazmistik. Ülkücülügü, Ülkücü gencligi sadece MHP GENCLIK KOLLARI GÖRMEK ANCAK VE ANCAK GAFLETTIR... Bu kutlu davayi "MHP genclik kollari" sinir duvarlarina hapsetmek ise bilerek yapiliyorsa IHANETTIR...

Türk Islam Ülküsü yolunda yüce Milletine hizmete talip genclige "aranizda Ümmetci de varmis" gibilerinden yaklasimlara "yok yahu! Hani nerde?" demeyecegiz herhalde.

Ümmet olma ile ÖTEKILESMISLERI karistirmamak gerekir. Ötekilesmisler; beyinlerini, ruhlarini ve hatta Imanlarini sahte imamlar pesinde rehin birakmis zavallilardir. Onlar; Hz. Peygamber (SAV) Efendimizin degil pesinden gittikleri "MUTLULUK/CENNET TAHSILDARLARI" yolundadirlar.

Ülkücüler, TÜRK BEDENINDE ISLAM RUHUNU YASAYABILEN YÜKSEK VASIFLI TÜRKLERDIR... Bunu zit görenler iyi düsünmeliler...

Anladigimiz kadari ile NEMALANMA MEVSIMI gelmis olmali ki; bir tarafta irtica ile beyni bulanik hainler, diger yanda Ümmetci-Milliyetci zitligi ortaya atarak MHP´ye daha dogrusu Ülkücülere kin kusan Türkcü bozuntulari...

Herkes bilsin ki; TÜRKCÜLÜKTE ÜSTÜMÜZE YOKTUR...

Ama yine bilinmeli ki; ISLAMDAN UZAK BIR TÜRKLÜK YOZLASMAYA MAHKUMDUR... Bu gün dünya üzerinde baktiginizda Islam gayrisi dine inananlar Türklügünü unutarak asimile olmustur. Gökoguz Türkleri istisna...

Internet ortaminda Atsiz Ata´nin o kutlu sevdasini temsil ettigini söyleyip "samanizme inaniyorum" adi altinda yalniz ve yalniz Islam dinine küfredip bize "CAPULCU" diyenlere soruyoruz; NICIN SADECE ISLAMA DÜSMANSINIZ?... Diger dinlere gösterdiginiz hosgörü yanliz ve yalniz Islama yok. Bunun özel bir sebebi mi var?

Sebebini elbette biliyoruz. O inandiginiz samanizm bu gün Anadolu´da kültür olarak zaten devam etmekte. Alevisi ile sunnisi ile bu kültürü bilerek yada bilmeyerek zaten yasiyoruz.

Ziya Gökalp´e kürt diye küfredenlerin bizi anlamalari mümkün degildir. O sebeple Ülküdaslarimiz, ziyaret ettikleri sitelere, okuduklari kitaplara dikkat etmeliler... KÜFÜR TEK MILLETTIR...

Islama her yönden saldiri varken bir de basimiza böylesi sacmaliklar acilmasina göz yummayalim. Irtica hakikatte ISLAM DÜSMANIDIR... Basimiz irtica ile yeterince belada...

TANRI DAGI KADAR TÜRK, HIRA DAGI KADAR MÜSLÜMANIZ...

Davamiz; ILAYIKELIMETULLAH ve NIZAM-I ALEM DAVASI...

KANIMIZ AKSA DA ZAFER ISLAMIN...


Yoksa Kizilelma Roma degil miydi? Roma´ya ne icin gidecektik? "Fetihler ne zaman duracak?" sorusuna "Hele Roma´yi bir alalim" diyen Hz. Fatih ne demek istemisti?




Türkcülük; Takvada üstünlük icin kanini feda etmis yüce Türk Milletine hizmet icin yola cikmisliktir. BU KUTLU SEVDADA ISLAM DÜSMANLIGI YOKTUR...



Türk ve Islam düsmanlarina tepkimiz ise; OLMUSTUR, OLMALIDIR, OLACAKTIR...


TANRI TÜRK´Ü KORUSUN VE YÜCELTSIN...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 11, 2008 11:24 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

MHP'ye istifa tuzağı



Türbana 'evet' diyen MHP hedefte.. 3 gün önce istifa haberleri vardı medyada..
Türban düzenlemesine 'evet' diyen MHP'ye çirkin tezgah.... Söz konusu olay, başörtüsü oylaması öncesinde İzmir'de yaşandı.

Kendini MHP Narlıdere ilçe başkanı olarak tanıtan Ahmet Kara ve 11 yönetim kurulu üyesi partilerinden istifa ettiğini duyurdu. Basına toplu bir fotoğraf da veren Kara, partinin başörtüsü konusundaki politikasını protesto ettiklerini savundu.

Bu haber bazı gazetelerde ve internet sitelerinde, 'partide bölünme başladı' başlıklarıyla verildi. Ancak söz konusu olayın doğru olmadığı ortaya çıktı. MHP'nin Narlıdere'de ilçe başkanı, ilçe yönetim kurulu hattâ ilçe başkanlığı binası bile yoktu.

MHP İzmir İl Başkanı Musavat Dervişoğlu, tepkisini "Bu fevkalede gülünç bir durum." şeklinde dile getirdi. Dervişoğlu, bu kişilerin bazı merkezlerden talimat aldıklarını kaydetti.


Internethaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 11, 2008 2:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ve başörtüsü üniversiteye girdi!

Üniversitelere basörtüsü serbestisi getirmek amacıyla TBMM'de yapılan Anayasa değişikliği, henüz Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadan Kocaeli Üniversitesi'ne bu sabah bazı öğrenciler basörtüsü ile girdi.

Rektörlük tarafindan engellenmeyen yaklasik 10 ögrenci basörtüleri ile girdiler. Bunun yaninda henüz Müslüman (!) Cumhurbaskani tarafindan onaylanmadigi ve Resmi gazetede yayimlanmadigi icin diger ögrenciler peruk ile yada baslarini acarak girdiler...

Ne diyelim.. Hakkimizda hayirli olur insallah...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 11, 2008 4:36 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yasakcı baskı KOÜ Rektörüne geri adım attırdı


Kocaeli Üniversitesi (KOÜ), sabah başörtülü öğrencilerin girmesine izin verdi. Öğleden sonra ikinci bir emirle tekrar yasaklandı. Güvenlik görevlileri başörtülü öğrencileri, başlarını açtırarak içeri alıyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Sal Mar 04, 2008 7:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

tamerr demiş ki:
Ülkemiz bir belirsizlige ve kutuplaşmaya doğru gidiyor, umarım bir kaos ortamı oluşmaz, bu belirsizliğe gidişin içinde MHP nin yer alması benim en çok canımı sıkan tarafı, saatlerce uğraşıp MHP ye oy verdirdiğim insanlar bana soruyor? MHP nasıl böyle bir işe kalkıştı diye, bunun için verecek cevap bulamıyorum.
Meseleye gelince ileriye baktığımda hiç iyi şeyler göremiyorum, eğer türban üniversitelerde yasal hale gelirse, bundan faydalanmaya kalkışacak tarikat,mezhep ve tayibin alt kimlik grupları hemen harekete geçip türbanı örnek gösterip emsal oluşturabilecek bir karar çıkartmaya çalışacaklardır.
Peki bundan sonra ne olacak asıl meselede zaten bundan sonra başlayacaktır, üniversiteler ve devlet dairelerinde kendi kimliklerini yansıtacak kıyafetlerle dolu insanlar türeyecek, daireler ve üniversiteler kurtarılmış bölge gibi ilan edilecek, kim güçlüyse o hakimiyetini ilan edecektir. Daha ilerisi ise felaket olarak karşımıza çıkacak kutuplaşmalar ayyuka çıkacak büyük çatışmalar olacaktır. Çünkü üniforma haline gelecek olan kıyafetler kimin ne görüşte hangi mezhebe bağlı hangi alt kimlikte olduğunu bariz bir şekilde ortaya koyacaktır. Tek Millet Tek Devlet görüşü kenara atılacak farklı farklı insanlar sokaklarda karşımıza çıkacaktır. Bu durum acaba kimin işine yarayacak? Varın siz tahmin edin……… Böl parçala yönet felsefesini güden abd olabilirmi?

(Bu yazdıklarımın hepsi varsayımdır, gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur)


Saygılarımla
,




Alıntı:
DTP Grup toplantısında bugün Emine Ayna konuştu. Ayna, Kürt sorununun çözümünde Türkiye’nin 30 yıl kaybettiğini belirtti. Emine Ayna'nın konuşmasından çok parti grubunda ön sıralarda oturan bazı kadın partililer dikkat çekti.

Üç kadın partili, sarı, kırmızı ve yeşil renkte türban takarak yan yana oturmuştu. DTP sırasında oturan partililerin türban renkleri ve 'tesadüfen' yan yana oturmaları "türban ve siyasi simge" tartışmalarını hatırlattı. internethaber.com



Ben söylemiştim olacak biraz ama, ne yapayım söylemiştim işte, bu daha bir başlangıç, hazır tetikte bekleyen daha niceleri var......


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 8. sayfa (Toplam 8 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1