Bozkurt NET

[funda3307]

BAŞIMIZ SAĞOLSUN...

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Devlet Şeref Madalyası ile ödüllendirilen Kırca, PKK itirafçıları tarafından hedef tahtasına oturtulmuştu.

Hedefteki Albay intihar etti
PKK ile girdiği çatışmada ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum olan emekli Albay Abdülkerim Kırca, hakkında yazılanlara dayanamayıp tabancayla canına kıydı

Diyarbakır’da Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı görevinde bulunan ve Antalya’daki bir çatışmada aldığı kurşun yarası sonucu tekerlikli sandalyeye mahkum olan emekli Albay Abdülkerim Kırca, hakkındaki yayınlardan etkilenip hayatına son verdi. Ankara Güvercinlik Jandarma Lojmanları’ndaki evinde ölü bulunan Kırca, otopsi yapılma üzere morga kaldırıldı. Abdülkerim Kırca’nın ismi son dönemlerde PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan tarafından gündeme getirilmişti.
HABER


Haber bu şu an bu satırları yazarken hem çok sinirli hemde çok müteessirim PKK lı köpeklerin hedef aldığı bir şahsiyet aramızdan ayrıldı ama cenazesin de askerimiz duruşuyla o kadar çok şey anlattı ki...Dik ve mağrur bir şekilde ve tüm askerler orada idi cevap çok açık ve netti gazilerimizde oradaydı kendime şunları söylemeden edemedim TERÖRİZM NE ?... DAĞDA SİLAH TUTMAK MI,YOKSA ONLARA O SİLAHI VE O GÜCÜ VEREN VE ONLARIN GÖSTERDİĞİ VATANI SAVUNANLARA SİLAH TUTMASINA ÖN AYAK OLANLARIN YAPTIKLARI MI ARKADAŞLAR ALLAH AŞKINA TERÖRİZM NE ?.....

[kadir45]

Türk milleti;davaya baş koymuş yiğit bir evladını ne yazık ki çok talihsiz bir şekilde kaybetti.
Bu kahraman Türk evladının hayatıyla oynadıkları yetmedi,arkasından da haberler boyunca sürekli terbiyesizlik,ve zan altında bırakan yorumlar yapıldı dün gece.Bunların başını da o samancıların tv si çekti.
pkk itirafçıları,sahte hahamların ifadeleri ile;pkk nın işbirlikçilerinin suçlamalarıyla;Şemdinli ,Ergenekon ve susurluk iddianameleri yapıldı.
Bugün geldiğimiz noktada görülüyor ki;başta fethullah gülen olmak üzere dinciler;kahraman ordumuz ve milliyetçi polisimiz ile bir hesaplaşma içerisine iktidarı kullanarak girmişlerdir.
Sen ömrünü dağlarda terör ile göğüs göğüse çarpışarak geçireceksin,bir operasyonda sakat kalacaksın;en büyük şeref madalyası alacaksın ve sonrasında sana bu suçlamalar yapılacak.Şerefli Albayımız intihar etmemiştir.Katledilmiştir.Katilleri ise;onu mahkum olduğu tekerlekli arabaya rağmen ,utanıp sıkılmadan inciten dinci yayın organlarıdır!
Albayımız şehit dir hiç şüpheniz olmasın.Kendisinden yüce Türk milleti adına özür ve haklarını helal etmesini diliyorum.
Bu ülkenin gerçek Türkleri;onun davaya hizmetlerini unutmayacaklardır.
O diğer kansızlar ise;saltanat ve yağmacılığı temsil etmektedirler.Onlar Türk falan da değildir.
Ordusunu hasım ilan edip de ,onunla harbe giren alçakların Türk olması mümkün değildir!
AZİZ HATIRASI ÖNÜNDE SAYGI VE MİNNET İLE EĞİLİYORUM.
TANRI TÜRK Ü KORUSUN!

[Altaylardan-T]

Serefli Türk Ordusunun serefli bir evladi. Onursuzca degil onuruyla edebi hayata intikal etti.
Ruhu sad, mekani cennet olsun.

[tamerr]

Alıntı:

Terörist bizden kıymetli oldu 21 Ocak 2009 Saygı ÖZTÜRK / ANKARA Terörist bizden kıymetli oldu AVUKATI Yurdakan Yıldız, Albay Abdülkerim Kırca’yla intihar etmeden yarım saat önce telefonda konuştuklarını söyledi. ALBAYIN CENAZESİNDEN KARELER Antalya'nın Serik kırsalında yerleşmek isteyen PKK'lılarla giriştiği çatışmada yaralanan ve yıllardır tekerlekle sandalyede yaşayan emekli Kurmay Albay Abdülkerim Kırca, intihar etmeden son telefon konuşmasını avukatı Yurdakan Yıldız'la yaptı. Avukat Yıldız, Kırca ile hakkındaki yayınlar davanın son durumu ile ilgili konuştuğunu belirtti, "Bana 'öyle bir hale geldik ki, teröristler bile bizden kıymetli oldu' diye yakındı. Ancak intihar edeceği aklımdan bile geçmemişti" dedi. Konuşmasından yaklaşık yarım saat sonra Abdülkerim Kırca'nın intihar ettiğini öğrendiğini belirten Yurdakan Yıldız, bunun üzerine eve gittiğini belirtti ve olayı “hurriyet.com.tr”ye şöyle anlattı: "Sabah kendisini aradım, hakkındaki yayınlar nedeniyle üzülmemesini söyledim. Yayınların durdurulması için hukuki süreç başlatacağımı da söyledim. O, gazetelerin teröristlerin açıklamalarına itibar edilmesinden yakındı, 'o hale geldik ki, teröristler bizden kıymetli oldu. Teröristlerin açıklamaları doğruymuş gibi sayfa sayfa yazıyorlar. Bunlar çok ağrıma gidiyor. Bizler boş yere mi şehit olduk, gazi olduk anlamıyorum. Sanki görev yaptığımız için suçlu hale geldik' dedi. Ben kendisini yatıştırmaya çalıştım." "Dava sürecini de anlattım" http://dosyalar.hurriyet.com.tr/haber_resim/albay_cenaze.jpgPKK'lı Abdülkadir Aygan'ın açıklamaları üzerine Abdülkerim Kırca'nın da bulunduğu bazı görevliler hakkında Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava için mahkeme görevsizlik kararı verdi. Bu dava, Askeri Yargıtay'a gitti. Yurdakan Yıldız,. bundan sonraki süreci de şöyle anlattı: "Askeri Mahkemenin verdiği görevsizlik kararını, Askeri Yargıtay da savcılığın karşı çıkmasına rağmen onayladı. Yargılamanın bundan sonraki sürecini anlattım. Üzüldüğünü söyledi. Ama henüz her şeyin bitmediğini söyleyince de rahatladı." Askeri savcı da inceledi Bu konuşmasının Kırca'nın son telefon konuşması olduğu anlaşıldı. Odasına giden Kırca, beylik tabancasıyla hayatına son verdi. Evine 50 metre uzaklıkta bulunan dispanserden gelen askeri doktor, eve geldiğinde Kırca'yı ölü olarak buldu. Evde askeri savcının yanı sıra Sincan Cumhuriyet Savcısı da inceleme yaptı. El swapları, silah incelemesi sonucu Kırca'nın intihar ettiği kesinleşti.

İşte gelinen nokta budur;

Taraflı gazetelerin (star, sabah, y.şafak, vakit, zaman) TSK personeli anında suçlu ilan etmesiyle, kimilerinin anında suçu TSK ne atmasıyla gelinen nokta budur !!!

Alçaklar !!! Hainler !!! Satılmışlar yüzünden Silahlı Kuvvetlerimiz bertaraf edilmeye çalışılmaktadır.

Saygılarımla

[kadir45]

Kahramanca dağlarda savaşacak ve o zor koşullara göğüs gerecek kadar irade sahibi bir insanın,iradesinin çökmesinin tek nedeni;uğradığı ihanetdir.
Kendisini çok iyi anlıyorum.O çelik iradesi ile o tekerlekli arabaya da dayanabilirdi.Ama uğruna savaştığı milletinin;çok önemli bir oranda desteğini almış bir iktidarın azdırdığı basının iftiralarına daha fazla dayanamadı.Çünkü arkasında milletin çoğunluğu yoktu.
Olay kesinlikle bir cinnet anı sonucu değildir.
Önünde iki seçenek vardı.Ya bir kaç iti daha temizleyecek sonra intihar edecek;ya da sonsuz yolculuğa tek başına çıkacaktı.
Birinci yolu;yıllarca şerefle görev yaptığı kuruma ,ve o kendisine çok yakışan ünüformasına leke sürmemek için seçmediğini düşünüyorum.
Onun katili rte iktidarı ve onun besleyip azdırdığı yandaş basındır!
Gerçekten çok ama çok üzgünüm.Biz bu devlet için;dar-ı harb cilerle silahla değil ama fikren ve ilmen çok mücadele ettik.Albayımızın yaşadığı ihanetleri ve karşılığındaki bunalımları biz de yaşadık.Bu bakımdan bu ölüm beni çok sarstı.O mermi sanki bana saplandı!

[-ULKUCU-GARDAS-]

www.etikhaber.com sitesinden

ALINTI :

Reyting sevdalı bazı basın, yayın organları, (E) J.Kd. Alb. Abdülkerim Kırca kardeşimi kendi evinde, kendi silahı ve kendi eliyle katlettiler. Kırca'nın Kabil'leri bellidir. Sayın Başbakanın da kabul ettiği gibi, Kırca yargısız infaz edilmiştir. Türk hukuku hesap soracak mı diye bekliyorum...

Sen rahat uyu! Hak vaki olup, seninle buluşuncaya kadar; ben buradayım. Kimse sormazsa, hukuk çerçevesinde ve fikir temelde senin dava ve mağduriyetini ben takip edeceyim...

Sevgili okurlarım Albay Kırca, insan ve vatan sevgisinden şüphe duymadığım arkadaşım ve kardeşim. Onun için bir şey yazmamak vefasızlık olurdu diye, düşünüyorum...

Merhum hakkında yapılan yersiz suçlamaları, bir örnekle genel ve tabi bir anlayışa bağlamak istiyorum.

Doktorun eline verilen "neşter", hukuki temelde neyi ifade eder ise, polis ve askerin eline verilen "silah" da, hukuki temelde onu ifade eder.

Yasalar çerçevesinde, aynı hastanede çalışan iki doktordan biri, hastayı yaşatmak için, elindeki neşter ile hastanın böbreğini kesip aldığında suç olmuyor; fakat diğer bir doktor, aynı neşter ile böbreği satmak için kesip aldığında suç oluyor. Polis ve asker de, elindeki silahı yasalar içinde kullanarak insan öldürmüş ise asla suç olamaz. Zira polis ve askerin "nefsi müdafaası" kişisel değildir. O kahramanların "nefsi müdafaası" halkın mutluluk ve huzuru ile vatanın bölünmez bütünlüğü ve bekasıdır.

Aksi halde devletin güvenlik güçlerini lavğ etmek gerekir diye düşünüyorum. Bu çerçevede düşündüğümüzde, tanıyan bir kişi olarak Albay Kırca'nın, devletin kendisine verdiği yetki ve silahı, hukuk dışı kullandığına asla inanmıyorum.

Bunun en güzel kanıtı, devletin ekonomisini çökertmeyi hedeflemiş, bölücü hainlerle Toros dağlarında girdiği çatışmada, kendisini tekerlekli sandalyeye mahkûm eden, omuriliğinden aldığı kurşundur. Kabil'ler duysun diye yazıyorum: Şerefli, onurlu ve yiğit Albay Abdülkerim Kırca'nın aldığı, "Devlet Onur Madalyası"nın arkasındaki sır, işte bu kurşundur. O madalyayı verenler; cenazesine katılmasa da, O, benim yüreğimde yiğit, gözümde de bir "abide" dir.

Her şeye rağmen, haksız yere ve nefsanî duygularına uyarak, kim ki, bir cana kıymış ise, Allah ona lanet etsin... Böyle bir kişi babam da olsa,mezarında rahat uyumasın!..

Sevgili kardeşim Kırca, beni duyacağına inanıyor ve diyorum ki, arsız nursuz Kabil'lerin suçlarını gizlemek için, "Albay için geçmişte, hangi gazete ne yazmıştı" başlıkları atıyorlar...

Albay Kırca'yı canından eden, yandaş medya ve yöntemlerini, daha iyi anlamanız için lütfen, 12 Ocak 2009 tarihli ve "Ben bir itirafçıyım(!) yok mu kamera, mikrofon" başlıklı yazım ile Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin'in 21 Ocak 2009 tarihli ve "Albay'ın katili kim?" başlıklı yazısını, karşılaştırarak bir kez daha okuyuverin...

Sevgili Kırca, "ruhaniyetin" önünde, her şeyden önce bir insan, Türk ve müslüman bir kardeşin olarak, san söz veriyorum. Ölümüne sebep olan, "Küresel Hıristiyan"ın pençesi altında "mutlu ve gülen" bir hayat süren "faziletli(!)", müslüman görünümlü tayfa ve yandaş medyasına karşı, hayatınla ödediğin "mağduriyetinin" yasalar çerçevesinde ve fikri temel de savunucusu ve takipçisi olacağım...

Rabbim taksiratlarını affetsin...

Ruhun şad olsun...

Rahat uyu!

[hilalugruna1]

Kahramanca dağlarda savaşacak ve o zor koşullara göğüs gerecek kadar irade sahibi bir insanın,iradesinin çökmesinin tek nedeni;uğradığı ihanetdir.


Evet sayin kircanin intahar sebebini bu sözler cok net acikliyor .Vatanimizin sinirlarinin korunmasinda hainlere karsi canla ,basla mücadele etmis degerli Albayimizin emeklerini,fedakarliklarini unutmayacagiz rabbim razi olsun.Merhuma Allahtan rahmet diliyoruz .

[funda3307]

ALINTIDIR DİKKATLE OKUMANII İSTİYORUM ARKADAŞLAR

Silahlı Kuvvetler’den rövanş alınıyor sanki:

Kılınç: Kendilerini 28 Şubat mağduru sananlar öç alma peşindeler
Ümraniye soruşturması kapsamında gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan MGK eski Genel Sekreteri Kılınç, “28 Şubat sürecinde kendilerini mağdur hissedenler, TSK’dan bir öç alma peşine düşmüşlerdir” dedi




Haber: Fatih ERBOZ
Ümraniye soruşturmasının 10. dalgasında Ankara’daki evinde gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, gözaltı sürecini Star TV’ye anlattı. MGK Genel Sekreterliği döneminde, Türkiye’de üretilen istihbaratın koordine edildiği makamın başında olduğunu anlatan Kılınç, “Bu süreçte ben hiçbir şekilde Ergenekon diye illegal bir örgütün varlığından haberdar olmadım” dedi. Yargıya intikal etmiş bir durum olduğuna göre, böyle bir şey olduğunu kaydeden emekli Org. Tuncer Kılınç, “Ama bizim haberimiz yokmuş” dedi. İstihbari bilginin Emniyet Genel Müdürlüğü kanalıyla MGK’ya intikal ettirilmediğini de savunan Kılınç şunları söyledi:




Somut iddia yok
“Böyle illegal bir örgüt varsa Türkiye’ye verebileceği zararlar var ise, koordineli çalışılması gerekir. Bir istihbarat unsuru diğer bir istihbarat unsurundan bilgi kaçırmıştır. Daha çok itibar kazanmak açısından bunlar olmuştur. O şekilde bir koordinasyonsuzluk var mıdır, onu bilemem.”
Susurluk ile Ümraniye soruşturmasını bağdaştıramadığını da ifade eden Kılınç, savcılıktaki sorgusunda “yargılanan kişilerle ne sıklıkla görüştüğü” ve “telefon görüşmeleri” nin sorulduğunu belirterek, “Somut iddia ile karşılaşmadım” dedi. Kendisinin sorgulanma sebebinin emekli olduğu müessese olduğunu kaydeden Kılınç, “Bugün Türkiye’de TSK indinde, halkın onuruyla oynanıyor. Bunu yargıya mal etmek istemiyorum” dedi. Silahlı Kuvvetler’in, kurulduğundan bu yana mecbur olacak bir şekilde siyasette etkili olduğunu belirten Kılınç, şöyle dedi:




İhtilaller yaşadık
“1960’ta bir ihtilal yaşamışız. Ondan sonra, 12 Mart ve 12 Eylül sürecini yaşadık. Sonra 28 şubat süreçleri. Bu süreçlerde kendilerini mağdur hisseden kesimler, medyada da temsilcileri olduğu için, Silahlı Kuvvetler’den bir rövanş alma, öç alma peşine düşmüşlerdir. Siyaseten, Silahlı Kuvvetler’den rövanş alınıyor sanki.”

Çok iddaalı ve bir o kadar da doğru bir söz rövanş yapılıyor bence de ama rövanş yaptıkları TSK o kadar güzel cevap alıcaklar ki izleyip göreceğiz İNŞALLAH...