Bozkurt NET

[mtn963]

AKP millet tarafindan tokatlanip gidince nasil bir enkaz ile karsilasilacak? Sorusu kafama takiliyor hep. Bunun iki yollu olabilecegi düsüncesi hakim oluyor bende.

Birinci yol: Yeni aktörler yaratilir! Yeni kuklalar bulunur! Milletin önüne konulur! Vede millete sectirilir!.

Ikinci yol: Millet bunlarin hicbirine itibar etmez artik! Hür iradesini sandiga yansitir.

Elbette millet tarafindan izlenecek her iki yolunda yaptirimlari vardir.

Birinci yol bugünlere kadar izlenilmis olan yoldur. Yani her seyi gelecege erteleme yolu. Bu en basit basvrulabilinecek sorumsuzluk yoludur vede cumhryet tariimizde taaa 1938´den beride katlanarak izlenen yoldur. Elbette o günlerden bu günlere kadar sandiklarda gösterilen iradenin katlanarak gelen bedelleride vardir!
Peki nedir bu devamli katlanarak gelen; Ödenmesi gereken bedeller? Kapsami nedir? Kapsami neler olabilir?
Vede kim veya kimler ödeyecektir bu bedelleri?
Bu sorulara verilecek cevap elbette cok basittir. Cünkü milletin ikinci yolu secmesi her iki soruyuda aninda cevaplayacaktir.
Elbette gecmis nesillerimizin yaptigi hatalari bizi bu hallere getirenlerden düzeltmelerini bekleyemeyiz. Bunu yapailecek baska varliklarda olmadigindan; Olamayacagindan!
Ödenecek bedelleri ya biz ödeyecegiz!
Yada erteleyip vede bir daha katlayarak bizden sonraki evlatlarimiza devredecegiz!
Ben vede serefle icerisinde oldugum bu camia´nin gözünü kirpmadan bu yükün altina gireceginden hemde aynen savasa gider gibi güle oynaya gireceginden hic kuskum yok!
Ama bu yeterli degil elbette! Keske yeterli olsada bu bedeli vatan icin yalnizca bizler bile ödemeye amade oluruz! Ama ne yazikki bu bedeli yalnizca milletle beraber ödemek zorunlulugumuz var. Cünkü gercek demokrasinin geregi budur!
Iste ben MHP´nin bu ikinci yola talip olan TÜRKIYE´NIN yegane partisi oldugu görüsündeyim.
Sayin genelbaskanimizinda yalnizca bunu düsünerek strateji izledigini düsünüyorum.
Elbette böyle asil bir milletin dönem ne dönemi olursa olsun bu gercekleri düsünebilecek evlatlari olacaktir. Bu günkü evlatlarininda sayin genelbaskanimiz Devlet Bahceli´nin liderligindeki bizler olduguna sonuna kadar inaniyorum.

HADI HEP BERABER GELECEK NESILLERIMIZE BORCUMUZ OLAN BU VAZIFEMIZI KIMSELERE ALDANMADAN YERINE GETIRELIM!

Bu vazife ilkin MHP´yi tek basina iktidara getirmektir!
Vede ödenmesi gereken bedelleri gereginde ödemek!
Geregindede ÖDETTIRMEK! tir.

Saygilarimla

[Vuslatim]

Aglanacak hale güldük...






Film gibi skandal


İşte 21 yaşındaki Bursalı gencin ilginç hikayesi...





Başbakan'ın korumaları onu, 'Bursa polisi', Bursa emniyeti ise 'Bakan'ın koruması' sanıyordu. İşte 21 yaşındaki Bursalı gencin ilginç hikayesi...

BURSA'da AKP'den birinci sıra milletvekili olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, seçim bölgesine geldiği 2 yıl boyunca kendisine yakın korumalık ve eskortluk yaptıktan sonra, koruma olmadığı anlaşılınca gözaltına alınan, çıkartıldığı mahkeme tarafından serbest bırakılan 21 yaşındaki Erkan Artut pişman olmadığını söyledi. Artut, "Ben Başbakana da eskortluk yaptım. Siyasilerin yapması gerekenleri gerçekleştirdim. Zenginden alıp fakire verdim" dedi.

Bursa'ya gelen Bakan Faruk Çelik'e yakın koruma ve eskortluk, Bursa gezisi düzenleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ise eskortluk yapan Erkan Artut, polis tarafından bakanın özel koruması, bakanlığın korumaları tarafından da polis sanıldığı için 2 yıl boyunca fark edilmedi. Korumaların giydiği kıyafetlerden alıp, güneş gözlüğü takan Erkan Artut, şikayet üzerine geçen 2 Nisan'da gözaltına alındı. Mahkemeye çıkartılan Artut, serbest bırakılırken, İzmir'de işlediği ve hakkında hapis kararı çıkartılan ‘Görevi kötüye kullanma' suçundan tutuklandı. Cezaevinde 21 gün kalıp cezasını çeken Artut tahliye olunca DHA muhabirlerinin sorularını yanıtladı.

Bursa'nın Orhangazi İlçesi'nde oturan ayan Artut ailesinin 5 çocuğundan en küçüğü olan Erkan Artut, kendisine ‘dolandırıcı' olarak bakılmasından rahatsız olduğunu söyledi. Artut, "Ben kimseyi dolandırmadım. Amacım mağdur insanlara bire bir yardım etmekti. Bunu başardım. Siyasilerin ‘hep cebe' zihniyeti olduğu için böyle bir terbiyesizliğe giriştim. Ancak ‘terbiyesizlik' derken de yüzümüz açık, alnımız ak geziyoruz. Neden? Çünkü yaptığım her işte bir hayır vardı" diye konuştu.

Koruma olarak tanındığı için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Bursa'daki programlarından günler önce haberdar olduğunu söyleyen ‘Sahte Koruma' şöyle devam etti:

"Bakan veya Başbakan gelmeden önce araç teminimi, işadamlarını arayarak gideriyordum. Bakan Çelik'in yanında beni sürekli gördükleri için yanına gittiğim işadamlarına, ‘Eskortumuzda araç yeteriz kaldı.
Misafirlerimizi taşıyacak araç tahsisinde yardımlarınızı bekliyoruz' diyordum. Onlar da 1 dediğimi 2 etmeden hemen araç veya araçlar tahsis ediyorlardı. Bu arabalarla korumalık yaptığım gibi sokakta yatan insanları araçlarıma alıp, yine kendimi koruma olarak tanıtarak misafirhanelerde yatırdım. Ayrıca iki yıl boyunca çok sayıda üniversite öğrencisine burs imkanı sağladım. Belediyelerden yardıma muhtaç ailelere erzak temin ettirdim. İşi olmayan çok sayıda kişiyi de yine işe soktum. Tek kazancım koruma olarak hava atmam ve bazı lüks lokantalarda yemek yemem olmuştur."

"BAŞBAKAN'IN GÜVENLİK ZAAFİYETİ VAR"

Bakan veya Başbakan korumaların kendisini ‘Bursa Polisi', Bursa'daki polis teşkilatının ise ‘Bakanın Koruması' olarak tanımasının koruma zafiyeti olduğunu söyleyen Erkan Artut, Bursa'ya geldiği zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın korumalarının kendisine büyük yakınlık gösterdiğini açıkladı. Koruma olarak TBMM'ye defalarca girdiğini bildiren Artut, kendisinin Başbakan Erdoğan ve Bakan Çelik'e bu kadar yaklaşmasının, devlet adamlarında yaşanan güvenlik zafiyetinin en gerçekçi göstergesi olduğunu ekledi.

Vatan

[mtn963]

AB tokati ne zaman vuracak iyi bilir?

AKP'ye 2. Rasmussen Şoku
20 Nisan 2009 - 19:00

AB'de Türkiye önergesi: "AB Komisyonu iktidarda kalmak için seçim hilesine başvuran hükümeti bulunan bir ülkeyle katılım müzakerelerini yönetmenin AB ilkelerine uygun olup olmadığını açıklayabilir mi?"


Avrupa Parlamentosu'nun Danimarkalı Üyesi Mogens Camre AB Komisyonu'nun Türkiye'deki 29 Mart seçimlerinde hile yapıldığı iddiaları karşısında nasıl tavır almayı düşündüğünü sordu. Camre önergesinde, "Komisyon ayrıca iktidarda kalmak için seçim hilesine başvuran hükümeti bulunan bir ülkeyle katılım müzakerelerini hala yönetmenin AB ilkelerine uygun olup olmadığını açıklayabilir mi?" dedi.

Sosyal demokrat kanada mensup Mogens Camre, Avrupa Birliği Komisyonu'nun yanıtlaması istemiyle Avrupa Parlamentosu Başkanlığı'na verdiği yazılı soru önergesine "Türkiye'deki seçim hileleri" başlığını attı. Avrupa Birliği yerel seçimler için Türkiye'ye resmi gözlemci göndermemesine karşın Danimarkalı vekil önergesine "Danimarkalı gözlemcilere göre, 29 Mart Pazar günü Türkiye'de yapılan seçimler birden fazla yapılan seçim hileleriyle sakatlanmıştır" diye başladı. Camre soru önergesine şöyle devam etti:

YİNE RASMUSSEN...

"Uluslar arası medyaya göre, seçimlerde, saat öğleden sonra 5'te sandıklar kapanmadan önce beş kişi ölmüş ve 93 kişi de yaralanmıştır. Kopenhag Kent Meclisi üyelerinden Danimarkalı Lars A.Rasmussen seçimlerin geçtiği ortamı ‘tamamen absürt' biçiminde tanımlamıştır. Gözlemciye göre her yer polis doluydu ve atmosfer korkutucuydu."

Önergesinde "Bilgi verenlere göre iktidardaki AKP, seçmenleri, kamu çalışanlarına katılmaları konusunda baskı yapılan parti mitinglerine taşımak için, kamu toplu taşım araçlarından yararlandı" diyen Danimarkalı vekil şöyle dedi:

"-Bir başka Danimarkalı seçim gözlemcisi Kopenhag Bölge Meclisi üyesi Serdar Benli, AKP'nin varolmayan 18 bin seçmeni seçim kütüklerine kaydetmeyi denediğini bildirmiştir. 180 kişi ise daha sonra bir ahır olduğu anlaşılan tek bir adreste kaydedildi.

-Komisyon, söz konusu seçimleri çevreleyen birçok kuralsızlık karşısında, seçimlerin geçtiği ve sonuçlandığı koşullar hakkında derinlemesine bir araştırma yapıp yapmayacağını, sonuçların geçersiz ilan edilmesi gerekip gerekmediğini açıklayabilir mi?

-Komisyon ayrıca iktidarda kalmak için seçim hilesine başvuran hükümeti bulunan bir ülkeyle katılım müzakerelerini hala yönetmenin AB ilkelerine uygun olup olmadığını açıklayabilir mi?"

Etik Haber

[mtn963]

TÜRKIYE CUMHURIYETI BASBAKANINDAN YURT DISINDA YASAYAN VATANDASLARINA TAVSIYELER!

Erdoğan'dan gurbetçilere tavsiye


Alman vatandaşı olun, oy kullanın, dili de iyi öğrenin

AA


Erdoğan, Almanya’daki Türkler’e çağrıda bulundu: Alman vatandaşlığına geçmekte tereddüt etmeyin. Alman vatandaşı olun, Eylül’deki seçimde oyunuzu kullanın...

Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in 65. doğum günü davetine katılmak için Hannover’da bulunan Başbakan Erdoğan, dün de Türk sivil toplumu örgütü temsilcileriyle bir araya geldi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Almanya’daki Türk kökenli Alman vatandaşlarına oy kullanmaları çağrısında bulundu, özetle şöyle konuştu:

Almanya’da Eylül ayında seçimler var. Bu seçimlerde bir defa kesinlikle buradaki soydaşlarımız, kardeşlerimiz sandığa gitmelidir. En ufak bir ihmal olmamalıdır. Unutmayın, bazen öyle anlar gelir ki, birkaç oy ülkenin mukadderatında sizlerin gönüllerinden geçene tercüman olacak bir neticeyi doğurur. Muhakkak sandığa gidin, muhakkak sonuç üzerinde etkili olacak oylarınızı kullanın.

Dili başarmalısınız

Burada yaşayan vatandaşlarımız Alman vatandaşlığına geçmekte tereddüt etmesinler. Bunu altını çizerek söylüyorum. Buna başka bir kılıf aramaya gerek yok. Burada rahat olun. Vatandaşlık almanın hakların teşkilini garanti edeceğini unutmayın. Bunu özellikle yaşları 18 ve 23 arasında olan ve bir tercih yapılmak durumunda bırakılan gençlerimiz açısından söylüyorum.

Dil öğrenme konusunda tereddüt etmeyin. Bunu kesinlikle başarmalısınız, başarmalıyız. Tabii ki yavrularımız, gençlerimiz en iyi şekilde Türkçe’yi öğrenecekler. Türkçe’yi öğrenmeyen en iyi şekilde Almanca’yı öğrenemez. Önce bunu ciddi şekilde başarmalıyız. Zaten dil eğitiminin esası budur. Önce kendi dilini iyi bileceksin ki yabancı dili öğrenebileceksin. Tabii bunun yanı sıra diğer bazı dilleri öğrenmeyi de yavrularımız için ihmal etmeyin. Burada yaşayan çocuklarımızın geleceği ve avantajı işte bu vatandaşlık anlayışı olacaktır. İyi bir eğitim almak ve iyi derecede Almanca öğrenmek, Almanya’nın siyasi, ekonomik, kültürel ve ticari yaşamına katkı ve katılımda bulunmayı da kolaylaştıracaktır. Buradaki sivil toplum örgütlerinin de buradaki vatandaşlarımızın eğitimi ve kültürel hakları konusunda hassasiyet içinde olmalarını bekliyoruz.

Güvenlik sözü...

Almanya’daki Türklerin huzur ve güvenliği ikili ilişkilerimizin en önemli boyutudur. Bunun da altını çizmek istiyorum. Yetkililerden bu tür saldırıların faillerinin en kısa zamanda yakalanmalarını, hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını ve benzer olayların meydana gelmesinin önlenmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını bekliyoruz. Yetkili makamların bu konudaki duyarlılıklarımızı paylaştıklarını da biliyoruz. Uğradığınız mağduriyetin giderilmesi için hukuki yollara başvurmanız önem taşıyor. Başkonsolosluklarımız bünyesinde görev yapan hukuk danışmanlarımız, hukuk ve hukuk mekanizmalarından faydalanılmasına yönelik bireysel çabalarınızda sizlere yardımcı olmaya hazırız. Başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere devletimizin tüm kurumları sizleri doğrudan ilgilendiren pek çok konuda önemli çalışmalar yapıyorlar.

Almanya’daki sivil toplum örgütlerine çağrı

Almanya’da yaklaşık 70 bin Türk işveren bulunuyor. İşverenlerimizin yatırımı 7,5 milyar avroya, ciroları ise 33 milyar avroya ulaşmış durumda. Bu çok ciddi bir rakam. 33 bin kişi bu şirketlerde istihdam ediliyor. Bu rakamlar bizi milletçe sevindiren rakamlar. Almanya’daki Türk sivil toplum örgütleri her alanda öncü rol oynamak zorunda. Dünyada anavatanları dışında lobi faaliyeti gösteren ülkelere baktığımızda önemli bir yapıya sahip olduklarını görüyoruz. Sizler de aynı şekilde işbirliği yaparak ortak hedefler doğrultusunda buradaki vatandaşlarımızı harekete geçirebilirsiniz. Vatandaşlarımızın sivil toplum örgütleri etrafında daha çok kenetlenmesi bu toplumda sesinizi daha fazla çıkartmanızı sağlayacaktır. Burada her biriniz, hem şahsen hem de sivil toplum örgütleri olarak Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Almanya’da faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri olarak temsil ettiğiniz kitlelerin haklarını en iyi şekilde savunduğunuzu da biliyorum. Bunun yanı sıra sizlerin ülkemizin çıkarları, ülke ve milletimizin hedefleri doğrultusunda daha fazla sorumluluk üstlenmenizi gönülden arzu ediyoruz.



Vatan Gazetesi

[kadir45]

	Alıntı:
	AKP'ye 2. Rasmussen Şoku 20 Nisan 2009 - 19:00 AB'de Türkiye önergesi: "AB Komisyonu iktidarda kalmak için seçim hilesine başvuran hükümeti bulunan bir ülkeyle katılım müzakerelerini yönetmenin AB ilkelerine uygun olup olmadığını açıklayabilir mi?"

ülküdaşımız mtn963 ün gönderdiği yazıdan bir alıntı yaptım.Devamını sonuna kadar okursanız seçimlerle ilgili bir sürü açıklama olduğunu göreceksiniz.
Şimdi eğri oturalım,ama her zamanki dibi doğruları konuşalım.Bizim düşmanlarımız,bizi yönetenlerden çok ama çok daha fazla hem dürüst ,hem de açıksözlü.İster karükatür krizinde tavır koysun,ister koymasın bu gerçek değişmez.Biz onlara kızmayalım.Onlar gerek din,gerekse siyaset alanında düşmanlıklarını yapacaklar.Kendilerine göre de çok haklı nedenleri var.Adamlar bir daha korkulu rüya görmek istemiyorlar.Zamanında çok canları yanmış.İlla da sizi aramıza alalım diye bir şey dedikleri yok.Biz ne yapıyoruz?Bir kısım siyasetçiler bu iktidar gibi;bedeli ne olursa olsun girelim diyorlar;bir kısmı da ONURLU GİRELİM(NASIL OLACAĞINI BİLEN YOK!).Ab ye hayır diyen bir siyasi parti var mı ortada?Hayır yok!
Şimdi bu adama kızmaya kimin ne hakkı var?Ylan mı;seçimlerde hile yapılmadı mı?Rüşvet dağıtılmadı mı?Yüksek seçim kurulu,bunu seyredip;üsrüne üstlük"gurur duyduğumuz bir seçim oldu demedi mİ?
Ama işte elin oğlu böyle suratına çarpar acı gerçeği.Seçim kuruluna göre;
eğer bir seçimde 5 kişi ölüyor,95 kişi de yaralanıyorsa bu başarı oluyor,ve seçim kurulu da bununla gurur duyuyor.Yüksek seçim kuruluna göre ne zaman gurur duymayacağı bir seçim olur?Meydan muharebeleri,büyük silahlı çatışmalar çıkar;onbinlirce insan ölür,yaralanır;sandıkların tümü kaçırılır ,oyların tamamı yakılır ancak o zaman.
Ben rte den falan geçtim.Onda zaten utanma yok ki bu laflardan alınsın.Utanmış olsa,,böyle bir seçim yapmaz zaten.Ama ya yüksek seçim kurulu?Ya o yargıçlar?Bu mermi gibi sıkılan laflardan acab zerre kadar utanç duydular mı çok merak ediyorum?O vicdanları nasıl rahat,nasıl geceleri uyuyabiliyorlar hayret ediyorum!
Olmadık rezalet mi kaldı?Sandıklar kaçırıldı,zabıta arabaları sandık taşıdı,belediye otobüsleri sandık bölgelerini kuşattı.Elektirikler sabote edildi.Yapılmadık rezalet kalmadı.Ve seçim kurulu böyle bir seçim yaptığı için gurur duydu,bunu bir de basına açıkladı.Hadi şimdi gurur duyun eserinizle de göreyim!
Adamlar düşmanlıklarını dahi mertçe yapıyorlar,seni aralarına alma şartlarını açık açık söylüyorlar(din değişikliği de dahil),ve senin sahtekarlığını da yüzüne vuruyorlar.Keşke yalaka dostlarınmız olacağına bu tür düşmanlarımız daha da bol olsa!Oysa bizdeki siyasetçi;ab giriş şartlarını bile Türk milletinden saklayıp,alçakça millete yalan söylüyorlar.
İmzaladıkları belgeleri millete açıklıyamıyor,alıştırmayı bekliyorlar.
Ve bunu da başarı ilan edip,Ankara da,sazlı cazlı,maytaplarla kutluyorlar.
Şimdi bunları söyleyen o adam mı dürüst,yoksa bizseki siyasetçiler mi?
İşte avrupa ile aramızdaki en önemli fark bu.Kafa yapısı!Adamlar bizim tartıştığımız şeyleri aşmışlar,kurumlarını oturtmuşlar.Huzur içinde yaşıyorlar.Sanmıyorum bir avrupa ülkesinde böyle rezil bir seçim yapılsın.
ERGENEKON GİBİ KUTSAL BİR KAVRAMI AYAKLAR ALTINA ALARAK;BU ÜLKENİN DÜŞÜNEN BEYİNLERİNİ TOPLAYAN VE BUNUN ADINA DA DEMOKRASİNİN ZAFERİ DİYEBİLEN;AMA DEMOKRASİYİ GERÇEK AMAÇLARININ VE ÇIKARLARININ GERÇEKLEŞMESİ İÇİN ASLINDA BİR TRAMVAY KABUL EDEN ZİHNİYET;UTANACAK MI SANKİ?Rüşvet ile,para ile,binbir hokkabazlıkla oyları al,sonra da arkamda millet var de!Demokrasi var de,meclisin üstünlüğü var de!
Zerre kadar utanma duygusu olan insan,bu işleri yaparak iktidar olmaz.
Bu tür seçimler,ancak despot bir sistemde görülür.
Dün baş mimarları Özal ın ölüm yıldönümü idi.Zorlama etkinlikler yapıldı.Ve utanmadan o diyanet işleri başkanı,törenlerde en ön safta idi.
Bu olay dinin,diyanetin nasıl siyasallaştığını gösteren çarpıcı bir örnektir.
Biz,orduyu Kıbrısa harekata gönderirken;dular eden diyanet işleri başkanı gördük.Ama bir parti lideri için dua eden diyanet işleri başkanını da rte sayesinde gördük.Neden ÖZAL?çÜNKÜ BUGÜNLERİN TEMELİNİ O ATMIŞ;BU SALTANATIN ÖNÜNÜ BUNLARA SEÇİM SİSTEMİNDEN TUT,DEVLET GELENEKLERİNİN ALAYININ IRZINA GEÇEREK O ÖN AYAK OLMUŞTUR DA ONUN İÇİN!
BU ÜLKEDE BÜYÜK BİR YALAN DÜNYA YAŞANIYOR.BU ÜLKEDE NE KANUN,NE DEMOKRASİ NE MECLİS NE DİN NE DE BİLMEM NE VAR.HER ŞEY BİR OYUN VE GÖSTERMELİK TİYATRO!
İŞTE ACITSA DA ADAMIN SÖYLEDİĞİ GERÇEK DE BU.
Ama gene karükatür krizi ön plana çıkarılacak ve adam hedef tahtası haline getirilecek.

[mtn963]

kadir21 demiş ki:

Alıntı: AKP'ye 2. Rasmussen Şoku 20 Nisan 2009 - 19:00 AB'de Türkiye önergesi: "AB Komisyonu iktidarda kalmak için seçim hilesine başvuran hükümeti bulunan bir ülkeyle katılım müzakerelerini yönetmenin AB ilkelerine uygun olup olmadığını açıklayabilir mi?" Biz ne yapıyoruz?Bir kısım siyasetçiler bu iktidar gibi;bedeli ne olursa olsun girelim diyorlar;bir kısmı da ONURLU GİRELİM(NASIL OLACAĞINI BİLEN YOK!).Ab ye hayır diyen bir siyasi parti var mı ortada?Hayır yok!

Sayin Kadir Agabeyimin dediklerine tamami ile katiliyorum. Yalnizca su cümlesi hakkinda düsüncelerimi paylasmak istiyorum. AB´nin elbette icerisinde olan ülkelerin cikarlarini gözetmek vede kollamak icin kuruldugu temel felsefesinin bu oldugu , icine almayi düsündügü ülkelerin inanclarina vede dünya görüslerine göre bakarak kararlar verdigi cok acik (Burda dogu blogundan ayrilisindan sonra icine aldigi ülkeleri ayricalikli olarak analiz etmek gerekir). Aslinda böyle bir konuyu anabaslik altinda toplamak süreti ile analiz etmemiz gerekir. AB´nin Türkiye stratejisinin dün´ü, bu günü vede yarini diye düsündügüm bir baslik acilmasi sizler tarafindan nasil karsilanir? Böyle bir baslik altinda bu konuyu tartismamiz hepimiz icin daha verimli olmazmi? Bu düsüncem kadir agabeyim tarafindanda kabul görür ise ben acilmasindan tarafim.

Saygilarimla