Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Siyonist Yahudilerin dünyayı ve ülkemizi işgal harekatı
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
yorukhasan
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 08, 2005
İletiler: 438
Şehir: türkiye

İletiTarih: Per Haz 30, 2005 9:40 am    ileti konusu: Siyonist Yahudilerin dünyayı ve ülkemizi işgal harekatı Alıntıyla Cevap Gönder

Siyonist Yahudilerin dünyayı ve ülkemizi

İŞGAL HAREKATI (4)
Müslümanlar iki durumla karşı karşıya bırakılmış durumdadırlar. Ya dinsiz olacaksınız ya da din istiyorsan, işte sana cami, caminin içinde ne yaparsan yap. Bir de, kimse görmeden duymadan, kulla Allah arasında ne yaparsan yap; zaten kulla Allah'ın arasına kimse giremez.



Dünya Hâkimiyeti için
DİNSİZLİK TEŞVİK EDİLECEK
Siyonizmin dünya egemenliğine ulaşabilmesi için kullandığı argümanlardan biri de dinsizliktir. Her ne kadar dinler bâtıl, hatta putperestlik olsa da, onlar dinsizliği tercih ederler. Çünkü dinsizlik, bir tür afyon gibidir, insanları mânadan koparır. Mânadan kopan insan ile hayvan arasında pek bir fark kalmaz. Hâl böyle olunca da hayvanlaşan insanı sürmek çok daha kolay hâle gelir. İnsanlığı dinsizleştirmek için laiklikten istifade edilmektedir. Laiklik, kelime mânası itibariyle, her ne kadar din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olarak gösterilse de uygulama hiç de söylendiği gibi değildir. Siyonizmi dünya egemenliğine götürmeyi planlayan Siyon Protokolleri'nde şöyle bir kayıt düşülmüştür.
"Laik eğitimle ahlâksızlaştırmak, nihayetinde Hıristiyanları yıkacak ve bunca zamanlardan beri beklenen saat çalacaktır."(1)
Batıda dinsizlik hareketi yoğun olarak Fransız İhtilali'nden sonra başlamıştır. Hıristiyanlık batının hayat tarzı durumundayken, son yüzyıllarda, batıda Hıristiyanlık kiliseye hapsedildi. Hıristiyanlık sosyal hayattan tamamen çıkarıldı ve bir kilise dini hâline getirildi. Sadece bununla da kalınmadı, bu çalışmanın orta vadeli neticesinde dinsizlik hızla yayıldı. İngiltere'de yapılan bir araştırmada insanların yüzde elliye yakın bir oranının Allah'a inanmadığı ortaya çıktı. Yine Siyon Protokolleri'ne bakacak olursak, hâdise çok daha güzel netleşecektir:
"Hatta tanrılık sıfatı ve ruh prensiplerini Hıristiyanların kafasından söküp çıkarmamız, bunların yerine hesapları ve maddî menfaatleri koymamız gereklidir."(2)
Yukarıda da bahsi geçtiği üzere amaç; insanların kafasından Allah inancını söküp atmaktır. Bunun da uygulama basamağı olarak laikliği seçmişlerdir. Laikliğe bağlı olarak ortaya atılan dinsizleştirme faaliyetlerinde son derece başarılı olmuşlardır. Bundan yüze sene önce alınan kararın bugün ne kadar güzel uygulandığını şu paragrafı okuduktan sonra daha iyi anlayacağız:
"Artık Hıristiyanlık dininin büsbütün göçtüğünü göreceğimiz zaman hiç de uzak değildir. Diğer dinlerin hakkından daha kolaylıkla gelebiliriz; fakat henüz bundan bahsetmenin sırası gelmemiştir. Rahipliği ve rahipleri o kadar dar bir çerçeve içine sokacağız ki, tesirleri geçmiştekine nispetle sıfır olacaktır."(3)
Siyonist Yahudiler, bir yandan dinsizliği teşvik ederken, kendileri dinlerine ve şeriatlarına taassup derecesinde bağlılık göstermektedirler. Kendi dinsizleri bile, Yahudi şeriatına inanmadıkları hâlde her fırsatta bağlılıklarını göstermişlerdir. Yazar Israel Shahak şu bilgiyi vermektedir:
"İsrail'in başbakanlarından Ben Gurion, kendisi gerçek bir ateist olduğu ve Yahudi dininin emirlerine burun kıvırdığı hâlde, Knesset oturumunda savaşa girişinin gerçek nedeninin, Kutsal Kitab'ın çizmiş olduğu sınırlar içinde "Davud ve Süleyman'ın krallıklarını yeniden kurmak" olduğunu söylemiştir. Ben Gurion'un bu konuşmasının bu anında Knesset üyelerinin hemen hemen tamamı aynı anda ayağa kalkarak, hep birden İsrail millî marşını okumaya başladılar…"(4)
Burada da görüldüğü üzere, siyonistlerin içinde kendi dinsizleri bile siyonizmin egemenliği için göstermelik de olsa dinine sarılıyor. Dini ortadan kaldıramıyorsan, o zaman onu etkisiz hâle getirmek gerekir. İşte siyonizm tüm dünya üzerinde bu metodu uyguladı. Ülkemizde de aynı senaryonun farklı bir yönü uygulanmaktadır. Bu yazımızı yine Siyon Protokolleri teyit etmektedir:
"Yahudi olmayan din müessesesinin itibarını yıkmak için çok uzun zamandan beri büyük bir gayretle çalıştık…"(5)
Batıda dinsizlik yaygın bir konuma geldi. Dinsizliği kabul etmeyen Hıristiyanlar da kiliseye hapsedildikten sonra sıra geldi İslâm ülkelerine ve İslâmiyet'e. 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu'ndan başka doğru dürüst bir İslâm devleti yoktu. Osmanlı yıkılmadan önce başlayan, dinden soğutma ve uzaklaştırma faaliyetleri Cumhuriyet döneminde de sürdü. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle, Müslümanlar iki durumla karşı karşıya bırakılmış durumdadırlar. Ya dinsiz olacaksınız ya da din istiyorsan, işte sana cami, caminin içinde ne yaparsan yap… Bir de kimse görmeden, duymadan, kulla Allah arasında ne yaparsan yap; zaten kulla Allah'ın arasına kimse giremez. Ülkemizde de uygulanan, batıda uygulananın değişik bir boyutudur. Bu faaliyetlerin kim ya da kimler organize ediyor? Merhum Hikmet Tanyu Hocaya dönelim; özellikle ülkemizde bu organizasyonlar kimler tarafından yapılıyor, görelim:
"Yıkıcılık, bölücülük, anarşi savunuculuğu, müstehcen yayınları kışkırtan, devrimciliği ve özgürlüğü kalkan yapıp İslâmî ve millî değerlere saldıranlar, laikliği Allahsızlık, dinsizlik şeklinde yaymaya çalışanlar, hiçbir ilmî ve felsefî temeli olmadığı hâlde Allah ve dini kaldırıp yerine uydurma bir "Tabiatçılık" sözü getirmeye özenenler içinde hep Yahudi dönmeleri karşımıza çıkmaktadır."(6)

Dünya Hâkimiyeti için
ÜNİVERSİTELER KONTROL ALTINA ALINACAK
Acı bir gerçekle karşı karşıya bulunmaktayız. Özellikle ilim yuvası üniversitelerimiz, siyonist Yahudinin etki alanına girmiş bulunmaktadır. Üniversitelerin birer bilim yuvası olması gerekirken, bilimden başka her şeyle uğraşmakta, aslî görevlerini yapmaktan uzak durmaktadırlar. Üniversitelerimizde anarşi, kargaşa ve huzursuzluk belli yerlerden pompalanmakta, bir kısım samimi gayretlere rağmen bir türlü bunun önüne geçilememektedir. Üniversitelerimiz millî ve mânevî değerlerine küfreden, hakaret eden, Allah ve İslâm inancını kabul etmeyen ateist bir zihniyetin hâkimiyeti altında bulunmaktadır. Üniversite yöneticilerine sorarsan, diyecekleri söz şudur: "Biz Allah'ı bilim yuvalarından içeri (hâşâ) sokmuyoruz." Üniversitelerin asıl işleri; bilimsel çalışmalara ağırlık vermek, ülke için kaliteli elemanlar yetiştirmek, eğitimde dünya standartlarının üstüne çıkmaktır. Üniversiteler bu asıl görevleri yapması gerekirken, ne yapmaktadırlar? Ne yaptıklarına dair cevabı, 70'li yıllarda konu ile ilgili eserini kaleme alan Merhum Tanyu Hocadan öğrenelim:
"Anarşik fikirleri aşılayarak ve alkole düşkünlüklerini arttırarak işçilerin iş yerlerindeki verimlerini azaltacağız. Yahudi olmayan bütün entelektüel güçleri memleketten ustaca çıkaracağız." dememişler miydi? Okulları ve üniversiteleri denetimleri altına almışlardır. Yahudi menşeli "sosyal radikalizm", kozmopolitlik, "üniversitelerdeki merkezî kızıl filozoflar grubu, daima Yahudi gruplardır. Ve ekseriyetle "başka kavimden" aldatmış bir profesörü önlerine siper etmişlerdir. Yahudi ve Yahudi tesirleriyle kaynaşan üniversiteler arası yüzlerce sosyalist cemiyet vardır."(7)
Üniversitelerin durumunu detaylı incelediğimizde Tanyu Hocanın ne kadar haklı olduğunu anlamakta zorlanmıyoruz. Üniversitelerin idari kadrolarının çoğunluğunda tarih düşmanlığı vardır. Bir İtalyan profesör bir konferansta şunları söylemişti:
"Dünya üzerinde birçok ülkeye gittim. Gittiğim yerde sayılarını hatırlamayacağım kadar konferanslar verdim. Sizin ülkeniz kadar aydını tarihine düşman bir başka ülke görmedim."


dünya hâkimiyeti için
GAZETELERİ ELE GEÇİRECEĞİZ

Daha önce, basın yayın organlarını etkisi altına alan siyonist Yahudinin konu ile ilgili faaliyetlerine değinmiştik. İletişimin baş döndürücü gelişmesi nedeniyle, basın yayın kuruluşlarının topluma etki açısından öncelikleri değişti. Siyon Protokolleri'nin yazıldığı dönemlerde televizyon yoktu. O devrin en etkili silahı yazılı basındı. Yazılı basın içinde de günlük gazeteler geliyordu. Günlük gazeteler hâlen aynı etkilerini sürdürmekle birlikte, daha da etkin bir yayın organı meydana geldi, televizyon. Televizyon gelişir de siyonist Yahudi buna el atmaz mı? Hiç şüphesiz televizyonların da önemli bir kısmı onların ve onların ideolojisine hizmet edenlerin eline geçmiştir. Konumuzu teyit eder yazıları bulunan merhum Tanyu Hocaya dönelim:
"Aslen Yahudi olan Baron Montafiare'nin sözlerini dikkatle düşünmeliyiz: "Ne hakkında konuşuyorsunuz? Biz, dünya basınını elimizde tutmadıkça… yaptıklarımız faydasızdır. Milletleri aldatmak ve körletmek için bütün dünya gazetelerine hâkim olmalıyız yahut tesir etmeliyiz."(8)



OSMANLI'DAKİ SİYONİST İŞBİRLİKÇİ İDARECİLER

Osmanlı devletinin son yetmiş yılına damgasını vuran devlet adamlarının isimlerini bize Tanyu Hoca vermektedir:
5. Murad (1840–1904), 33. Osmanlı Padişahı; Koca Mustafa Reşit Paşa (1800–1858), Sadrazam; Ali Paşa, Sadrazam; Keçecizade Fuat Paşa, (1815–1869) Sadrazam; Tunuslu Ethem Paşa, (1818–1893) Sadrazam; Hayreddin Paşa (1821– 890), Sadrazam; Mithat Paşa (1822– 1884), Sadrazam; Ahmet Vefik Paşa (1823– 1891), Sadrazam; İbrahim Hakkı Paşa (1863–1918), Sadrazam; Talât Paşa (1874–1921), Sadrazam; M. Raşit Erer (1868–1952), Mâliye, Maarif ve Evkaf Nâzırı; Cemal Paşa (1872–1922), Bahriye Nâzırı; Cavit Bey (1875–1926), Mâliye Nâzırı; Tevfik Bey (1866–1917), Mâliye Nâzırı; Ahmet Nesimî Sayman (? –1958), Hariciye Nâzırı; Ali Münif (1857–1918), Nafia Nazırı; Kirkor Agaton (1825–1868), Posta Nâzırı; Ethem Pertev Paşa (1827–1872), Devlet Adamı; Prens Mehmed Abdülhalim Paşa (1830–1894), Devlet Adamı; Prens Aziz Hasan Paşa; Süleyman Asaf (1841–1913), Devlet Adamı, Damat Ahmet Nami Bey (1873– ?), Şam Valisi, Abdülhamid'in damadı; Suphi Hayrettin Paşa, İstanbul Şehremini.
Görüldüğü üzere Osmanlı devletinin son yemiş yılında, bugünkü karşılığı başbakanlık makamı olan sadrazamlık makamını tamamen bu işbirlikçiler işgal etmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: İsimleri bilinenleri, deşifre olanları, bir de deşifre olmayanların varlığını düşündüğümüzde işin ciddiyeti daha bir ortaya çıkmaktadır.
Osmanlı devletini, yönetimde bulunan bu işbirlikçilerin organizasyonu ile içteki yazarçizer ve aydın takımı, gayrimüslimlerin gayretleri ile yıktılar.

Öyledir; bizim ülkemiz aydını, başta üniversite öğretim görevlilerinin çoğunluğu Osmanlı'ya düşmandır. Onlar Osmanlı'yı, katil, cani, ırz düşmanı, zevk ve sefa içinde sadece harem kurmak için fetihler yapan bir devlet olarak görürler. Bu öğretim görevlilerinin çoğunluğu ateisttir. Ateistlikleri bir yana din düşmanlıkları, dine karşı tahammülsüzlükleri had safhaya ulaşmış durumdadır.
Merhum Tanyu Hoca, kitabında isminden başka hiçbir tarafı bize benzemeyen üniversite hoca ve idarecilerinden birkaç örnek vermiş, onları aynen aktarıyoruz:
"Prof. Dr. Mustafa Zühtü İnhan, Prof. Dr. Samim Gönensay, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp, Prof. Dr. Faik Sabri Duran, Prof. Dr. Mustafa Sekip Tunç, Prof. Dr. Mustafa İnan (Rektör), Prof. Dr. M. Kemal Öke, Prof. Dr. Vasfi Raşit Sevig, Prof. Dr. Besim Ömer Akalin (Rektör), Prof. Dr. Niyazi İsmet Gözcü, Prof. Dr. Mustafa Hulki Erem (Rektör), Prof. Dr. Suphi Kâmil (Rektör), Ord. Prof. Dr. Burhanettin Toker, Prof. Dr. Salih Murat Uzdilek, Ord. Prof. Dr. Fahri Arel, Prof. Dr. Muzaffer Şevki, Prof. Dr. Kerim Erim (Dekan), Prof. Dr. Kazım İsmail Gürkan (Rektör), Prof. Dr. Mehmet Ali Özeken, Prof. Dr. Enver Ziya Karal (T.T.K Başkanı), Ord. Prof. Dr. Hamdi Peynircioglu (Rektör), Prof. Dr. Macit Erbudak, Prof. Dr. Ziya Umur, Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat.
1970'li yıllarda bilinen isimler bunlar. Bunların yanında bilinmeyen üniversite idarecilerini hesaplayın. Bir de aradan yaklaşık otuz yıl geçmiş, bugün itibariyle ne kadar çoğaldıkları ayrı bir hâdisedir. Bu isimler kime hizmet eder? Elbette mensup oldukları ideolojiye ve onun yandaşlarına. B u isimlerden bu ülkeye hayır getirecek bir hareket beklemek hayalden de öte bir şey olur.


OSMANLI'NIN YIKILIŞINI SİYONİSTLER HAZIRLADI
Osmanlı devletinin yıkılmasının birden çok sebebi bulunmaktadır. Burada şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Osmanlı'nın yıkılmasının birden çok sebebi vardır; ancak asıl sebep, siyonist Yahudinin oynadığı oyundur. Siyonist Yahudinin kurduğu tuzak, diğer sebepleri tetiklemiştir. Elbette tek başına siyonist Yahudi bu işi başaramamıştır; fakat diğer etkenleri de kullanarak Osmanlı İmparatorluğu'nu tarih sahnesinden düşürmüştür. Bu konu ile ilgili uzun yazılar, makaleler, kitaplar yazılmıştır. Burada da biz konumuzla alâkalı birkaç bölümüne değineceğiz.
Siyonist Yahudinin Osmanlı İmparatorluğu'na el atması 18. yüzyılın başlarında olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması gerekiyordu; çünkü gizli dünya güçlerinin menfaati öyle uygun görmüştür. Sadece siyonist güçler değil, onların yanında vahşi batının haçlı zihniyeti de Osmanlı'nın tarih sahnesinden inmesini istiyordu. İşte bu durum siyonizmin kullanacağı fırsatlardan bir tanesiydi.
Siyonizmin bir yan kuruluşu ve emir eri olan masonluk 18. yüzyılın başında İmparatorluğa el atar. Merhum Tanyu Hocaya dönelim:
"Mevcut vesikalara göre, Osmanlı İmparatorluğu'na Üçüncü Ahmet (1703–1730) zamanında çengel atmaya başlayan masonlar, bu ilgiyi Üçüncü Selim (1787– 1807) zamanında geliştirmiş ve Kırım Harbi (1854– 1856) sırasında da devletin idaresini ele geçirmişlerdir.
Osmanlı masonlarının İngiliz Locasına bağlı bulunmaları, İngilizlerin tarihimizde Türk devletini yıkmak için çevirdikleri iğrenç entrikaların ana sebebi olmuştur."(9)
Osmanlı devletinin gelişen dünyanın kurallarına ayak uydurmada geç kalması, masonların elini güçlendirdi. Masonlar bu geri kalmışlığı çok iyi kullanarak, Osmanlı devletinin yönetimine çöreklenmeye başladılar. İş öyle bir hâl aldı ki, Osmanlı'nın son yetmiş yılına bakıldığında önemli idarecilerinin mason olduğu görülmektedir. Masonların yanına gayrimüslimleri de katacak olursak, devlet yönetiminin önemli bir kısmı bizden olmayanların eline geçmişti diyebiliriz. Hâl böyle olunca da beklenen son gerçekleşti.

Dünya Hâkimiyeti için
TÜRKİYE'DE YAPILAN FAALİYETLER
Osmanlı'yı yıkmakla amaçlarına ulaştılar mı? Hayır, faaliyetler bütün hızıyla devam etmektedir. Seksen senelik Cumhuriyet döneminde de siyonist Yahudi ve onun işbirlikçilerinin devletimiz ve milletimiz üzerindeki oyunları artarak devam etti. Siyonist Yahudi ve onun işbirlikçileri ile birlikte hareket eden devlet adamlarını Merhum Tanyu Hoca'dan alıyoruz: Süleyman DEMİREL, Başbakan, Cumhurbaşkanı; Kâzım Özalp, Meclis Başkanı; Hasan Saka, Başbakan; Suat Hayri Ürgüplü, Başbakan; Naim Talu, Başbakan; Akif İyidoğan, Başbakan Yardımcısı; Mümtaz Ökmen, Adalet Bakanı; Ahmet Salih Korur, Başbakanlık Müsteşarı; Bekir Sami Kunduh, Dışişleri Bakanı; Tevfik Rüştü Aras, Dışişleri Bakanı; Selim Sarper, Dışişleri Bakanı; Mehmet Cemil Uybadin, İçişleri Bakanı; Şükrü Kaya, İçişleri Bakanı; Hasan Menemencioğlu, Adalet Bakanı; Vasif Çınar, Millî Eğitim Bakanı; Mustafa Necati, Millî Eğitim Bakanı; Hasan Ali Yücel, Milli Eğitim Bakanı; Münir Birsel, Milli Savunma Bakanı; Hulûsi Köymen, Milli Savunma Bakanı; Reşat Muhlis Erkmen, Tarım Bakanı; Mümtaz Tahran, Çalışma Bakanı; Zühtü Velibese, Ticaret Bakanı; Ahmed Dallı, Ticaret Bakanı; Celal Tevfik Karasapan, Bakan; Mukbil Gökdoğan, Bayındırlık Bakanı; Kemal Derviş, Devlet Bakanı; İsmail Cem, Dışişleri Bakanı; İhsan Sabri Çağlayangil, Dışişleri Bakanı; "Dönme" Cavit, Maliye Bakanı; Cevat Abbas Gürer, Atatürk'ün Yâveri; Rahşan Ecevit; Osman Kibar, İzmir Belediye Reisi; Selim Sarper, Dışişleri Bakanı; Muhittin Üstündağ, Vali; Lütfi Kırdar, Vali; Nevzat Tandoğan, Vali; Fatin Güvendiren, Vali; Mehmet Eşref, Vali; Mustafa Rahmi, Vali; Salih Kılıç, Vali.
Her defasında kayıt düşmekte fayda var; bu bilgiler, Tanyu Hocanın 1977 senesinde verdiği bilgilerdir. Bundan yaklaşık otuz sene öncenin bilgileri. Hem otuz sene öncenin bilgileri, hem de bunlar buzdağının görünen yüzü. Bir de görünmeyen yüzünü hesaba katarsak, ülkemizin üzerinde albayrağın nasıl dalgalandığına, minarelerdeki ezanın nasıl susmadığına hayret etmemek elde değil.
Ülkemizi yöneten zihniyeti daha iyi tanımak için 21. dönem İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk Beyi dinleyelim:
"Bir grup milletvekili ile birlikte Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini ziyarete gitmiştik. Yaptığımız bu ziyaret esnasında, Türkmenistan meclis başkanı bizim için bir yemek verdi. Yemekte bizim parlamenterler, Türkmenistan parlamenterler ve bizim Özbekistan büyükelçimiz hazır bulunuyordu. Yemek başlamak üzere idi. Yemeği organize eden Türkmenistan meclis başkanı eline içki bardağını alarak ayağa kalktı, biz de dâhil masa başında olanların hepsi kalktı. Doğal olarak biz de (bizim bardaklarımızda su var) dâhil herkes ayakta. Meclis başkanı "Bismillahirrahmanirrahim" dedi ve herkes içki bardağını ağzına götürdü. Biz şaşırmıştık, o sırada yanımda bulunan Elazığ milletvekili, hemen yanı başında bulunan bizim büyükelçinin yüzüne tokatı patlattı. Bir anda salonda bir sessizlik oldu. Büyükelçi neye uğradığını anlayamadı. Bizim milletvekilinin sesi sessizliği bozdu. O bağırıyor, tercüman da orada bulunanlara tercüme ediyordu:
"Kardeşlerim! Şu kadehi kaldırdığınızda ağzınızdan çıkan sözün ne olduğunu biliyor musunuz? O sözle, yaptığınız iş bağdaşmıyor. Bunu siz bilemeyebilirsiniz; ama şurada duran bostan korkuluğu büyükelçi bunu çok iyi biliyor ve size de bir şey demiyor. Rusya yetmiş sene sizin ananızı belledi. Bu büyükelçi ve zihniyeti de seksen senedir bizim anamızı belliyor."
Değerli milletvekilimizi dinledikten sonra Tanyu Hocamıza dönelim, ülkeyi yönetenlerin durumuna ve de özellikle Dışişlerimizin kimler tarafından idare edildiğine bir bakalım:
"1965 yılında Roma'da yapılan 400 kişinin bulunduğu Bilderberg toplantısına Türkiye'den 11 kişi katılmıştır. Çoğunluğu "Hariciyeci" olan adlar arasında o zamanki Senato Başkanı Tekin Arıburun da yer almıştı; adları şunlardı:
"Nurettin Alp Kartal, Tekin Arıburun (Senato Başkanı), Burhan Belge (İsviçre Büyükelçisi), Muharrem Nuri Birgi (Eski Büyükelçilerden), Vecdi Diker, Nejat Eczacıbaşı (Meşhur Yahudi dönmesi, iş adamı), Melih Esenbel (Meşhur Hariciyeci), Halil Gidel, Selim Sarper (Yahudi dönmesi, eski Hariciye Vekili), Selâhattin Tokay, Ahmet Tokuş."(10)
Sermaye her zaman siyonist Yahudi ve yandaşlarının elinin altında olmuştur. Sermaye ellerinde olduğu için de organizasyonları yapmakta en küçük bir zorlukla karşılaşmadılar. Tanyu Hoca bu konuda da ilginç tespitlerde bulunmaktadır:
"Türkiye Bilderberger'lerin toplantısını finanse eden, iş adamı Selahattin Beyazıt idi. Gene ünlü iş adamlarından ve Yahudi dönmesi olduğu söylenen Nejat Eczacıbaşı bu topluluğun yıllanmış has elemanlarındandı." Yazar, Bilderberger'lerin, beynelmilel bir siyasî, fikrî iktidar olsun isteğine işaret ediyor.(11)
Siyonist Yahudilerin yaptıkları organizeler ve işledikleri insanlık suçları deşifre oldukça, onlar değişik yol ve metotlara başvurdular. Yeni yeni örgütler ve o örgütlerin alt birimlerini kurdular. Masonluk, bu kuruluşlardan sadece birisidir. Bunun yanında Lions, Rotery ve Bilderberg hareketlerinin amaç ve gayesi, siyonizmin büyük idealine hizmet etmektir.
"Amerika Yahudilerinin pek çoğu Beynelmilel bünyeye sahip, bütün dünya ülkelerinde teşkilâtlanmış Lions International'ın faal ve başta gelen üyeleridirler. Türkiye Yahudileri yurdumuzda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin'de şubeleri bulunan bu cemiyetlere üye olarak siyonizme hizmet sahası bulmuşlar ve diğer ülkelerdeki Yahudilerle aynı bünye içinde bulunmayı temin etmişlerdir.
Türkiye'de bu beynelmilel cemiyetler, kimsesiz çocukları himaye etmek, bunlara tesis yaptırmak gibi şartlarla şubeler açmışlar, teşkilâtlarını tamamladıktan sonra bu vaatlerini unutmuşlardır. Zira maksat hâsıl olmuştur.(12)
"1944 yılında 3 Mayıs'ta komünistlerin himaye edilmesini protesto eden, daha sonra hepsi tutuklanıp sıkıyönetim muhakemesinde beraat eden Türk milliyetçilerini, yaptıkları bir tertip sonunda (Turancı – Irkçı) diye damgalayarak ve türlü ağır suçlar isnad ederek mahkûm ettirmeğe uğraşanların başındakiler, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ve o günkü Tek Parti iktidarının başyazarı Falih Rıfkı Atay ve o günkü Emniyet Genel Müdürü O. S. Adal ve İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir, hepsi de masonluğa mensuptular."(13)
Yapılan iş, ulusal Yahudi idealine hizmet olduğundan, siyonizme hizmet eden kuruluşların çekirdek kadroları Yahudilerden oluşmuştur.
"Bu teşkilâtlara üye olanların biyografileri ve tabiiyetleri incelendiği zaman görülmüştür ki, üyelerin çoğunluğunu Yahudiler, Yahudi asıllılar, Selanikliler, Türkiye'de faaliyette bulunan beynelmilel şirketlerin umum müdür ve mümessilleri ve yabancı sefaret erkânı teşkil etmektedir."(14)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
yorukhasan
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 08, 2005
İletiler: 438
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cum Tem 01, 2005 4:58 pm    ileti konusu: s.a Alıntıyla Cevap Gönder

.......................................
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
karakedi
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 29, 2004
İletiler: 67

İletiTarih: Cum Tem 01, 2005 6:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Birde buna goz atin
http://www.sanalcafe.net/forum/konu.asp?id=18291
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
karakedi
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 29, 2004
İletiler: 67

İletiTarih: Cum Tem 01, 2005 6:29 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

SAbirla asagi tarafini da okumanizi rica ediyorum:)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pzr Tem 03, 2005 3:59 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

2. Abdulhamid Han´in siyonistler ve masonlarla mücadelesi ilginizi cekiyorsa asagidaki linki ziyaret ediniz.

http://www.kuranvebilim.com/html2/makaleler/ abdulhamit_siyonistler_masonlar.htm
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yorukhasan
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 08, 2005
İletiler: 438
Şehir: türkiye

İletiTarih: Pzr Tem 03, 2005 11:48 am    ileti konusu: esselamün aleyküm ve rahmetullah Alıntıyla Cevap Gönder

Vuslatim Allah razı olsun kardeşim sa. Allaha emanet ol
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1