Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Nurcular, Ülkücülerden Ne istiyor?
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3 ... 11, 12, 13  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 13 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
ŞİKÜ
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 05, 2004
İletiler: 1

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 6:15 am    ileti konusu: Nurcular, Ülkücülerden Ne istiyor? Alıntıyla Cevap Gönder

Hızlı bir şekilde teşkilatlanan Nur cemaati eline gelen her fırsatta ülkücü hareketin açıklarını arayarak, olur olmadık sebeplerle cemaatine bu fikrin kötülüğünü yayıyor. Peki kendilerine İslam Sancaktarı diyen ülkücülerle bu kadar sürtüşmenin alemi ne? Bakıyorsunuz üniversitelerde hırlar, gürler. Amacı Allah rızası ilim öğretmek olan bir cemaatin, ideolojilerle ve(ya) hayat görüşleri ile ne ilgisi olabilir? İşin işlginç yanı neden Türkiye'de bu şekilde kendine bir misyon yükleyen kişisel cemaat grupları sadece Nurcuların arasından çıkıyor. Amaçları hadlerine aşmaksa bunu çoğu yerde cemaatin içinden bazıları başarıyor. Ben cemaate kesinlikle kötü demiyorum. Saygım var ama artık sevgi namına birşey kalmadı bu lanlardan sonra...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
turhanbey
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 20, 2004
İletiler: 360

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 4:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bu cemaat bozuldu artık elin papazına hahamına hoşgörü dağıtan fetoş nedense ülkücülere soğuk. nedeni belli fetoş abd nin paralı askeri
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
turhanbey
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 20, 2004
İletiler: 360

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 8:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Geçenlerde Nurculardan samimi bir arkadaşla bir toplulukta tartışmamız oldu.(arkadaş nurcudur narcı değil).Muhittin Arabi,Geylani ,İmamı rabbani gibi alimlerin çağlarını doldurduğunu,istenen herşeyin risale-i nur'da olduğunu,sadece bunu okumak gerektiğini söyledi.Bu nasıl anlayış şaşırdım.Bu adamların herbiri islami konularda birer bilgin.Ayrıca bir çeşit yemekle yetinmenin manası ne.İnsan doğru olmak şartıyla herşeyden birşeyler öğrense ilham alsa ne sakıncası var?Anladım ki liderlerinden sonra bunlar bitmiş.Sudan çıkmış balık gibi dolaşıyorlar.Bir kısmı siyasi partilere dayamış sırtını,baronluk yapıyor,iyi niyetlileri de başka bir alemde.Samimi olanlarına kızmayın.Ülkenin halini izah edin.Gerçekten adamlar ruh gibi olayların farkında değil.Ama baronlarına,hadlerini bildirin.Ben bunu yapıyorum ve işe yarıyor.Bunlar hakkında karar verirken önce samimiyetlerine bakmak lazım.Dikkat ederseniz ben cemaatlerle değil,bunların başındaki ayağı kaymış sapık ve hainlerle kavga ediyorum.Biliyorum ki milletim çok saf ve iyi niyetli.Uyutulmaya da müsait.Ama islamı sömüren batının Lavrensleri hainlerle gücümün son noktasına kadar çarpışmaya yeminliyim.Benim müslüman olarak görevim bu.Ben atıyorum.Vazifemi yapıyorum.Vurmak cenab-ı Allahın taktiridir.Hepiniz rabbime emanet olun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 8:49 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Nurcular Islami savunuyoruz diyorlar musluman muslumana dusman olarak mi savunulur soruyorum .Ben nurcunun sozune inanmam kim vatan ve millet icin Dini Islam icin mucadele veriyorsa ona inanirim.
Hepiniz Allaha emanet olun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tengrikut
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 19, 2004
İletiler: 104
Şehir: Turan

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 9:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu konuda bazılarını diğerlerinden ayırmak gerek. Ben de onların arasına çok girip çıkarım. Aralarında çok rezilleri de var, çok iyileri de var. Mesela ben bu konulara (milliyetçilik, Türkçülük) bir hocam ilgimi çekti. Yani bana ne olduğumu öğretti, kendimi tanıttı. Ama başkası da ocakla alakam var diye beni evden kovdurmaya çalıştı.

Fetullah Gülen'e gelince, o çok saygı duyulacak birisidir, kesinlikle onunla Fetoş Metoş gibi konuşmayınız. Unutmayalım ki; Turan ülkümüze diğer Türk topluluklarında, onun açtığı okullar hizmet ediyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder ICQ
turhanbey
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 20, 2004
İletiler: 360

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 9:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

tengrikurt sen fethullah güveni koruyosun iyide bu adam papayla bilmem kimle arasından su sızdırmıyor milleti bağış adı altında haraca bağlamış kendiside şu an nerede onu da düşün ve ülkücülerden nefret ediyor şeriat devleti kurma gayesinde amerika ile işbirliği yapıyor sence bu adam saygı duyulacak biri mi
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
turhanbey
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 20, 2004
İletiler: 360

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 9:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ayrıca türk topraklarında yptırılacak okul kalmamış mı ki dış ülkelere okul yaptırıyor eğitimin okulların rezilliğinden haberin yok galiba
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hasta_kurt
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 02, 2004
İletiler: 82

İletiTarih: Sal Tem 06, 2004 9:30 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

arkadaş millet iyi hayak peres olmuş bakınız bıraz olayı deşelım öncelikle feytullah gülen hoca efendıye cok cok saygın vardır amma onun da ınsan oldugunu bıldıgım ıcın yanlıslar yapacagınıda ıyı bılıyor vede goruyorum bırıncisi hoca efendıye kımse islam dınının temsılcılıgını vermedı o nasıl kendı kafasından 2 milyar muslumanın temsılcılıgını yapıyor bunu hayretle ızlıyorum ıkıncısı bır zaman tam zıt yazılar yazılırken sımdı tamamen dosça yazıların yazılmasının sebebı basıt turkıyede onun ustune gıdıldı tutuklanmak istendi cemaatı bıtırilmek ıstendı oda bunun onune gecmek için papa dan yardım ıstedı ee tabı papa babasının oglu degıl karsılık istedı ve karsılıgıda bu yazdıgın seyler idi yok dınler dayanısması felan ve bu sekılde su anda turkıye papayı karsısına alamadıgın ıcın onun cemaatıne goz yummak zorunda kalıyor hoca efendının yaptıgı dine de yakısmaz hıc bır seye de yakısmaz arkadaş bız islamıyet dısında dın tanımıyoruz ama goruyoruzkı kendını islam dunyasının sozcusu sanan kışı yaptıkları ıle islamıyetten baska dınlerı tanıdıgını acıklamaktadır
rabbim yardımcımız olsun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
safahat
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jun 26, 2004
İletiler: 4

İletiTarih: Çar Tem 07, 2004 7:48 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkdaşlar sizlere ne oluyor anlamıyorum. Fethullah Hoca bikere saygı duyulacak bir insandır. Yanlışlarıda olabilir tabi insan nihayetinde.
Adını bile bilmediğimiz ülkelerde okul açmıştır ve sadece ve sadece hizmet amaçlıdır. O okullarada gerçekten bu davada samimi öğretmenler gönderilmiştir. Giden öğretmenler ailesinden ayrı vatanından ayrı allah rızası için oralara gitmişti. Oturduğunuz yerde ne biçim eleştiriler yapıyorsunuz. Siz hangi konumdasınız peki siz neler yapıyorsunuz din adına allah için lütfen yapanlarada dil uzatmayalım.
Ama nur cemaattinde iyi niyetli insanlar yanında başka insanlarda yokmu var tabi bu her cemaatte her düşüncede vardır Sakın bir kaç kişiyle tüm cemaati yargılamayın.Hakka girmiş olursunuz
Allaha emanet olun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
motuntuman
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: May 24, 2004
İletiler: 137

İletiTarih: Çar Tem 07, 2004 10:08 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

nur cemaatin en güzel cevabı sanırım nihal atsız vermiştir
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
motuntuman
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: May 24, 2004
İletiler: 137

İletiTarih: Çar Tem 07, 2004 10:10 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

NURCULUK DENEN SAYIKLAMA



Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Daha zekasının pek iptidaî olduğu zamanlardan beri, insanların din sahibi oldukları da bilinen gerçeklerdendir. Zekanın ve bilimin yükselmesiyle dinler de yükselmiş, tek Tanrılı dinlerle dinler çağı kapanmış, din uğruna yapılan korkunç savaşlar ve kırgınlıklardan sonra medeni dünyada din, fertlerin vicdanına sığınmış, bir kanaat olarak saygıdeğer bir yer kazanmıştır. Artık medeni insanlar arasında din tartışması yapılmıyor. Dinler hakkında avamî yazılar değil, ancak bilginlerin etüdleri yayınlanıyor. Medenî insan, başkalarının dini inancına saygı gösteriyor. Kimseyi propaganda ile kendi dinine çağırmıyor.

Türkiye'de bir zamandır dine karşı takınılan yanlış tutum, yemişlerini vermeye başlamıştır. Mabedsiz şehir kurmakla övünen budalalar, çirkin harabelerin mabed haline getirileceğini düşünememiştir. Cumhuriyetin başlarında, artık görevi ve faydası kalmamış Arapçı ve Arapçacı softa takımı tasviye olunurken, milletin manevi ihtiyacı düşünülerek asrî din adamları yetiştirecek özlü bir din okulu açılsaydı, bugün il ve ilçe merkezleri, doktor payesine erişmiş din adamları ile dolar, bunlar köyleri de kontrol ederek yobazlığa engel olur ve İstanbul gibi şehirde çatalı ve radyoyu haram eden beyinsizler halka vaaz edemezdi.

Mabedsiz şehrin ilk yemişi Ticanîlik, onun olup kurtlanmışı da Nurculuk oldu.

Nurculuk nedir? Gazetelerde ikide bir görülen Nurcular, Nur risalesi talebeleri kimdir? Aralarında avamdan aydına kadar, mühendis, avukat ve doktora kadar her türlü adamın bulunduğu Nurculuk, "Saîd-i Nursî" adında cahil bir Kürdün peşine takılmış cahil bir sürü, Nur risalesi talebeleri de Saîd-i Nursî'nin o çetrefil ve cahil Kürt Türkçesiyle yazdığı risaleleri atom fiziği ve Einstein nazariyesi okur gibi toplanıp okuyan bir yığın zavallıdır.

Saîd-i Nursî denilen adam, eskiden Saîd-i Kürd-î diye bir takım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten âciz, Şafiî mezhebinden bir Kürttür. Mütareke yıllarında İstanbul sokaklarında millî Kürt kılığı ile dolaşarak caka yapmıştır. Bu cakacı Kürt kendisine "Bedîüzzaman" demekte, müridleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır. Bedîüzzaman, "zamanın harikası" demektir. Kürt Said cidden zamanın harikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidaîliği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da onbinlerce, belki yüzbinlerce Türk'ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın bir harikasıdır.

Zamanın bu harikası, bu Kürt Said, aslında bir Kürt milliyetçisidir. Nasıl Moskofçular Türk milletini yıkmak için ortaya sosyal adalet ilkesiyle atılıyor, yoksulların davasını benimsemiş görünüyorlarsa, Kürt Said de ortaya Müslümanlık ve kardeşlik çığırtkanlığı ile çıkıyor. Kürtçülük davasını açıkça güdemiyeceği için, Türkçülüğü yıkacak ağuları Müslümanlık ve Nurculuk diye ileri sürüyor. Müritlerine veya kendi tabiriyle Risâle-i Nur şakirtlerine evlenmeyi yasak ediyor. Çünkü evlenip çocuk sahibi olurlarsa, o çocukların kötü ve dinsiz olma ihtimali varmış. Tabiî, dağdaki Kürdün bu büyük ve ilâhî buyruktan haberi olamıyacağı için, o evlenecek ve Kürtler çoğalacak. Herkesin sözüne inanan saf Türkler ise, büyük mürşidin buyruğu ile evlenmiyecek, böylelikle Türk soyu azalacak ve Kürt Şeyh Said'in 1924'de yapamadığını, Kürt Molla Said (yani Bedîüzzaman) kırk yıl sonra yapmış olacak.

Kadını şeytanın askeri sayarak evlenmeyi yasak eden dinin, Zerdüşt dini olduğunu bilmeden koyu Müslümanlık adı altında bir nevi Mazdeizm yaptıklarının farkında olmayan bu beyinsizler sürüsüne ne demeli? Urfa'daki mezarının bir baş belası haline gelmemesi için, söylentilere göre, General Mucip Ataklı tarafından ortadan kaldırılmasından sonra, bu kaldırmaya inanmayarak Kürt Said'in oradan uçtuğuna inanacak kadar şuursuz olanlara ne denebilir? Millî talihsizlik, akıl hastanesi kliniklerinde yatması gerekenlerin halk arasında dolaşmasındadır. Ciddi tedbirler alınmazsa, bu dinî cinayet daha yıllarca sürecektir.

Nur risalesi (kendi tâbirleriyle risale-i nur) denilen sayıklama kitapları pek çoktur. Beyni örümceklenmiş zavallılar bu sayıklamaları elle yazarak, yahut şapirografi veya taşbasmasıyla çoğaltarak onbinlerce satarlar. Bunu satmak için kasaba kasaba, köy köy dolaşan Nurcular vardır. Bunları satarak sevaba girerler. Sözde Türkçe olan bu sayıklama kitapları, Kürt hamalların fikir seviyesinde yazıldığı için, kimse birşey anlamaz. Anlamadığı için de, onda gizli hikmetler, yüksek gerçekler olduğu kuruntusuna kapılır.

Bir zamanlar bu sayıklamalardan bana da bir tane yollamışlardı. Kendimi zorlayarak okuyabildiğim bir tanesinde, Kürt Said radyodan bahsediyor, dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklıyordu.

İşte, aşağı tabaka ile birlikte doktor, mühendis ve avukatın da şeyhi, pirî olan, kendisinden "efendi hazretleri" diye söz ettikleri Kürt Said'in seviyesi budur.

Fizikten, titreşimden haberi olmayan, müsbet bilimin kıyısından dahi geçmeyen bir yobaz, radyo hakkında ancak bu kadar düşünür. Fakat bilgisizliğini de anlamaktan âciz olan o kara cahil, bu katmerli bilgisizliğine bakmadan, Türkler aleyhinde hüküm çıkarmaktan da geri kalmıyor. Nur risalelerinin birinde, Ye'cüc Me'cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi "akvâm-ı vahşiyye" (yani vahşi kavimler) olduğunu yazmıştı. Sevsinler medenî Kürdü!... Özbek, Kırgız ve Tatarlar arasında okuyup yazma nisbeti % 90'dır ve aralarında atom bilginleri de olmak üzere her bilim dalında yüzlerce bilgin ve uzman bulunmaktadır.

Kendisini Nurculuğa kaptırmış olan bir avukatla geçen yıl aramda küçük bir konuşma olmuş, Kürt Said'de ne bulduğunu kendisinden sormuştum. "Kuran'ın en güzel tefsirini yapmıştır." diye cevap vermişti. Bu genç avukat eski yazıyı bilmiyor, Kuran'ın şimdiye dek en büyük İslâm bilginleri tarafından üç İslâm dilinde yapılan tefsirlerinden habersiz bulunuyordu. Bunu kendisine boşuna anlatmaya çalıştım. Bir kere çileden çıkmış, aklın ve mantığın dışına uğramıştı. Bir safsataya inanla uğraşmak neye yarar? Bugün devlete düşen görev, bunun sebeplerini arayıp bularak tedavisine gitmektir.

Bana gör Tîcânilik, Nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur. Tıpkı normal yemek bulamayan aç çocuğun duvarı yalaması, yerde bulduğu faydasız ve zararlı şeyleri yemesi gibi, bağlanacak büyük bir ülkü bulamayan insanlar, abur cubur düşüncelere kurtarıcı diye yapışıyorlar. Çünkü insanlar bir fikre bağlanmaya mecburdur. Bu istidat insanlığın mayasında vardır. Bunu hiçbir kuvvet önleyemez.

Türkiye'de gerçek ülkü olan Türkçülük türlü bahanelerle baltalanmasa, gerçek Türkçü olan eski "Milliyetçiler Derneği" 1953'de kapatılmasaydı, bunlara gelişme imkanı verilseydi, bugün memlekette partiler üstünde, gayet ateşli ve şuurlu bir milliyetçi topluluk bulunacak, hükümetler güç durumlarda bunlardan yardım isteyebileceklerdi.

Türkçülük insanlara hiçbir vaitte bulunmuyor, maddi veya manevi birşey vermiyor. Yalnız istiyor... Fedakarlık ve feragat istiyor. Nurculuk ise cennet va'dinde bulunuyor. Ebedî saadet, cennette köşkler, yemekler, huriler va'dediyor.... Kafası işlemeyen, hatta aslında materyalist olanlar tabiî Nurculuğu seçecektir. Netekim bunu kendileri de söylüyor "Türkçülük mezara kadar... Ondan sonra ne olacak?" diyor... Tabiî ondan sonrasını kendilerine Kürt Said hazırlayacak.

Kürt Said'in 1327 ( = 1909 ) yılında, İstanbul'da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış bir eseri vardır. Adı: "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î" dir. Kendisinin Saîd-i Kürd-î Yani Kürt Said) olduğunu tastik ettiği bu eserde, eserin muharriri diye de kendisini "Bedîüzzaman" diye taktim etmektedir. Eserin tâbii, yani editörü de "Kürdîzade Ahmed Ramiz" dir. yani dört başı mâmur bir eser. Bu 48 sayfalık eserin "hâtime" kısmı (44-48. sayfalar) Kürt Said'iin içyüzünü göstermesi bakımından çok ilgi çekicidir. Bunun aynen alıyor ve ağdalı bir dille yazıldığı için açık Türkçeye çeviriyorum: Ebnâ-i cinsime burada birkaç söz söylemezsem, bence bahs nâtamam kalır. ( = Soydaşlarıma burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis eksik kalır. )

Ey Asurîler ve Keyânîlerin cihangirlik zamanından pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!... Beşyüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa sahrâ-i vahşette vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilâhî denilen makine-î alemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme mümted ve müteşa'ib kanun-i nûrân-î ilâhînin müessisi olan hikmet-i ilâhî ufk-i ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki, tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikr-i milliyetle tevhit ve mezcederek zerrâtın câzibe-i cüz'iyyeleri gibi gibi bir câzibe-i umum-î millî teşkili ile Kürt gibi bir kütle-i azîmi küre gibi tedvir ederek şems-i şevket-i islâmiyye Osmâniyyenîn mevkibinde bir kevgeb-i münevver gibi câzibesini ittiba ile muvazene ve âheng-i umumiyyeyi muhafaza ediniz. ( = Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vhşet sahrasında yağma edecektir. İlâhi hikmet denilen âlem makinesinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün âleme dalbudak salan Tanrı'nın nurlu kanununun kurucusu olan ilâhî hikmet, ezel ufkundan kader parmağını kaldırmış size emrediyor ki: Ayrılık, gayrılıkla damla damla dağınık sular gibi boşa giden hamiyet ve kuvvetinizi milliyet fikriyle birleştirip kaynaştırarak zerrelerdeki küçük cazibelerden bir umumî ve millî cazibe teşkili ile Kürtler gibi büyük bir kütleyi dünya gibi döndürerek İslâm ve Osmanlı şevket güneşinin mevkibinde parlak bir yıldız gibi cazibesine uymakla muvazeneyi ve umumî ahengi muhafaza ediniz.)

Görülüyor ki Kürt Said, zavallı Kürtlere eski Asur ve İran ordularının hayali öncülüğünü yaptıracak kadar koyu bir Kürt milliyetçisidir ve çapraşık acemî ifadesiyle Kürtleri Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye çağırmaktadır. Bunun hiçbir tevili, tesfiri yoktur. Beyninde ve gönlünde kötü düşüncesi olmayanlar, bu açıklıktan sonra onun bir İslâmcı değil, bir Kürtçü olduğunu kabule mecburdur.

Bundan sonrasını, zaten anlaşılmaz ve bozuk ifadeli metinden sıyırarak yalnız tercümesini (evet, bu kelime yerindedir) vermek suretiyle okuyucuları boşuna yormaktan alıkoyacağım. Bundan sonra Kürt Said şöyle diyor:

Süphan ve Ağrı dağları gibi geleceğin yüksek dağlarının doruğunda ayağa kalkmış, nefse esir olmayı yasak etmiş ve başkasına tecavüzü caiz görmeyerek şeriata dayanmış olan hürriyet sultanı yüksek sesle sizin gibi mâzinin en derin derelerinde gafil ve dağınık bir kavme, cehalet ve yoksulluğa hücum için "fen, sanat ve silâh başına, ileri arş" emrini veriyor.

Hakikat denilen tabakalar altında örtülü ve mahpus kalmış ve istibdadın yok edilmesiyle omuzu üstünde olan cehalet ve gafletin hafiflemesi sayesinde harekete gelip kalkmaya teşebbüs etmiş bulunan hakikatler habercisi, size her cihetle haber veriyor ki, mahiyetinizde kaderin ektiği istidatları ve mukadderatınızı fiile çıkaran ve kavmi mahiyetinizde saklanmış olan seciyenizi maarifin hayat suyu ile sulamanın vaktidir. Yoksa kuruyup çürüyecektir.

İhtiyaç denilen, medeniyetin babası ve ilerlemelerin kurucusu olan üstad, sillesini kaldırmış, size hükmediyor: Ya hayat ve hürriyetinizi bu vahşet sahasında yağma ettireceksiniz, yahut medeniyet alanında fen ve sanat balon ve trenine binerek istikbali karşılayacak ve olgunluğun Kâbesine koşacaksınz.

Milliyet denilen mâzi derelerinde, hâl sahralarında ve istikbâl dağlarında çadır kurmuş olan Rüstem-i Zâl ve Selâhaddin-i Eyyubî gibi, herkesi başkasını haysiyet ve şerefiyle şereflendiren ve yüksek duyguların timsali olan milliyet fikriniz size kesin emirle emrediyor ki, her biriniz umum bir milletin hayatının mâkesi, saadetinin koruyucusu ve bütün milletin müşahhas misali oldunuz. Şimdiki gibi bir şahıs değil, bir millet kadar büyüyeceksiniz. Zira, maksadın büyümesiyle himmet de büyür ve millî hamiyetin galeyanıyla ahlâk da yükselir.

Kavimlerin saadetinin sebebi olan ve millî hakimiyeti temin ile hayat makinesinin buharı olan hürriyetteki cüz'i iradeyi istibdadın söndürmesinden kurtaran ve şer'î meşveretin mayasıyla mayalandıran meşru meşrutiyet, sizi imtihan meclisine davet ediyor. Erginlik çağına vardığınızı ve vâsîye ihtiyacınız olmadığını görmek istiyor. İmtihana hazırlanınız. Varlığınızı birleşerek gösteriniz. Millî hamiyet ve şahsî fikir ve vicdanınızı milletin müşterek kalbi ve aklı gibi gösteriniz. Yoksa sıfır alacaksınız ve hürriyet şahadetnamesi elinize verilmeyecektir.

Mâzide dağınıklığınıza sebebiyet veren birinizdeki bencillik fikri şimdi istikbalin medeniyet saadethanesinde icad fikrine, şahsî teşebbüse ve hürriyet fikrine inkılâb edecektir. Hattâ diyebilirim ki, başkalarının sükûtî medreselerine nisbetle sizin gürültülü olan medreseleriniz bir ilmî mebuslar meclisini gösteriyor. İmam arkasında fatihalar okuduğunuz zamandaki semâvî ve rûhânî vızıltılarınızda, mezhebî ve kavmî mahiyetinizdeki istidat, meşrutiyet sırrına kaderin bir îmâ ve nişanı vardır.

"İnsan için çalışmaktan başka yol yoktur" sözünün öteki ifadesi, şahsî teşebbüstür. Her kemâlin kurucu ve koruyucusu olan cesaret ve millî namus emrediyor ki, şimdiye kadar nasıl maddi şecaatte terakki ettinizse, şimdi de akıl ve medeniyet meydanında millî namusu çiğnetmeyiniz. Millî duyguların mâkesi olan, kıymetinizin ölçüsü olduğu halde ihmalinizle gayet çapraşık bununan diliniz, tûbâ ağacı gibi bir ağacın tecellisine müstatken, böyle kurumuş, perişan ve edebiyatsız kalmış olduğundan, diliniz sizden millî hamiyete şikâyette bulunuyor. İnsanda kaderin sikkesi sikkesi lisandır. Anadil tabiî olduğundan, kelimeler zihne kendiliğinden gelir. Zihin çatallaşmaz, O zihne giren bilgiler taş üzerinde oyulmuş gibi bâki kalır. Millî dille görünen herşey hoş gelir. Millî hamiyetin bir misalini size takdim ediyorum. O da Mutkili Halil Hayâlî Efendi'dir. Millî hamiyetin her şubesinde olduğu gibi, dil alanında da dilimizin esası olan elifbe, sarf ( = gramer ) ve nahvini ( = sintaksını ) vücuda getirmiştir. Hakikaten Kürdistan madeninde böyle bir hamiyet cevherine ratgeldiğinden, istikbalimizi onun gibi birçok cevherler ışıklandıracaktır.

İşte bu zat bir hamiyet örneği göstermiş ve tekemmüle muhtaç dilimize bir temel atmıştır. Onun izinden gitmeyi ve temeli üzerine bina kurmayı hamiyet sahiplerine tavsiye ediyorum.

Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî


Kürt Said'in tam bir Kürt milliyetçisi olduğunun bu yazıdan daha kesin bir tanığı olamaz. Böyle olmayıp da, yalnız geri kalmış Kürtleri kalıkındırmak amacı gütseydi, onlara "Bilgi sahibi olun" demekle yetinir, medeni ve ebedî Türkçe dururken, millî dil diye kaba ve iptidaî Kürtçeyi tavsiye etmezdi. Meşrutiyetin memlekette yaptığı sarsıntıdan ve otoritenin zaruri gevşemesinden faydalanarak, Türkiye'yi parçalamak ve kendi cemaat gayelerini gerçekleştirmek isteyen Hıristiyan tebaalar gibi, bu müslüman kardeş de İmparatorluğun bütün yükünü ve çilesini çekmiş olan Türkleri vurmaya çalışıyor. Kendilerine tarih ve şeref uydurmak ihtiyacında olan bütün iptidaî cemaatler gibi, roman kahramanı olan Zâloğlu Rüstem'i ve ancak anası Kürt olan Selâhaddin Eyyubî'yi Kürt kahramanı diye ileri sürüyor. Kürtlerin mevhum meziyetlerinden bahsediyor. Kısacası, onlara devlet kurdurmaya çalışıyor. Tabiî devletin buna müsaade etmeyeceğini anladıktan sonra, Saîd-i Kürd-î adını Saîd-i Nursî yaparak ve Nur risaleleri diye cehlin ve taassubun örneği olan karalamalar düzerek, bir din mürşidi gibi ortaya çıkmaya başarıyor.

Bizim için şaşılacak nokta, onun şu veya bu davranışı değil, onbinlerce, belki yüzbinlerce gafil Türk'ün, bu cahil Kürd'ün arkasından gitmesi, onun cahilâne ve hâinâne öğütlerine körü-körüne boyun eğmesidir.

Şimdi bu gafil Türklere hitap etmek istiyorum:

Siz, Türk ve Müslüman mısınız? Türkseniz, hangi sebeple cahil bir Kürdün ardından gidiyor, onun telkinleriyle kendi ırkınızı, kendi dilinizi hor görüyorsunuz? Aranızda "Türkçe de dil mi?" diyen ahmaklar, resmî dilin Arapça olmasını isteyen hainler var. Siz ne biçim Müslümansınız ki, cahil bir Kürd'ün telkini ile evlenmeyi lanetliyor, dinsiz çocuklar yetişir de günaha gireriz diye bekâr kalmaya azmediyorsunuz? Putperest olduğunuzun farkında değil misiniz? Bir cahil Kürd'ün sakalını, tırnaklarını, abdest aldığı suyukutsal emanetler gibi saklamak hangi Müslümanlığın, hangi insanlığın, hangi temizlik kaidesinin, hangi şuurun işidir? Uyanın! Radyoyu melekle açıklamaya kalkan bir budalanın müridi olarak eşe dosta, dosta düşmana karşı gülünç olmayın. Müslümanlık, temeli atılmış, büyük bilginlerini yetiştirmiş, tedvin olunmuş bir dindir. Onun yeni baştan açıklanması için Kürt Said gibi maskaralara ihtiyaç yoktur.

Bana bu yazıyı yazdıran, Trabzon'dan yollanan acayip bir nesne oldu. Çok küçük boyda, 8 yapraklık bir broşür olan bu nesne, hangi basımevinde basıldığı belli olmayan bir Said-i Kürd-î reklamıdır. Gönderen, O. Nuri Kurt adında tanımadığım birisidir. İçinde Kürt Said'in sayıklamalarından parçalar var. İkinci yaprağın ikinci yüzündeki şu hezeyana bakın:

"Aziz, sıddık kardeşlerim:

Siz kat'î biliniz ki, risâle-i nur şakirtlerinin meşgul oldukları vazife rûy-i zemindeki en muazzam mesâilden daha büyüktür."

***

Evet! Sizin vazifeniz cidden büyüktür. Haçlıların, bozuk iradenin, azınlık ihanetlerinin yıkamadığı Türkiye'yi cehaletiniz, gafletiniz ve hamakatinizle yıkacaksınız. Türklüğü inkâr ederek, şeriati Anayasa ve Medenî Kanun durumuna getirerek, evlenmiyerek, yalnız kalan kadınları evlere tıkarak, eski yazıyı getirip Arapçayı resmi dil yaparak, İslâmiyetten önceki tarihimizi küfürdür diye kitaplardan kazıyarak Türklüğü yıkacaksınız. Bunu yaparken, ölü Stalin'le, sağ Makaryos'un müttefiki olduğunuzun asla farkında olmıyacaksınız. Müslüman geçindiğiniz halde Peygamber'in "Evlenip çoğalınız" anlamındaki hadîsini hiçe sayarak, Kürt Said'in evlenmemek hususundaki hezeyanlarına baş eğmekle kimin ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında olmıyacak kadar acınacak yaratıklarsınız.

Neymiş o sizin meşgul olduğunuz büyük vazife? Bir odaya kapanıp Kürt Said'in hezeyanlarını okuyarak kendinizden geçmek mi? Bu zavallı ve gülünç halinizle siz, aslında ruhî tababetin ve marazî ruhiyatın konusu olabilirsiniz. Kendisi genç ve güzel bir kadın olduğu halde, ihtiyar, çirkin ve kör bir zenci ile evlenen Amerikalı artist gibi anormal zevk sahipleri dünyada seyrek görülen nesne değildir. Sizinki de kendi içinizde kalsa, Türklüğün aleyhine yönelmese, belki böyle sayılabilir. Fakat Cennet va'di ile gafilleri avlıyor, onların milli duygusunu yıkıyor ve Türklükten ayırıyorsunuz. Araplarla aramızda bir dâva oldu mu, mutlaka Arapları haklı buluyorsunuz. Türk - Arap savaşı olursa, "Din kardeşime silâh çekmem" diyorsunuz.

İşte, sizin üstadınızın kimliğini kendi yazısıyla gösterdim. Onun bir Kürt milliyetçisi olduğu apaçık ortaya çıktı. Bu açıklamadan sonra, gerçeği kabul edip de Türklüğe dönerseniz, hoş... Yine eski sapıklıkta inat ederseniz, sizin vicdanınızdan şüphe etmeli...


Ötüken, 7 Mart 1964, Sayı: 109
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
safahat
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jun 26, 2004
İletiler: 4

İletiTarih: Çar Tem 07, 2004 10:22 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

motuntuman kardeşim Saidi Nursi Hz. sen kim oluyorsunda böyle kötü kelimeler sarfediyorsun. Sen okudunmu tüm kitaplarını da böyle akla hayale gelmeyecek iftiralar atıyorsun.Tamam kendisi kürttür ama kürt milliyetçiliğimi yaptı ? Din den İmandan Kurandan Güzel Ahlaktan Namazdan ve Öneminden Ayetlerin Açıklamasından bahsetmek sayıklamamı senin için bunlar sayıklama ise senin düşünce yapından biraz şüphe etmek lazım
nasıl bir önyargı kardeşim hangi cümlesinde bir yanlış gördün lütfen yaz
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
safahat
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jun 26, 2004
İletiler: 4

İletiTarih: Çar Tem 07, 2004 10:32 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Üstelik cahil diye nitelendirdiğin zat yüzlerce kitap ezberlemiştir Her çeşit ilim öğrenmiştir ve ozamanın hocaları ondan ders almıştır ve cephelerde talebeleriyle savaşmıştır Vatanı Milleti için uğraşmıştır heryönden
sen yapabilirmisin bu dediklerimi de aklınca eleştiri yapıyorsun
bu kelimeleri sarfetmeden önce git güzelce oku hayatını ve kitaplarını sonrada gel buraya tekrar bir yazı daha yaz
senin nokta virgül bilmiyor dediğin kişiye Atatürk milletvekilliği teklif etmiştir ve Saidi Nursi hz kabul etmemiştir. Sen bu nedemek biliyormusun Atatürktende iyi biliyor tanıyorsun galibaa(!)
allaha emanet olun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Sivasi
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 07, 2004
İletiler: 16

İletiTarih: Çar Tem 07, 2004 10:56 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kardeşim siz ülkücülerin sitesinde hangi hakla atıp tutuyorsunuz anlamıyorum.nurculuğun ne islamla ne türklükle ne de insanlıkla bağdaşır bir tarafı vardır.müslüman bir insanın isa geldi gelecek bizi kurtaracak diyen zırdelilerle,peygamber efendimizin evlenin, çoğalın ben de sizin çokluğunuzla övünüyüm hadislerine rağmen kendi müritlerine evlenmeyi yasaklayan yeni bir dinin temsilcisiyle,cuma namazının kıymetini anlamayan it sürüleriyle ne işi olur anlamıyorum.hadi onu geçtik sözde kürdistan aşkıyla yanıp tutuşan kürt faşistinin arkasından hangi sıfatla gideceğiz onu da söylerseniz sevineceğim http://www.geocities.com/kurdistan_map/. bu adresede ülküdaşalarımız bir göz atarsa sevineceğim.sitede sözde kürdistan hayallerini güden sitelerin arasında her ne hikmetse bir kaç tane nurcu siteyede yer verilmiş.dileriz bu bile aynı dini ve aynı ülküyü paylaştığımız kardeşlerimizin uyanmasına vesile olur.
ALLAH`A EMANET OLUN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 13 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3 ... 11, 12, 13  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1