Susanlar konuşmalı
SUSANLAR KONUŞMALI
Artık Avrupa birliği Türkiyeyi hangi gözle gördüğünü, gelecekte, Türkiye için hangi planları kurduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.
Türkün ve değerlerinin hakimiyeti olmayan, parçalara bölünmüş, istediği zaman kullanacağı, kendisine hiç yük ve masraf getirmeyecek, tam aksine çevresindeki ülkelerin yükleri sırtına bindirilecek, artık milli bir duruş sergileyemeyecek bir Türkiye istiyor batı..
Batı bugünkü durumun alt yapısını çok hassas manevralarla, deneme-yanılma metodlarıyla, yanıldığı durumlarda bile belli bir yol katederek sabırla hazırlamıştır..
Gelinen nokta artık Batının, arzularını ambalajlamaya, süslü kağıtlara sarmaya gerek görmeden fütursuzca bize emrettiği noktadır.
O kadar fütursuzlaşmıştırki batı, Avrupa Birliği'nin 6 Ekim 2004'te açıkladığı "Türkiye İlerleme Raporu"nda, aynen şu cümle yer almaktadır:
"AB'''nin siyasi değerleri, Avrupa'nın Musevi-Hıristiyan ve hümanist kültürü üzerine inşa edilmiştir; ancak bu değerler, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir toplum tarafından da benimsenebilir" (m.7).
Af buyurun, halâ ”ne var yani bunda” diyebilecek eşekler için Anadolu lisanına tercüme edelim:
Kendi degerlerini terkedip benim Musevi-Hristiyan ve hümanist kültürüme karışacaksın…
Herhalde batı sevabına bizim, engizisyonu, köle ticaretini, kızılderililere, yahudilere ve daha nicelerine başarıyla tatbik ettikleri soykırımları bünyesinden çıkaran, kendi kültür değerlerinden bizim de feyz almamızı, faydalanmamızı istiyor….
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Üst Kurulu''nun hazırladığı rapora bakarsak, Batının bundan sonra emretmeye bile ihtiyacı yoktur.. Her devrin kemik kokusu almada ustaları, geldiğini hissettikleri bu yeni dönemde de en yağlı kemikleri kapabilmek için kolları sıvamışlar, “insan hakları eşittir batının paşa gönlü „ mantığıyla bir rapor hazırlamışlardır..
Bu rapora göre neredeyse Türk kelimesi ve Türkün milli/ manevi değerleri anayasadan kaldırılmalıdır.. Raporu yazan kuruyası eller, milli birlik/bölünmez bütünlük bahsinde bunun bizim için çok normal olabileceğini, ancak batılı için anormal olduğunü, ol sebepten dolayı ise anayasamızdan çıkarılması gereğinı belirtiyorlar..
Ne diyelim, herkes mayasının hükmünü işler. Bu raporu hazırlayanlar, imza koyanlar, ilim adamlığının değişmez temelini “Türk „kelimesine düşman olmak bilerek, bu raporu medyada savunan pabucumun aydınları da mayalarının hükmünü işlemişlerdir.. Onları suçlamak bize birşey kazandırmaz, tanıyalım ve unutmayalım yeter...
Asıl merak ettiğimiz sayın cumhurbaşkanımızın, vatanseverlik iddiasındaki partilerimizin, sivil ve resmi kurumlarımızın, milli intihara doğru itelendiğimiz bu günlerde seslerinin niçin çıkmadığıdır...
Askerimizin başına çuval geçerken, Kıbrıs pazarlanırken, Kuzey Iraktaki adaletsizlik ve zulüm balkonlardan seyredilirken, milli temellermize alenen kazma vurulurken, kahramanlar hapsedilip, hainler, katiller serbest bırakılırken, resmi araçlarla terörist ziyaretlerine gidilirken konuşmayı unutanların, resmi baloları başörtülü bayanlara yasak etmeleri ve sadece bu konuda gürlemeleri, ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Bağımsızlığımız ve Kıbrıs-Kerkük gibi milli davalarımız ise başörtüsünden çok daha önemlidir....
Mecliste göreve başlarken “ vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine namus ve şerefleri üzerine yemin edenler„
Ettiğiniz yemine sadık olduğunuzu göstermenin vakti çoktan gelmiştir..
Sesinizi çıkarın, namuslu ve şerefli insanlar olduğunuzu bizlere gösterin..
İşin siyaseti miyaseti kalmadı.Göz göre göre ülkemiz hakimiyetimizden çıkarılıyor, yöneticilerimiz “ koloni valisi„ durumuna düşürülüyor..
Herkesin şunu çok iyi bilmesinde fayda var....
Osmanlının son döneminde de Batı emperyalizminin kucağına oturan içimizdeki azınlıklar ve kemik meraklısı işbirlikçiler, Türkü yok ettiklerini zannetmişler, kefen biçmeye girişmişlerdi…
Türk milleti silkindi, Mustafa Kemal’i çıkardı. Onun önderliğinde o kefeni yırtarak, biçenlerin suratına fırlattı, Ergenekonu parçaladı..
Bu millet dara düştüğü zaman yine Mustafa Kemaller çıkaracak güçte ve kâbiliyettedir ve bunu tüm dünyaya ispat edecektir..
Ettiği zamanda eski müzmin hatasını tekrarlamayacak , yani ihanet edenlerin arazi olarak uygun şartlar için kış uykusuna yatmasına müsaade etmeyecek, mutlaka pislikleri temizliyecektir.
Namuslu olduğunu iddia edenler, namuslu davranarak (namussuzlar zaten kendilerini belli etmişlerdir) tavırlarını açık ve net olarak ortaya koymalı, makam ve mevkilerinden önce milleti ve vatanı düşünmelidirler...
Suya sabuna dokunmamanın tarafsızlık değil, pislik olduğunu herkes bilmeli.
Bugün konuşmamakta direnenlerin ve inatla balkondan seyredenlerin,yarın konuşmaya hakları kalmayacaktır..
Saygılarımla
İlhan Esen
|
|