Amerikan usulü hezeyanlar
AMERİKAN USULÜ HEZEYANLAR
Bu arada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD ile ilişkilerin stratejik ortaklık noktasında olumlu bir şekilde devam ettiğini söyledi. SSCB’nin dağılması ve doğu blokunun çökmesinden sonra Türkiyeyle ABD arasında gerçekçi bir stratejik ortaklık sözkonusu olamaz..Bu günkü durumda sadece Amerikanın ve İsrailin bölgedeki menfaatleri ,bu menfaatlere çanak tuttuğu müddetçe ABD tarafından ”aferin” le ödüllendirilecek bir Türkiyenin çok çetrefilli ilişkileri vardır..
Bakan olur olmaz ayağının tozuyla Türkiyeyi ziyaret eden ABD dışişleri bakanı Condolezza Rice ,Türk insanının ABD karşıtlığından rahatsızlık duyan Bush’un bir mektubunu Erdoğana getirdi..Mektubunda Bush, Erdoğan’dan, ABD’ye yönelik ‘olumsuz açıklamalara son vermesini’ ve Amerika dostluğunun Türkiye için önemini kamuoyuna anlatmasını istiyor. Ayrıca, Ortadoğu Projesi’nde işbirliği konusundaki sözlerinin arkasında durmasını öneriyor. (Erdoğan herhalde Türk milleti adına verdiği sözleri, detayli bir şekilde Türk insanına artık açıklamak zorundadır.). Rice de Türkiyedeki ABD karşıtlığının bir an önce önlenmesini talep ediyor ve Genişletilmiş Ortadoğu Projesi kapsamında ‘stratejik işbirliğini güçlendirmeyi’ öneriyor, ‘halklarımıza, ortak zengin geleceğimizi hatırlatmalıyız’ diyor.
Bu arada Wall Street Journal gazetesinden Robert Pollock efendi de çocuk azarlar gibi, Türkiyeyle ilgili bir yazı yazmış.. Erdoğan'ı "ödüllü ikiyüzlü" olarak niteleyen Pollock, ABD Başkanı George Bush'un Erdoğan'ı ilk tanıyan dünya liderlerinden biri olduğunu, Bakû-Ceyhan boru hattı, Ermeni soykırımının ABD Kongresi'nde tanınmaması, Türkiye'nin AB üyeliğine ABD desteği ve Abdullah Öcalan 'ın yakalanması için Amerika'nın gösterdiği çabalar gibi gerçeklerin unutulduğundan yakınmış. Hükümetin Türkiye'nin Amerika ile olan ilişkilerine önem veriyorsa kamuoyunun ABD ile ilgili önyargılarına sığınmak yerine bu önyargıları değiştirmek zorunda olduğunu öne sürüp,”aksi takdirde Türkiye kendisini Amerika'da dostsuz, Avrupa'da dışlanmış, ikinci sınıf, dar görüşlü, paranoyak ve marjinal bir ülke olarak bulabilir'' demiş Pollock efendi…
ABD dışişleri bakanının ve Pollock efendinin beyan ve yazıları birbirinden farklı, bağımsız ifadeler değil.. Rice ve Bush pek beceremeselerde, devletlerarası ilişkilerdeki nezaket sınırları içinde kalmaya çalışmışlar..Ancak bir sokak serserisinin ağzına yakışacak tehditleri ise Pollack sevabına üzerine almış..İki yarımı bir bütün haline getirdiğiniz zaman ABD nin gerçek yüzünü görebiliyorsunuz..
Bu arada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD ile ilişkilerin stratejik ortaklık noktasında olumlu bir şekilde devam ettiğini söyledi.
Herhalde ”olumlu”kelimesini millet olarak yanlış öğrenmişiz..Topyekün TDK sözlüğüne tekrar bakmakta fayda var..
SSCB’nin dağılması ve doğu blokunun çökmesinden sonra Türkiyeyle ABD arasında gerçekçi bir stratejik ortaklık sözkonusu olamaz..Bu günkü durumda sadece Amerikanın ve İsrailin bölgedeki menfaatleri ,bu menfaatlere çanak tuttuğu müddetçe ABD tarafından ”aferin” le ödüllendirilecek bir Türkiyenin çok çetrefilli ilişkileri vardır..
Benim, ABD tarafından resmi olarak ve taşeron kullanılarak yapılan tüm bu beyan ve yazılardan anladığım şudur:
Amerika, sayın RTE’ye ”seni o makama biz destekleyip getirdik.Bize sözler vermiştin.Ortadoğuyu benim menfaatlerim doğrultusunda değiştirmede, Amerikanın,batının ve kilisenin menfaatleriyle çatışmayan bir İslâm modelinin ortaya çıkarılmasında (Bu arada ABD, elinde hazır tuttuğu zat-ı muhteremi, ¨bu iş için” hazırladığını da hissettiriyor),Türkiyeyi,yapacağım askeri harekâtlarda istediğim gibi kullanabilmem hususunda bana kayıtsız şartsız destek olacaktın…Verdiğin bu sözleri tutmanı bekliyorum… Aksi halde Ermeni meselesini istediğim an geçirir, PKK’yı tekrar başınıza bela eder,Avrupadan seni dışlatır, dünyada yalnızlığa iterim….
Peki ABD’ye bu kadar pervasızca ve adeta Türkiyeyi enayi yerine koyarak konuşma cesareti veren nedir..
Çünkü artık Türkiyede beyni olan herkes düşünmeye başlamıştır..ABD’nin,kendisine, bölgemizdeki tek gerçekçi rakip olabilme potansiyeli bulunan Türk varlığını etkisiz hale getirebilmek ,gelecekteki muhtemel Türk lehine gelişmeleri önleyebilmek için her türlü oyunu oynadığını biliyoruz..Soydaşlarımız Kıbrısta katledilirken,Türk ordusunu, müdahele etmesi durumunda ABD tarafından 6.filo ile tehdit edilmesi unutulmadı.. Çekiç güçle PKK arasında ay ışıkları altında çok ateşli olarak yaşanan gizli sevdadan da haberdarız.Ermeni iftirasının, sadece bize karşı gerektiğinde gösterilmek üzere aba altında saklanan deynek olduğunun da.Başımıza geçen çuvalların acısını unutmadık ve unutturmayacağız.Irak halkına yapılan işkence ve tecavüzler Türkiyenin uydurması değil, tüm dünyanın nerdeyse naklen seyrettiği gerçekler..Büyük bir sahtekârlıkla Kerküğün çoğunluğunu oluşturan Türkmenleri demokratik yollarla ”hiç” e indiren ABD’nin bu marifeti de beynimize kazıldı.Batıyı ”Haçlı seferine” çağıran Bush’un sözleri halâ kulaklarımızda. Hepsini saymaya kalksak herhalde bu sayfalar yetmez.Bütün bunlara rağmen ABD’nin Türkiyedeki tepkiyi anlayamadığını iddia etmesi, tepeden emirlerle önlenebileceğini zannetmesi, bizi enayi yerine koymaktan başka birşey değildir..
Bütün bunlar su götürmez gerçekler olduğuna göre, ABD’nin hala Türkiyeden gözü kapalı bir aşk beklemesi,acaba ”ödüllü stratejik dostlar” nedeniylemidir..
Bu”dostlar”bile,Türk milletinin haklı tepkisi karşısında,arasıra ”öhö” diyebiliyorlarsa, ABD iyice düşünmelidir… Yeni bir ”stratejik” dost üzerinde şimdiden çalışmalar yapmak , bir başkasını misafirmi, gönüllümü, rehin mi bir türlü anlayamadığımız bir şekilde Amerikada ”mukim” bekletmek, % 90 lara varan Türkiyedeki Amerikan nefretini azaltabilecekmidir… Kendi menfaatleri için çok hassas dengelerle kabaca oynayan, yanına çektiği mayın eşekleriyle mayın tarlasına giren ABD, o eşeklerin ne tür bir zincirleme reaksiyonun düğmesine basmakta olduğunu ,ve bundan tüm dünyanın etkileneceğini artık görmelidir.. 300 yıllık toy delikanlı ABD ,5000 yıllık devlet geleneğinin,geçici olan ve el değiştirmesi hiç te zor olmayan maddi zenginlik ve teknolojiyle satın alınamiyacağını mutlaka öğrenecektir..Bu maddi zenginlikler elinden kaydığı anda ise ,kendi içindeki şu anda sosyal manada fitilleri ateşlenmeye hazır barut fıçıları, arka arkaya infilâk edecektir… Dünyadaki birçok küçük devlet artık korku içindedir..Tek güvenliği ise atom bombasına sahip olmakta görmektedirler…Barış eli uzatılarak bu güne kadar çoktan tamamiyle ortadan kaldırılmış olması gereken atom silahları,ABD’nin saldırgan politikası sayesinde gittikçe çoğalmakta, tüm insanlık için büyük tehlike teşkil etmektedir… Şu andaki ABD yönetimi,icraatlarıyla hem dünya barışı için, hemde Amerikan halkı için tehlikelidir..Mevki makam sevdasıyla bunlara destek vermek ise herşeyden önce insanlığa ihanettir… Zamanında ”kırmızı çizgiler” çiğnenirken, başımıza çuval geçerken, ”müzik notası” cıvıklığı yapanlar, birazcık yürek sahibi olup, gerekli cevabı verebilselerdi,bu günkü şamaroğlanı durumuna düşmez, daha saygın bir yere sahip olurduk…
Amerika bizi defalarca denemiş ve karşılık verebilme kabiliyetimizin olmadığı hükmüne varmıştır..Onun için bu kadar fütursuzdur…
Ama ABD yanılmaktadır..Bu günkü rezilliğimiz iplerin birilerinin eline geçmiş olmasından dolayıdır..İpleri kurtardığımız anda durum değişecektir..
Millet olarak hiç bir millete ve devlete potansiyel olarak düşman değiliz..Ama tokat yediğimiz zaman öbür yüzümüzü dönecek kadar da aciz değiliz…..
İnşallah zaman Türk milletinin gerçek karakterini tüm dünyaya gösterecektir ve bu çok uzak değildir..
Hürmetlerimle
İlhan Esen
|