Kerkük yanıyor
KERKÜK YANIYOR
Kerkükten son seksenyıldır olduğu gibi yine canhıraş feryatlar geliyor. Ankaranın beton duvarlarına çarpan feryatlar, yöneticilerin, bürokrasinin, demagoji labirentleri arasında boğulup gidiyor. Kerkükteki garip Türkmenim denizde gördüğü her dala elini uzatıyor, her söylentiye inanıyor ve gözleri Kuzeye doğru çevrili, gözyaşını dindirecek tozbulutunu bekliyor.
Dün ve bugün meydana gelen son olaylar ,yine Türkmenin garipliğini ,kimsesizliğini bir kere daha ortaya koydu. Kutsal bildikleri ve benliklerinin bir parçası saydıkları Musa Ali türbesine Tuzhurmatuda kürtler tarafından dün yapılan saldırı, Türkmenlerin sabrını taşırdı.En basit insani haklarına yapılan tecavüzü protesto etmek için yürüyüş yapan sivil Türkmenlerin üzerine ateş açıldı ,sekiz kardeşimiz şehid edildi. Bu gün de bu tecavüze karşı yapılan yürüyüş te aynı akibete uğradı ,bu sefer deAmerikan askerlerinin silahları üç kardeşimizi daha şehid etti. Recep beyin ve Abdullah beyin olaylarla ilgili beyanatları ,gayet rehavetliydi. -Kuzey Irakta kontrol sağlanmıştır.Türkmenlerin durumunu dikkatle takip ediyoruz.Kimse provokasyona kapılmasın. Daha önceki ”kırmızı çizgilerinden” ve ”nota” nın ne olduğunu ve müzik notasıyla karıştırılmamasını büyük bir ciddiyetle millete anlatmasından tanıdığımız büyüklerimiz yine alışılagelen taktiklerini kullanmışlardı. Acaba Amerikan elçiliği konuyla ilgili,Türk kamuoyunu yatıştırabilmek için bir açıklama yapsaydı , Bundan farklı olur muydu diye düşündüm ,ve kahrolarak kendime ”hayır” cevabını verdim.. Yaranın üzerine tuz biber ekercesine Kerkükten son acı haber de geç saatlerde geldi. Medeniyetten hiç nasibini alamamış ,aşiret seviyesinden yukarı çıkamamış Kürtler ,Kerküğün büyük şehidi Ata Hayrullahın heykeline kirli ellerini uzatmışlar ve heykeli tahrip etmişlerdi. Olayları salim kafayla düşününce ve Amerikanın Iraktaki sıkıntılı durumunu,hergün amerikaya gönderilen Amerikan askerlerinin cesetlerini , bu durumun Amerikan iç politikasındaki yarattığı,yönetime karşı Irak politikasından dolayı oluşan tepkiyi yanyana koyunca bazı neticelere varabiliyoruz. Evet Amerika Kerkük ve çevresindeki bu olayları körükleyerek ,Türk askerini Bağdat taraflarına çekmek ,bu sayede öldürülen Amerikan askerlerinin sayısını azaltabilmek ,kendi askeri yerine Türk askerini hedef tahtası haline getirmek isteyebilir. Mesele yüzdeyüz böyle olsa bile ,bunun çaresi sadece seyretmek değildir. Asker göndereceksek bu işi bir an önce ,ama mutlaka Kerkük ve çevresinde bir etki alanı elde ederek yapmalıyız. Evet artık Türk askeri bira an önce ,Amerikan menfaatleri için değil ,hatta ve hatta oradaki Türkmen kardeşlerimiz için de değil ,ama kendi istikbâlinde ortaya çıkacak tehlikeleri bertaraf etmek için Irağa girmelidir.Kuzey Irakta Türk askeri etkili olmalıdır ve bunu mutlaka Amerikalılara kabul ettirmelidir. Bu arada milletimizin de bu konuda üzerine serpilen ölü toprağı bir an önce kalkmalıdır.Provokasyon amacıyla değil ancak Türk milletinin topyekün sesini, Türkmenlerin yanında olduğunu, hem aşiret bozuntusu Kürtler ,hem de 300 yıllık devlet olan Amerika, gür bir şekilde duymalıdır.Bu konudaki en büyük sorumluluk ise hiç şüphesiz Ülkücülere düşmektedir.Bu işin öncülüğünü Türkiyenin dört bir yanında bir an önce başlatmalıdırlar. Kırmızı çizgi konusunda biraz ciddi olabilseydik ,askerlerimizin başına çuval geçirildiği gün , İncirlikten şehre inmiş 11 Amerikan askerini şu veya bu sebeple tutuklayıp başlarına çuvalı geçirebilseydik, Amerikaya ve aşiret bozuntularına gerekli mesajı verir , bu gün bu hallere düşmezdik . Sadece savaş karşıtıyım ,Amerikan emperyalizmine karşıyım diyerek hem dün ,hem bugün Türk askerinin Irağa girmesine karşı çıkanlar ,cinayeti seyretmenin suça iştirak sayılacağını acaba ne zaman öğrenecekler.Ya da gözlerimizi boyayarak şuurlu bir şekilde Amerikan emperyalizminin uşaklığını mı yapıyorlar. Artık Türkiye köklü bir devlet olduğunu göstermeli ve Amerikan şartları üzerinden pazarlık yapma yerine kendi şartlarını ortaya sürerek ciddiyetle bunun arkasında durmalıdır. Bu günkü hükümet ,Kuzey Irak konusunda bu güne kadar (sahnelenen tiyatroları hesaba katmazsak) Hep Amerikanın dümen suyunda gitmiş ,diplomasi savaşında aşiret reislerine yenik düşmüştür. Artık bir an önce toparlanmalarını ,beşbin yıllık bir devletin yöneticilerine yakışır kararlılıkta bir politika izlemelerini bekliyoruz. Bu Devlet bu millet aciz değildir.Sırp asıllı Sokolluyu bile bir Türk devlet adamı gibi davranmaya mecbur etmiştir.Türk milletinin vazife verdiği her yönetici de milletin vakarına yakışır şekilde hareket etmeye mecburdur. Hürmetlerimle İlhan Esen
KERKÜĞÜM Terimizle yoğruldun, gönlümüzle sarıldın , Türklük adlı ağaçta, bir körpe daldın Kerkük. Sahibin gafletteydi, zalimce koparıldın , Gövdeden uzak düştün, sarardın soldun Kerkük.
Ananın terkettiği, garip yavru ceylandın, Hoyratlara sarıldın ,masallara inandın, Bırakıp gidenleri, geri gelecek sandın, Bin defa katledildin, bin defa öldün Kerkük.
Yıllar yılları yedi, zaman umudu yıktı, Hoyratlar ağıtlaştı, ufkuna kâbus çöktü, Her gelen sana vurdu, her gelen seni yaktı, Öz evlada yabancı, girilmez yoldun Kerkük.
Ekmeğimi yiyenler, düşman olup bakıyor, Nereye el uzatsam, hep elimi yakıyor, Dağın mayın eşeği sana sahip çıkıyor, Türkmenle dopdoluydun, hırsızla doldun Kerkük.
Vatanımsın, gülümsün, kara bahtı gülmeyen, Kimseye yâr olmasın, Türkmene yâr olmayan, Soyumun yüzkarası, dar günde soy bilmeyen, Aslını inkâr eden, soysuza kaldın Kerkük .
Kucağından uzakta, her gece üşüyorum, Bir tutam toprağını, boynumda taşıyorum, Zannetme ki canlıyım, zannetme yaşıyorum, Ayrılırken canımı, çekip te aldın Kerkük.
Güneş benim tapumdur, gün doğdukça benimsin, Deniz dalgalandıkça, kar yağdıkça benimsin , Ölsem de mezarıma, yel değdikçe benimsin, Kıyamete kadar sen,Türkmenin oldun Kerkük
İlhan Esen
|