Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - FETHULLAH'ÇILAR ARTIK TASFİYE EDİLMELİ!
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4 ... 10, 11, 12  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 12 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
MeRsİnLi
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 15, 2005
İletiler: 186
Şehir: TÜRKİYE (MERSİN)

İletiTarih: Çar Nis 18, 2007 1:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

çok güzel bir tespit. ben 2 yıl onların aralarındaydım korkunç

bir hızla ADALET ve EMNİYET teşkilatlarında kadrolaşıyorlar.

inanılmaz boyutlara ulaştı. yönetimde ve diğer teşkilatlarda

kilit noktalarında onların adamı var bunu dur demek lazım yoksa durum

çok vahim...

saygılar....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pzr Nis 22, 2007 12:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Tarikatlarin peşinden gidenler aşağıdaki yazıyı okuyun fikriniz değişecektir inşallah aksi olursa ne diyelim ALLAH (c.c.) islah etsin sizi Sadece f.gülen değil tüm tarikatler tasfiye edilmeli


GÖZARDI EDİLEN BÖLÜCÜLER: TARİKATLAR
Mehmet DEREBEYOĞLU
Dini konularda ne yazmaya ne de görüş açıklamaya ehil olduğumu zannetmiyorum. Ancak uzun zamandır yaptığım araştırmalar, okuduklarım ve yıllarca yaşadıklarım bilgi hafızamda depolansada yazmak ihtiyacı duymadım.

Ancak Türkiye'de bir tarikat gerçeği var. Bu grupların gırtlağına kadar siyasetin içine girmesi merakımı dahada artırdı. Biraz daha derinlere inmek gerekti.

Müslümanlığın Peygamber Efendimiz elçiliğiyle insanoğluna tebliğinden yaklaşık 500 yıl sonra ortaya çıkan ve özellikle Türkler arasında yaygınlaşan tarikatlar, bugünün Türkiye'sindeki konumları dikkate alındığında zihnimizde şüpheler doğurmaktadır.

İslam'da Allah'la kul arasında aracılık müessesesi veya ruhban sınıfı yoktur. Hristiyan cemaatinde ve bazı şii gruplarda bu mevcuttur. İnsana şah damarından daha yakın olan Allah'a erişmek ulaşmak için neden aracılara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir İlahiyat hocası ile konuşurken bana sormuştu. Veli nedir diye. Bende cevap vermiştim "Allah Dostu" diye. O gün bana öyle bir cevap verdiki bütün zihnim alt üst oldu. Sen Allah'ın Dostu değilmisin?

Bu sohbetlerden sonra çok araştırdım ve şu gerçeğe ulaştım. Türkiye'nin dışında diğer islam ülkelerinde bu kadar yaygın ve örgütlü ve bol olmayan tarikatlar neden Türkiye'de zemin bulmuşlardı.

Bu tarikatların başındaki sözde şeyh veya hoca efendiler gerçekten ermiş, alim olan Allah dostlarımıydı. Allah'ın VIP tabir edebileceğimiz böyle dostlarımı var? Osmanlı saraylarında görmediğimiz haşmette lüks mekanlarda yaşayan, en pahalı lüks ithal arabalarla gezen bu zevat müritler fakr-u zaruret içinde yaşarken, Allah'ın inayetine kavuşmuş özel insanlarmıdır? Neden şeyh postu için Allah'ın evi bildiğimiz camilerde cinayetler işlenmekte ve ört bas edilmektedir?Neden Müslümanlar Allah'a ulaşmak için bu şeyh efendilerin aracılığını kabul ediyorlar?

Sözün kısası: İslam'da tarikat diye bir müessese yoktur. Bunlar sonradan dünya işleri ve çıkarları için uydurulmuş ve kendilerini şeyh olarak tanıtan kişilerde İslam dışına taşmış cehennemde en uygun makamlar kendilerine hazırlanmış günahkarlardır. Genelde bu tarikatların yoksul halk kesimleri arasında etkin olduğuda dikkate alınırsa çaresizlik içindeki masum insanların bu tuzağa çok kolay düştüklerini müşahede etmekteyiz.

Kur'an ışığında bu tarikat ve aracılık hususlarında geniş bilgi edinmek isteyenlere Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Abdülaziz Bayındır Beyefendinin "Kur'an Işığında Tarikatçılığa Bakış" ve "Aracılık ve Şirk" kitaplarını incelemelerini tavsiye ederim.

Benim içimi kemiren bir kurt var. Türkiye'de bu kadar çeşit çeşit tarikat var. Hepside birbirinden farklı. Eski zamandaki hoşlanmadıkları veya işlerine gelmeyen bir Diyanet İşleri Başkanımızı görevinden aldırmak için 70000 fasulye okuyanından, falan parti iktidara gelsin diye camide bakire kızlara tuz okutanından, Cannes plajlarında çıplak bikinili kızların arasında jet-sky'e binenlerine kadar var oğlu var.

Biz Türk Milleti olarak milli ve manevi değerlerimiz etrafında bir bütün olmaya çabalarken, bu millet bu tarikatlar marifetiyle neden böyle parça parça bölünmektedir. Tarikat ve aracılık kavramı hristiyanlara mahsus bir husus iken, acaba bu işin içinde Türkleri ve Müslümanları mahvetmek isteyen batılı güçler ve kilisemi var işin içinde diye kendimi sormaktan alıkoyamıyorum. Cenab-ı Allah kafirlerle dost olmayın derken, bu diyologçularda nereden çıktı? Karargahı neden Amerika'da kurdu? Neden bizim bildiğimiz eski solcular, koministler, azınlık ırkçıları, liberaller kol kola Türklüğü inkar ederk Türkiyeli oldular. Neden hukuk dışı birer oluşum olan bu cemaatler sivil toplum kuruluşu muamelesi gösterilerek korunmakatdır? Neden en büyük düşmanları Mustafa Kemal ve Kemalizm?

Bugünkü iktidar sahiplerinin neden pek çoğu bu tarikatlarla ilişki içinde? Gece ev toplantılarında bilmem ne hocanın elini öpme duasını alma peşinde? Neden bu tarikatlar hepside aynı yönde bugünkü iktidarın arkasında? Neden hepside bir anda AB hayranı oldu? Bu işin içinde tarikat ve siyaset arasında bir çıkar birliği oluşmuş. Çaresizlik içinde kıvranan yoksul kesimler belli tarikatlar çevresinde toplanmakta, şeyhlere kutsallık atfedilmekte ve Türk Milleti en hassas yerinden avlanmakta ve oy depoları oluşturulmaktadır.

Dün Mafya-Siyaset-Bürokrasi üçgeninde oluşan çıkar birlikleri için temiz toplum isteyenler, ışıkları söndürüp yakanlardan nedense hiç ses çıkmıyor. Siyasi kadrolar bu tarikatlar içinden gelenlerle şekillendirilirken bürokraside de aynı kadrolaşma hızla devam etmektedir. Kendilerine engel gördükleri Türk Silahlı Kuvvetleri'de kendi aralarındaki meclislerinde, toplantılarında kötülenmekte ve gerekirse yeniden ordu kurulur diye ordu küçümsenmektedir. Ve İran örneği verilerek; İran'da Şah'ın ordusu dağıtıldı yeniden ordu kuruldu diyebilmektedirler. Neden bunlar gündeme gelmiyorda iş başörtüsü ile kamufle ediliyor?

Sonuç olarak vardığım nokta şudur:

Tarikatlar islam dışı birer teşkilatlanmadır. Müslümanları İslam'ın özünden ve ışığından uzaklaştırmaktadır. Siyasi ve ekonomik çıkarlar için oluşmuştur. Millet istismar edilmektedir. Bu oluşumlara, dinleri imanları para olan ekonomik devlerde çıkarları icabı göz yummaktadır. Türkiye hızla İranlaşma tehdidi altındadır. İran'daki Ayetullahların yerini Türkiye'de Tarikat şeyhleri almıştır.

Kadir Gecesi dışında; İslam'da ve Kur'anda olmayan kandil gecelerinde Allah'a isteklerin ve duaların ulaşması için şu kadar şunu oku, şu kadar bunu oku diye kitaplar yazılmakta bu kitaplar kitapçılarda cami yanlarında satılmakta ve Müslümanlar uyutulmaktadır. Sanki Haşa Allah'ın telefon numarası varmış gibi sayılar verilmektedir

Bu gidişat Türk Devleti'nin geleceği ve Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü sağlıklı güçlü bir nesil açısından büyük tehdit oluşturmaktadır.

Referansımız islam diye ortaya çıkanların, AB gayretleride samimi olmayıp, ulaşmak istedikleri hedefe varmak için kullandıkları bir göz boyamadır. Olmayacağını bile bile, kendi amaçları için bir yerleri memnun etmek bir yerleri uyutmak için kullandıkları siyasi bir sermayedir.

Devlet Bahçeli; Din'le herhangi bir alakası olmayan sol tandaslı ulusalcıların olduğu kadar, bu gruplara kapısını açmadığı ve bu sözde cehennem odunu olacak şeyhlerin elini öpmediği için de hedef tahtasıdır.

Ey Türk Titre ve Kendine Dön demekle bu iş olmuyor. TÜRK'ÜN GERÇEKTEN SARSILMAYA VE KENDİNE GELMEYE İHTİYACI VAR.

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

NE MUTLU ALLAH'IN KENDİSİNE ŞAHDAMARINDAN DAHA YAKIN OLDUĞUNU BİLİP İSLAM'I GERÇEKTEN YAŞAYANLARA.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
ismail_
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 10, 2006
İletiler: 23

İletiTarih: Pzr Nis 22, 2007 12:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Feytullan Gülen Hoca Nur cemaatinden ayrıldık dan sonra kurmuş oldugu bu teşkilat Rahmetli Özal ın zamanından buya büyümeye başlamıştır. Onun için dirki yükselişine kimse dur deyemez neden diyecek olursanız Gelen hükümetler ve abd bile karışmıyor ve içimizden birileride bunların için dedirler.Feytullah Hocanın en iyi yaptığı iş ise bence Her yereYani ÜLKEŞLERE okul açmasıdır.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Pts Nis 23, 2007 2:14 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

İsmail kardeş... Ne anlatmaya çalışıyorsun, söylediklerinden birşey anlamıyorum....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Nis 23, 2007 2:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

tamerr demiş ki;
Alıntı:
İsmail kardeş... Ne anlatmaya çalışıyorsun, söylediklerinden birşey anlamıyorum....

son derece haklı bir soru.İstersen ben anlatmaya yardımcı olayım.
Feytullan Gülen yazılışından ki h yerine daktilo hatası ile n yazmış,ne olduğu belli.Şahıs fethullahçıdır ve banlanmıştır.Dikkatine teşekkür ederim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
saydere
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 24, 2007
İletiler: 5

İletiTarih: Pts Nis 23, 2007 6:28 pm    ileti konusu: SELAMÜN ALEYKÜM Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli ülküdaşlarım bu forumda yazdığım ilk yorumum,benimde öğrenmek istediğim kafama takılan bir soru var.Ben bu malum cemaat ve liderinden bahsetmeyeceğim benim merak ettiğim koskoca Türk devleti bu tehlikenin farkında değilmi ki bu oluşuma bir önlem alamıyor yoksa devletin her kademesi bir bir ele mi geçirildi?Bu oluşum tüm hızıyla katlanarak kendine taraftar toplamaya devam ediyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Sal Nis 24, 2007 12:57 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hemen bir örnek vereyim; şu an Milli Eğitimdeki kadrolaşma çabaları tüm hızıyla devam etmektedir, okul müdürü atamalarında kendilerinden olmayanları ayıklamaları, kimdir, necidir, neredendir şeklinde araştırma yapmaları, kendilerinden olmayanlarının hakedilmiş haklarını vermemeleri, hiç alakası olmayan şahısların belli kademelere getirilmesi vs vs vs bunun gibi diğer yerlerde de (belediye kuruluşları başta olmak üzere) oluşumlarını yani ele geçirmelere devam etmeleri.....umarım soruna kısa ama net bir cevap olur.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Cum Nis 27, 2007 11:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Vicdanınıza Sorun!


“Sahte Dindarlar”ın Değil,
ALLAH [c.c.)’a Kul Olanların,
Kula Kulluk Yapmayanların Yazısı!
“Size bir Türk Atasözü hatırlatalım; İnsaf, dinin yarısıdır. İnsaf nedir? Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adalet.”
Türkiye’de makul büyük çoğunluğu sömüren, istismar eden bir zümre var. Bu zümre, bazı tarikat ve cemaatlerden ve onların medyadaki uzantılarından oluşuyor.
Bu zümrenin en büyük rahatsızlık sebebi giderek dindarlaşan toplumun, bazı tarikat ve cemaatlerdeki yozlaşmayı, ticarileşmeyi, sömürü ve istismarı görmesidir. Çünkü giderek dindarlaşan toplum, cemaat ve tarikatları sorguluyor ve onların gerçek yüzünü görüp ihtiyatlı bir duruşa geçiyor.
Bir dönem İmam Hatipler üzerinden dini ve toplumu istismar eden bu sahte İslamcı cemaat ve tarikatlar bu konuda başarılı da oldular. Tarikat ve cemaatlerin sevdikleri, İmam Hatipler, Kur’an, Peygamber, İslam ve ALLAH (c.c.) değil, bunları seven saf makul çoğunluğun yolunacak kaz olmaları idi. Bu büyük makul çoğunluk din adına bir soyulursa ortaya çıkacak para, pul, güç ve iktidar nasıl olsa 77 nesillerine yeterdi. Aslında bu cemaatlerin ve tarikatların temelde dinle bir ilişkileri yoktu. Sevdikleri din değil, yolunacak dindarlardı. Ama bu açıkça söylenemezdi.
Devlet uyanıp da sömürülen geniş makul kitleyi cemaatlerin ve tarikatların elinden kurtarınca bu sefer devleti “din ve İmam Hatip düşmanı” ilan edip halkı kandırdılar. Devlet ve Ordu’ya karşı “Din elden gidiyor, laikler İslam’ı yok edecekler!” diye bir söylem geliştirdiler ve “din elden gidiyor korkusu”nu halk içinde yabancı devletlerin ve masonların da desteği ile yaydılar.
Ancak Türkiye’nin AB üyeliği, ABD ve İsrail ile ilişkileri konularında açık vermeselerdi bu sahte İslamcı cemaat ve tarikatlar inandırıcı da olabilirlerdi. Açığı şöyle verdiler; AB üyeliği sahte cemaatçiler ve tarikatçılar için “özgürleşme” anlamına geliyordu. “Özgürleşme”den anladıkları da bu milletin kendi değerlerinden kopartılarak (bizzat kendi elleri ile, yani cemaat ve tarikatlar aracılığı ile) Siyonizm’e, Batılı değerlere ve Hıristiyanlığa asimile edilmesiydi. Böylece sahte dindar, sahte cemaat ve sahte tarikatçıların AB, ABD ve İsrail’de değeri artacaktı.

İstiklal Savaşı’nda bunların müfritlerinden bazıları Hıristiyanlara, Yunanlılara, İngilizlere yani küffara karşı çıkılmaması için fetva vermiş, “Kafire karşı savaşan gerçek Müslümanların katli vaciptir!” demişlerdi. Ve hatta köylerde “Gerçek Müslümanların katli vaciptir!” diye gezmişlerdi. Ve hatta köylerde “Hürriyet sizin (gerçek Müslümanların) olsun, bize kafire kulluk yeter!” demişler ve küffara karşı savaşan makul büyük çoğunluğa karşı düşmanla birlikte savaşmışlardı.

Düşmanla birlikte gerçek Müslüman halkı yağmalamış, öldürmüş ve vahşice şehit etmişlerdi. Şiirlerinde, yazılarında, “Türkiye sizin olsun, bize ABD’ye, AB’ye, Siyonizm’e kulluk yakışır; siz makul büyük çoğunluk olarak kafirleri üzüyor ve ALLAH (c.c.), Hz. Muhammed (S.A.V.), İslam’ın bayraktarı Türkler, Kur’an-ı Kerim, “dini istismara son” diyorsunuz herzesini yumurtlayanlar ve yiyenler bile çıktı.


Demokrat Parti İktidarı ile önce sevindi sahte cemaat ve tarikat mensupları ama sonra ise üzüldüler. Sahte dindarların, din baronlarının, din sömürücülerinin umutlarını “AB üyeliği” süreci tazeledi. Bu süreçte “İslam” gerçek Müslümanları, aynen İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi aldatıp, kulları oldukları Siyonistler’e ve Haçlılar’a satabilirlerdi. Ama millet bu defa da akp İktidarı’nın yolsuzluklarını, hırsızlıklarını, Cumhurbaşkanlığı için kendi kurdukları Kur’an kurslarını bizzat yıktıklarını, Meclis’te mutlak çoğunluğa sahip olmalarına rağmen başörtüsü yasağını kaldırmadıklarını, AB’ye, ABD ve İsrail’e kulluk edip kendi milletine küfrettiklerini, vatanı sattıklarını, dini maske olarak kullandıklarını, ABD’nin arkasına
saklanıp kendi devleti ve ordusuna karşı komplo kurup düşmanlık yaptıklarını görünce Kur’an’a, Atatürk’e, vatana, devletine, peygamberine daha fazla sarılmaya başladı.
Sahte dindarlarda, din sömürücülerinde ve akp’de panik büyüdü. Sahte andıçlarla ve günlüklerle akp’liler ve İslam düşmanı sahte cemaat ve tarikatlar peygamber ocağı Ordu’ya saldırmaya başladılar.

İmam Hatip mezunu bazı sahte dincilerle, İslam düşmanı sahte cemaat ve tarikatların da içinde bulunduğu ABD’nin, AB’nin, Siyonizm’in ve Vatikan’ın akp Hükümeti; bugün Vatikan’a ve Siyonizm’e kulluk için en büyük gayreti gösterirken, makul büyük kitlenin birden desteğini çekivermesi ve rte’ye, bu Hükümet’e, bunu destekleyen sahte İslamcı medyaya mesafeli oluvermesi üzerine, akp’nin tanrıları sahte milliyetçileri, sahte ulusalcıları, sahte solcuları, sahte Atatürkçüleri ve masonları harekete geçirdi. İşte bu yüzden akp ile aynı safta duran Vatikan’ın ve Siyonizm’in kulları olan sahte İslamcılar yeni açıklar verdiler.
Halkı “AB üyeliği, Türkiye’de din ve vicdan hürriyetini ibadet hürriyetini teminat altına alacak.” diye kandırırlarken, AB ülkelerindeki İslam’a, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’e küfürleri ve yasakları açıklayamadılar.

İşte burada yine açık verdiler; çünkü bağlı oldukları AB, ABD, Siyonist ve Haçlılar, “Biz sizin gibi maske takmayız! Paranızı, iktidarınızı verdik; bizim için çalışacaksınız. Biz de İslam’a küfredeceğiz. Siz sahte dinciler, sahte tarikatçılar, sahte cemaatçiler para ile bize kendinizi ve dininizi satmadınız mı? Sahtekar herifler! Gidin milletinizi ve devletinizi AB’de din ve vicdan hürriyeti var diye kandırmaya devam edin. Yoksa ipliğinizi pazara çıkarırız!” diyordu.


Fakat makul büyük kitle artık AB üyelik sürecine inanmıyordu. Arzuladıklarının tam tersine “dini özgürlükler” daha da azalacaktı. Bu sefer ayaklarını “gaz”dan çekip AB sürecini yavaşlattılar. Bu da soruna sebep oldu. AB, ABD, Siyonistler ve Vatikan “Verdiklerimizin karşılığını isteriz! Sevr’i realize edin, yoksa sizi de Saddam gibi asarız!” diye tehdidin dozunu artırdı. Son bir gayretle seslerini yükselttiler, “AB üyeliği, dini hürriyetleri teminat altına alacak; üstelik Atatürk bile çağdaş medeniyet düzeyi demedi mi, AB üyeliğimizi kimse engelleyemez!”
“İnsafsız, namussuz, şerefsizsiniz ve üstelik satılmışsınız!” dedi, geniş makul kitle. Danimarka, Peygamber Efendimiz’e küfredenlere ödül verirken, Fransa, Almanya, Hollanda, İngiltere, ABD ve de İsrail “İslam’a karşıyım!” diye feryat edip, İslam düşmanlarına destek verirken RTE, Fethullah Hoca, Zaman, Vakit, Yeni Şafak, Türkiye ve diğerleri “Hala nasıl AB üyeliği?” diyebilirlerdi.

Büyük makul (gerçek Müslüman) kitle bir daha bağırdı; “İnsafsız, namussuz, İslam düşmanı, sahte Müslümanlarsınız siz! ALLAH (c.c.) sizleri 77 ceddinizi lanet….”

Güvenilir anketlerden toplumun samimi dindarlığı çıkınca bundan bile rahatsız oldular. Neden? Lafa gelince Müslüman, üstelik İslamcı olduğunuzu söylemiyor muydunuz? Ama artık makul çoğunluk (gerçek Müslümanlar); akp’nin, rte’nin diğer güya İslamcıların gizledikleri yüzlerini görmüşlerdi.
İmam Hatipler’deki ve “başörtüsü”ndeki riyaları ortaya çıkınca, gerçek Müslümanlar’dan duydukları rahatsızlık daha da arttı. Nasıl olur da gerçek Müslümanlar giderek akp’den, bazı cemaat ve bazı tarikatlardan uzaklaşabilirlerdi.

Halbuki Vatikan, Siyonizm, ABD, AB ve İsrail destekli sahte Müslümanlar, yani emperyalizmin ve Siyonizm’in kulları bir sürü tezgah kurmuşlar, gerçek niyetlerini ve amaçlarını gizlemek için sanki Türkçe dünya dili değilmiş gibi “Türkçe’yi dünya dili haline getirmeye çalışıyoruz! Bilim olimpiyatlarında milletin yüzünü ak ediyoruz!” (Sanki Nejat Veziroğlu, Gazi Yaşargil, Mehmet Öz, Oktay Sinanoğlu ve daha ismini sayamadığımız birçok bilim ve fikir adamı bu okullardan mezun oldu. Kısacası bu yalanı kimseye yutturamazsınız!)
Baktılar ki, şarlatanlık para etmiyor, bu defa da milletle devleti karşı karşıya getirmeye, başörtüsünü ve İmam Hatipleri bahane ederek devleti İslam düşmanı ilan edip, kendi İslam düşmanlıklarını gizlemeye çalıştılar.
Amaç devletle milleti birbirine düşürerek, devletin yanından milleti çekmek, yani devletin kolunu kanadını kırmak.

Bu sahte İslamcı, istismarcı bazı cemaat ve bazı tarikatların insafı ve İslam’a inancı yok! Vicdanları yok!

Varsa eğer vicdanlarına sorsunlar,rte’nin, akp’nin yolsuzlukları, hırsızlıkları, akp’li belediyelerin yolsuzlukları, bakanların, milletvekillerinin istismarlarına nasıl göz yumup hala devlete, Atatürk’e, Ordu’ya ve gerçek Müslümanlara saldırabiliyorlar

! Nasıl Beyt’ül Mal’a el uzatabiliyorlar? Nasıl tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyebiliyorlar?


Bunlar gerçekten Müslüman mı; yoksa CIA’in, MOSSAD’ın, MI6’in, Vatikan’ın ve Siyonizm’in içimize saldıkları maskeli Truva Atı sakinleri mi? Sizin hiç insafınız ve imanınız olmaz mı; siz hiç utanmaz mısınız?


Türkiye’nin en hırsız belediye başkanının çiçek kokan vadisinde yalakalık yapmak mı sizin işiniz? Hırsız ortaklığını, yolsuzluk ve ihanet ortaklığını, Müslümanlığı, Hoca Efendi’yi ileri sürerek ne kadar daha saklayabilirsiniz ki?


Dinsiz, imansız Vatikan, Ermeni ve Siyonist kulları olduğunuz hiç ortaya çıkmayacak mı sanıyorsunuz? Sizin hiç insafınız yok mu sahtekar, sahte İslamcılar?


Ermeni, Rum, Süryani olduğunuzu gizleyip “Müslümanım!” diye ortalıkta gezen sahtekar sahte İslamcılar, İslam düşmanı sahte İslamcılar, korkunuzu anlıyoruz. Statükonuz, yani kurduğunuz soygun ve istismar tezgahı bozuluyor diye korkuyorsunuz. Her defasında para ile Mason, CIA, MOSSAD, Vatikan ve Siyonizm desteği ile delip geçtiğiniz adalet ağının, toplumsal vicdanın bu defa sağlamlaşması ve sizin de ABD’lerden, başbakanlık koltuklarından, CIA, MOSSAD, MI6 ve Vatikan’ın himayesinden alınıp adalet önünde hesap verenlerden olma ihtimalinizin yüksekliği kabusunuz oldu değil mi?


Vicdanınıza sorun bir, sizin hiç istismar etmediğiniz bir şey oldu mu?


Vicdanınıza sorun bir vicdansız sahtekarlar, “Demokrasi bizim için araç!” diye gerine gerine konuşmalarınızı nasıl unuttunuz!


Vicdanınıza sorun bir, halkı İslam, Kur’an, Hz. Muhammed (S.A.V.), ahlak ve vicdan adına sömürdüğünüzde hiç yüreğiniz acı ile burkuldu mu? Hiç burkulmadı değil mi sahtekar sahte İslamcılar?
Halka, günlük maişetini çıkartmakta zorlanan esnafa, zorla gazete satarken hiç vicdanınız sızladı mı? Gencecik fidanlara hizmet adı altında köle gibi bila bedel karın tokluğuna gazete dağıttırırken hiç vicdanlarınız sızlamadı değil mi?
Esnafın “Bıktım şu Zamancılardan; alalım şu gazeteyi, verelim haracımızı da kurtulalım, zıkkım olsun!” diye feryat edişini size anlattıkları halde, hiç vicdanınız sızlamadan “Boş verin onların söylediklerini!” derken de hiç utanmadınız değil mi?




Vicdanınıza sorun bir, “TSK’yı, ABD, AB ve İsrail’le bağlarız, Emniyet’teki kadrolaşmamız ile bürokrasiye iyice sızarız, Hoca da Masonlar’la işbirliği yapar, bu Beton Mustafa’nın Cumhuriyet’ini batılılarla birlikte yıkar, askeri de ayakkabı boyacısı yapar ve darbe nasıl yapılır, Ordu’ya da gösteririz!” derken, yani Siyonizm’e ve Masonluğa kulluk yaparken hiç utanmadınız değil mi?


“Yargı da Fethullah Hocacı oldu. Yargı’yı ele geçirdik, sistemi şimdi yıkacağız! Askeri mezbahaya göndereceğiz. Atatürk heykellerini toz yapıp savuracağız! Devlet elimize geçiyor!” derken hiç vicdanınız sızlamadı değil mi?


Hiç şehitlerimizin, peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in ellerini yakanızda hissetmediniz değil mi? Ama nasıl hissedeceksiniz ki, sizin rabbiniz Vatikan, Siyonizm, ABD, İngiltere ve AB oldu. Peygamberiniz ise Dolar.


Vicdanınıza bir sorun, üniversitelerde başörtülü kızları ortalığa salıp AB, ABD, İsrail, Vatikan ve Masonlarla devleti yıkma ve bölme çalışmaları yaparken hiç utanmadınız mı?


Siz sahtekar sahte Müslümanlar, Siyonizm’in, Vatikan’ın, ABD’nin, AB’nin ve İsrail’in İslam maskeli kulları! Siz üniversiteyi, bilimi, demokrasiyi, adaleti, hakkı, hukuku değil, şeytana hizmetkarlığı iyi bilirsiniz!


Siz sahtekar sahte Müslümanlar, gerçek Müslümanları, yani makul çoğunluğu istismar ederken, bir yandan Kürtçülük, bir yandan Ermenicilik, bir yandan Mason ve Siyonizm uşaklığı yaparken hiç utanmadınız değil mi?


Sizin hiç ahlakla, hiç ilke ile, hiç vicdanla, hiç insanlıkla ilginiz oldu mu? Siz ne kadar gerçeklerle ilgilendiniz? Hiç ilgilenmediniz! Sahtekarların gerçekle ne işi olabilir? Siz hiç kulu olduğunuz Vatikan’dan, Siyonizm’den, ABD’den, AB’den habersiz manşet atıp haber yaptınız mı? Hiç putlarınızdan, yani şeytandan talimat almadan gazetecilik yaptınız mı?


Vicdanınıza bir sorun, Siyonizm’in, Vatikan’ın, AB’nin, ABD’nin kulu olarak yargısız infaz yapmaktan, karalamaktan, yüreğinizde bir yer kanıyor mu? Kanamaz! Çünkü yürek ve vicdan yok sizlerde sahtekar sahte Müslümanlar!


Sorun vicdanınıza!


Siz aslında insafsız, vicdansız, Siyonizm ve Vatikan’ın maskeli, sahte Müslümanlarısınız!


Siz ABD’ye, AB’ye, Vatikan’a “Nasıl, iyi ihanet etmiş miyim?” diye sorup aferin bekleyen zavallılarsınız!


Siz gerçek Müslümanların kanını emen, onlardan topladığınız paraları Ermeniler’e, Siyonistler’e, İslam düşmanlarına, Türk Milleti ve Türk Devleti’nin düşmanlarına bağışlayarak “koruma” ve “himaye” dilenen zavallı korkak hainlersiniz!


Siz gerçek Müslümanları yiyen yamyamlarsınız!


Evlerde, yurtlarda barındırdığınız çocukları “İslamlaştırıyoruz!” diye insan olmaktan çıkarıp Vatikan’a ve Siyonistler’e gidip yaptığınız ihanetin parasını alan zavallılarsınız!


Siz ALLAH (c.c.)’ı aldatabileceğinize inanan bitiklersiniz!


Siz Hz. Muhammed (S.A.V.)’i istismar eden sahtekar sahte Müslümanlarsınız. Sizler birer hain, bir Siyonizm kulu, birer ABD, AB ve emperyalizm maşalarısınız!


Yazıklar olsun sizlere!


“UTANIN!” diyeceğiz ama


utanmak insana ve özellikle Müslüman’a ait bir haslettir.


Sizler tek kelime ile iğrençsiniz!


Yazıklar olsun,


gerçek Müslümanları, makul çoğunluğu yiyen sizin gibi yamyamlara!


Bu yazı,


“Rabbimiz ALLAH (c.c.), peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)!”


diyenlerin yazısıdır.


ALLAH (c.c.) kul olanların, kula kulluk yapmayanların yazısıdır


bu yazı


BİR ARAŞTIRMA DIR TANJU MÜEZZİNOĞLU
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
saydere
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 24, 2007
İletiler: 5

İletiTarih: Cmt Nis 28, 2007 3:56 am    ileti konusu: TEŞEKKÜR Alıntıyla Cevap Gönder

ULKUCU-GARDAS- Bu yazıyı paylaştığın için teşekkürler,çok içerikli,doyurucu bir yazı olmuş,ben bu yazının altına imza atmayacak hakiki müslüman göremiyorum.Allah Milletimizi ve Devletimizi her türlü şer odaklarının şerlerinden muhafaza etsin,Milletimizden hiçbir zaman yardımını eksik etmesin.Amin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Bedii
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Aug 22, 2003
İletiler: 119

İletiTarih: Cmt Nis 28, 2007 5:01 pm    ileti konusu: Harika bir çalışma... Alıntıyla Cevap Gönder

Yukardaki muhteşem eseri keşfettikleri ve dolayısıyle Bozkurtların OTAĞ'ına taşıdıkları için,ben de "ÜLKÜCÜ KARDAŞ'a buradan teşekkür etmek istiyorum.
Şu ana kadar gördüğümüz, bildiğimiz ve düşündüğümüz; gündeme getirip Ülküdaşlarımızla paylaşmak istediğimiz hususları açık ve net bir şekilde dile getiren ve dolayısıyle gönüllerimizin tercümanı olan eserin müellifine de ayrıca şükranlarımı bildirmek istiyorum.
Saygıdeğer Ülküdaşlarım, bu yazıyı, lütfen çok daha fazla dikkate alıp; bir değil, bir kaç kez gözden ve gönülden geçiriniz. Ben öyle yaptım...Bazen zevkle, bazen teeessürle Okudum... Zaman zman kalbime bir sançı girdi. Olanlar-bitenler içimi yaktı. Onlar-bu işleri fütursuca yapan insanlar adına-Yaratıcı kudretten utandım... Kısaca dostlar, okumansı ve üzerinde derinliğine ve genişliğine düşünülmesi gereken bir eser. Faydalı ve hayırlı bir çalışma. Bakın, görün...Yüce Dinimiz İSLAM adına neler yapılmış ne dolaplar dönmüş,ne çirkin şeyler olmuş ve ne büyük zulümler sergilenmiş...
Zaman zman paylaşmışızdır. Şöyle demişizdir: Şu vatan topraklarında Din adına yapılan kötülükler, işlenen manevi cinayetler ve.... başka hiç bir kavram adına yapılmamıştır. Bunlar acıdır,... söylerken -yazarken...zorlanmamak mükün değildir, ne var ki gerçektir. Bu itibarla yazmak, konuşmak, okumak zorundayız.
Çünkü; gerçekleri bilmek, anlamak...hissetmek ilahi bir görevdir. yani farzdır.

Unutmayın: ALLAH'ın inayetiyle er-geç zafer mutlaka bizim olaçaktır.
Cenab-ı ALLAH bu yolda -Türk'e hizmet yolunda -bize güç, bize sabır ve bize metanet versin.
Derin muhabbetlerimle-selam ve saygılarımla.
HAKK'a emanet olunuz.
B.Edipoğlu
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cmt Nis 28, 2007 6:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu başlık altında ;değerli ülküdaşım -ULKUCU-GARDAS- ın;sayfalarımıza taşıdığı muhteşem araştırma yazısı için kendisini kutluyor ve defalarca teşekkür ediyorum.Yazıyı en az 10 kez büyük bir ilgi ve tad alarak okudum.Ancak bu kadar güzel ve doğru bir yazı olabilir.Bozkurtnet bu şekilde kaliteli eserlerle daha da güzelleşiyor.Ne mutlu bu katkıyı yapanlara,ne mutlu davayı yürekten yaşayanlara ne mutlu Türk üm diyene.Türk ün büyük yüreği işte bu.Türk ;yazarsa yüreğiyle ve bu kadar güzel yazar!Tekrar tekrar teşekkürler.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cum Ağu 03, 2007 2:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Saman gazetesi,bir taraftan mhp ye alkış tutarak yalakalığın en büyüğünü sergilerken;diğer taraftan da ihanete devam ediyor.Son bir haftadır sürekli olarak,ülkede bir kürt sorunu olduğunu,bunun bir gerçek olduğunu,şimdiye kadar gelmiş geçmiş tüm iktidarların bu konunun şuuruna varamadığını,bunun çok seslilik ve renkliliğin bir gereği olduğunu;akepenin bu konuya çok gerçekçi yaklaşarak büyük mesafeler aldığını,kürtleri kendisine bağlayıp,oylarına sahip çıktığını defalarca köşe yazılarında vurguluyor.Kadrolaşarak,devletin kilit noktalarını ele geçirmeyi dini bölücülük adına yaptığı gibi,bir de etnik bölücülüğe alkış tutuyor ki;bunların maskeleri artık düşmüş ve çirkin yüzleri açıkça görülmüştür.Bununla da yetinmiyor;bir sürü doçent,profesör imzasıyla(tamamı kendi adamlarıdır)sivil anayasayı destekliyor ve Kemalizmin anayasadan çıkartılarak,renksiz,ideolojisiz bir anayasa dayatıyor.
Türkiye Cumhuriyetinin TAŞIYICI KOLONU Kemalizm dir.RENGİ VE İDEOLOJİSİ İSE TÜRKÇÜLÜK VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİDİR.
Devleti bu dayanaktan;plastik patlayıcı yerleştirerek imha etmek suretiyle mahrum bırakırsanız,bu; Türkiye Cumhuriyetinin sonu olur!
Aslında yapılan; sivilleşme adı altında,Bozkurt Mustafa Kemal Atatürk ün kurduğu,ve ideolojisini bizzat kendisinin belirleyip şekillendirdiği Cumhuriyeti sorgulamak ve ilga etmektir!Yerine ne koyacak?İngiltere ve abd nin ortadoğuda yönetimleri ele geçirerek uyguladığı ılımlı İSLAM CUMHURİYETİ!Bunun başına bir de fethullah gibi sakalsız bir halife getiriseniz;islam en az birkaç yüzyıl gene uyumaya devam edecektir.
Fethoşçular başta olmak üzere ,dincilerin Atatürk ile problemi ne?Din mi?Hayır kesinlikle değil.Çünkü onlar baronluklarını ilan etmişler,milleti soyup soğana çevirerek,zaten her türlü sapıklık ve çarpıklığı,sözde islam adına yaşıyorlar.Laiklik ile güvence altına alındıkları için zaten bu konuda bir mesele yok.Mesele batının dürteklemesinden başka bir şey değildir.
Direnerek,savaşarak,Türk milletinin neredeyse tamamını bir fedailer ordusu haline getirerek;başta ingilizler olmak üzere emperyalizmi eze eze yenen,eşşek sudan gelinceye kadar sopalayan,Çanakkale ve Ege de onları denize dökerek İslamın uyanışını sağlayan,bağımsızlık savaşlarının önderi olmuş;emperyalist devletlerin büyük toprak ve çıkar kayıplarına sebep olan;ne masada,ne savaş alanlarında alt edemedikleri bu eşsiz dahi ile hesaplaşmaktan ibarettir.YANLIZ TÜRK MİLLETİNİN değil ;Ezilen sömürülen ulusların da KÜR-ŞAD I olmayı başaran bu Türk evladının bu büyük eserini imha etmektir.
Evet Atatürk ayni zamanda geçtiğimiz yüzyılın Türk milletinin,şahsında ezilen milletlerinin KÜR-ŞAD ı olmayı başarmıştır.
Onun ihtilali üstelik bir de başarılı olmuştur.O da KÜR-ŞAD gibi bir avuç dava arkadaşıyla,büyük bir ihtilal gerçekleştirmiştir.
İşte bugün başta saman gazetesi olmak üzere,bu işbirlikçi basının ve içerideki binlerce hainin yapmaya kalkıştıkları; BİR KARŞI DEVRİMDİR!
Başta Çankaya olmak üzere laik cumhuriyetin kaleleri tek tek ele geçirilmeye çalışılmaktadır!BU YOBAZLAR HAREKETİNİN,bu çakallar korosunun havlaması hep bu karşı hareketin ayak sesleridir.
DEĞERLİ DAVA ARKADAŞLARIM!BU GİDİŞİN SONU İYİ DEĞİLDİR.BU BİR HESAPLAŞMAYA DOĞRU GİDİYOR.O GÜN GELDİĞİNDE KADİR AĞABEYİNİZİ HATIRLAYIN.BU ÇAKALLAR CANLARINI KURTARMAK İÇİN SİZİN ARANIZA,OCAKLARA SIĞINMAYA KALKIŞACAKLAR!HEM DE O DEVLET KURUMLARINA SIZDIRDIKLARI ALÇAK İŞBİRLİKÇİ KADROLAR İLE BİRLİKTE!
O GÜN GELDİĞİNDE,BUGÜN SİZLERLE ALAY EDEN,AŞAĞILAYAN BU ÇAKALLARI SAKIN ARKANIZA ALARAK,DİN ADINA KORUMAYA KALKIŞMAYIN VE BİR TEKME DE SİZ VURARAK,KENDİLERİNİ BEKLEYEN AKİBETE GÖNDERİN GİTSİN!
BUNU YAPMAZSANIZ ,BU DAVAYA KANLARINI AKITMIŞ BİNLERCE ŞEHİDİN HAKLARI SİZE HARAM OLACAKTIR!SAKIN BİR YILANA,AYNİ DELİKTEN BİRKAÇ KEZ ISIRILMA TUTARSIZLIĞINA DÜŞMEYİN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Cum Ağu 03, 2007 9:09 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kadir21 demiş ki:
Saman gazetesi,bir taraftan mhp ye alkış tutarak yalakalığın en büyüğünü sergilerken;diğer taraftan da ihanete devam ediyor.Son bir haftadır sürekli olarak,ülkede bir kürt sorunu olduğunu,bunun bir gerçek olduğunu,şimdiye kadar gelmiş geçmiş tüm iktidarların bu konunun şuuruna varamadığını,bunun çok seslilik ve renkliliğin bir gereği olduğunu;akepenin bu konuya çok gerçekçi yaklaşarak büyük mesafeler aldığını,kürtleri kendisine bağlayıp,oylarına sahip çıktığını defalarca köşe yazılarında vurguluyor.Kadrolaşarak,devletin kilit noktalarını ele geçirmeyi dini bölücülük adına yaptığı gibi,bir de etnik bölücülüğe alkış tutuyor ki;bunların maskeleri artık düşmüş ve çirkin yüzleri açıkça görülmüştür.Bununla da yetinmiyor;bir sürü doçent,profesör imzasıyla(tamamı kendi adamlarıdır)sivil anayasayı destekliyor ve Kemalizmin anayasadan çıkartılarak,renksiz,ideolojisiz bir anayasa dayatıyor.
Türkiye Cumhuriyetinin TAŞIYICI KOLONU Kemalizm dir.RENGİ VE İDEOLOJİSİ İSE TÜRKÇÜLÜK VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİDİR.
Devleti bu dayanaktan;plastik patlayıcı yerleştirerek imha etmek suretiyle mahrum bırakırsanız,bu; Türkiye Cumhuriyetinin sonu olur!
Aslında yapılan; sivilleşme adı altında,Bozkurt Mustafa Kemal Atatürk ün kurduğu,ve ideolojisini bizzat kendisinin belirleyip şekillendirdiği Cumhuriyeti sorgulamak ve ilga etmektir!Yerine ne koyacak?İngiltere ve abd nin ortadoğuda yönetimleri ele geçirerek uyguladığı ılımlı İSLAM CUMHURİYETİ!Bunun başına bir de fethullah gibi sakalsız bir halife getiriseniz;islam en az birkaç yüzyıl gene uyumaya devam edecektir.
Fethoşçular başta olmak üzere ,dincilerin Atatürk ile problemi ne?Din mi?Hayır kesinlikle değil.Çünkü onlar baronluklarını ilan etmişler,milleti soyup soğana çevirerek,zaten her türlü sapıklık ve çarpıklığı,sözde islam adına yaşıyorlar.Laiklik ile güvence altına alındıkları için zaten bu konuda bir mesele yok.Mesele batının dürteklemesinden başka bir şey değildir.
Direnerek,savaşarak,Türk milletinin neredeyse tamamını bir fedailer ordusu haline getirerek;başta ingilizler olmak üzere emperyalizmi eze eze yenen,eşşek sudan gelinceye kadar sopalayan,Çanakkale ve Ege de onları denize dökerek İslamın uyanışını sağlayan,bağımsızlık savaşlarının önderi olmuş;emperyalist devletlerin büyük toprak ve çıkar kayıplarına sebep olan;ne masada,ne savaş alanlarında alt edemedikleri bu eşsiz dahi ile hesaplaşmaktan ibarettir.YANLIZ TÜRK MİLLETİNİN değil ;Ezilen sömürülen ulusların da KÜR-ŞAD I olmayı başaran bu Türk evladının bu büyük eserini imha etmektir.
Evet Atatürk ayni zamanda geçtiğimiz yüzyılın Türk milletinin,şahsında ezilen milletlerinin KÜR-ŞAD ı olmayı başarmıştır.
Onun ihtilali üstelik bir de başarılı olmuştur.O da KÜR-ŞAD gibi bir avuç dava arkadaşıyla,büyük bir ihtilal gerçekleştirmiştir.
İşte bugün başta saman gazetesi olmak üzere,bu işbirlikçi basının ve içerideki binlerce hainin yapmaya kalkıştıkları; BİR KARŞI DEVRİMDİR!
Başta Çankaya olmak üzere laik cumhuriyetin kaleleri tek tek ele geçirilmeye çalışılmaktadır!BU YOBAZLAR HAREKETİNİN,bu çakallar korosunun havlaması hep bu karşı hareketin ayak sesleridir.
DEĞERLİ DAVA ARKADAŞLARIM!BU GİDİŞİN SONU İYİ DEĞİLDİR.BU BİR HESAPLAŞMAYA DOĞRU GİDİYOR.O GÜN GELDİĞİNDE KADİR AĞABEYİNİZİ HATIRLAYIN.BU ÇAKALLAR CANLARINI KURTARMAK İÇİN SİZİN ARANIZA,OCAKLARA SIĞINMAYA KALKIŞACAKLAR!HEM DE O DEVLET KURUMLARINA SIZDIRDIKLARI ALÇAK İŞBİRLİKÇİ KADROLAR İLE BİRLİKTE!
O GÜN GELDİĞİNDE,BUGÜN SİZLERLE ALAY EDEN,AŞAĞILAYAN BU ÇAKALLARI SAKIN ARKANIZA ALARAK,DİN ADINA KORUMAYA KALKIŞMAYIN VE BİR TEKME DE SİZ VURARAK,KENDİLERİNİ BEKLEYEN AKİBETE GÖNDERİN GİTSİN!
BUNU YAPMAZSANIZ ,BU DAVAYA KANLARINI AKITMIŞ BİNLERCE ŞEHİDİN HAKLARI SİZE HARAM OLACAKTIR!SAKIN BİR YILANA,AYNİ DELİKTEN BİRKAÇ KEZ ISIRILMA TUTARSIZLIĞINA DÜŞMEYİN!



Değerli Ülküdaşım,

İkaz anlamındaki yazınızı tekrar tekrar tekrar okudum...

Her ülkücünün sindire sindire okuması gereken bir yazı..

İşte bütün dertleri bu!..

Din adına ... Tüm ülkedeki saf ,temiz vatandaşları kandırdılar..

Bir tek Ülkücülerde başarılı olamadılar...

Ancak gayretleri hala devam etmekte..

Teşkilatlara üye olan.. bizimle tokalaşmayan tipler hala mevcut..

Sizinle aynı fikirdeyim..

Ülkeyi bir uçuruma götürmekteler..

1915'lerin ..1923 'lerin rövanşını almak için dış güçlerin çalıştığını 1-2 yıl önce yorumlarda yazmıştık..

Asıl acı olan ; Bu ülke topraklarında doğmuş... Bu ülkenin ekmeğini yemiş

adamlardan ... nasıl bu kadar işbirlikçi çıktığıdır....



saygılar
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Cmt Ağu 04, 2007 12:55 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

İSTİHBARAT RAPORLARINDA NURCULUK

1. Genel:

a. Tarihi Gelişimi:

Nurculuk; başlangıçta bir tarikat olarak doğmamış, Said-i NURSİ tarafından yazılan “Nur Risaliyesi” nin okunup yayınlanmasına dayanan ve bunları okuyanların meydana getirdiği dini bir cemaat olarak oluşmuştur...


Nurculuk tarikatını kuran Said-i NURSİ, 1873 yılında Bitlis ilinin Hizan kazasına bağlı Nurs köyünde doğmuştur. Doğduğu köyün ismine izafeten NURSİ soyadını almıştır. Taraftarları ve talebeleri tarafından “Zamanın alimi, zamanın harikası” anlamına gelen “Bediüzzaman” ismi verilmiştir.

Said-i NURSİ, 1925 yılında Tunceli bölgesindeki Şeyh Sait İsyanı esnasında, genel asayişin temini amacıyla önce Burdur’a, daha sonra da Isparta’nın Barla Nahiyesinde mecburi ikamete tabi tutulmuştur. Nurculuk faaliyetlerinin etrafında odaklandığı “Risale-i Nur Külliyatı” nın ilk olarak Barla nahiyesinde yazmıştır.

“Risale-i Nur Külliyatı” adı verilen ve “Sözler, Mektubat Lem’alar ve Şualar” gibi ana başlıklar altında toplanan 130 parçadan ibaret eserlerinden dolayı zaman zaman hakkında davalar açılmıştır. Bu davalar süresince uzunca bir zaman cezaevinde kalmış ve hayatını mecburi ikamete tabi tutulduğu çeşitli illerde geçirmiştir.

23 Mart 1960 tarihinde Şanlıurfa’da ölen Said-i NURSİ’nin cenazesi Halil-ür Rahman Camii’ne defnedilmiş ancak cenazesinin Şanlıurfa’dan alındıktan sonra gömüldüğü yer bilinmemektedir veya Nurcu kesim dahil kamuoyu böyle bilmektedir.

Said-i NURSİ’nin ölümündem sonra yine büyük ölçüde aynı çizgide sürdürülen faaliyetler, dönemin şartları içerisinde hayata geçirilmiş bazı dernek ve yayın organlarıyla da desteklenmiş ve mevcut imkanlar dahilinde daha geniş kitleye ulaşmanın yolları aranmıştır. Kendilerince, Nurculuk hareketinin en önemli ve bariz vasfının, kişilerin imanını kurtarma ve bu amaçla propagandif faaliyetlere önem verme olduğu ifade edilmektedir.

İlk defa, 1955 – 1957 tarihlerinde Kuran-ı Kerim ile Risale-i Nurların yazılışı nedeniyle iki gruba ayrılan Nurcular arasındaki bu gruplaşma, Said-i NURSİ’nin ölümünden sonra daha bariz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu gruplardan;

(1) Birinci grup; “Kuran’a küfür yazısı ile hizmet olmaz” parolası ile faaliyetlerini yürütmekte, Risale-i Nurların mutlaka el yazısı ve Arap harfleriyle yazılması tezini savunmakta ve bunun sağlanması için de Nurcuların Arapça öğrenmesini öngörmektedir ki bunlara, “Yazıcı Nurcular” denilmektedir.

(2) “Okuyucu Nurcular” diye adlandırılan ikinci grup ise; Latin harfleri ile yapılacak çalışmalarının hedeflerine varmada daha yardımcı olacağı kanısında olup, bu fikri empoze etmeye çalışmaktadırlar.

Okuyucu ve yazıcı grup arasındaki bu farklılaşma, daha sonra 1969 tarihinden itibaren okuyucu grup içinde faaliyet gösteren Fethullah GÜLEN ve taraftarlarını ayrı bir grup olarak ortaya çıkarmıştır.

1982 Anayasa oylamasına kadar okuyucu, yazıcı ve Fethullah GÜLEN grupları olarak faaliyet gösteren Nurcu kesimde, Anayasa oylaması nedeniyle yeni bir bölünme daha oluşmuş, okuyucu grup; Gazeteci ve Şuracı olarak iki ayrı gruba bölünmüştür.

b. Amacı:

Nurcu gruplar genel anlamda; Said-i NURSİ’nin öğretilerinin propagandasını yaparak öncelikle teokratik bir devlet kurulmasını isteyen taban yaratmayı, bilahare devlet yönetimini ele geçirmeyi amaçlamaktadır.

c. Stratejisi:

Nurculuğun genel olarak stratejisi devletin sosyal, siyasi, iktisadi ve hukuki temel nizamlarını dini esas ve inançlara göre düzenlemektir.

2. Teşkilat:

a. Günümüzde Faaliyet Gösteren Önemli Nurcu Gruplar:

1 - Yeni Asya Grubu
2 - Meşveret Grubu
a) Mustafa SUNGUR Grubu
b) Mehmet KIRKINCI Grubu
c) Mehmet KURDOĞLU Grubu
3 - Med-Zehra Grubu
4 - Acz-i Mendi Grubu
5 - Fethullah GÜLEN Grubu’dur.

b. Günümüzde Faaliyet Gösteren Önemli Nurcu Grupların Oluşumu, Teşkilat ve Faaliyetleri:

1 – Yeni Asya Grubu

a. 1970 yılında yayın hayatına başlayan “Yeni Asya” gazetesi çevresindeki faaliyetleriyle bilinen bu grubun en önemli özelliği siyasetle yakından ilgileniyor olmalarıdır. 12 Eylül Askeri Harekatı’ndan sonra Yeni Asya gazetesinin kapatılması üzerine “Yeni Nesil” gazetesini çıkartmaya başlamışlardır.

b. Aynı şekilde kendi misyonları doğrultusunda 1990 yılına gelindiğinde, gazete bünyesinde yaşanan siyasi tartışmalar sonrasında bu gazeteden ayrılan Mehmet KUTLULAR’ın liderliğindeki bir grup “Yeni Asya” adıyla yeni bir gazete daha çıkarmaya başlamıştır.

c. Adı geçen grup, gazete çalışmalarının haricinde “Köprü, Bizim Aile, Cankardeş” isimli dergileri de çıkarmakta, kendisine ait öğrenci evleri, özel okul ve şirketleri vasıtasıyla faaliyetlerini sürdürmektedir.

d. Anılan grup son dönemde, İstanbul’da faaliyet gösteren “Yeni Asya İlim Kültür ve Araştırma Vakfı” bünyesinde 2001 yılı içerisinde, “Risale-i Nur Enstitüsü” adı altında bir enstitü kurma girişiminde bulunmuştur. Ancak enstitünün herhangi bir üniversiteye bağlı olmaması ve enstitüyü bitirenlere belge verilmemesi gibi sebeplerden dolayı müracaatta bulunanların kayıt yaptırmadığı belirlenmiştir. Bunun üzerine yönetim, enstitüyü faaliyete geçirme fikrinden vazgeçmiştir. Ancak araştırmalarda bulunacak kişilere yardımcı olmak amacıyla önümüzdeki günlerde ilgili kurumlardan izin alarak “Araştırma Merkezi” kurma çalışmasına gidecekleri öğrenilmiştir.

e. Mehmet KUTLULAR, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek” suçundan dolayı Ankara 1 nolu DGM tarafından açılan dava sonucunda 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılarak 22 Mayıs 2001 tarihinde Metris cezaevine kapatılmıştır. Bilahare 31 Mayıs 2001 tarihinde Kırklareli/Vize cezaevine nakledilmiştir.
Adı geçen şahıs şartlı tahliye yasasından faydanalarak tutuklu bulunduğu Kırklareli/Vize ilçesi kapalı cezaevinden 21 Şubat 2002 tarihinde tahliye edilmiştir.

2 – Meşveret Grubu:

a) Mustafa SUNGUR Grubu

1. Anılan grubun son dönemde yurt dışı eğitim faaliyetleri, Risale-i Nur basım ve dağıtım çalışmaları ve Fethullah GÜLEN benzeri bir yapılanma içerisine girme çabaları dikkat çekmektedir. Bu meyanda;
2. Adı geçen grup tarafından Gürcistan/Tiflis ve Acara Özerk Cumhuriyeti/Batum’da dershane açıldığı
3. Grubun Rusya ve Azerbaycan’da dershanelerinin bulunduğu
4. Gürcistan’daki cami imamlarının yeterli bilgiye sahip olmadığı ve köylülerin İslamiyetle ilgili konularda kendilerine danıştıkları
5. Azerbaycan’daki dershaneye 2001 yılı içerisinde polis tarafından baskın yapıldığı, kitaplara el konduğu, Nurcuların tepkileri üzerine polisin kitapları iade ettiği, bu olaydan sonra cemaate katılımın arttığı
6. Anılan grubun Tacikistan ve Çeçenistan’da bulunan mensupların, bölgede etkin olan radikal İslamcı unsurlar tarafından “ kitap okumakla Müslümanların sorunlarının çözülmeyeceği” gerekçesi ile taciz edildikleri belirtilmiştir.

x. Anılan grup tarafından Isparta/Barla’da gerçekleştirilen yurt dışı temsilcileri toplantısında;

1. F.GÜLEN grubu benzeri bir yurt dışı yapılanma modeli uygulanması, bu çerçevede öncelikle yabancı ülkelerde vakıf – dernek gibi sivil toplum örgütleri kurulması, akabinde ülkelerin yasaları çerçevesinde öğretim kurumları açılmasına yönelmesi
2. Kültür Eğitim Vakfı’nda bulunan Said NURSİ’ye ait kitapların yurt dışında basılıp dağıtılmasında elde edilecek gelirin tekrar yurt dışı faaliyetlerde harcanması ve kitapların yabancı dillere çevrilmesi
3. Malezya, Fas, Balkan Ülkeleri, Rusya Federasyonu ve Türk Cumhuriyetleri gibi ülkelere yaygınlaşan faaliyetleri paralelinde, internette bir mail grubu oluşturdukları ve cemaat haberlerini tek çatı altında toplayarak bir anda her tarafa ulaştırdıkları, söz konusu çalışmanın Almanya’da da yaygınlaştırılmasını kararlaştırıldığı tespit edilmiştir.
4. Ayrıca anılan kesim, Rusya’da sürdürülen faaliyetler çerçevesinde, yılda 6 -7 kitabın Rus diline tercümesinin yapılabilecek konuma gelindiği, hali hazırda 10 kitabın tercümesinin yapıldığı, bunların 6’sının basıldığı, 4’ünün ise basılma aşamasında olduğu, basımı gerçekleştirilen kitapların Rusya’nın en ücra yerlerine kadar ulaştırıldığı öğrenilmiştir.
Bunun yanı sıra Mustafa SUNGUR yönetimindeki Nurcu kesim tarafından, Rusya Kostroma şehrinde “Bedi-üz Zaman Camii” adı altında yaptırılmakta olan külliye inşaatının, 11 eylül eylemleri sonrasında Rus yetkililer tarafından durdurulmasına rağmen, Rusya Hükümeti tarafından söz konusu grubun ılımlı çizgide faaliyet göstermesi ve Çeçenlerle ilişkilerinin sınırlı olması nedeniyle cemaatin ülkedeki dershanelerinin faaliyetine izin verdikleri belirlenmiştir. (Rusya/Kosturma, Said- i Nursi’nin 1. Dünya Savaşı esnasında Ruslara esir düştüğünde kaldığı yer olması nedeniyle Nurcu cemaatler için önem taşımaktadır.)
5. Ayrıca Mustafa SUNGUR yönetimindeki Meşveret grubu Nurcu kesim tarafından, Hollanda’da Flemenkçe, Almanca ve İngilizce Risaleler basıldığı ve halkın islama olan ilgisinin artmasından da istifadeyle kütüphanelere de dağıtım yapıldığı belirlenmiştir. Bunun yanı sıra Mustafa SUNGUR yönetimindeki Meşveret Grubu Nurcu Kesimin, Tataristan’da bugüne kadar yaklaşık 60 bin adet Risale-i Nur bastırıp dağıttığı, bu ülkedeki din görevlilerinin söz konusu yayınlara sıcak baktıkları, camilerde imamların Risale-i Nur okudukları ve vaaz konularını anılan kitaplardan seçtikleri istihbar olunmuştur.

b) Mehmet KIRKINCI (Şura) Grubu:

1. Bu grup, 1980 yılına kadar Yeni Asya Grubu ile birlikte hareket etmekte iken, bu tarihten itibaren siyasi tercihlerde ihtilafa düşmeleri sonucu bu gruptan ayrılan Mehmet KIRKINCI tarafından kurulmuştur. Söz konusu grup, kontrolündeki vakıflar ve öğrenci evleri vasıtasıyla Erzurum, Ankara ve Adana ağırlıklı olmak üzere çeşitli illerde faaliyet göstermektedir. Grubun bünyesinde daha ziyade eski Nurcular bulunmaktadır. Anılan grubun son dönemde yurt içi yanı sıra yurt dışı eğitim faaliyetlerine de ağırlık verdiği gözlenmektedir. Bu meyanda anılan grup, halen Rusya’nın 125 noktasında Risale-i Nur eğitimi vermektedir.
2. Söz konusu nurcu grup lideri Mehmet KIRKINCI; Müslümanların kutsal bayramlarından devletin haksız kazanç elde ettiği ve bu kazancın devlet yöneticilerinin eğlence masrafı olarak kullanıldığı gerekçesi ile kurban derilerinin Türk Hava Kurumu’na ( THK ) bağışlanmasına kesinlikle karşı olduğunu belirtmektedir. Bu çerçevede, cemaat mensubu öğrencilerin uyarılarak, aileleri tarafından kesilen kurbanların derilerinin THK’na verilmesine engel olmalarını istediği öğrenilmiştir.

c) Mehmet KURDOĞLU Grubu:

1. Okuyucular arasında yer alan bu grubun liderliğini Mehmet KURDOĞLU yapmaktadır. Söz konusu grup başta Ankara olmak üzere halen Adana ve Kahramanmaraş’ta bulunan çok sayıdaki öğrenci evlerinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
2. Bunun yanı sıra anılan grubun 1980’li yılların başında itibaren TSK’ne sızma girişimlerinde bulunduğu, hali hazırda bu girişimlerini çeşitli illerde sürdürdüğü tespit edilmiştir. Söz konusu grupla ilişkisi tespit edilen birçok TSK personelinin 2000 – 2001 yıllarında alınan YAŞ kararları doğrultusunda TSK ile ilişkileri kesilmiştir.
3. Grup elemanlarının en belirgin özelliği, öğrenci evlerinde Said-i NURSİ’nin eserlerini okumanın dışında tüm metod ve faaliyetleri reddediyor olmalarıdır. Yurt, üniversiteye hazırlık dershanesi gibi müesseselerin açılması ya da gazete ve dergi gibi yayın organlarının çıkartılması bu grup tarafından benimsenmemekte ve İslama asıl hizmetin “dershane” tabir edilen evlerde Risale-i Nurlar’ın okunması ve anlatılması ile yapılabileceği görüşü savunulmaktadır.
4. Anılan grubun son dönemde de eskiden olduğu gibi ev toplantılarına ağırlık vererek taban genişletme faaliyetlerinde bulunduğu gözlenmektedir. Bu meyanda dini içerikli kitaplar okunmakta ve dini kasetler dinlenmektedir.
5. Ayrıca söz konusu grup lideri Mehmet KURDOĞLU’nun kendi ismini hatırlamama, zaman zaman günleri şaşırma gibi durumlar gösteren bir rahatsızlığı bulunduğu öğrenilmiştir. Anılan şahsın, söz konusu durumla ilgili olarak psikolojik tedavi gördüğü belirtilmektedir.

3. MED – Zehra Grubu:

a. Nurcu kesim içerisinde çok küçük bir kesimi oluşturmakla birlikte özellikle Said-i NURSİ’nin Kürt yönünü ön plana çıkartmaları ile dikkatleri çeken bir gruptur. Muhammed Sıddık DURSUN’un liderliğinde faaliyet gösteren bu gruba bağlı olanların tamamı Kürt vatandaşlarımızdan oluşmaktadır.

b. 1989 yılında yayın hayatına başlayan “Dava” isimli dergi ve MED ( Marifet, Eğitim, Dayanışma ) Vakfı çerçevesinde bu grubun faaliyetlerini takip etmek mümkündür. Ayrıca yine ayrı görüşlere sahip olan Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı da bu kesimin görüşleri doğrultusundaki faaliyetleriyle dikkatleri çekmektedir.

c. Kürt milliyetçiliğini esas almalarından dolayı diğer tüm Nurcu gruplar Said-i NURSİ’nin, İslam dinine aykırı olan ırka dayalı bir milliyetçilik anlayışını ne eserlerinde ne de hayatında kesinlikle savunmadığını ileri sürerek, bu kesimin fikirleri ve yaklaşımlarını kabul etmemektedirler.

d. Bunun yanı sıra Said-i Nursi’nin hep birleştirici olduğunu hatta Şeyh Said-i’in isyan girişimleri sırasında kendisinden yardım istemesine rağmen “Asırlarca İslama hizmet etmiş Türk milletinin torunlarına kılıç çekilmez” diyerek bu isyanı benimsemediği ve katılmadığını eserlerinde belirtmesi, diğer Nurcu kesimlerin bu gruba sıcak bakmasını önlemektedir.

e. Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı, İzzettin YILDIRIM (ölü) ‘ın kurduğu grubun legal organizasyonudur.

f. Nurculuğu Kürtçülük ideolojisi doğrultusunda kullanma noktasında S.DURSUN ile birleşen anılan grup, politik tercihini PKK’dan yana yapması ve bu yönüyle de kabul görmesi bağlamında S.DURSUN grubundan ayrılmakta, hatta daha da öne çıkmaktadır.

g. İçişleri Bakanlığı’nca 13 Ocak 2000 tarihinde anılan vakfın merkez, yurt içi şube ve temsilcilikleri ile bunlara ait iktisadi işletme ve şirketlerin teftişi ile vergi yönünden incelenmesi sonucunda; söz konusu vakfın birimlerinin temelli kapatılması sonucuna varılmıştır. Bunun akabinde anılan grup; Said-i Nursi’nin vasiyeti olduğu iddiasıyla sürdürdüğü Van’daki Medrese-ül Zehra Lisesi inşaatına devlet tarafından el konulmasının önüne geçme arayışlarına yöneldiği belirlenmiştir.

h. Son dönemde İzzettin YILDIRIM Grubu Nur Cemaati tarafından, Kürt kimliğinin ve Said-i Nursi’nin Kürt halkına yönelik mesajlarının yaygınlaşması amacıyla, Nurcu gruplar arasında ayrışımın tam olarak yaşanmadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik olarak, Said-i Nursi’nin eserleri arasında yer alan ancak Kürtçü Nurcu gruplar dışında okunmayan “İçtimai Reçeteler” isimli kitabın, tanıtımı ile okunmasına dayalı bir çalışma başlatıldığı tespit edilmiştir.

4.Acz-i Mendi Grubu:

a. Kadiri Tarikatı şeyhlerinden Tayyar ŞAŞMAZ ile Nurculuk akımı liderlerinden Hulusi YAHYAGİL’den etkilenen Müslüm GÜNDÜZ isimli şahıs tarafından 1985 yılında Elazığ ilinde faaliyete geçirilen bir gruptur. Büyük ölçüde Said-i NURSİ’den etkilenmiş olmasına rağmen, halihazırdaki durumu itibarıyla diğer Nurcu gruplardan büyük farklılıklar göstermektedir.

b. Kendilerini bir tarikat olarak kabul etmelerini ve tavırları itibariyle bu görünüm içerisinde bulunmalarına rağmen, Said-i NURSİ’yi de kendilerine rehber edindikleri iddialarından dolayı burada incelenmiştir.

c. Nurculuğun bir tarikat olduğu fikrinden hareketle kendilerini “Acz-i Mendi Tarikatı ( Aciz Kullar Tarikatı )” olarak ifade eden bu hareketin en önemli ve dikkat çekici özelliği, mensuplarının ellerinden bırakmadıkları asa’ları ( sopaları ) ile sarık, şalvar ve cübbeden oluşan giyim tarzlarıdır.

d. Elazığ ili başta olmak üzere çeşitli illerimizde açmış oldukları dergahlarında, Said-i NURSİ’nin eserlerinin ağırlıkta olduğu kitapları okumalarının yanı sıra Kadiri Tarikatı’na ait sesli zikir merasimlerini de görmek mümkündür.

e. Zaman zaman kendilerine has kıyafetlerle değişik illere toplu geziler düzenleyen grup mensupları, bu şekilde hem kamuoyu gündemine girerek tanınmayı, hem de faaliyetlerini diğer illere yaymayı amaç edinmektedirler. Bu hedeflerinde, küçük bir grup olmalarına rağmen belli oranda kamuoyunda kendilerinden söz ettirerek başarılı oldukları da söylenebilir.

f. Bugüne kadar grup elemanları hakkında çok sayıda dava açılmıştır. Bu davalar sonucu son olarak Elazığ, Gaziantep ve İzmir illerindeki dergahları kapatılmıştır. Ancak değişik illerimizde dergah evleri açma teşebbüsleri halen devam etmektedir.

g. Giyim tarzları ve katı tutumları nedeniyle halkımız tarafından kabul görmediği gibi ciddi bir tepkiyle de karşılanan grubun, bu sebeple geniş bir tabana yayılma imkanı bulamadığı gözlenmektedir.

h. Diğer Nurcu gruplar tarafından kabul görmeyen bu grup, aynı zamanda ciddi bir rahatsızlık kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Müslüm GÜNDÜZ’ün benimsemiş olduğu tarz ve metodun Said-i NURSİ ile bağdaştırılmasının mümkün olmadığını iddia eden Nurcu kesimler, bu grubun faaliyetlerini ülke insanının huzurunu bozucu ve provakatif nitelikte bulduklarını ifade etmektedirler.

i. Bundan başka Türkiye’nin İslami esaslara göre yönetilmediğinden hareketle, Şer’i esaslara dayalı bir anayasal yapılanma oluşturmak amacına yönelik faaliyet yürüttüklerini ifade eden söz konusu grubun, bu yaklaşımları itibarıyla radikal ve köktenci çözümlere rağbet ettiği gözlenmektedir.

j. Grubun lideri M.GÜNDÜZ’ün sergilediği gayri ahlaki davranışlar nedeniyle grubun dağılma aşamasına geldiği, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş gibi illerde münferit etkinliklerin dışında grubun faaliyetin bulunmadığı tespit edilmiştir. Tahliye oluşundan bu yana sessiz kalmayı tercih eden Aczi Mendi grubu lideri Müslüm GÜNDÜZ’ün kamuoyunun gündemine çıkmayı günümüz itibariyle uygun bulmadığı, kendisine yönelik halkta oluşan tepkileri ölçmeye çalıştığı, bununla birlikte çevresindeki bazı şahısların ise faaliyetleri tekrar organize etme gayreti içerisinde oldukları gözlenmektedir.

5. Fethullah Gülen Cemaati:

a. Genel

1. Erzurum ili, Pasinler ilçesi, Korucuk köyü nüfusuna kayıtlı 1941 doğumlu Fethullah GÜLEN çeşitli medrese ve yörenin tanınmış din adamlarından almış olduğu derslerle ilk eğitimini tamamlamıştır. Söz konusu şahıs 1958 yılında kazandığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vaizlik imtihanı sonrasında ise Edirne, Kırklareli, Balıkesir, Manisa, Çanakkale, İzmir gibi illerde çeşitli camilerde vaiz ve imam olarak görevler almıştır

2. Gündelik politikalarla uğraşılmasını doğru bulmayan Fethullah GÜLEN 1970 yılında Nurcu kesimden ayrılarak müstakil hareket etmeye başlamıştır. Asıl gayenin iman hakikatlerinin anlatılması olduğu ve politika ile içli – dışlı olmanın bu gayeye gölge düşürdüğü iddiasıyla, faaliyetlerini daha ziyade öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırmıştır. Bunun yanı sıra bilhassa kasetlere çekilen vaazlarıyla muhafazakar kesim arasında da tanınmaya başlamıştır.

3. 1971 yılında Nurculuk faaliyetlerinden dolayı hakkında kovuşturma başlatılmışsa da Af Kanunundan istifade ederek davası düşmüştür. 12 Eylül 1980 sonrasında hakkında verilen tutuklama kararı nedeniyle aranmaya başlanılan GÜLEN’in 1986 yılında Burdur’da yakalandığı ve DGM’de verilen takipsizlik kararı sonucu serbest bırakıldığı bilinmektedir.

4. 1989 yılından itibaren İzmir, Ankara, İstanbul illerinde tekrar vaazlar vermeye başlayan GÜLEN’in günümüzde yazmış olduğu çeşitli kitaplarla da faaliyetlerini devam ettirdiği gözlenmektedir. Akyazılılar Vakfı ve Türkiye Öğretmenler Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan faaliyetler günümüzde hayata geçirilen çok sayıda dernek ve şirket aracılığıyla çok daha geniş bir yelpazede sürdürülmektedir. Önceleri öğrencileri barındırmak amacıyla açılan evler zamanla yerini yurtlara, daha sonra özel okullar ve üniversite hazırlık dershanelerine bırakmıştır.

5. Eğitim konusundaki çalışmaları kapsamında özel kolejler açmaya başlayan söz konusu cemaat, bu sahadaki başarılarıyla faaliyetlerini yurt dışına da taşıma imkanı bulmuş ve böylece büyük çoğunluğu Orta Asya Cumhuriyetlerinde olmak üzere 68 ülke ve özerk bölgede değişik isimler altında üniversite, lise, ilkokul, anaokulu ile eğitim ve dil merkezi bulunmaktadır.

6. Ülkemiz içerisinde açmış olduğu özel kolejlerin yanı sıra hemen hemen her il’de açılan üniversite hazırlık dershaneleriyle de yoğun bir eğitim faaliyeti içerisinde olduğu gözlenen grubun yurt içinde;

i. 1 Üniversite
ii. 112 Lise
iii. 122 İlköğretim Okulu
iv. 12 Anaokulu
v. 263 Dershane
vi. 639 Yurt açtığı tespit edilmiştir. Keza cemaatin denetimindeki vakıf sayısı 100, dernek sayısı 73, şirket sayısı 473 olarak belirlenmiştir.

7. 1978 yılında yayın hayatına başlayan ve günümüze kadar yayın politikasını değiştirmeyen “Sızıntı” dergisi, bu grubun en eski yayın organıdır. Buna ilave olarak günümüzde çıkartmakta oldukları Zaman Gazetesi, Yeni Ümit ve Aksiyon Dergileri ile ulusal düzeyde yayın yapan Samanyolu Televizyonu ( STV ) ve çeşitli radyo istasyonları da yine bu cemaatin görüşleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. Görüldüğü üzere söz konusu cemaat eğitim hizmetlerine vermiş olduğu önem kapsamında faaliyetlerini iletişim alanında da yoğunlaştırmış ve bu alanda da önemli atılımlar yapmıştır.

8. Özellikle toplumun her kesimini kucaklayıcı tarzdaki yaklaşımları nedeniyle dini motifli terör örgütleri ve radikal dini kesimler tarafından çok büyük eleştiri ve hareketlere maruz kalan Fethullah GÜLEN bu kesimler tarafından demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni savunuculuğunu yapmakla da suçlanmaktadır.

b. Amacı

1. Fethullah GÜLEN’in amacı; Devletin tüm sistemlerine İslam hükümlerini egemen kılarak, teokratik bir İslam diktatörlüğü kurmaktır. Bu amacına ulaşabilmek için de topluma “ Hoşgörü ve Barış “ mesajları vermeye yönelik ılımlı bir cemaat lideri portresi çizmeye özen göstermektedir.

2. Fethullah GÜLEN hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkarak, şeriat esaslarına dayalı bir rejim kurma amacını bu ılımlı görünüm altında gizlemektedir. Çünkü; Fethullah GÜLEN ilk etapta Devlete karşı savaş vererek hedeflerine ulaşmanın yıpratıcı olduğunu tespit ederek, kurulu sisteme ters düşme yerine onunla barışık ama onu içten içe ele geçirici bir politikayı yeğlemektedir. Bu sebeple, birinci hedef olarak; Asker, sivil ve Emniyet teşkilatında örgütlenmek esas alınmıştır.

c. Stratejisi:

Fethullah GÜLEN; şeriat devletine ulaşmayı hedefleyen amacını gerçekleştirmek için aşağıda belirtilen stratejiyi uygulamaktadır.

1. Stratejinin birinci adımında; Devletin bütün kadrolarında ve bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Teşkilatında kadrolaşmayı

2. Stratejinin ikinci adımında; bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershanelerde, eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmayı

3. Stratejinin üçüncü adımında ise; kendisine maddi destek sağlayacak sermayeyi oluşturmayı hedeflemektedir. Yurt dışında Türkiye’de kurulacak İslami devlete, uluslar arası alanda sempatiyle bakacak bir gençlik oluşturmayı ilke olarak benimsemiştir.

4. Bu doğrultuda; Fethullah GÜLEN oluşturduğu öğrenci seçme ekipleriyle semt ve köyleri dolaşarak zeki ve becerikli öğrencilerle irtibat kurmakta bilahare evlerde, dershanelerde ve kamplarda, beyin yıkama metoduyla bu kişileri amaçları doğrultusunda yetiştirmektedir.

5. Fethullahçılar görsel – sözel yayın organlarının propaganda gücünü kabul ederek televizyon, radyo, gazete ve dergi gibi kitle haberleşme araçlarını etkin olarak kullanmaktadırlar.

6. Ayrıca Fethullah GÜLEN; sahip olduğu imkanlarla semavi dinlerin temsilcileriyle başlattığı diyalog vasıtasıyla “Dünya Dinler Birliği” adı altında bir oluşuma zemin hazırlamıştır. Bu oluşumla İslam dininin temsilcisi olma yolunda uluslar arası alanda karşılıklı çıkarlara dayanan bir stratejiyi uygulamaktadır.

ç. Yurt İçi Yapılanması:

Fethullah GÜLEN Cemaati’nin örgütlenme yapısı, devlete alternatif yapılanmanın gerçeğini tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Bu örgütlenme, zirvede Fethullah GÜLEN olmak üzere silsile yolu ile bireye kadar inen bir teşkilatlanmayı kapsamaktadır. Bu yapı;

- Cemaatin başı Fethullah GÜLEN
- “İstişare Kurulu” ya da “Şura” denilen ve 12 kişiden oluşan beyin takımı
- Ülke imamları
- Bölge İmamları
- Şehir İmamları
- Esnafları organize eden imamlar
- Semtlerden sorumlu imamlar
- Ev düzeyinde görevli imamlar
- Bireyleri kontrol eden imamlar
- İlköğretim ve lise düzeyinde öğrencilerle ilgilenen sorumlular
- Dershanelerden sorumlu rehberlerden oluşmaktadır.

d. Yurt Dışı Yapılanması:

F.GÜLEN taraftarlarının yurt dışı teşkilat yapısına bakıldığında dört ana yapılanmanın mevcut olduğu görülmektedir. Bunlar;

- Uzakdoğu ( daha çok Güney Kore, Japonya, Endonezya, Tayland ve Çin’in hedef alındığı görülmektedir )
- Avrupa ( Hollanda, Belçika, İtalya, İngiltere, ve Almanya’da etkin oldukları gözlenmektedir )
- Amerika
- Kafkaslar ve Orta Asya’dır. ( Ağırlık olarak Türk Cumhuriyetleri’nde teşkilatlandığı görülmektedir )

F.GÜLEN’in bu ülkelerdeki faaliyetlerinin daha çok okul ve kültür dernekleri alanlarında gerçekleştirildiği bilinmektedir.

e. Yurt İçi Faaliyetleri

1. F.GÜLEN’in faaliyetleri tüm yurt sathında yaygın bir görünüm arz etmekle birlikte özellikle Samsun – Adana ekseninin batısında kalan illerde ve üniversite çevrelerinde doğuda ise Erzurum’da yoğunlaşmaktadır.

2. F.GÜLEN Cemaati’nin yurt içinde faaliyet gösteren eğitim kurumları, İmam Hatip Liselerinin orta kısımlarının kapatılmasından sonra irticai kesim tarafından rağbet edilen eğitim kurumları haline dönüşmüş 200 civarında vakıf ve şirket tarafından desteklenir hale getirilmiştir.

3. Fethullahçılar örgütlenme ve faaliyetleri ile “ DEVLET İÇİNDE DEVLET” özelliği göstermekte ve özellikle grubun okulları Milli Eğitime alternatif bir anlayışla yönetilmektedir. Söz konusu okullarda görev yapacak öğretmen ve idareciler grubun önde gelenleri tarafından tayin edilmektedir.

4. Fethullah GÜLEN Cemaati’ne ait bazı okul ve dershanelerde kız – erkek öğrencilere gündüz ve yatılı olarak ayrı binalarda eğitim verilmekte böylece yarının kuşakları olan öğrenciler okul çağında siyasal İslamın zihniyeti ile yönlendirilmektedir.

5. Öte yandan günümüzde F.GÜLEN Grubu tarafından dershane kavramının değişik bir boyutta ele alındığı görülmektedir. Nurcu gruplar çok önem verdikleri gençlik kesiminin kazanılması için öğrenci evlerinin aynı zamanda dershane olarak da kullanmaktadırlar. Yetişmiş öğrencilerin sorumlu olduğu evlerde Nurculuk ve diğer dini konularda bilgiler verilmektedir.

6. F.GÜLEN Cemaati tarafından meslek sahibi yetişkinlere ve öğrencilere yönelik olarak açılan ve cemaat hakkında tartışmalara neden olan kampların son dönemde olası tepkiler nedeniyle düzenlenmediği görülmektedir.

7. F.GÜLEN grubu Nurcu kesim ile ilgili olarak dönem içerisinde intikal eden haberlerden anılan kesimin önemli yatırımlar yaptığı batı toplumlarında 11 Eylül saldırıları sonrasında İslamiyet aleyhine oluşan ortam nedeniyle yeniden yurtiçi çalışmaları ön plana çıkaran bir hareket tarzı izleme temayülü içerisinde olduğu izlenimi edinilmiştir.

8. Bu kapsamda; F.GÜLEN’in 11 Eylül tarihinde ABD’de meydana gelen eylemlerin cemaatin faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyerek çıkmaza soktuğu değerlendirmesinde bulunarak Türkiye’deki imajın tekrar güçlendirilmesi için yeni stratejilerin oluşturulması bundan böyle hizmet konusunda cemaat aleyhine gelişecek durumlarda hoşgörülü davranılmaması cemaatin gizli bir faaliyet yürütmediği bu nedenle bugüne kadar faaliyetlerde alınan tedbirler nedeniyle hizmetin aksadığı, gazete ve TV’lere taviz verilmemesi ve propaganda faaliyetlerine ağırlıklı olarak yönelmesi yönünde talimat verdiği öğrenilmiştir.

9. Bu bağlamda cemaat tarafından;

 Ekonomik ve siyasi olaylara halkın bakış açısının tespit edilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla kısa adı SANAR olan “Samanyolu Araştırma Grubu” adlı bir oluşumu faaliyete geçirildiği
 Türkiye’deki faaliyetlerin yürütülmesi sırasında fazlası ile ön plana çıkan ve deşifre olan cemaat mensuplarının önümüzdeki dönemde özellikle Uzakdoğu ülkelerinde faaliyet gösteren birimlerde görevlendirilmeleri kararlaştırıldığı
 Öğrenci kesiminde taban bulunmasında büyük ölçüde istifade edilen öğrenci yurtlarının peyderpey kapatılması kararı alındığı, kararın alınmasında yurtların çok çabuk deşifre olması devletin ve halkın dikkatini çekmesi ile velilerin çocuklarını yurtlara göndermekten imtina etmesinin etkili olduğu bundan sonra öğrenci evlerine önem verileceği
 Cemaatin geçmiş yıllarda yaz tatilinde gerçekleştirilen okuma kamplarıyla ilgili olarak 28 Şubat sürecinden sonra kamplar üzerindeki denetimlerin artması ve bu tür kampların farklı mütalaalara yol açması nedeniyle bundan böyle uygulanacak tasarruf tedbirleri kapsamında hareket edilerek, yurtlarda kalan öğrencilerin yaz tatili için memleketlerine gönderilmesi yönünde talimat verdiği
 Milli Eğitim Bakanlığı tarafından alınacak 5000 öğretmen için cemaatin denetimindeki dershanelerde çalışan öğretmenlerin müracaatta bulunmalarının kararlaştırıldığı
 İzmir’deki cemaate ait evlerde kalan öğrencilerin 2-3 günlük veya yarıyıl tatilinde memleketlerine giderken beraberinde cemaat mensubu yabancı uyruklu bir öğrenciyi de götürmeye çalışması ve ailesiyle tanıştırması yönünde bir çalışmanın başlatılmasının planlandığı
 Anılan kesim tarafında ilköğretim ve lise gençliğine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında; cemaatin mahalle temsilcileri vasıtasıyla illerde pilot okullar belirleneceği, anılan okullarda sempatizan öğretmen ve velilerin tespit edilmesi okul aile birliklerinde görev almak suretiyle öğrenci ve velilere ulaşılması, cemaate ait yurt ve dershanelerde öğrenim gören öğrencilerin pilot okullara kayıtlarının yaptırılmasının kararlaştırıldığı öğrenilmiştir.

10. Bunun yanı sıra söz konusu cemaatin

 Cemaat şirketlerinin ekonomik anlamda mutlaka dışa açılmalarını ve bunun ihmale gelmemesi gerektiğini, Kombassan’a bu yönde tavsiyelerinin olduğu bir şemsiye gibi Türkiye’nin dışarıdan kuşatılacağını güçlenmek için yabancı ortaklara yer verilmesi
 Üniversitelerde sözleşmeleri yenilenmeyen cemaat mensubu şahısların ivedilikle yurt dışına çıkartılmaları ve anılanların eğitimlerinin söz konusu yerlerde devam ettirilmesinin sağlanması bu şahısların özellikle ABD ve Kanada vatandaşlığına geçirilmesi yönünde çalışmalara hız kazandırılması yönünde çalışmalar yaptığı belirlenmiştir
 Diğer yandan F.GÜLEN grubunun önümüzdeki dönemi yurt içinde de hamle yılı olarak hedeflediği bu kapsamda akademisyen ve üniversite gençliğini cemaatin denetimindeki dergilere abone yapma kampanyası başlatılması ayrıca üniversitelerde “çevre kulüpleri” adı altında yapılanmaya gidilmesi ve ek maddi kaynak arayışlarına yönelmesi doğrultusunda çalışmalar yapılmasının planlandığı tespit edilmiştir.

f. Yan Kuruluşlar ve Destekleyen Sivil Toplum Örgütleri

1. Yayın Organları

- Ağrı Ekspres ( Mahalli ) ( Ağrı )
- Bizim İklim Dergisi ( Mahalli ) ( Amasya )
- Samanyolu Dergisi ( Ankara )
- Ufuk Bülteni ( Ankara )
- İrfan Çocuk Dergisi ( Batman )
- Radyo Şimşek ( Bursa )
- Semaver ( Mahalli ) ( Edirne )
- Medya Gazetesi ( Erzincan )
- Zaman Gazetesi ( İstanbul )
- Bisiklet Çocuk Dergisi ( İstanbul )
- Zirve ( Güven-Der Yayını ) ( İstanbul )
- Aksiyon ( Haftalık ) ( İstanbul )
- Akademik Araştırmalar Dergisi ( İstanbul )
- Avrasya Dergisi ( İstanbul )
- Sızıntı Dergisi ( İzmir )
- Yeni Ümit (İzmir )
- Ekoloji Çevre Dergisi ( 3 Ayda ) ( İzmir )
- Fountain ( 3 Aylık – İngilizce ) ( İzmir )
- Kayseri Zambak Gazetesi ( Haftalık-Mahalli )(Kayseri )
- Hür – Işık ( Mahalli ) ( Manisa )
- Aktif Manisa ( Mahalli- 15 günde bir ) ( Manisa )
- Kasiad Bülteni ( Samsun )
- Vuslat ( Samsun )
- Gökkuşağı Gazetesi (Mahalli-Haftalık) ( Siirt )
- Özel Üftade İlköğretim Okulu Dergisi ( Uşak )
- Özel Üftade Erkek Lisesi Dergisi ( Uşak )
- Uşak Sanayici ve İşadamları Derneği ( USTAD)Dergisi ( Uşak )
- Van Güncel Gazetesi (Haftalık-Mahalli) ( Van )

2. Propaganda Vasıtaları:

a. Televizyonlar

- Samanyolu TV (Ulusal)
- Kanal F TV (Muğla/Fethiye)
- Kanal 21. Yüzyıl TV (Muğla/Fethiye)
- Selam TV (Siirt)
- Merkür TV (Van)

b. Radyolar:

- Dünya Radyo (Ankara)
- Nur FM (Diyarbakır)
- Burç FM (İstanbul)
- Samanyolu FM (İzmir)
- Tempo FM (Manisa)
- Radyo Likya (Muğla/Fethiye)
- Doğuş FM (Muğla)
- Filiz FM (Muş)
- Esra FM (Van)

Radyo Kanalları bu cemaatin basın – yayın faaliyetlerine verdiği önemi gösterdiği kadar, bu alanda ne denli etkin bir güce sahip olduklarını da gösterrnektedir.

Ayrıca;

- Toplantılar (Dershaneler, yurtlar, özel okullar, vakıflar, evler, özel hastaneler, özel şirketler)
- Video kasetler
- Muhtelif dönemlerde yapılan kamp çalışmaları propaganda maksatlı olarak kullanılmaktadır.

g. Yabancı Ülkelerdeki Faaliyetleri ve bu Ülkelerin Örgüte Verdiği Destek;

F.GÜLEN Grubunun son dönemde özellikle Kafkaslar ve Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ve özerk bölgeler ile ABD’de faaliyetlerinin yoğunlaştığı gözlenmektedir. Bu meyanda cemaat tarafından;

Türkiye’de yüksek öğrenim görecek bir öğrencinin masrafı ile Türk Cumhuriyetlerinde 7-8 öğrencinin öğrenim görmesinin mümkün olduğu yönündeki tespitten hareketle, yurt dışında özellikle Türk Cumhuriyetleri’nde bulunan okullarından mezun olan öğrencilerin, yüksek eğitimleri için bulundukları ülkeleri tercih etmeleri amacıyla bir yönlendirme başlatma,

Türkiye’de öğrenim görmekte ısrarcı olan öğrencilerin ise anılan cemaatin yurt dışındaki okullarının öğretmen ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerini seçmeleri doğrultusunda yönlendirilmesi kararı alındığı öğrenilmiştir.

Bunun yanı sıra F.GÜLEN cemaatinin Rusya ve Orta Asya’daki faaliyetleri önceden destek görürken Çeçenistan olayları nedeniyle İslami hareketlere karşı artan duyarlılık bağlamında son dönemde kontrol ve engellemelerde artış olduğu gözlenmektedir.

Ayrıca cemaat tarafından Orta Asya ülkelerine yönelik ekonomik yatırımlara önem verildiği bu çerçevede maddi sıkıntı çeken cemaat dışındaki tekstil işletmelerinin satın alınarak işletmelerde bulunan makinelerin cemaate ait şirketler kanalıyla Orta Asya ülkelerine gönderilmesinin planlandığı öğrenilmiştir.

Bu bağlamda söz konusu cemaatin yurt dışı faaliyetleri ülke bazında incelendiğinde;

1. Romanya

Fethullah Gülen Cemaati’nin Romanya’daki eğitim faaliyetleri; “Işık-Eğitim Kurumları” vasıtasıyla yürütülmektedir. Ülkede cemaate ait; 2 lise 1 ilkokul 1 anaokulu ve 1 dil okulu bulunmaktadır. Ayrıca ülkede cemaat tarafından 15 günde bir “Zaman-Romania” adı altında bir gazete çıkartılmaktadır.

2. Bosna Hersek

Fethullah Gülen cemaati’nin ülkedeki eğitim faaliyetleri “Sema Eğitim Vakfı” tarafından yürütülmektedir. Ülkede cemaate ait 3 lise bulunmaktadır.

3. Rusya

F.GÜLEN taraftarlarının Rusya’daki üniversitelerde 6 Türkçe Bölümü, 3 lise, 1 eğitim ve dil merkezi bulunmaktadır.

4. Gürcistan

F.GÜLEN cemaati’nin Gürcistan’daki eğitim faaliyetleri; “Çağlar A.Ş ve Mars A.Ş” tarafından yürütülmektedir. Cemaatin ülkede; 1 üniversite, 3 kolej ve 1 dil merkezi bulunmaktadır.

5. Azerbaycan ve Nahçıvan

F.Gülen cemaatinin ülkedeki faaliyetleri daha çok okul ve kültür dernekleri şeklinde görülmektedir. Cemaatin ülkede 1 üniversite, 12 lise (3’ü Nahçıvan’da) 1 ilkokul bulunmaktadır. Ülkedeki eğitim faaliyetleri Çağ Öğretim A.Ş tarafından yürütülmektedir. Cemaatin Azerbaycan’da birbiri ile bağlantılı faaliyet gösteren 1 TV (Samanyolu TV), 1 Radyo istasyonu (Burç FM) ve bir günlük gazetesi (Zaman Gazetesi) mevcuttur. Anılan grubun son dönemde; ilk ve orta öğretim öğrencilerinin yaz tatili dönemlerinde faydalanmaları amacıyla, ilk kez Latin harfleriyle Azeri dilinde basılmış iki kitabın yayımlandığı tespit edilmiştir. Ayrıca Azerbaycan’da faaliyet gösteren Kafkas Üniversitesi yönetiminin yeni bir üniversite kampüsü için çalışma başlattığı söz konusu çalışmanın yaklaşık 2 yıl içerisinde tamamlanmasının planlandığı istihbar olunmuştur.

6. Kazakistan

Fethullah Gülen Cemaati’nin Kazakistan’daki eğitim faaliyetleri hali hazırda; 1 üniversite, 27 lise, 1 ilkokul ve 1 dil okulunda sürdürülmektedir.

7. Kırgızistan

Fethullah Gülen cemaatinin Kırgızistan’daki eğitim faaliyetleri “Sebat A.Ş” tarafından yürütülmektedir. Ülkede cemaate ait; 1 üniversite, 11 lise ve 1 dil okulu bulunmaktadır. Ayrıca cemaat tarafından Kırgızca/Türkçe dillerinde haftalık olarak Zaman Gazetesi çıkartılmaktadır. Ayrıca Kırgızistan’da Sebat Eğitim Hizmetleri A.Ş tarafından anılan firmaya ait okullardaki eğitim durumu hakkında yayımlanan bir raporda;
a) Kırgızistan’da 13 eğitim kurumu ile hizmet verildiği
b) Okullarda toplam 329 öğretmen, 3025 öğrenci ve 310 yardımcı personelin bulunduğu
c) Okullara 2001-2002 öğretim yılı için 52 bin 863 öğrencinin müracaat ettiği bu öğrencilerden 800’ünün önümüzdeki yıl okula kabul edileceği
d) Okullarda uygulanan tüm programların Kırgız Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylandığı
e) Okullardan şimdiye kadar 1228 öğrencinin mezun olduğu bunlardan 550’sinin TCS ve YOS sınavını kazanarak eğitim görmek üzere Türkiye’ye gittikleri hususlarına yer verildiği tespit edilmiştir

8. Özbekistan

Fethullah Gülen Cemaatinin Özbekistan’daki eğitim faaliyetleri “Silm A.Ş” tarafından yürütülmektedir. Ülkede cemaate ait; 10 lise bulunmaktadır.

9. Türkmenistan

F.GÜLEN cemaatinin Türkmenistan’daki eğitim faaliyetleri “Başkent Eğitim A.Ş” tarafından yürütülmektedir. Ülkede cemaate ait; 1 üniversite, 13 lise, 1 ilköğretim okulu ve 1 eğitim ve dil merkezi bulunmaktadır. Ayrıca ülkede Başkent Eğitim A.Ş’ne ait “Uluslar arası Türk-Türkmen Üniversitesi’nde “Bülten Press” isimli bir dergi çıkarılmaktadır. F.GÜLEN cemaati tarafından çıkartılan “Fountain” isimli dergi ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.

10. Afganistan

F.GÜLEN cemaatinin Afganistan’daki eğitim faaliyetleri “Pak-Türk Uluslar arası Çağ eğitim Vakfı” tarafından yürütülmektedir. Ülkede cemaate ait 7 lise bulunmaktadır. Ancak 2002 Şubat ayı içerisinde cemaate ait okulların Pan-Türkizme hizmet ettiği gerekçesiyle Taliban yönetimiyle ters düştüğü bu çerçevede Afgan Eğitim Bakanlığı’nın anılan okul yöneticilerinden ülkeyi terk etmelerini istediği öğrenilmiştir. Bunun üzerine cemaat yönetimi Afganistan’daki eğitim faaliyetlerini durdurarak ülkeyi terk etmiştir.

Bilindiği üzere 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ne yapılan terör saldırısı sonrasında ABD tarafından Afganistan’a yönelik hareket başlatılmıştır. Harekatın hitamında Fethullah GÜLEN cemaati üst düzey mensuplarının Afganistan’daki hizmet faaliyetlerinin tekrar başlatılması ve yeniden yapılandırılmasıyla ilgili istişarelerde bulunmak amacıyla Aralık 2001 ikinci haftası içersinde ABD’ye gittikleri belirlenmiştir. Bilahare söz konusu cemaatin Afganistan’daki okulların Mart 2002 ayında yeniden açılmalarını sağlayacak bir protokol imzaladığı, protokolün ülkelerin değişik bölgelerinde yeni okulların açılmasını da içerdiği öğrenilmiştir. Ayrıca Afganistan’ın eğitim ihtiyacının karşılanmasında önemli rol üstlenmek emelinde olan F.GÜLEN’in Türkiye’deki her il cemaatinin bir Afgan şehrindeki eğitim faaliyetini finanse edecek şekilde organize olmasını istediği ve bu ülkenin yeniden yapılanması için verilmesi beklenen ABD yardımlarından faydalanmayı umduğu da istihbar olunmuştur.

11. Kamboçya

Ülkede söz konusu cemaate ait halen 1 lise bulunmaktadır. Ayrıca ülkede halen inşası devam eden cemaate ait diğer okulun inşaat giderlerinin karşılanması içn kaynak temini çalışmalarının sürdürüldüğü öğrenilmiştir.

12. Arnavutluk

F.GÜLEN cemaatinin Arnavutluk’taki eğitim faaliyetleri Gülistan Şirketi tarafından yürütülmektedir. Ülkede anılan cemaate ait 5 lise bulunmaktadır. Ülkede anılan cemaate ait 5 lise bulunmaktadır. Ayrıca Kosova’da cemaate ait 1 lise bulunmaktadır. Bunun yanı sıra F.GÜLEN cemaatinin Arnavutluk’taki uzantısı olan Gülistan Şirketi’nin “Kosova Ufuk Vakfı” adı altında bir yardım örgütü kurduğu ve Mart 2001 ayı içerisinde Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetimi makamlarına başvurarak bahse konu kuruluşu “NGO” statüsünde tescil ettirdiği belirlenmiştir.

13. ABD

F.GÜLEN grubu nurcularca ABD ile iş yapmak ve yerleşmek isteyen Türkiye’deki mensuplarına ekonomik, sosyal ve hukuki açıdan danışmanlık yapmak üzere Washington’da “Truestar Consulting Co.” İsimli bir danışmanlık şirketi kurulduğu ABD’nin 7 ayrı eyaletinde faaliyet gösteren şirketin; cemaat mensuplarının ABD’ne göç etmelerini teşvik etmek amacıyla zaman zaman Türkiye’de seminerler düzenlediği tespit edilmiştir.
F.GÜLEN’in cemaatin ABD’deki faaliyetlerine ilişkin yaptığı açıklamada; ABD’deki yurt ve okullardaki öğrenci sayısının hızla arttığını, öğrenci velileri ve ABD’li iş adamlarının cemaat çalışmalarına ilgi ve maddi katkılarının çoğaldığını ifade ettiği öğrenilmiştir. Buna paralel olarak F.GÜLEN’in talimatı çerçevesinde 2001 yılı sonunda ABD’de bir kolej inşaatının başlatılacağı öğrenilmiştir. 2002 – 2003 eğitim yılında açılması planlanan kolejin tüm giderlerinin bu ülkede yaşayan cemaat mensuplarınca karşılanacağı ifade edilmektedir. Halen ülkede cemaate ait 1 üniversite ve 3 lise bulunmaktadır.
Bunun yanı sıra halen ABD’de ikamet eden F.GÜLEN’in Ocak 2002 ayı itibariyle irtibat kanalı olarak yeni oluşturulan www.herkul.org adlı web sayfasını kullandığı ve özellikle dini konularda yaptığı sohbetlerin günlük ve periyodik olarak anılan siteye aktarıldığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan F.GÜLEN’in cemaatinin ABD’deki yapılanmasında kullanmak için Türkiye’den 1.5 milyon dolar talep ettiği bu meblağın il cemaatleri tarafından toplanmakta olduğuna dair bilgilerde alınmıştır.

14. Kanada

Cemaat üst yönetimince üniversite mezunu cemaat mensuplarının Kanada’ya yerleşmeleri hususunda 2001 yılından itibaren yapılan telkinler sonucu Ottowa’da yeterli sayıya ulaşıldığı bundan sonra Kanada’ya gidecek olan cemaat mensuplarından Montreal ve Toronto’ya yerleşmelerinin istendiği öğrenilmiştir.

15. Hong Kong

Cemaatin 1999 yılı içerisinde ticari faaliyet yürütülmesi amacıyla çalışmalara başladığı Hong Kong’ta günümüz itibariyle 3 şirketin faaliyet gösterdiği belirlenmiştir.

16. Tanzanya

Ülkede Işık Eğitim ve Sağlık Vakfı bünyesinde 1 lise faaliyet göstermektedir. Söz konusu okulun bu yıl ilk mezunlarını vereceği öğrenilmiştir. Ayrıca cemaat tarafından yapılacak yeni okul için Tanzanya Hükümetinin arsa tahsisinde bulunduğu ülkede sağlık konusunda da yatırım yapmak için görüşmelere devam edildiği, yapılacak yatırımla İzmir’de cemaate ait Şifa Hastanesi ile işbirliğine gidileceği Tanzanya’nın kültürü, coğrafyası ve yatırım yapılacak iş kolları konusunda vakıf olarak 2 kitapçık hazırlandığı, bu kitapçıkların Tanzanya’da yatırım yapmak isteyen cemaat mensuplarına dağıtıldığı öğrenilmiştir.

17. Suriye

Ülkede yasal düzenlemelerin yapılması sonrasında; Şam, Lazkiye ve Halep şehirlerinde özel okul açma çalışmalarının başlatıldığı belirlenmiştir.

18. Macaristan

Ülkede cemaate ait 1 anaokulu, 1 eğitim ve dil merkezi bulunmaktadır. Ayrıca ülkede yaşayan ve aralarında Fethullah GÜLEN cemaati mensuplarının yer aldığı şahıslarca İslam dininin Macaristan’da geniş kitlelere tanıtılması ve Türk vatandaşların sorunlarının çözülmesine yardımcı olunması amacıyla “Tolerans Vakfı” adlı bir vakfın kurulacağı öğrenilmiştir.

19. Kuzey Irak

Fethullah Gülen cemaatinin Irak’ın kuzeyinde halen 3 lise ve 1 dil ve eğitim merkezi bulunmaktadır. Ayrıca elde edilen bilgilerden; cemaat tarafından Irak kuzeyi Erbil ve Süleymaniye’de başlatılan yurt ve okul inşaatlarının tamamlandığı ilköğretim ve lise düzeyinde eğitim verilecek olan okullara öğrenci arayışlarının başlatıldığı öğrenilmiştir.

20. Makedonya

Ülkede cemaate ait 1 lise ve 1 ilkokul bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Makedonya’daki cemaat mensubu şahısların ortama göre dini konulardan ve F.GÜLEN’in görüşlerinden bahsedildiği ev toplantıları tertiplemeye başladıkları, toplantılara katılan şahıslara maddi ve siyasi kapasiteleri çerçevesinde F.GÜLEN grubuna ait Türkiye’deki kuruluşlara iş bağlantıları kurma imkanı sağlandığı öğrenilmiştir.

21. Polonya

F.GÜLEN Nurcu grubu tarafından Polonya’da Mayıs 2002 ayı itibariyle bir okulun faaliyete geçirilmesinin planlandığı tespit edilmiştir. Söz konusu okul anılan kesimin Avrupa’da Danimarka’dan sonra açtığı ikinci okul olmasına karşılık tamamen yabancı topluma hitap edecek ilk okul olması nedeniyle önem kazanmaktadır.


Ayrıca cemaatin;

- Almanya’da 1 anaokulu
- Avustralya’da 4 lise
- Avusturya’da 2 eğitim ve dil merkezi
- Bangladeş’te 1 lise
- Başkurdistan’da 3 lise
- Belçika’da 1 eğitim ve dil merkezi
- Bulgaristan’da 1 lise
- Çeçenistan’da 1 lise
- Çin’de 17 lise
- Çuvaşistan’da 1 lise
- D.Sibirya’da 1 fakülte, 4 lise, 1 eğitim ve dil merkezi
- Dağıstan’da 1 üniversite, 2 lise
- Danimarka’da 1 lise
- Endonezya’da 2 lise
- Fas’ta 1 lise
- Filipinler’de 2 lise
- Fransa’da 2 eğitim ve dil merkezi
- G.Afrika’da 1 lise, 1 eğitim ve dil merkezi
- G.Kore’de eğitim ve dil merkezi
- Hindistan’da 1 eğitim ve dil merkezi
- İsveç’te 1 eğitim ve dil merkezi
- İsviçre’de eğitim ve dil merkezi
- Karaçay/Çerkez’de 1 lise
- KKTC’nde 2 eğitim ve dil merkezi
- Kırım’da 2 lise
- Mısır’da eğitim ve dil merkezi
- Moğolistan’da 5 lise
- Moldova’da 2 lise, 1 ilkokul
- Nijerya’da 1 lise
- Pakistan’da 1 lise
- Sudan’da 1 lise, 1 eğitim ve dil merkezi
- Tacikistan’da 6 lise, 1 eğitim ve dil merkezi
- Tataristan’da 6 lise
- Tayland’da 1 lise
- Tayvan’da 1 eğitim ve dil merkezi
- Ukrayna’da 1 lise
- Vietnam’da 1 lise
- Yemen’de 1 lise açtığı tespit edilmiştir.

Bu arada Burma, Çad, Gana, Hollanda, İngiltere, İtalya, Mısır, Senegal, Cezayir ve Yunanistan’da da eğitim tesisi açılması yönünde girişimleri olduğu ayrıca Alman Hükümetinin 2002 yılından itibaren her yıl 500.000 yabancıyı Alman vatandaşlığına kabul etmek yönündeki çalışmalarını cemaatin Almanya’da zayıf yapılanmasını güçlendirmek için fırsat gördüğü ve konunun detayları üzerine araştırma yaptırdığı öğrenilmiştir.


h. Değerlendirme

1. Günümüzde altı grup halinde faaliyetlerini yürüten Nurcu gruplardan Yeni Asya, Şura Grubu ve Mehmet KURDOĞLU Grubunun diğer gruplara göre daha az aktif bir çalışma sürdürdükleri gözlenmektedir. Nurcu kesim içinde küçük bir grubu oluşturan Med-Zehra Grubu elemanlarının Kürt kökenli oluşu ve Kürt Milliyetçiliğini savunması sebebiyle önem arz etmektedir.
2. Nurculuğun diğer bir bölümü olan Aczimendi Grubu ise radikal katı tutumlarıyla son dönemde dikkat çekmesine rağmen hiçbir önemi ve etkinliği olmayan bir gruptur.
3. Nurculuk faaliyetlerinin asıl önemli olan grubu Fethullah GÜLEN grubudur. Uzun süredir sistemli bir çalışma ile grubunu güçlendiren ve genişleten Fethullah GÜLEN faaliyetlerine çok geniş bir yelpazede devam etmektedir.

4. Sonuç olarak önümüzdeki dönemde;

a. Nurcu cemaatler içinde bulunan grupların tamamının F.GÜLEN grubu içinde eriyeceği ve bu grubun da söz konusu kişi hakkında açılan davaya rağmen yakın gelecekte Türk siyasal hayatında en önemli irticai grup olma özelliğini artan oranda sürdüreceği

b. Türkiye’nin sosyal, siyasal ve ekonomik koşullarının bozulmasına paralel olarak söz konusu cemaatin etkinliğini arttıracağı değerlendirilmektedir...

http://www.nurettinveren.net/modules/news/article.php?storyid=297
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 12 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4 ... 10, 11, 12  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1