Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - HOCALI KATLİAMI.........
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
funda3307
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jul 20, 2004
İletiler: 712
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar May 24, 2006 7:08 pm    ileti konusu: HOCALI KATLİAMI......... Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaşlar mail olarak elime ulaşmış bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim soykırım yapan kim?......


Makale: HOCALI KIRGINI (Yusuf Ziya Arpacık)

26 Şubat 1992... Günlerden Çarşamba, gece yarısı... Azerbaycan; Dağlık Karabağ'ın Hocalı kenti... Sözün bittiği yer...


Bağrından nice ünlü ilim adamları ve nice büyük sanatkârları çıkaran, İlisu ve Hocalı çaylarının buluştuğu mukaddes topraklar üzerinde kurulmuş olan bu tarihî kent, çok şiddetli bir kış yaşıyordu. Her zaman olduğu gibi, o akşam da insanlar erkenden evlerine çekilmiş, doğalgaz hatları çalışmadığı için ile kendi çabalarıyla ısınmaya çalışıyorlardı.

Çıplak ayaklı çocukların dondurucu soğuğa aldırmadan kartopu oynadığı sokaklar, son günlerde hava kararmadan terkedilir olmuştu. Caddeler ıssızdı. Ortalıkta sinsice dolaşan ağir bir kan kokusu vardı.

Toprak ve kerpiçten yapılmış olan binalar sanki bu görünmez tehlikeden korunmak için birbirine yaslanarak kuvvet Alıyordu. Meçhul bir saldırıyı beklerken damlarındaki kar yığınlarının altında ezilerek küçülen evler bile bu tedirginliğin derin izlerini taşırken, tehlikeyi koklayan hayvanların, hatta lokak köpeklerinin bile sesi çıkmaz olmuştu. Ortalıkta çıt yoktu...




Yöneticiler ise gaflet içerisinde, ağır bir siyasî sarhoşluğun kucağında, yarı baygındı...

Dolunay olduğundan her taraf aydınlıktı. Kar beyazlığına vuran ayın şavkı, âdeta geceyi gündüze çevirmişti. Evlerin pencerelerinden görünen solgun ışıklar birer birer kaarirken, Hocalı halkı da derin bir uykunun kollarına bırakıyordu kendisini.

Evlerin birinden bir çocuk ağlaması işitildi. Peşinden sönük bir ninni döküldü sokaklara:

-Benim yavrum uyuyacak
-Uyuyup da büyüyecek
-Mekteplere gidecek
-Yeke adam olacak...
-Eee... Eeee bebeğim eeee...

Hazangül, kardeşinin ağlaması ve annesinin de küçük yavruyu tekrar uyutmak için ninni söylemesi üzerine uyandı, zaten zorlukla uyumuştu...

Sekiz yaşındaki Hazangül bu akşam bir başka tedirgindi. Kalın yorganı üzerinden atarak ayağa kalktı. Üşümek pahasına ila olsa küçük bedeni, bu ağır yükten kurtulmak isterken, önleyemediği bir duygu yoğunluğu içerisinde, aynı odayı paylaştığı babasının yere serilmiş yatağına doğru yöneldi. Sadece iki metre uzağında olan sevgili babacığını nedense çok (izlemişti.

Babası uyanıktı... Yanma sokulduğunda ise baba Tevekkül Emirov, kızını şefkatle kollarına aldı.
Tevekkül, hem yavrusuna hem de küçük kızın kucağında sımsıkı tuttuğu oyuncak bebeğe dikkatle baktı.

Kızının simsiyah sırma saçları neredeyse bütün yastığı kaplamıştı. Yüzü ay gibi parlak, yanakları al aldı... Yaşından daha büyük gösteriyordu. Karanlığın ışığında yetişkin bir genç kız gibi görünüyordu. Uyku mahmuru kara gözleri yarı kapalıydı... Uzun kirpikleri ok gibiydi. Tevekkül, parmaklarını tarak gibi yaparak Hazangül'ün saçlarını düzeltti. Kızını okşadı, okşadı...

Ata can, bebeğimin ayakları üşümesin. O da bizimle yatsın. beli yavrum, onun da üstünü ört. Haydi menim nazlı kızım, uyuyalım...

Hazangül, babasının yanağına sıcak bir buse kondururken, una iyice sokuldu. Annesi küçük kardeşini uyutmak için ninni söylüyor; Hazangül de bu fırsattan istifade ederek babasını kokluyor, kokluyordu...

Attı, magazinden mene ne alacaksan? ..

Ay inenim geşenk gizim! .. Her ne isteyirsen onu alaram...

Biraz sonra Hazangül'ün küçük kardeşi uyumuş ve annesi de ayağa kalkarak perdeyi biraz aralamıştı ki; o anda gözleri kör edecek kadar dehşetli bir ışık doldu içeri. Peşinden müthiş bir ses... Sonra her şey karardı...

Kıyameti andıran bu dehşet anında yerin derinliklerinden yukarı doğru bir sarsıntı başladı. Sanki toprak kaynıyordu... Aftır ve keskin bir barut ve peşinden de derin bir yanık kokusu yayıldı...

Baba-kızın bu uzun kış gecesi yaptıkları bal muhabbet, şiddetli bir patlamayla sona ererken, ışık ve ses terkibine odada bulunan bütün eşya da müdahil olmuştu.
Müthiş bir ses, bir ses daha...

Peş peşe patlayan ağır top mermileri ortalığı cehenneme çevirmişti. Hazangül'ün kulakları duymuyor, gözleri hiçbir şey görmüyordu. Babası onu göğsüne yapıştırmış, tavandan dökülen taş-toprak parçalarmdan korumaya çalışıyordu. Bir müddet sonra, kırılan camlardan içeriye dolan soğuk rüzgârın etkisiyle

Hasangül ürperdi ve biraz toparlandı. Keşke kendine gelmez olsaydı da bundan sonra göreceklerini, görmeseydi. Titriyordu...

Diğer çocuklarını iki eliyle kucaklamaya çalışan annesi ise bir yandan feryat ediyor ve acı içerisinde inliyordu. Anlaşılan yaralanmıştı...

Kısa bir süre sonra kendilerini kent mezarlığının duvarının dibinde buldular. Şehre bir akbaba sürüsü gibi giren Ermeniler, ilk saldırı sonrası sağ kalabilen kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan sivilleri, kabristanın yanındaki meydana toplamışlardı.

Hazangül dünyaya gözlerini açtığında babası ona bu ismi verirken acaba ilerde olacakları görmüş müydü? Elbette bilinmez... Fakat gerçek bir hazan yaşanan Hocalı Meydanı'nda sekiz yaşındaki Hazangül, Adem Peygamberle başlayan insanlık tarihinin en olmazlarını görüyordu.

Ermeniler, kent meydanını bir mezbahaya çevirmiş, kan içmeye bir türlü doymazken, şehrin her yanına ölüm yağıyor, sağ kalanlar ise ölümü hasretle aratacak ağır bir zulüm altında inliyordu.

Babası, Hazangül'e öyle sarılmıştı ki; kent meydanına gelene kadar onları ayıramadılar. Annesi ve diğer kardeşlerini onlardan koparmışlardı. Daha sonra kafasına demirle vurarak kollarını gevşettikleri Tevekkül Emirov'un el ve ayaklarını kablo ile bağlayıp üstüne de benzin dökerek, ateşe verdiler. O ise alevler içinde yanarken kızına doğru hamle yapmak istedi:

-Yavruuum...

Sonra alev yumağı içinde kaybolurken son defa yanık ve kesik bir feryat daha yükseldi:

-Ay Allah, yandım...

Babası meşale gibi yanarken Hazangül ona doğru atıldı. Serçe kadar küçük bedeni bu acıya daha fazla dayanamadı ve babasına koşarken düştü, bayıldı. Hazangül saatler sonra kente girenler tarafından yattığı yerde bulunarak hastaneye kaldırıldı. Sımsıkı tuttuğu bebeği ise hâlâ kucağındaydı.

Pirşağı'da Entike ninesinin himayesinde dört yetim çocuk bir beraber büyüyen Hazangül'ün kulaklarında babasının aftzından dökülen o ses hep yankılandı, durdu:

Ay Allah, yandım...

Aynı meydan ve aynı an... Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atmaya başladılar. Atalarından miras kalan bir kumar oynayacaklardı. Bu dehşet kumarı onlar için bir çeşit ibadetti. Ermeniler, tarih boyunca birçok yerde olduğu gibi Hocalı'da da bu oyunu sahneye koymak için acele ediyorlardı.

Karnı burnunda olan kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. O ise, feryat bile etmiyor, sadece boş gözlerle yerlere bakarken, bir hazan yaprağı gibi titriyordu.

Güzel yüzünü süsleyen inci dişlerinin kenarından süzülen kan boynuna doğru ilerledi. Daha önce oldukça hırpalanmış olduğu anlaşılıyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...

Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı:

-Akçik, manç? .. (Kız mı, oğlan mı?)

•Akçik... (Kız)

Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Bu işi daha önce defalarca yaptığı her hâlinden belli oluyordu. Tecrübeliydi...

Genç annenin dizleri oynadı ve başı yana düştü. Sesi çıkmamıştı...

Her iki Ermeni, bebeğin cinsiyetini inceliyordu ki; nihayet uzun boylu olanı kanlı gözlerini üzüntüyle kırparak konuştu:

-Tun şahetsar, ınger... (Sen kazandın, yoldaş)

-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)

-Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette)

Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:

-Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver)

Bütün bu olmazların olduğu dakikalarda Hocalı meydanının diğer tarafında tek kale bir futbol maçı hazırlığı vardı. Oyuncular oldukça iddialı ve bir o kadar da istekliydiler. İki kesik kadın başını kale direği yapmışlar ve bu arada bir top urayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:

-Asixn ma/, çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)

Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü...Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vuruyor, vuruyorlardı...Ve dünya, dönmeye devam ediyordu...

Bu acıya yer ve gök nasıl dayandı! .. Canlı-cansız varlıklar niye hareketlenmedi acaba! .. Yıldızlar birbirine çarpıp dünyanın başına niye yağmadı! .. Hızarla kollar, ayaklar kesilirken, güneş niye parçalanmadı! .. İnsanlar teneke gibi katlanırken, gökkubbe niye dürülmedi! .. Bebek, boyu kadar bıçakla annesinin memesine şişlenmişken, dağlar niye yürümedi! ..

Yavrular kazanlara atılırken, denizler niye kayna¬madık. Hazangül karlar üstünde bebeği ile uzanmışken, ay niye sönmedi! .. Bir kasırga çıkıp da yeryüzündeki bütün binaları niye temelinden söküp de göklere savurmadı! .. Hani özlem ve hasretle beklenen o kutlu gün niye gelmedi! .. Kıyamet! ..

Hayır, canlı, cansız eşya ve bütün mahlukat, yerküre tarihinin bu ağır imtihanında sınıfta kalmıştı...

Ermenilerin elinden kurtulanlar, saatler sonra çevre köylere ulaştığında ise kötü haber duyulmuş oluyordu.

Ajanslar, 'Katliam Tarihi'rim en kara haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi ve

Ermeni vahşeti böylece gün yüzüne çıkmış oldu. Ancak batılı devletler her zaman olduğu gibi bu vahşeti de görmezden gelecekti.

26 Şubat'ın ilk dakikalarında harekete geçen ağır zırhlıların palett sesleri ve boğuk motor gürültüleri ile 'yandım, yandım' yandım birbirine karışmış ve ortalık âdeta cehenneme dönmüştü. O meşum gece yarısı, güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.

Oldukça önemli bir coğrafik yapıya ve stratejik bir konuma tahlp olan Hocalı'yı, 'Ermeni Kuldur Desteleri' 10 Eylül 1991 Urlhinden 25 Şubat 1992 tarihine kadar geçen 5 aylık süre İçinde zaten çok ağır bir kuşatma altında tutmuşlardı.

26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan lop ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.

Şehri savunan askerlerin son kurşunlarına kadar vuruşarak kahramanca şehit olmasından sonra savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler.

Sağ kalanların bazıları ara sokaklardan kaçarak kent dışına çıkmış ancak burada da başka bir tehlike ile boğuşarak komşu köylere ulaşmışlardı. Sona Eliyeva isminde bir Hocalı sakini, kız kardeşi ve onun çocukları ile beraber 12 gün boyunca aç-SUSUZ, yalnız kar yiyerek, gündüzleri ormanlık arazide gizlenip, geceleri yürüyerek Ağdam'ın Karahacı Kabristanı civarına gelip çıkmışlardı. Onları bulan Millî Ordu'nun askerleri derhal tıbbi müdahale yaparak donmaktan kurtarmıştı.

Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafataslarını yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular.

Bir soykırım tarihi daha Rus desteğindeki Ermeniler tarafından kan ve kin kusan namlularla yeniden yazılıyordu.

Bu saldırı, Ermeniler'in Azerbaycan'da Türkler'e karşı yaptıkları ilk katliam değildir. 1905 ve 1920 yılları arasında Azerbaycan'ın Baku, Şamahı, Küba, Gence ve Karabağ bölgelerinde yine Rus askerlerinin yoğun desteği ile büyük katliamlar yaparak binlerce insanımızın acılar içinde hayatını kaybetmesine sebep oldular.

Dünya savaşından sonra Doğu Anadolu'da; Erzurum, Kars, Bitlis illerinde oynadıkları kirli oyunu, yıllar sonra bu kez Türk toprağı Karabağ'da sahneye koymuşlardı.

Bugün bile Anadolu'nun dört bir yanında, sömürgeci ülkelerin desteğindeki Ermeniler'in yaptığı soykırıma uğrayan Türkler'in toplu mezarları ortaya çıkmaktadır. Birinci Dünya savaşında Anadolu'da silahlanarak ve Rus birlikleri tarafına geçip bizi arkadan vurarak büyük katliamlar yapan Ermeniler, şimdi de Azerbaycan'da silahbaşı yapmışlardı...

'Neden böyle bir Türk düşmanlığı ve neden böylesine vahşî katliamlar? ' sorusu kafalara takılırken, cevap yine o şer ülkesinden geliyordu. Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerekk yoktur. Hesap ortada...

Tarihte sivil Türkler'i arkadan vurarak ün yapan ve bugün hala kin, nefret duygulan saçmaya devam eden ve de 'Soykırım' iddialarıyla dünya kamuoyunu bulandırmaya pulmanların marifeti, Hocah'nın kanlı tarihinin ölüm yapraklarında saklıdır.

Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttıfaki Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366. Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı.

Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. Kayıtlı olarak; bu yoğun saldırılar sirasında 613 kişi hayatını kaybetti. Bunların 106'sı kadın, 83'ü de çocuklardan oluşuyordu. Ayrıca 56 kişi de, hamile kadının karnının yarılması ve küçük çocuğun başının kopartılması gibi ve benzeri hususî işkencelerle katledildi...

Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.

Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına İnanamadı. Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar.

Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın hoyutunu da anlatıyordu:

Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Bebekleri, masum insanları öldüren Ermeniler onlardan da herkesten de çok çok daha beter, diyordu Fransız gazeteci. Sözde soykırım iddialarıyla ortaya dökülenlerin işlediği bu katliam, tarihe kara bir leke olarak geçti.

Peki 26 Şubat gecesi harekete geçen bu çakal sürüsüne kim emir vermişti? Bu vahşet emrini veren yavuz-hırsız, bütün dünyayı 'Ermeni Soykırımı' yalanıyla boyalamaya çalışan ve şu anda Krmenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildir.

Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Krmenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter-Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, 'Hocalı Katliamı' başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.

Dağlık Karabağ'ın en gözde şehri Hankendi'nde dünyaya gelen Koçaryan hâlen Azerbaycan vatandaşıdır.

Yusuf Ziya Arpacık
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Blanc_Loup
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 06, 2006
İletiler: 15

İletiTarih: Çar May 24, 2006 7:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Çok uzun yarısındayım ama okuycam
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Blanc_Loup
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 06, 2006
İletiler: 15

İletiTarih: Çar May 24, 2006 7:44 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ne diyceğimi bilemiyorum ama şunu söyliyim ermenistanın resmi haritalarında ankarada dahil olmak üzere bir cizgi çekilmiştir bu sınıra kadar olan yerler güya ermenistanındır............
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 25, 2006 2:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



Rus ordusunun desteğiyle, silahlı Ermeniler Hocalı kentinde 25 Şubat 1992'de insanlık dışı bir katliam yaptı. Birkaç saatte aralarında kadın ve çocukların da olduğu 613 kişi katledildi...

Yukarı Karabağ bölgesinde terör estiren silahlı Ermeni grupları, Rus ordusunun 366'ıncı birliğinin de desteğiyle bu bölgedeki Hocalı kentini 25 Şubat 1992 akşamı kuşatma altına aldı.

Savunmasız kente kolayca giren silahlı gruplar, birkaç saat içinde aralarında kadın ve çocukların da olduğu 613 kişiyi öldürdü.

Daha sonra yapılan araştırmalar sırasında, öldürülenlerin bir bölümüne işkence yapıldığı da belirlendi.

Kentte birkaç gün süren katliam, talan, tecavüz gibi olaylardan sonra 487 kişi bölgeden yaralı olarak kurtulabilirken,

1275 kişi esir alındı. Bunlardan 150'sinin akıbeti halen bilinmiyor.

Konuya ilişkin açılan soruşturmalarda olaylarda sorumluluğu olan Ermeni ve Rus subaylarının isimleri belirlendi.

Rusya, Ermenistan ve Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ'da ikamet ettikleri ifade edilen bu kişiler hakkında uluslararası düzeyde herhangi bir yasal süreç halen başlatılamadı.

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 25, 2006 2:50 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

iletiye resim nasıl koyuluyor bılgısı olan yardımcı olur mu

elimde bu katliamla ilgili olarak resimler bulunmaktadır


sevgilerle
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 25, 2006 2:56 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



Şanlı Türk tarihine bir kara sayfa olarak yazılan bigünde

Cihandaki tüm soydaşlarımızaTaziyelerimi sunarbaşta

AZERBEYCAN CUMHURİYETİ olmak üzere diğer tüm

TÜRK devletlerini hala günümüzde ermeni esaretindeyaşayan Karabağlı

soydaşlarımızın Azatlığı için birlik olmaya davet ederim
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 10:57 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hocali Katliami birinci bölüm

Hocali Katliami ikinci bölüm


En son Vuslatim tarafından Per Şub 22, 2007 5:31 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 11:29 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Özel iletiden alintidir...



1991 yılında Azerbaycan Parlamentosu'nun halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ'ın özerk bölge statüsünü ilga etmesine karşılık Dağlık Karabağ Parlamentosu bir referandum düzenleyerek cevap vermiştir. Çoğunluğu Ermenilerin oluşturduğu bölgede referandum sonucunda Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan etmiştir. 1992'de Sovyet birlikleri de bölgeden çekilmiştir.
Hocalı'da gerçekleştirilen katliama giden süreçte, Ermenileri Rusların desteklediği yönünde ciddi bulgular bulunmaktadır. Ermeni gönüllülerden oluşan silahlı gruplar Karabağ'a yerleştirilmiştir. Ardından Gorbaçov, 25 Temmuz 1990'da yayımladığı bir kanun ile SSR (Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) kanunları dahilinde olmayan silahlı grupların kurulmasını yasaklamış ve kanunsuz olarak saklanan silahlara el konulmasını sağlamıştır. Bu kanunla birlikte Azerbaycan'ın bütün bölgelerinde av silahları da dahil olmak üzere silahlar toplanmış, Dağlık Karabağ'da ise bu görev Rus askerleri tarafından yerine getirilmiştir. 1990 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Ermeniler saldırılarını doğrudan Azerilere yöneltmeye başlamışlar, otobüs baskınları, yol kesme gibi terör eylemlerine kalkışmışlardır. 1990 yılı başlarında yaklaşık 186 bin Azeri, Ermenistan'dan Azerbaycan'a gitmeye zorlanmıştır. Ekim 1991'de ilk Azeri köyü Ermenilerce ele geçirilmiştir. Hocalı Katliamı, Rus askerlerinin desteğiyle 25-26 Şubat 1992'de Hocalı'ya ulaşan Ermeni kuvvetlerince gerçekleştirilmiştir. Rusya olaylarla ilgisinin olmadığını iddia etse de, Rus ordusuna ait 366. alayın 1991'in sonbaharından beri Ermenilerin safında savaştığı, alaydan kaçan dört askerce doğrulanmıştır.


10 bin nüfuslu Hocalı'da olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının 1.300 kişi olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı'da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700'den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000'in üzerindedir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:

"Dağlık Karabağ'ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk'ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam'a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti."

Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir. Ermenilerin Mayıs 1992'de Nahçıvan'a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıklamıştır. Uluslararası toplum, ancak Ermenilerin nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer'e saldırmasıyla harekete geçti. BMGK, 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi. Kararın ardından AGİT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı.


1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilan edilmiştir. Savaş sonrası çözüme kavuşturulamayan bir diğer sorun da, ülke içerisinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen bir milyon civarı Azeri'dir. Bunların büyük bir çoğunluğu Azerbaycan sınırları dahilinde yaşamaktadırlar. Azerbaycan nüfusunun %10'undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır ki bu, kişi başına dünyada yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden biri anlamına gelmektedir. Bu insanlar hâlâ Ermenilerce işgal edilen topraklarda bulunan evlerine geri dönmeyi beklemektedirler. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan veya başka ülkelerden Azerbaycan'a gelen Azerbaycan vatandaşları, Azerbaycan hükümeti tarafından "göçkün" olarak adlandırılmaktadır. Sorunlarına hâlâ kalıcı çözümler bulunamayan göçkünler; mesken, iş, yiyecek, sağlık, eğitim ve can güvenliği gibi birçok sorunla karşı karşıyadırlar. Bu kişiler Bakü ve çevresinde, zor koşullar altında çadırlarda, barakalarda, okul ve yurtlarda, pansiyonlarda, dükkanlarda, yük vagonlarında, hatta yol kenarlarında yaşam mücadelesi vermektedirler.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Rovshan
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Apr 01, 2006
İletiler: 34
Şehir: Azerbaijan

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 5:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

salam aleykum...

buna karshi dikkatli oldugunuz uchun size cok minnetdarim. Hocali soykirimi ermenilerin Turklere karshi olan nifretinin ve Turkleri yer yuzunden silmek isteyinin bir numunesidir. hepimize malumdur ki, Turkler tarih boyu ermenilerin katliamina maruz qalmishlar. Bizler ne acilar cekdik, Allahin komeyile bu acilara dozeceyik. Esas olan Allaha inam ve arihden netice cikrmak. Tarihden netice cikamaliyik ki, bundan agir belaar bashimiza gelmesin. Masa arkasinda danishiklar cok suremez, MUTLAK VE MUTLAKA bir gun sabir tashacak (buna az kalmishidir) ve o zaman bu regionda muharibeye karshi olan Amerika ve Rusya bizim karshimizi ala bilmeyecek. Karabag Allahin komeyile Azerbaycana birleshdirilecek, benim oglum ilk addimlarini Karbagda atacak! bu mutlaka olacak ve o zaman sherefle bashimizi yukari kaldiracagiz. Xazar semalrinda dalgalanan bu uch renkgli bayrak ugrunda ne kanlar tokuldu, ulu babalarimiz bu topragi onun uchun miras koymamishdilar ki, bir gun bu toprdagi ermeni kahbelerine verek. Babalarimiz Tarihde sehv yapdilar biz onu duzeldeceyiz, Inshallah biz boyle sehvler yapmariz.
Allah bizlere yar ve komek olsun!


Sen bizimsin, bizimsin durduqca bedende Can,
Yaşa - yaşa çox yaşa, ey şanlı Azerbaycan!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 5:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Rovshan demiş ki:
salamun aleykum degerli ulkudashim. nasilsin? Inshallal iyisin ve her shey yolunda.
Hocali soykirimi ile bagli mekaleye gore cok minnetdarim. benim forumda yeni bashlik atmak iznim olmadigindan yeni bashlik vere bilmedim senden ricam sana gonderdiyim Hocali soykirima aid daha bir movzunu forumda yayinlaman. eger edersen sana cok minnetdar olurum.
Allah amaninda....



Ülküdasim. Yeni baslik acmayip ta burada yayinlamak forum kurallarina daha uygun... Aksi takdirde konu dagilir. Ve meselenin takibi zor olur. Vakif olmayan Ülküdaslarimizin da meseleye dikkat cekmeleri ve bilgilenmeleri noktasinda hayati önem arzettigi icin yazinizi buraya tasidim...


YA KARABAG YA ÖLÜM, BASKA YOLU YOK ARTIK....

Saygilarimla...

Vuslat



Buyrun yaziniz...


Bunu biz unutmariq:Xocalıda 613 kisi öldürülüb: onlardan 63 uşaq, 106 qadın və 70 yasli,8 aile tamami ile yer üzünden silinib, 25 uşaq her anasini ve babasini itirib, 130 uşaq bir valideynini itirib, 487 kisi yaralanıb, ondan 76 uşaq, 1275 kisi girov götürülüb, 150 kisi itkin düşüb (rakamlarin sayı çol da ola biler)
Qehhar ve İntiqam sahibi olan Allahın adı ile
Hocalı Qarabağda yerləşən 7000 ehalisi olan bir şehirdir. Bu şehir strateji yandan çok vacib olan, Ağdam-Şuşa, Eskəran-Hankendi yollarının üstünde yerleşir.
1991 ilin oktyabr ayından Hocalı şeheri ermenilerin dözülmez derecede olan blokadasına meruz qalmışdı. Şehir, yerli ehalinin cesaretinin ve qahramanlığının sayesinde yaşayırdı. Yerli mühafizeçi ve polis desteleri şeherin mühafizesini temin etmeye çalışırdılar. 1992-ci ilin ikinci yarısından ermeni silahlı destelerinin hücumları müntezem olaraq davam edirdi. Subat ayinin 25 den 26-na keçen gece ermeni silahlı qüvveleri keçmiş Sovet İttifaqının 366 saylı piyada moto-atıcı alayının yardimi ile Hocalı şeherini işqal etdi. Şeherin tutulması zirehli maşınlardan, tanklardan, ve «Alazan» tipli raketlerin ateşi ile başladı. Hocalı üç tarafdan mühasireye alınmışdı ve yerli dinc ehali xilas olmaq üçün Eskeran istiqametinde qaçmağa ceht etmişler. Amma hadisenin gedişinde malum olmuşdur ki, bu yolda ermeniler onlara tele qurmuşlar. Naxçivanik kendinin yaxınlığında ermeni silahlı qüvveleri silahsız dinc ehalini amansızcasına qatle yetirmişlər.
Eskeran-Naxçivanik istiqametinde bu dehşetden qaçıb qurtulmağa çalışan insanlar dere ve meşelerde qaçmaqdan taqetden düşerek qışın şahtasında donaraq, onları izleyen ermeni quldurlarının amansız işgencelerine maruz qalaraq qetle yetirilmişler. Uşaqlar, qadınlar, qocalar ermeni quldurları tarafindan amansızlıq ve misli görülmemiş vahşiliklere maruz qalaraq öldürülmüşler. Ermeni silahlı qüvveleri her bir Hocalı sakininin arxasına düşerek taqetsiz qız-qadınları, hatta körpe uşaqları zorlayır və sonra divan tutuaraq öldürür, meyidleri tanınmaz vaziyyete salırdılar. Ermenilerin bir xarakteristik xasiyyetlerini qayd etmek lazımdır ki, onlar öz qurbanlarını öldürmezden evvel onlar üçün müxtelif ezablar düşünürdüler.
Hocali soyqirimini bas vermenie sebeb kimi Esgeren emeliyyatinin bas tutmamasi idi. Hem de dovleti idare edenlerin Sovyetlere isleyen kahbelerin olmasi idi. Umumiyyetle Qarbagin getmesi Sovyetler isleyen kahbelerin gunahi oldu. Ordunun basinda olanlarin isini bilmemesi, ordunu duzgun istiqametlendirmemesi, Bakude hakimiyyet ugrunda mubarizeler, korkak komandirler bunlarin hamisi bizim Qarabag hesretile yanmamizin sebebi.

Azerbaycan silahlı qüvveleri Hocalı şeherinin sakinlerini xilas etmek üçün mühasireni yara bilmirdiler ve hatta meyidleri götürmek imkanı yok idi. Hemin zaman ağ kamuflyaj formasını geymiş xüsusi ermeni qurupları meşede ve derelerde qalmış sakinleri axtarır onları ya öldürür ya da girov götürerek başlarına müsibetli işgenceler açırdılar. Bu dehşetli hadiseler Mart ayına kimi devam etmişdi. Mart ayında ecnebi ve azerbaycan jurnalistleri bura gelmeye nail olub ve bu dehşetli sahnelerin şahidleri olublar. Oradakı meyidler tanınmz vaziyyete salınaraq tehqir olunmuşlar. Onların çoxunun başında gülle yarası vardı ve bu onu gösterir ki, bütün yaralılır ele yerindece öldürülmüşler. Tibbi yoxlamadan sonra malum olmuşdur ki, meyidlerin skalpları (baş dəriləri) çıxarılıb, qulaqları və başqa orqanları kesilib, gözleri oyulub, el-ayaqları kesilib, meyidlerin üstlerine ağır aletlerle basılıb ve çoxlu sayda gülleler vurulub.
Hocali dehsetini ilk defa kamera kay eden sahs Cingiz Mustafayev olmusdur. Onun cekdikleri olmasaydi belke de bu zaman bizim bu hadiselerden haberimiz olmazdi. Cingiz Mustafayev Nahcivani kendinde sehid olmusdur.
Hocali soyqirimi zamani dovlete ve şahsi mülke deymiş ziyan $ 5 milyon deyerlendirilmişdir.
Ermeni silahlı qüvveleri Qarabağda Xocalı şeherinin tutulması zamanı dinc ehaliye qarşı töretdikleri harekekler ile Cenevre konvensiyalarını, insan hüquqları haqqında Umumidünya Beyannamesinin 2,3,5,9,17-ci maddelerini (10 dekabr 1948 ildə ATETİN Baş Asambleyası ile qabul olunub), fövqalade vaziyyetde, harbi münaqişeler zamanı qadın və uşaq hüquqlarının müdafiesi beyannaməsini (14 dekabr 1974 ilde) kobud surətdə pozmuşlar.
Hal-hazırda Ermenistanda ve işqal olunmuş Qarabağ erazisinde 783 nefer Azərbaycanlı esir var ki, bunların siyahısını ermeni tarafi özleri vermişler, indi ise bunu beynəlxalq ictimayyetden gizletmek üçün inkar edirlər.
Yaşadığımız günlerde bu qanlı hadisenin 15 ili tamam olur. Tarix üçün 15 il bir an sayılır ve bu müddetde hansısa bir tarixi hadiseni unutmaq mümkün deyil!!!


Sen bizimsen, bizimsen durduqca bedende Can,
Yaşa - yaşa çox yaşa, ey şanlı Azerbaycan!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cerrah08
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 11, 2007
İletiler: 61
Şehir: ANKARA

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 11:09 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah bu şehitlerimizin tek damla kanını unutturmasın
Alnı açık başı dik Azeri kardeşliklerimizın onuru şerefi olur İnşaallah
Allah rahmet etsin........
Unutmayalım unutturmayalım.....
saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cakir50
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 19, 2007
İletiler: 2

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 11:22 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Şerefsizler sorulacak bunların hesabı tek tek soracam XXXX bunların hesabını
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 11:36 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

cakir50 demiş ki:
Şerefsizler sorulacak bunların hesabı tek tek soracam XXXX bunların hesabını



Yeni üyesin...

Sadece uyari aldin... Kart cezasi vermiyorum.. Dikkat et...

Forumda küfürlü konusmak yasaktir...

Forum kurallarini iyi oku...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 22, 2007 11:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kimden: cakir50
Kime: Vuslatim
Tarih: 2007-02-23, 00:37:52
Konu: ?????

size bişey soracam ben atılan varya ters cevap vermiştim birine
okulda bi hocayla tartıştım konu ülkücülük ve ülkücülüğü MHP ye bağlıyor
ülkü bir idael MHP bir parti çok saçma gelmiyo mu
bi de ülkücülüğü lafı ziya gökhalp ten üstlenen de MHP diye duydum doğru mu





Zaten daha önce atilmissin...

Sende samimiyet göremedigim icin forumlara yazmani yasakliyorum...

Oku, ögren...

Bin duy, bir söyle...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1