Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - DAVOS SAÇLAMALIĞI
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
cCcBilgecCc
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 326

İletiTarih: Pts Şub 02, 2009 5:59 pm    ileti konusu: Adam gibi adam, Fatih Recep Tayyip Erdoğan! Alıntıyla Cevap Gönder

Sivas'ın Kangal İlçesi'nde AKP Gençlik Kolları'nın hazırladığı ve cami bahçesine asılan pankartta Başbakan Erdoğan'ın ismine "Fatih" de eklendi

Ahmet ÖZTEKİN/ KANGAL(Sivas), (DHA)

SİVAS'ın Kangal İlçesi'nde AKP Gençlik Kolları Başkanlığı'nın cami bahçesindeki ağaçlara astırdığı pankartta `Fatih Recep Tayyip Erdoğan' yazıldı.


Davos'taki zirvede İsrail ile yaşanan kriz nedeni ile Türkiye ve dünya gündemine oturan Başbakan Recep Tayyip Errdoğan'a, Kangal İlçesi'nde AKP gençlik kollarından da destek geldi. Pankart hazırlatan AKP İlçe Gençlik Kolları Başkanlığı, üzerine, `Adam gibi adam, Fatih Recep Tayyip Erdoğan, yolun açık olsun' yazıldı. Partililerin 3 isimli Başbakan'a ön ad olarak Fatih Sultan Mehmet'ten esinlenerek `Fatih' yakıştırması yaptıkları görüldü. Gençlik kollarının pankartı ilçe merkezindeki Meydan Camii bahçesindeki ağaçlara asıldı. AKP'liler pankarta ilgi gösterdi.
...................

Enteresen bir durum,Adamlik sertifikasini Gulhane,den almisdi,fatih ismini almak icinde davos,a gitmesi gerekiyormus!.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 02, 2009 7:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Analar Ne "Davos Fatihleri" Doğuruyor!



AKP'nin iktidarda kalmasını isteyenlere baktığımızda, AKP'nin kimlere siyasi taşeronluk yaptığını da çok rahatlıkla anlayabiliriz.
ANALAR NE "DAVOS FATİHLERİ" DOĞURUYOR!

ANALAR NE

29 Mart 2009 tarihi, Recep Tayyip Erdoğan'ın son aylardaki davranışlarında yatan şifrenin çözümünü sağlayacak kod olmaktadır.

Son aylarda yoğunlaşan ve seçim tarihi yaklaştıkça eylem ve söylemlerinde tribünlere oynayan davranışlarındaki artışlar, Recep Tayyip Erdoğan'ın kitleleri etkilemek ve seçimlere yönelik yatırımı olarak değerlendirilmektedir.

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset hayatı buna benzer örneklerle doludur.

Yaptıkları ile söyledikleri, söyledikleri ile yaptıkları hep çelişkili bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir.

PKK'nın siyasi kanadı olduğunu inkâr etmeyen DTP ile koalisyon yapabileceğini söyleyecek ve aynı kavramları kullanacak kadar onlara yakınken, DTP'ye karşı sözde savaş açması, K.K.T.C'nin kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş'ı Annan Planı çerçevesinde devirip yerine "Benim Anavatanım Türkiye değil, doğup büyüdüğüm Kıbrıs'tır", "Çözümsüzlük mutlaka aşılmalıdır. Bu nedenle statükoyu değiştirmek, bir yurttaşlık görevidir. Bu statükoyu değiştirmek için de statükonun derebeylerini değiştirmemiz gerekiyor", "KKTC'nin hukuk bir varlık olarak tanınmasını istemiyorum", "KKTC'nin tanınması politikası, peşinen başarısızlıktır." zihniyetindeki Talat'ı getiren ve K.K.T.C'ni Rumlara teslim edecek kadar tavizler verirken, geçtiğimiz haftalarda Kıbrıs'taki Türk askerini "işgalci" olarak nitelendiren Rum parlamentere sert çıkış yapması ve İsrail'i koruyan Büyük Ortadoğu Projesi'nde "Eşbaşkanlık" görevini yürüttüğü ve Yahudi kuruluşlardan iki kere "Yahudi Cesaret Ödülü" almasına, İsrail'in masum insanlara yönelik vahşetleri karşısında konuşmaktan başka hiçbirşey yapmadığı halde, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e yönelik söylediği sözler ve ortaya koyduğu davranışlar çelişkili ve oy devşirmeye yönelik olduğu akıl sahibi herkes tarafından görülmektedir.

Her şeyden önce AKP'nin siyasi profilini çok dikkatli yorumlamak lazımdır. AKP'nin kuruluş aşamasının ABD'deki Yahudi lobilerinden alınan icazetle gerçekleştiğini hatırlatıp 22 Temmuz seçimlerinden önce AKP'nin yine tek başına iktidarda kalması gerektiğini ABD, İsrail, Barzani, Talabani, PKK, Rumlar, Ermeniler yaptıkları açıklamalarla dile getirmiş ve bu yönde temennilerini vurgulamışlardı.

AKP'nin iktidarda kalmasını isteyenlere baktığımızda, AKP'nin kimlere siyasi taşeronluk yaptığını da çok rahatlıkla anlayabiliriz.

Davos'ta Şimon Peres'e fırça atan ve toplantıyı terk eden Recep Tayyip Erdoğan'ın bu tavrı dünya kamuoyunda yankılandığı gibi, Türkiye'de de medya manşetleri ile şu şekilde karşılandı:"Helal Olsun", "Biri Bunları Söylemeliydi", "Rest ve Özür", "Küstah Peres'e Tokat", "Davos'ta Kasımpaşa Havası", "İsrail'e Osmanlı Tokadı", "Davos Ruhu Öldü", "Davas'to Şok", "Tarihi Rest", "Davos'ta Tavır", "Tarihi Tokat", "Davos'ta Tarihi Türk Şamarı", "Erdoğan'dan Peres'e Tarihi Ders", "Erdoğan Sert Çıktı", "Zirve Buz Kesti."

Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki tavır ve davranışları, 29 Mart 2009 seçimleri öncesi zaten bu manşetleri attırabilmek adına idi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu manada hünerini gösterip başarılı olmuştur.

ABD-İsrail çizgisinde yürüyüp onların işgal projelerinde görev alıp milyonlarca masum ve mazlum Müslüman'ın öldürülmesinde vebal sahibi olup ta şimdi İsrail'e gösterdiği beş dakikalık söylem tavrı yüzünden kahraman ilan edilebilmek gerçekten de hüner isteyen bir başarıdır.

ABD'nin işgal projesi olan BOP'da "Eşbaşkanlık" görevini kabul edip bir milyondan fazla Müslüman'ı öldüren ve bir o kadarını sakat, evsiz, anasız, babasız bırakan ABD askerlerine "ABD'nin Irak'ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız" (31 Mart 2003) şeklinde mektuplar yazan, ABD askerilerinin 11 Türk askerinin başına çuval geçirdiğinde (4 Temmuz 2003) buna karşılık en azından nota verilmesi gerektiğini söyleyenlere "Müzik notası'mı bu?" diyen, Barzani ve Talabani isimli iki çapulcu Kürdistan'ı kurma yolunda sürekli Türkiye'yi tehdit ettiğinde, onlarla "kardeşim, dostum" diye halen kucaklaşmayı sürdüren sanki Recep Tayyip Erdoğan değilmiş gibi, şimdi onun kahraman ilan edilmesi traji-komik hadise değil de nedir?

Recep Tayyip Erdoğan, Davos'tan Türkiye'ye dönüşünde kendisini karşılayan kalabalıklara "Biz kabile reisi değiliz. Türkiye cumhuriyetinin başbakanıyız. İtibarı korumak muhalefetin ve bütün kurumların görevidir. Bazı kesimlerde panik havası var. Başkaları ne der. Türkiye ne yapan ne değil ne der. Gücünü bilemeyen baş eğen anlayış bizim karakterimiz değil. Bizim dışişleri anlayışımız başkalarının ne diyeceği anlayışı üzerine kurulu değil, gündemi belirlenen bir ülke olmak üzere kurulan bir ülke değil, bizim dışişleri anlayışımız bizim ne diyeceğimiz üzerine kurulu." Gibisinden cümlelerle AKP'nin gerçek politikasından uzak bol bol nutuk atmıştır. Ama bu nutukları sıralayan Recep Tayyip Erdoğan yukarıda örnek verdiğimiz olaylar karşısında, ABD'nin, Barzani'nin, Talabani'nin yanında saf tutmuştur. Türk milleti oynanan oyunları görmeli ve bu sözde kahramanlıkların aslında birer oyundan ibaret olduğunu anlamalıdır.

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye genelinde gerçekleşen İsrail'i protesto mitinglerinde "Kahrolsun İsrail, İşbirlikçi AKP" sloganları atılırken, İsrail-AKP ilişkileri yüzünden muhalefet partileri AKP'yi köşeye sıkıştırmışken, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarından beş gün önce İsrail Başbakanı Olmert'le Ankara'da hangi içerikte görüşmeler yaptıklarını kamuoyuna açıklayamazlarken şimdi "Davos Fatihi" olmak nasıl izah edilir ki?

Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e yönelik Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu davranışlar duygusal olarak değerlendirildiğinde İsrail'in vahşetlerine tepki gösteren herkesi etkileyebilir ama bu tavır gerçekçi olduğunda anlam kazanır.

Fakat AKP her ne kadar ABD-İsrail ekseninde politikalara hizmet ederse etsin, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in ve oturum yöneticisinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına sesini yükseltmesi, saygısızca davranışlarda bulunması kabul edilecek bir durum değildir. Recep Tayyip Erdoğan'ın onların projelerinde görev alıp onların çizgisinde politikalar uygulaması bu manzaraların sebebi olsa da MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin "Tartışma esnasında taşıdığı sorumluluk ve makama yönelik olarak aşağılayıcı ve nezaketsiz tavırlara maruz kalan Başbakan Erdoğan'ın aziz milletimiz adına gösterdiğini düşündüğümüz tepkileri, yöntemleri tartışılsa bile haklı, meşru ve yerindedir." şeklindeki bakış açısı ile olayı değerlendirmek, Türkiye'nin onuru açısından önemlidir.

Şimon Peres ve oturum başkanının küstahlığına gösterilen tavır doğru tavırdır ama inandırıcı değildir, çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugüne kadar Türkiye'yi aşağılayan hiçbir küstahlığa bu tavırları gösterdiği görülmemiştir. 29 Mart 2009 yerel seçimleri bu davranışları bilinçli bir şekilde tetiklemiştir, AKP'nin zihniyet haritasına baktığımızda devamı gelmeyecektir ve 29 Mart 2009 akşamı seçimden başarılı çıkarsa zaten herşey daha net anlaşılacaktır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Davos'ta Başbakana yönelik yapılan küstahlığa konulan tepkiye destek vermiş ve aynı zamanda AKP'nin yapamayacağı bir çağrıda da bulunmuştur. Sayın Devlet Bahçeli açıklamasında "Türk milleti, "Ben kabile reisi değilim. T.C. Başbakanıyım. Ülkemin saygınlığını ve onurunu korumam için ne gerektiyse onu yaptım" diyen Başbakan Erdoğan'dan Davos'ta başlattığı ve kendisi için bir ilk olan bu duruşunu, kendi eseri olan önümüzdeki ağır sorunlar karşısında da sergilemesini beklemektedir. Dik durma ve onurlu tavır gösterme sırası, artık Ortadoğu'dan ülkemizin gerçeklerine bir an önce gelmeli, yıllardır hükümet tarafından tek taraflı tavizler verilerek onurumuzun zedelendiği milli meselelerimiz sürüklendiği darboğazdan acilen çıkartılmalıdır.
Bu nedenle milli bir duruş göstermek için sıra;
 Terörle mücadele ve Türkmenlere sahip çıkılması konusunda Barzani;
 Sözde soykırım iddialarına karşı Ermenistan;
 Kıbrıs Türklüğünün mücadelesinde Rum Yönetimi ve Yunanistan;
 Taviz ve dayatma listelerine karşı Avrupa Birliği;
 Bölgesel tehdit ve zorlamalar için ise ABD ile olan ilişkilere gelmiştir. "demiştir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konularda milli duruş sergilemesi mümkün değildir. Çünkü 57.hükümete operasyon yapılarak, AKP'nin iktidar yapılması, bu konularda AKP'nin küresel güçlerin safında hizmet etmesi içindir. O yüzden AKP'ye küresel taşeron sıfatı verilmiştir. O da layıkı ile bu sıfatın hakkını vermiştir.

O yüzden milli duruşu AKP'nin politikalarında görmek ve o politikaların Türkiye'de uygulandığına şahit olmak imkânsızdır.

Milli duruş tavrını, Davos'ta yaşanan olaydan daha farklı değerlendirmek gerekmektedir. Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta sergilediği davranışları, masum ve mazlum insanlara sahip çıkmak adına değil, seçimlerde oya dönüştürme adınadır.

Sanki Davos'ta her şey kurgulanmış gibi gerçekleşmiştir. Recep Tayyip Erdoğan dünyanın gözü önünde reklâm kokan davranışlar sergiliyor, eşi Emine Erdoğan her zaman yaptığı gibi ağlayarak destek veriyor, Başbakan Türkiye'ye dönüyor havaalanında ilk yazılı açıklaması hazır, onu yapıyor, daha sonra basın toplantı salonundan ayrılıyor, dışarı çıkıyor burada gecenin bir yarısında toplatılmış kalabalıklara yine yazılı hazırlanmış konuşmasını yapıyor ve vurgularını özellikle 29 Mart 2009 seçimlerine odaklıyordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Davos'ta dünya kamuoyunun yakından ve dikkatle izlediği bir tavır sergiliyor, bu manada tarafsız ve çıkarsız bir milli duruş sergilemesi gerekirken Türkiye'ye adım atar atmaz Davos'taki tavrını 29 Mart seçimlerine bağlayarak "Bizi bölmeye çalışanlar var. Bu oyunlara da gelmeyeceğiz. 22 Temmuz'dan önce bunu yapmaya kalktılar ama siz cevabını verdiniz. Şimdi de 29 Mart'ta bunun cevabını vereceksiniz." şeklinde siyasi rant peşinde koşan duruşunu bir kez daha göstermiş olmaktadır. Yani mesele İsrail'in vahşetlerine karşıtlık adına samimiyet değil, 29 Mart 2009 seçimlerine yönelik oy devşirebilme sanatını sergilemektir.

Toplanan kalabalıkların eline "Davos Fatihi Hoş geldin, Dünya lider görsün" gibi pankartlar tutuşturulması ve Ülkücülerin kendi liderleri için kullandığı "Durma, ilerle Türk milleti seninle" sloganını "Dik dur eğilme, Türk milleti seninle" şeklinde değiştirip havaalanında toplanan kalabalıkların bağırttırılması da Davos Fatihi(!) Tayyip'in karşılanmasındaki renkli ve mizah yüklü manzaralar olmuştur.

Recep Tayyip Erdoğan'ın küresel odakların şekillendirdiği projelerde, kendisine verilen konuma göre hareket ettiği düşünüldüğünde, İsrail'e yönelik Davos'taki tavrı gelip-geçici ve iç politikaya dönük davranıştır.

13 Kasım 2007 Salı günü TBMM'de İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'i ayakta alkışlayan kişinin yine aynı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu hatırlatmakta fayda vardır ve Davos'taki Şimon Peres'e "Siz adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" şeklindeki tavrının 29 Mart 2009 yerel seçimler için özellikle kurgulandığını ve İsrail'in vahşetlerine yönelik Türkiye'de oluşan öfke dolu tepkileri bu seçim sathında potansiyel olarak oya dönüştürme çabalarından başka bir şey değildir.

2009'da "Adam öldürmeyi çok iyi bilen" İsrail, 2007'de adam öldürmeyi sürdürmüyor muydu?

İsrail'in Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Abdullah Gül'ün resmi davetlisi olarak geldiği 13 Kasım 2007 tarihinde Müslüman Türkiye'nin Millet Meclisi'nde ayakta alkışlarla kürsüye çıkartılırken, elinde Filistin halkının kan izleri yok muydu, yoksa bu izler 2009 yılında ve yerel seçimlere iki ay kala mı oluştu?

İsrail'in Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in bu şekilde karşılanmasına Türkiye'de tepkiler oluştuğu gibi, Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail ziyareti de aynı oranda tepkiler almıştı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu İsrail ziyaretine FAS'taki Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sadettin Osmanî'den mektuplu eleştiri gelmişti.




İşte o mektup:

"T.C. Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatüh

Siyonist liderlerine yaptığınız ziyareti hayretle ve esefle izledik... Halbuki; siz bir basın açıklamanızda İsrail'in masum Filistin aleyhine işlediği cürümleri 'Devlet Terörü' olarak nitelendirmiştiniz...
Aynı şekilde Filistin halkının kanlarının elinde henüz daha kuramadığı Şaron'la biraraya gelmenizi de hayretle takip ettik.
Biz bu ziyaretin Filistin halkına hiçbir şekilde faydası olmadığına itibar ediyoruz. Bilakis, yargılanması gereken bir savaş suçlusunun elini sıkmanız, Şaron'u yüreklendirmiştir.."





O dönem bile İsrail'le olan ilişkileri yüzünden Fas'ın AKP'sinden bu tepkiyi alan, Türkiye'nin AKP'sinin şimdi İsrail'e karşı kendi iç politikasını etkilemeye yönelik reklâm kokan davranışlarının pek itibar edilecek yönü yoktur.

Kurulduğu günden bu yana İsrail'le "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkılarını söyleyerek, bunu uygulamalı olarak göstermiş olan AKP'nin, ABD'ye rağmen İsrail'e yaptırım uygulayabilmesi mümkün değildir.

AKP'nin İsrail'i koruma projelerinde görevini sürdürebilmesi için Türkiye'de siyasi gücünü korumasını lazımdır. Bunun içinde Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e o rol yüklü tepkiyi Recep Tayyip Erdoğan'ın vermesi ve Türkiye'ye dönüşünde Davos Fatihi olarak karşılanması gerekiyordu... Ne demiş Hacı Bektaş-ı Veli "Bizler lafa, söze değil; içe, öze bakarız"

Aldatılan, kandırılan kitleler yine büyük bir oy oranı oluşturup AKP'nin mevcut gücünü korursa, kazanan yine ABD ve İsrail olacaktır.

BOP Eşbaşkanı ve aynı zamanda Türkiye'nin de Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan "Davos benim için bitmiştir" tepkisi sonrası toplantıyı terk etmiş, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres de ardından telefon açmış "Dostlar arasında böyle şeyler olur, bugün olanlar için son derece üzgünüm." diyerek, telefon görüşmesinin son bölümü ise şöyle bitmişti:

Erdoğan; Telefonunuz için teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanı.

Peres; Ben de size teşekkür ediyorum iyi yolculuklar dilerim.

"Durmak yok, yola devam" halleri anlayacağınız...

Biz de, Türk milletine 29 Mart 2009 seçimlerine doğru hayırlı yolculuklar diliyoruz. Çünkü Türkiye'nin geleceği için AKP'nin oyunlarının bozulacağı tarih bu yolculukta sonuçlanacaktır.



Yıldıray Çiçek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal Şub 03, 2009 1:59 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Can Dündar tarafimizca itibar edilebilir biri degildir. Lakin yine de kulak verelim istedik.... Buyrun yaziyi siz de ilginc bulacaksiniz...


Vuslat


Erdoğan'ın sözleri Peres'e çevrilmemiş



Tercümanın Tayyip Erdoğan'ın bazı sözlerini hiç aktarmadığı ortaya çıktı.

Milliyet Gazetesi Yazarı Can Dündar'ın köşe yazısı;

Televizyonda tartışma programı yöneten biri olarak, farklı görüşten konuklara adil davranma zorunluluğunu ve ateşli bir tartışmada eşit süre ilkesine sadık kalmanın zorluğunu iyi biliyorum.

Bu gözle, Gazze oturumunu Davos’un resmi sitesinden bir kez daha, dikkatle izledim. (http://gaia.world-television.com/wef/worldeconomicforum_annualmeeting2009/default.aspx?sn=7017〈=en)
Gözlemlerimi aktarayım:

Planlı bir çıkıştı

1) Paneli Türkiye istemiş. Erdoğan’ın hem dünyaya hem de “içeriye” yönelik bir çıkışı önceden planladığı anlaşılıyor.
2) Oturumu, Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab’ın yönetmesi planlanmış. İki gün önce Ignatius adı ortaya çıkmış. Türkiye itiraz etmiş, ama üstelememiş. Erdoğan’ın ilk hatası, hakkaniyetinden emin olmadığı bir moderatörle yola çıkması...
3) İkinci hata; süre... Böyle netameli bir konu ve önemli konuklar için 1 saat, çok az...
4) Genelde âdet, konukları ilk turda kısa konuşturmak, ikinci turda birbirlerini yanıtlamaları için yeniden söz vermektir. Moderatör öyle yapmadı; ilk turda uzun konuşmalarına fırsat verdi; tartışmaya zaman bırakmadı.

Süre hesabı yanlış

5) Erdoğan, moderatörü haşlarken “Peres 25 dakika konuştu, ben 12 dakika konuştum” demişti.
Kronometreyle ölçtüm. Durum şu:
Ban Ki-moon 7 dakika 20 saniye konuşmuş.
Erdoğan 16 dakika konuşmuş.
Amr Musa 12 dakika 45 saniye konuşmuş.
Peres 21 dakika konuşmuş.
Yani Erdoğan kendi konuşma süresini olduğundan 4 dakika az, Peres’inkini ise olduğundan 4 dakika çok söylüyor.

8 tane “One minute”

6) Peres’in kendisini eleştiren diğer 3 konuşmacıya birden cevap vermeye çalıştığı düşünülürse bu süre adil sayılır.
7) Oturum tam 1 saatte tamamlanıyor. Moderatör, “Bu tartışma gece boyu sürebilir” diyerek kapatırken, Erdoğan söz isteyince, koluna dokunarak (evet, ilk o dokunuyor) engellemeye çalışıyor. Bunun üzerine Erdoğan da onun kolunu tutarak “one minute”lere başlıyor. Ve 8 kez (saydım; tam sekiz kez) “Bir dakika” diyerek söz istiyor.
8) Ama “1 dakika”da kalmıyor. 1.5 dakika konuşup önündeki kâğıtları açınca, moderatör “Süremiz doldu” diye uyarıyor. “Sözümü kesmeyin” diyor
Erdoğan ve 2 dakikayı buluyor. Ignatius’un eli o zaman omuza konuyor. Erdoğan bu kez ona patlıyor. Ve 3 dakika sonunda duruyor.

Tercümedeki eksik

9) Gelelim asıl sürprize:

Bandı İngilizce izleyince simültane tercümanın belki telaştan, belki diplomatik bir skandala engel olmak için bazı sert sözleri atladığı ya da dozunu düşürdüğü anlaşılıyor.

Mesela Erdoğan Peres’e, “Sesin yüksek çıkıyor. Sesinin çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisiyledir” diyor. Çeviri şöyle:

“Çok güçlü bir sesiniz var. Belki de kendinizi biraz suçlu hissettiğinizden sesiniz güçlü çıkıyor.”

Erdoğan’ın “Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz” sözü tercüme edilmemiş.

“Benim için Davos bitmiştir” sözü de...

Dolayısıyla, Peres ve Türkçe bilmeyen dünya, Erdoğan’ın diklenişini bizimle aynı dozda hissetmemiş.

10) Son bir gözlem:

Erdoğan paneli terk ederken Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa onu ayakta tebrik ediyor, sonra da peşinden gitmeye teşebbüs ediyor. Tam gidecekken BM Genel Sekreteri’nin “Gel otur” işaretiyle koltuğuna dönüyor.

Futboldaki gibi, bazı pozisyonlarda kimin kime faul yaptığı, hakemin nerede şaştığı, bandı başa sarıp yeniden izleyince daha iyi anlaşılıyor.


Etikhaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
funda3307
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jul 20, 2004
İletiler: 712
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Şub 03, 2009 9:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Can Dündar'ın gözlemine hayran kalmamak mümkün değil açıkcası sevmem bu kişiliği ama bu konuda ki gözlemine hayran kaldım bende aynı fikirdeyim tam bir plan bencede birde tesadüf ki seçim öncesi bu konuşma demiyeyim de Dündar gibi maç diyeyim seçim öncesi maç......
Yoksa onun öyle müslümanlıkla Türklükle pek bir alakası yok yani....en büyük küfür başımıza geçirilen çuvaldı ses çıkarmadık çünkü HAKSIZMIYIM.....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Şub 04, 2009 6:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Selahattin Tekizoglu hocamiz derki; Müslüman olmadan önce insan olmak gerekmektedir. Insani temelden yoksun bir inanc elbette tam olmayacaktir diyerek hocamiza bir kere daha tesekkür ediyoruz.

Sormak istiyoruz; peki Halife olmak icin aranilan sart nedir? Yuhlar olsun. Insani degerlere isabet eden vasiflar olmadan Müslüman olunmaz ise HALIFE NASIL OLUNUR?


Normal zaman olsa, yan gelip bir de katila katila kahkaha atmak vardi ya insanlarin bu kadar sapkin oldugu bir sürecte "Tövbe Ya Rabbim" noktasinda agzimiza gelenleri geri tepiyoruz.


Buyrun ilgili haber;














Erdoğan halife olsun


Gazetede Cihad el Hazin tarafından kaleme alınan yazıda Erdoğan'ın Davos'ta İsrail'in "şarlatan" Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e gösterdiği tepkinin Müslümanlar için övünç kaynağı olduğu belirtilerek şu görüşlere yer verildi:

"Davos'ta her yıl karşılaştığım bir Arap işadamı, Erdoğan'ın terk ettiği panelin ardından bana şöyle dedi: Türk Başbakanı beni bir Müslüman olarak gururlandırdı ama bir Arap olarak da utandırdı. Olayın ardından görüşümü soran Türk televizyonuna söylediğimi tekrar etmek istiyorum. Bir Arap olarak Erdoğan'ı selamlıyorum. Osmanlı devletinin geri gelmesini ve Erdoğan'ı halife seçmeyi çok isterdim. Teşekkürler Erdoğan."

Yazıda ayrıca Peres'in kendini savunmak için sorduğu "İstanbul'a füze atsalar ne yapardınız" sorusunun "iğrenç bir zihnin ürünü" olduğu belirtilerek "Türkiye 41 yıldır nereyi işgal etmiş ki oradan füze atılacak" denildi.

"PERES'E MECAZİ AYAKKABI"

ABD'nin etkili finans gazetelerinden Wall Street Journal ise Erdoğan'ın Peres'e mecazi ayakkabı fırlattığını ve "dostlarının kim olduğunu unuttuğunu" iddia ederek şunları yazdı: "Türk Başbakanı, geçen hafta Davos'ta sahneyi hışımla terk etmeden önce Şimon Peres'e mecazi bir ayakkabı attı. Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı'na 'yaşlı' ve 'yalancı' diyerek birdenbire patlaması, misafirperverliği ve toleransı ile tanınan Türkiye'nin itibarını lekeledi. Erdoğan, sakinleştiğinde kendi kendini biraz gözden geçirirse yerinde olur."

Time dergisi de "Türk siyasetçi, Arapların son kahramanı mı oldu?" başlığıyla yayınladığı makalede, Arap dünyasının önce Hizbullah lideri Nasrallah'ı, daha sonra da İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ı kahraman olarak gördüğünü, Erdoğan'ın Davos'taki çıkışıyla, son kahraman olarak ortaya çıktığı belirtildi.


Nettavir.net
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Şub 04, 2009 8:40 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arap Birliği'nde ilginç açıklama



"Arap olmayan tarafların, Arap ülkelerindeki gelişmelere, yıkıcı bir şekilde karışmasından rahatsızlık duyuyoruz"



Abu Dabi'de bir araya gelen Arap ülkeleri dışişleri bakanları, Mahmud Abbas'ın liderliğini yaptığı Filistin Yönetimi'ne destek verdi. Yapılan açıklamada, "Arap olmayan tarafların, Arap ülkelerindeki gelişmelere, yıkıcı bir şekilde karışmasından rahatsızlık duyulduğu" ifade edildi.

Basına kapalı toplantıda, "önümüzdeki Arap Birliği zirvesine yönelik hazırlıklar çerçevesinde, Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin amaçlandığı" öğrenildi.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Ürdün, Fas, Tunus, Yemen ve Filistin Yönetimi dışişleri bakanlarının katıldığı toplantı sonrasında ortak bir bildiri yayınlandı. BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid el-Nahyan tarafından okunan bildiride, bakanların Arap dünyasındaki bu zorlu dönemin üstesinden gelmek için birlikte çalıştığı kaydedildi. Bildiride, "Arap olmayan tarafların, Arap ülkelerindeki gelişmelere, yıkıcı bir şekilde karışmasından duyulan" rahatsızlık dile getirildi.

Bildiride ayrıca, "Amacımız, Filistin halkının tek temsilcisi Filistin Yönetimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) desteğimizi canlandırmak, Arap barış girişimine destek vermek için Arap birliğini güçlendirmektir" denildi.



Habertürk´ten böyle bir alinti yaptiktan sonra bir de bir köse yazisini tasiyalim;



Ne Şam'ın şekeri ne Arap politikacılarının yüzü



Özay Şendir yazdı



Arap Birliği'nden dün gece çok tatsız ve anlamsız bir açıklama geldi.

Birlik yaptığı açıklamada "Arap olmayan tarafların, Arap ülkelerindeki gelişmelere, yıkıcı bir şekilde karışmasından rahatsızlık duyuyoruz" diyor.

Bu cümlenin hedefi kim acaba?

ABD'nin yeni Başkanı Barack Obana olabilir mi?

Bence değil..

Peki bu sözlerin hedefinin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ya da Almanya
Başbakanı Merkel olma ihtimali var mı?

Bence,o da yok.

Başka isimler ya da örnekler verip kendimizi kandırmayalım.

Belli ki Arap Birliği'nin bu açıklamasının hedefi Başbakan Erdoğan.

Hedefi bulmak sorunu çözmeye yetmiyor,bir de Erdoğan'ın bu çıkışa neden
hedef olduğunu bulmamız lazım.

Arap Birliği'ne üye ülkeler İsrail'i çok sevdikleri ya da İsrail ile barışa
çok yakın oldukları için mi bu çıkışı yaptılar?

Hayır, sebep kesinlikle bu değil zira ortada İsrail ile yapılan herhangi bir
görüşme falan kalmadı.

O zaman neden sorusunun cevabı basit:

Arap Birliği bu çıkışı yaptı çünkü Erdoğan'ın kendi vatandaşları arasında
kazandığı prestijden,"neden siz de Erdoğan gibi davranmıyorsunuz?"
sorusundan rahatsız oldular.

Bunda şaşılacak bir şey yok aslında.

Tüm Arap ülkeleri için Hamas İsrail'den daha tehlikeli bir örgüt.

İsrail'in varlığı onların totaliter rejimlerini tehdit etmiyor ama Hamas'ın
bölgede güçlenmesi hepsinin koltuğunu sallıyor.

Bunu Hamas'ın yaptıkları doğrudur, İsrail'i yok sayma politikası haklıdır
demek için yazmıyorum, sadece bir durumu tespit etmeye çalışıyorum.

Hal böyle olunca Arap Birliği'nin dün gece yaptığı açıklamanın kodlarını
çözmek çok kolay oluyor.

Buradan bizim kendi adımıza çıkarmamız gereken sonuca daha doğrusu sonuçlara gelince:

Birinci sonuç,Birlik dün gece yaptığı açıklamayla Arap olma paydasının
Müslüman olma paydasından çok daha önemli
olduğunu ortaya koydu.

İkinci sonuç,koltuklarını sarsmadığı sürece Arap ülkelerinin liderleri için
ne Gazze'de ölen çocukların önemi var ne de patlayan bombaların.



Bu şartlar altında söylenebilecek tek söz ne Şam'ın şekeri ne de Arap
politikacıların yüzü oluyor.



Haberturk
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Şub 04, 2009 9:09 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Son günlerde ortaya cikan bir konu rte´nin teres´e (peres) mecazi ayakkabi firlattigi ve halife olmasi gerektigi...

Ya dünya bizi arap saniyor, yada araplar tepkiyi bos lakirdidan ibaret görüyor. Oysa terlik, ayakkabi genelde bayanlarin bir tepkisidir. Haylaz kocayi yada evladi kovalarken bu yolun secildigini duymustuk.

Allah (c.c.) biliyor ya araplara acimamak elde degil; erkekce tepkinin ölcüsünü kacirmis daha dogrusu kaybetmis durumdalar.

Bütün bu yakistirmalardan cikan sonuc; tüm dünyada rte´nin Türk adetleri ile iliskilendirilemedigidir dersek abartmis olmayiz.


Türkümsülük bu kadar prestij aliyorsa keskeler nasil yipratiyor insani...

Düsünsenize basimizda bir de Türk gibi Türk bir basbakanimiz olsaydi...


TANRI TÜRK´Ü KORUSUN VE YÜCELTSIN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cmt Şub 07, 2009 3:27 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

MHP'li Vural'dan Erdoğan'a zor sorular




MHP'li Oktay Vural'dan Başbakan Erdoğan'a cevaplaması için Davos'la ilgili önemli sorular sordu.

MHP'li Vural'ın TBMM'ye Başbakan Erdoğan'ın yazılı olarak cevaplaması için verdiği soru önergesinde şu sorular yer aldı:

1-Sayın Başbakan'ın Davos'ta katıldığı panelin düzenlenmesini istediği doğru mudur? Bu talep Dünya Ekonomik Forumuna ne zaman iletilmiştir?

2-Panelin düzenlenmesine ne zaman karar verilmiştir? Sayın Başbakan'a bu panelin düzenleneceği ne zaman bildirilmiştir? Sayın Başbakan bu panele katılacağını ne zaman bildirmiştir?

3-Sayın Başbakan'ın böyle bir panelin düzenlenmesini istemesinin sebebi nedir? Beklentisi ne olmuştur? Panel sonucunda bu beklenti karşılanmış mıdır?

4-Paneli yöneten David Ignatius'un kim olduğuna dair 30 Ocak 2009 tarihinde TRT Haber'de şu haber yayınlanmıştır: "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tepki gösterdiği Davos'taki oturum başkanı Washington Post gazetesi yazarı David Ignatius, aslında hem Erdoğan'ı hem de Türkiye'yi çok yakından tanıyan bir isim. Ermeni asıllı Amerikan vatandaşı Ignatius'un, Türkiye'nin dış politikasını eleştiren yazıları bulunuyor. Ignatius'un Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Ermeni lobisiyle hareket ettiği de iddia ediliyor." Diğer taraftan Paneli yöneten David Ignatius 14 Ekim 2007 tarihinde Washington Post'ta ABD Temsilciler Meclisinin Ermeni soykırımının kabulüne yönelik talebini doğru bulduğunu ve Ermeni asıllı olduğunu belirterek akrabalarının o soykırım sırasında katledildiğini belirtmişti. Paneli yöneten hakkındaki bu bilgiler size iletildi mi? Türkiye aleyhtarı yazıları olan, Ermeni lobisiyle hareket eden, soykırımı Türkiye'nin kabul etmesi gerektiğini söyleyen ve akrabalarının soykırımla katledildiğini söyleyen birinin yönettiği panele Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı sıfatıyla katılmayı neden kabul ettiniz?



EtikHaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Cmt Şub 07, 2009 7:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DAVOS OLTASINA DÜŞENLER.

Her şeyden önce şunu vurgulayarak yazıma başlamak istiyorum. Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar Türkiye’yi koruyacak ve milli konularda duyarlı davranacak bir tek hamlesi görülmemiş olsa da ve Davos’taki tutumunun 29 Mart 2009 seçimlerine yönelik bir hamle olduğuna inansam da, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanına Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in ve oturum yöneticisinin küstahlığını kabullenmemiz mümkün değildir. Milli menfaatlerimizin göz önünde bulundurulması gereken her olayda ABD, AB, İsrail, Barzani, Talabani ve PKK karşısında ezilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki küstahlığa sert tepki vermesi şekil açısından bakıldığında haklıdır. Ama samimi olup-olmadığı tartışılmalıdır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın samimiyetine gölge düşüren hadise, Davos’ta gösterdiği tepkiyi oya dönüştürme çabasıdır ve geçmişte Türkiye’ye karşı açıkça yürütülen düşmanlıklar karşısında gerçekleşen teslimiyetidir.

İsrail’in vahşetleri adına Davos’ta Şimon Peres’e çıkışıyor ama Davos’tan Türkiye’ye dönüşte kendini karşılayanlara “22 Temmuz’dan önce bunu yapmaya kalktılar ama siz cevabını verdiniz. Şimdi de 29 Mart’ta bunun cevabını vereceksiniz.” şeklinde sanki seçimlerde karşısında Şimon Peres varmış gibi konuşmalar yapıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarı sürecinde izleyen herkes artık anlamıştır ki, bu ve benzeri her çıkışın arkasında seçimlerde oy kapma telaşı ve düşüncesi vardır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Şimon Perez’in Davos’ta böyle bir toplantıda bir araya getirilmesi önerisi Türkiye’den geldiği düşünüldüğünde, acaba bu yine bir seçim yatırımına yönelik planlarmıdır diye düşünmeden edemiyor insan…

Değerli araştırmacı-yazar Neval Kavcar köşe yazısında Davos’ta yaşananlarla ilgili iki tane soru soruyor…

1- Başbakan Erdoğan Davos’ta niçin böyle bir panel istemiştir?

2- Panel’e niçin Şimon Perez davet edilmiştir?

Bu soruların cevabı gerçekleri ortaya çıkaracağı gibi, yine sırf bu iki soru bile zihinlerdeki düşünceleri derinleştirmektedir.

6 yıllık AKP iktidarı zamanında Türkiye üzerinde her türlü kahpelik, düşmanlık gerçekleştirildiğinde hiçbir tepki verilmediği gibi, onlara yardımcı olan bir zihniyetin 5 dakikalık bir tavır sonrası “Dünya Lideri” ilan edilmesinin, ciddiyet ve sağduyu ile bağdaşması mümkün mü?

ABD ve İsrail’le beraber aynı projede (BOP) ortak hareket edeceksin, o projede “Eşbaşkanlık” yapacaksın, sonra suç ortağın İsrail’e Davos’ta tepki gösterip satacaksın ve “Dünya Lideri” ilan edileceksin!…

Bazıları daha da ileri gidip, Recep Tayyip Erdoğan’ı İslam Dünyası’nın Lideri bile yapmışlardır.

İslam Dünyası’nın Lideri yaptıkları kim? Müslümanları vatansız bırakma projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin “Eşbaşkanı” ve bir milyon Müslüman’ı öldüren ABD askerlerine dua eden Recep Tayyip Erdoğan…

Davos olayı resmen bir oltaydı, buna Türkiye’de ve dünyada birçok insan düşmüştür.

Bu oltaya düşenlerden birisi de bugüne kadar dik duruşu ve haykırışları ile mazlumun yanında duruş sergileyen, AKP’nin ABD ve İsrail’le olan ilişkilerini yerden yere vuran, onlara en ağır eleştirileri yapan Nihat Genç olmuştur.

Sayın Nihat Genç, Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta sergilediği davranışı “İslam Dünyasının liderliği Tayyip Erdoğan’ın eline geçmiştir.” şeklinde değerlendirmiş. Nihat Genç, Şimon Peres’in sesini yükseltme küstahlığı karşısındaki tutuma destek versin ama Recep Tayyip Erdoğan’a “İslam Dünyası Liderliği” sıfatını vermenin yüce dinimiz İslam’a saygısızlık olup-olmadığını da iyice düşünsün derim…

Nihat Genç’i, duruşu, eserleri, konuşmaları ile severim, takdir ederim ve elimden geldiğince bunu köşemde vurgulamaya çalışırım. Ama Recep Tayyip Erdoğan’a yakıştırdığı son sıfatı yaşanan bu kadar gerçek varken abartılı ve yanlış bulduğumu da vurgulamak isterim… Sadece Nihat Genç değil, birçok insan AKP’nin 6 yıllık iktidarı boyunca İslam’a hangi ihanetlerin gerçekleştirdiğini çok iyi bildiği halde resmen oyuna düşmektedirler.

Nihat Genç ile Kutlu Sesleniş Dergisi’nde bir söyleşi yaparak ona *Türkiye’nin başında “İslamcı” olarak tabir edilen, fakat ABD ve AB’nin dini ve kültürel projelerine hizmet için canla-başla çalışan bir iktidar var, bu tezatlığı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tezatlığı, Türk Milleti sizce neden göremiyor? şeklinde bir soru yöneltmiştim. O da bu soruya “AKP iktidarı hepimize ders olsun, gördünüz işte Irak’ta öldürülen bir buçuk milyon Müslüman’a seslerini çıkaramadılar, gördünüz işte Hazreti Ali’nin türbesinin bombalanmasına seslerini çıkartamadılar, gördünüz işte, Amerikan köpeklerinin Kur’an-ı Kerim’i mermilerle delik deşik etmelerine seslerini çıkartamadılar, gördünüz işte… Üstelik Basra Körfezi"nin çok zengin petrol şeyhleri bunlarla aynı kafada ve aynı Amerika aynı dünya aynı vurdumduymaz aynı keyif ve sefahat içinde… Dubai dediğin bir İngiliz vilayetidir, bu Körfez ülkelerinin tarihi, kişilikleri, siyasetleri yoktur… Gittiler ve kendilerine siyasetsiz onursuz ve tarihsiz İngiliz kuklası ülkelerin şeyhlerini Müslüman arkadaş diye seçtiler… Onlarla ticaret yapıyorlar, onlar gibi dolar düşünüyorlar, onlar gibi dünya umurlarında değil… Ve Irak’tan yüz binlerce insan göç ediyor, ülkesini terk ediyor ve her gün yüzlercesi ölüyor, ses yok… Ne Avrupalılar ne Amerikalılar ne Türkiye’deki AKP ve Fethullahcılar’dan ses geliyor… Söyleyin bana, bu toprakların tarihi bu denli suskun bir onursuzluğa şahit oldu mu? Olmadı, ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı, parlamentosu. Bu ülkenin Başbakan’ı bu ülkenin holdingleri bu ülkenin onlarca gazetesi, bu ülkenin onlarca TV’si ve bu ülkenin yüzlerce her gün kalem oynatan yazarı kendine Müslüman diyor...” şeklinde cevap vermişti. Bunları söyleyen Nihat Genç’in şimdi “İslam Dünyasının liderliği Tayyip Erdoğan’ın eline geçmiştir.” sözü çok büyük acelecilik değil de nedir?

İslam’ı AKP ile anmak ve İslam’ı AKP koruyor, savunuyor diye göstermek, istemeden de olsa ABD ve İsrail’e hizmet olacaktır.

Geçen 6 yılı ve önümüzde yaşanan süreci çok sağlıklı tahlil etmek gerekir.

AKP İslam’a ve Türklüğe ihanetle geçen 6 yılın hesabını versin önce… Bırakın Allah affetsin onları… İslam Dünyasının liderliği kim, bunlar kim…

Yildiray Çiçek.
http://www.yildiraycicek.com/?target=makaledetay&makale_kod=1331
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Pzr Şub 15, 2009 8:36 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DAVOS" OY SANDIĞI OLDU.


"Bu seçimler sadece bir yerel seçim değildir. İl genel meclisi seçimleri de değildir. Bu seçimler, Davos'taki asil duruşa onay vermenin seçimidir"



Bu sözler TBMM Başkan Vekili AKP'li Nevzat Pakdil'e aittir. Bu sözler Davos'ta yaşanan olayları oya dönüştürme çabaları olarak değerlendiren bizleri bir kez daha haklı çıkarmaktadır. Davos'ta geliştirilen tavrın içinde İsrail'in masum ve mazlum insanlara yönelik vahşetlerine karşı çıkmak adına bir duygu ve düşünce yok… Ya ne var? Görüldüğü gibi 29 Mart seçimlerinde Davos'ta yaşananlar üzerinden oy toplamak vardır. Davos'ta 5 dakikalık asil duruşa(!) onay isteyen Nevzat Pakdil, AKP'nin 6 yıllık iktidarında ABD, AB, Talabani, Barzani ve PKK karşısında sergilediği ezik duruşa ne vermemizi önerir acaba?

Davos'taki yaşanan olaylar vicdani duygularla ve samimi bir refleksle gelişseydi zaten AKP konuyu durmadan 29 Mart 2009 yerel seçimlerine getirip dayandırmazdı?

Davos'ta ortaya konulan tavır asil bir duruşsa bunun devamı da asil olmalıydı. Ama AKP tüm siyasi riyakârlığını ve attığı her adımda Milli çıkarlarımızı değil, aksine kendi siyasi çıkarını hesaplamayı öncelikli görevi saymaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki tavırları sıcağı sıcağına Türkiye'nin yanı sıra birçok ülke insanını da etkilemiştir. Fakat olay soğudukça ve AKP'nin Davos üzerinden oy kazanma tezgâhları bir bir ortaya çıktıkça, insanların beyninde oluşan soru işaretleri fazlasıyla ortaya çıkmaya başlamıştır.

ABD askerleri Türk askerlerinin başına çuval geçirdi ses çıkarmadınız, Barzani-Talabani isimli çapulcular sürekli bir şekilde PKK'yı korudu, kolladı ve Türkiye'yi tehdit etti onları baş tacı yaptınız, PKK askerlerimizi şehit etmeyi sürdürdü, onların rahatça propaganda yapmalarına alan açtınız, onları cezaevlerinden çıkartıp devlet konutlarında ağırladınız, Bebek katili (AB)(D)ullah Öcalan'ı Anayasa maddeleri arasında eklemeler yaparak, affedip İmralı'dan çıkartacakken yakalandınız, Rumlar Kıbrıs'a göz koydu sizler onlara her türlü kolaylığı sağlayan atmosferi oluşturarak, onların safında yer aldınız, ABD-AB istedi diye milli her davamızda taviz verdiniz ama halen utanmadan "asil duruştan" bahsediyorsunuz.

Amerika'nın kapısında Recep Tayyip Erdoğan için "Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın" diye yalvaran AKP'li danışmanları görmedi mi bu ülke?

AKP iktidarı, Türkiye'yi yönetirken 6 yıl boyunca bir tane asil duruş göstermemiştir, Davos'ta gerçekleşen 5 dakikalık gösteriyi de 29 Mart 2009 tarihine yöneltmeye çalışmaları ile de gerçek yüzlerini göstermişlerdir.

Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos toplantısından döner dönmez yaptığı konuşma ve diğer AKP'li yetkililerin Davos konulu Türkiye genelinde vermiş olduğu demeçler mazlumlara sahip çıkma adına değil, oy sandıklarına sahip çıkma adınadır.

Şimon Peres'i 2007 yılında T.B.M.M'de ayakta alkışlayıp karşılayanlar, şimdi "Şimon Peres'e Davos'ta tepki gösterdik" diye asil duruş onayı istiyorlar. Daha açık hali "bize oy verin" diyorlar.

Teslimiyetle, tavizle ve ihanetle geçen 6 yıldan, Davos'ta gösterilen 5 dakikalık tepkiyi çıkardığımızda Türk milletinin bir hayli alacaklı çıkacağı muhakkaktır.

Birde MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin Davos olayını değerlendirirken Recep Tayyip Erdoğan'ın küstahlıklar karşısındaki tavrına destek vermekle birlikte yapmış olduğu "Ne var ki, Başbakan Erdoğan'ın paneli terk ettikten sonraki basın toplantısında, tepkisinin panel yöneticisine yönelik olduğunu; kimsenin hedef saptırmaması gerektiğini; İsrail Cumhurbaşkanı'na, İsrail halkına ve Musevilere karşı bir tepki ve tavır olmadığını açıklama telaşı gösterilen tepkileri zayıflatmış ve kafaları karıştırmıştır." Şeklindeki tespitlerine baktığımızda da AKP'nin her yanının çelişkilerle dolu olduğunu göreceksiniz.

Çünkü AKP'nin kafasındaki; İsrail'e özde tepki değil, sözde tepki ile Türkiye'de İsrail'in vahşetlerine karşı çıkan kitleleri oy sandığında kendi lehinde toplamak vardır.

AKP Ergenekon adı verilen soruşturmayı siyasallaştırarak, Türkiye gündemini gerçeklerden uzak tutuyor ve böylelikle de gündemi esir alıyordu. Şimdi de imdatlarına Davos senaryoları yetişti.

Türk milleti 5 dakikada uygulanan bu senaryolar karşısında şuurlu davranmalı ve bu olayda ortaya konan davranışların ne derecede samimi olduğunu sorgulamalıdır.

29 Mart 2009 seçimleri asil duruşa oy verme günü olacaksa eğer, AKP 6 yılın hesabını o sandıklarda vermelidir…

ABD, AB, İsrail, Barzani, Talabani, Rumlar, Ermeniler, PKK'lılar AKP'nin yol arkadaşı olmuşken bunlarda "asil duruş" aramak akıl sahibi bir Türk vatandaşının işi olabilir mi?

Yildiray Çiçek.
http://www.yildiraycicek.com/?target=makaledetay&makale_kod=1332
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cCcBilgecCc
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 326

İletiTarih: Pts Şub 23, 2009 8:25 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bizim zubukzade diyarbakir donusu ANA uçağında medya yöneticilerinin sorularını yanıtlamis soyledikleri seyler yenilir yutulur cinsten deyil, MHP ile soyu bozuklari bir kefeye koyuyor aklinca,bu kadarmi MHP ,dusmanligi olur,bu kadarmi TURK dusmanligi olur bi insanda,ulkucuyum musluman TURK um diyen mega zekalilar hala bu dangalagin belediye adaylarina oy vermeyi dusunuyorlarmi acaba?
yok efendim ergenekon davasinin pesini birakacak deyillermis,soysuzlar sucsuz gunahsiz ASKERiM,ize camur atmakmaya devam ediyor,bir kac kisinin disinda o yargilananlarin suclu olduguna inanmiyorum ben inanilacak gibi deyil cunku,siyonistlerin emriyle komutu aldi fottos papazindan gercek TURK olan askerimize sindirmek icin elinden geleni yapiyorlar,
.
Davosta mederotore vuracakmis, adamin etrafini sak sakcilar kaplamis,israil cumhur baskani fazla konustu fazla ilgi gordu diye kudurdu,onu hazmedemedi.olen filistinliler onun umurunda bile deyil
okadar havalara girdiki sozlerini okullara yazdirmaya basladi,'sayin zubukzade ATATURKU kiskandigi icin mis alt tabakadaki taraftarlarinin ATATURK dusmanligi.ATATURK,ten milleti sogutup kendini ATATURKmu ilan edecek nedir,
Davos fatihiymis,tobe tobe seni ampul kafali zubukzade seni,sen kanina gavur kani karismamis TURK milletini salakmi saniyorsun dangalak!...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Çar Şub 25, 2009 10:09 am    ileti konusu: SİYASİ OMURGASIZLIK DİZBOYU. Alıntıyla Cevap Gönder

SİYASİ OMURGASIZLIK DİZBOYU.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Davos'taki tavrını 29 Mart 2009 seçimlerine yönelik kullanma eğilimini yoğunlaştırdıkça, gerçek niyetinin ne olduğu daha net anlaşılmaya başlanmıştır.

Davos'un perde arkasındaki gelişmeler ve Davos sonrası geliştirilecek politikalar bir bir gün yüzüne çıkmaktadır.

Şekil olarak Davos'ta küstahlığa sert tepki gösteren bir Başbakan portresi vardır ama oradaki tavrın niyeti ve samimiyeti tartışmaya açıktır.

Kimse AKP'nin İsrail'e ilk günden itibaren tavır aldığını ve vahşetleri karşısında uyarıcı ve önleyici davranışlara girdiğini söyleyemez. Çünkü AKP, İsrail ile bugüne kadar aynı çizgide kol kola yürümüştür. ABD-İsrail ve AKP ruh birlikteliği yapmış, AKP yapacaklarını ABD'ye sormuş ve İsrail'in menfaatine zarar verebilecek hiçbir davranışta bulunmadığı gibi, menfaatlerini korumak için büyük mücadeleler vermiştir.

Davos'a bu pencereden bakınca ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos Fatihi havasını 29 Mart 2009 seçimlerine yansıtma çabaları da net görülünce burada güzel bir tiyatro sergilendiği anlaşılmaktadır.

Ve bu tiyatro medya desteği ile artarak devam ediyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki tavrı öyle bir hava estirdi ki, Hamas bile övgüler sıralamaya başladı.

Hamas liderlerinden Halil El Haya, Davos'ta yaşananlardan dolayı Recep Tayyip Erdoğan'a "O, büyük bir lider" diyerek "Erdoğan'ın Kendisini selamlıyoruz. Bizim zaferimiz, onun zaferidir" şeklinde yorumlarda bulunmuş…

Ne tuhaftır ki, Hamas'ın siyasi lideri Halid Meşal'in 2006 yılında gerçekleşen Ankara ziyaretinde ABD ve İsrail korkusu AKP'nin üzerinde idi. AKP Hamas'ı davet edip ABD ve İsrail'in mesajlarını vermeyi bile eline yüzüne bulaştırmıştı.

O tarihte "AKP 'HAMAS'ETLERİ" başlıkları yazı kaleme alarak bu durumu "ABD'nin talepleri ve İsrail'in dileklerini Hamas'a ileten AKP, her zamanki misyonunu yerine getirmiştir. AKP kendine Ortadoğu Bölgesi'ndeki gelişmelerde dizayn yapan bir güç olarak göstermeye çalışsa da yaptığı sadece küresel postacılıktır. AKP, postacılık yaparken bile, her şeyi eline-yüzüne bulaştırmaktadır.

ABD'nin kontrolünde, İsrail'in bilgisi dâhilinde, Hamas'a yaptığı davette bile, düzenli ve intizamlı oturup, küresel postayı, pulu ve mührü ile iletememişlerdir.

Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Hamas'ın siyasi lideri Halid Meşal'in konvoyu ile karşılaşmamak için, yoldan dönüp bir mobilyacı dükkânı da giriyor, Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı kimliği ile değil AKP'li kimliği ile konuştuğunu söylüyor.

Hamas Lideri Halid Meşal'in AKP Genel Merkezi'nde yapmış olduğu konuşmada, kürsü ve arka fondaki AKP logolarının kaldırılmasından da anlaşılıyor ki, Hamas'ı AKP'de davet etmemiş. Hükümet davet etmedi, AKP davet etmedi de, bu Hamas Lideri kendi kafasına göre mi geldi Türkiye'ye? Tam bir AKP komedisi, bunun en acı yanı da, devlet kadrolarında bunu uygulamalarıdır." şeklinde değerlendirmiştim.

Hamas'a o günlerde bu muameleyi yapanlar, birden Hamas avukatlığına soyunmuşlardır.

Türkiye kendine ait bir politika geliştirip o konuda sabit ve dik bir duruş sergileyemiyor. Bir bakıyorsunuz 6 yıl İsrail'le yürünmüş, bir bakıyorsunuz Hamas'ın sözcüsü gibi algılanmalar ortaya çıkıyor.

Omurgalı bir siyaset tarzı uygulanmış olsa, iki tane bu şekilde birbirine zıt olan davranışlar sergilenir mi?

PKK ile mücadele için ABD'den izin alacaksın, Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı bir belediye başkanı PKK propagandası yapacak ve "yakında Kürdistan'ı da tanıyacaksınız" şeklinde tehditvari açıklamalarda bulunacak, sesini çıkaramayacaksın ama İsrail'in vahşetlerine göstermelik tavır alacak ve Hamas'ın avukatı gibi algılanıp dünya kamuoyunda farklı bir noktaya geleceksin… İşte bu durum omurgasız, ilkesiz siyasetin en acı örnekleridir.

Ama ölçülü, ilkeli bir politika sergilenseydi Türkiye bölgede adaletin, hukukun belirlenmesinde etkili mekanizma olurdu.

Halid Meşal'in konvoyu ile karşılaşmamak için, yoldan dönüp bir mobilyacı dükkânı girenler bugün Hamas'ın kahramanı ilan ediliyorsa, 6 yıl İsrail'e hizmet edip onların gözünde düşman konumuna geliyorsan siyasi omurgasızlık her yandan anlaşılır.

Türkiye, AKP'nin bu siyasi omurgasızlıkları yüzünden menfaatlerini koruyamayan bir duruma düşmüştür.

Milli hiçbir politikada gerçek manada dik duruş gösterilmediği gibi, sanal dik duruş gösterileri de hep seçim sandığı milletin önüne geleceği vakit yapılmaktadır.

Türk milleti bunları görmelidir. Görmezse eğer yarınlar bu iktidarla oldukça tehlikeli olacaktır.

Yildiray Çiçek.
http://www.yildiraycicek.com/?target=makaledetay&makale_kod=1334&SİYASİ%20OMURGASIZLIK%20DİZBOYU
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Çar Şub 25, 2009 10:24 am    ileti konusu: DAVOS TİYATROSU BİTSİN ARTIK. Alıntıyla Cevap Gönder

DAVOS TİYATROSU BİTSİN ARTIK.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta 29 Mart 2009 yerel seçimlerine dönük sergilediği davranışlar, Türkiye'nin tüm gerçek meselelerini örtmüş ve böylelikle de Türk milletinin gözünün önünde sürekli Davos'ta yaşananlar tutulmaktadır.

"Kahraman Başbakan" spotları televizyonlardan, gazetelerden milletin gözüne, zihnine dayatılmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan, Davos'tan dönüşte AKP yandaşları tarafından resmen Atatürk düzeyinde lider ilan edildi. Kimi de İslam Dünyasının lideri yapacak kadar ileri gitti… Bu konu ile ilgili Traji-komik manzaralar gün geçtikçe çoğalıyor. O yüzden Davos üzerinden en çok mizah dergileri kendilerine malzeme bulmaktadırlar.

"Davos Fatihi" diye anılan ama "fetih" namıma elinde sıfır örnek olan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugüne kadar İsrail'le ortak küresel refleksle hareket etmesine rağmen son davranışları aynen şuna benziyor:

Adamın birisi annesini, babasını öldürmüş; mahkemeye çıkartmışlar… Adam demiş ki: Hâkim bey hem öksüz, hem yetimim; beraatimi istiyorum…

Yahudilerden "cesaret ödülü" alan ilk ve tek Müslüman olan, ABD-İsrail ortak yapımı olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin "Eşbaşkanlığı" görevini yürüten, Filistin halkının üzerine bomba yağdıran uçakların pilotlarını Türkiye'de eğiten, İsrail'le her türlü ekonomik antlaşmaları tavizsiz sürdüren Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki 5 dakikalık gösterisinden sonra Türk milletinden beraatini istemesi de böyle birşeydir.

ABD ve İsrail çizgisinde yaşanan bunca vebalin içinde pay sahibi olan AKP, bu işin içinden Davos'taki 5 dakikalık davranışlarından dolayı kurtulup, birde "kahraman" edasında dolaşması vicdanların kabul edeceği bir durum değildir.

Ama Türkiye'de ve dünyada birçok kişi bu manada vicdanları kanatmaya ve geçmişte yaşananları kaydeden hafızaları temizlemeye yönelik propaganda faaliyetlerine girişmişlerdir. Ama bunu kimi bilinçli, kimi de bilinçsiz bir şekilde yapmaktadır.

AKP'de bu durumu oya dönüştürmek için elinden gelen tüm çabayı göstermektedir.

Türkiye'de Davos öncesi ve sonrası yaşanan gelişmeleri dikkatli takip eden herkes bu olayın 29 Mart 2009 seçimleri için yapıldığını konusunda ortak kanaat sahibi olmuşlardır.

Bizde Davos olaylarını değerlendiren tüm yazılarımızı bu merkez üzerinden genişleterek, Türk halkını bu tiyatro karşısında uyanık olmaya davet ediyoruz.

Böylesine "sanal efelenmeler" sadece oy avcılığı için yapılmaktadır.

Yoksa hiçbir konuda milli anlayışı ve bu anlayışı koruyacak refleksi olmayan AKP iktidarının bu davranışları hep seçime 2-3 ay planlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Ama kim ne söylerse söylesin AKP toplumu bu manada aldatmayı, kandırmayı çok iyi başarabilmektedir.

Bugün İsrail'e sorsanız,22 Temmuz seçimlerinden olduğu gibi,29 Mart 2009 seçimlerinden de AKP'nin başarılı çıkmasını isteyecektir. Sadece İsrail değil, Türkiye'yi bölgede menfaatleri için kullanan, Türkiye üzerinde düşmanlıkları olan herkes, AKP'yi adeta kendilerinin Truva atı olarak görmektedir.

Hal böyle iken Recep Tayyip Erdoğan'ı, Türkiye Cumhuriyeti'ni büyük mücadeleler sonucu kuran, koruyan ve bizlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk'le eşdeğer tutmaya kalkmak kimin haddinedir?

Ama propaganda gücünü elinde tutanlar, milletimizin zihnini bu şekilde şekillendirip, kirletmektedirler.

Türk milletinin sönmeyen güneşi Mustafa Kemal Atatürk kim, ABD'den izin alamadan adım atamayan Recep Tayyip Erdoğan kim?

Eğer Türk milleti Davos'ta sergilenen tiyatroya kanıp, AKP'nin bunca ihanetine, basiretsizliğine, yolsuzluğuna tekrar onay verirse, kazanan AKP'nin yanında yine ABD, AB, İsrail, Talabani, Barzani ve Türkiye üzerinde karanlık düşünceleri olanlar olacaktır.

AKP kendinin planladığı, kendinin oynadığı bu tiyatroyu artık bitirmelidir.

Kendileri bitirmezse Türk milleti elbet bitirecektir.


Yildirayc Çiçek.
http://www.yildiraycicek.com/?target=makaledetay&makale_kod=1335&DAVOS%20TİYATROSU%20BİTSİN%20ARTIK..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Şub 27, 2009 2:51 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

zaten sisirilmis balon degil mi onunda havasi iner nasil olsa...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1