Evet beyler bu da oldu. Aynı gün içerisinde, hem resmi kanal TRT'den etnik yayın hemde ondört yıldır halledilemeyen davanın yıldırım hızıyla çözülüp dört bölücü işbirlikçinin aniden salıverilmesi... Ne tesadüf değil mi !
Benim bildiğim kadarıyla bu ülkenin üç olmazssa olmaz denilen sacayağı vardır; 1) Lâiklik 2) Resmi dilin Türkçe olması 3)Üniter yapının korunması. Şimdi bunlardan hangisi kaldı elimizde söylermisiniz ? Laikliğin ne halde olduğu hepimizin malumu ve bunu en yalın haliyle devleti yönetenlerin yaşam tarzlarından, bunların yandaşlarının kadrolaşma yoluyla tüm devlet kurumlarına her geçen gün nasıl nüfuz ettiklerinden ve mensup oldukları dünya görüşüne bakarak anlamak mümkün. Resmi dil deseniz, yıllardır yabancı dille eğitimin evrenkentlerden ana okullarına varana kadar sirayet etmesiyle zaten silinmiş, uygulamadan neredeyse kalkmış yada en azından hayati öneme haiz olan eğitim dünyamızdan çıkmış gitmiş kovulmuş. Ve üçüncü temel direk olan üniter yapı ise halen mecliste görüşülmekte ve kanunlaşması an meselesi olan "Kamu Reformu Temel Yasası" ve "Mahalli İdareler" yasaları ile ortadan kaldırılmak üzere.Zira bu yasa ile dört bakanlık dışındaki (Savunma, Adalet, Dışişleri ve İçişleri) tüm bakanlıkların taşra örgüt ve şubeleri lağvediliyor ve kültürden enerjiye kadar tüm ulusal politik yetkiler belediye başkanlarına devredilerek bunların "Hükümet" olmasına olanak tanınıyor. Belediye meclisleri birer parlemento haline getiriliyor. Yazılı basına sızan haberlere göre il özel meclislerine vergi koyma hakkı ile sınırsız borçlanma yetkileri dahi veriliyor. Yani Türkiye 81 eyaletli bir ülke haline getiriliyor. Ama Türkiye kağıt üzerinde "lâik", resmi dili Türkçe olan ve "üniter" yapıya haiz bir ülke olarak kalıyor ! Ve dikkat ediniz lütfen; yukarıda sayılan üç temel unsur anayasamızca garanti altına alınan ve bırakın değitirmeyi değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilkelerden oluşmaktadır. Ve üstüne üstlük resmi dile bir darbe daha vurularak hemde devletin resmi kanalından yani TRT'den etnik dillerde yayınlara geçiliyor ! Neden özel değil de resmi kanaldan etnik yayına geçildiğini biliyormusunuz ? Zira aylardır hiç bir özel müteşebbis bu işe soyunmuyor. Çünkü yeterli sayıda, ticari kâr doğuracak talep ve ilgi ortada yok da ondan ! Yani hükümet, ülkemizi parçalama mayınını bizzat bu yoksul halkdan topladığı vergilerle döşüyor! Bu da yetmiyor aynı gün dört PKK işbirlikçisi yıldırım hızıyla ve yüz seksen derecelik bir manevrayla salıveriliyor, ne tesadüf değil mi ?! Ve tüm bunlar AB' den tarihin tarihini alma uğruna yapılıyor ! Peki bu ülkenin bütünlüğünden sorumlu olduğunu iddia edenler ne yapıyor ? Nasıl bunlara seyirci kalabiliyor ? Yoksa bu koruma görevinin resmi bayramlarda Atatürk'ün mozelesine çelenk koyup nutuklar çekilerek mi yerine getirildiğine inanılıyor ? Yaklaşık yirmi yıl boyunca çocuklarını PKK ile savaşa davullarla zurnalarla gönderip onların şehit olmasına nerdeyse gıkını dahi çıkartmayan bu halk acaba bundan sonra çocuklarını yine aynı cepheye göndermeye razı olurmu sanıyorlar ? Adama hiç sormazlar mı; "Arkadaş, mademki düşmanın taleplerini birer birer karşılıyacaktın da neden evlatlarımızı manasız ve amaçsız bir savaşa sürüp ölüme gönderdin", demezler mi ? Bu halk hiçbir zaman içerisine alınmayıp sadece manda ve himayesine gireceğimiz AB uğruna Aptullah Öcalan haininin de bu yolda salıverileceğini, Ermeni taleplerinin de yerine getirileceğini ve Patrikanenin de aynen Vatikan gibi devlet içerisinde devlet haline getirileceğini tereddütsüz biliyor. Ama kafasına çuval geçirilerek itibarı çuvallananlar aynı halkın çocuklarını aynen geçen yüzyılın başında almanların peşine taktıkları gibi bu sefer de günümüzün başka bir emperyalist gücü olan ABD'nin BOP'una feda etmeye ve neredeyse tüm ülkenin bir amerikan sömürge üssü haline getirilmek üzere olmasına ses çıkarmıyorlar ! Ama aynı çevreler Atatürk'ün izinde olduklarını, ülkenin bağımsızlığının ve vatanın bölünmez bütünlüğünün yılmaz bekçileri olduklarını halâ iddia edebiliyorlar ! Ama artık halk bunların hiç birine inanmıyor ve bu kesin. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Böyle biline.