2001 yılının ekim ayında özellikle Batı ülkelerini saran ve kamuoyu üzerinde psikilojik baskı meydana getiren şarbonlu mektup paniği, sonunda bir kitaba konu oldu.
Alman genetik bilimci ve Virolog Prof. Dr. Erhard Geişler, "Şarbon ve Gizli Servislerin Başarısızlığı" adlı yeni kitabında, Alman Askeri Gizli Servisi'nin, 1. Dünya Savaşı sırasında şarbon bakterisini biyolojik sabotaj eylemlerinde kullandığını ortaya koyuyor. Prof. Dr. Geişler'in, biyolojik silahların 2. Dünya Savaşı sırasında Güneydoğu Asya'da kullanıldığını da gözler önüne serdiği kitapta, Japonların uyguladığı biyolojik silah programı sebebiyle onbinlerce savaş esirinin ve 300 bin Çinlinin hayatını kaybettiğine dair veriler yer alıyor.

GİZLİ SERVİSLER GELİŞTİRDİ

On yıllar boyunca Demokratik Alman ***huriyeti'nde kanser araştırmaları üzerinde çalışan ve 1980'li yılların sonundan beri ağırlıklı olarak, biyoloji biliminin dünya genelinde askeri amaçlarla istismarının önlenmesi için çaba harcayan Alman genetik bilimci ve Virolog Prof. Dr. Erhard Geişler, "Şarbon ve Gizli Servislerin Başarısızlığı" adlı kitabında, 20. yüzyılda gizli servislerin biyolojik silahların geliştirilmesinde ve bugün bir terör tehdidi haline gelmesindeki payına dikkat çekiyor. Biyolojik silahların kullanımına dair ilk belgenin 1763'e dayandığını vurgulayan Prof. Dr. Geişler, o zamanlar İngilizlerin, şimdiki Pennsylvania'daki Kızılderililere -umdukları sonucu elde etme umuduyla- çiçek mikrobu bulaştırılmış giysiler verdiklerini kaydediyor.

Biyolojik silahlar kullanmanın psikolojik savaşın bir parçası olduğunu belirten bilimadamı, araştırmaları sonucu, Alman Askeri Gizli Servisi'nin, 1. Dünya Savaşı sırasında şarbon bakterisini biyolojik sabotaj eylemlerinde kullandığını ortaya çıkarmış. Ancak Alman Gizli Servisi'nin bu çabası, şarbonun yayılmasında etkili metotlar kullanılmadığı için sonuçsuz kalmış. İki dünya savaşı arasında Almanya'nın biyolojik silah geliştirdiğine dair yanlış gizli servis bilgilerine dayalı korku ise İngiltere, İtalya, Macaristan ve Kanada'yı biyolojik silah geliştirmeye itmiş.

ÇİNLİLERE BİYOLOJİK SİLAH

Genetik bilimci ve Virolog Prof. Dr. Erhard Geişler'in kitabında, biyolojik silahların 2. Dünya Savaşı sırasında Güneydoğu Asya'da kullanıldığı gözler önüne seriliyor. Kitapta, Japonların uyguladığı biyolojik silah programı sebebiyle onbinlerce savaş esirinin ve 300 bin Çinlinin hayatını kaybettiğine dair veriler yer alıyor. Prof. Geişler, Japonların bu tür aktivitelerinden ne mütetfiki Almanların ne de Anglosakson gizli servislerinin haberdar olduğunu belirtiyor. 1945 yılından sonra bu programdan en çok faydalananın ise ABD olması dikkati çekiyor. Amerikalıların, savaş sonrasında Japon bilimadamlarından, bilimsel araştırmalarını kendilerine teslim etmeleri karşılığında özgürlük pazarlığı yaptığı biliniyor.

KORE'DE BİYOLOJİK SİLAH KULLANILMAMIŞ

Prof. Dr. Erhard Geişler, "Washington'un Kore Savaşı'nda biyolojik silah kullandığına" dair iddiaların ise gerçeklik payı bulunmadığını savunuyor. Kitapta ayrıca, ABD'nin aynı Sovyetler Birliği'nin olduğu gibi Irak'ın biyolojik silah programı hakkında da zamanında bilgi sahibi olamadığı vurgulanıyor. Prof. Dr. Geişler, Irak'ın 1991'den sonra biyolojik silah geliştirip geliştirmediğinin ise tartışmalı olduğunu ve hala uzmanlarca araştırıldığını kaydediyor.

Alman bilimadamı, aynı şekilde terör gruplarının biyolojik silah geliştirme kapasitesi olduğuna dair delil bulunmadığını belirtiyor. Prof. Dr. Geişler, sağlıksız gizli servis bilgilerine ya da taraf değiştirenlerin itiraflarına dayanarak askeri operasyonlara girişmeyi "sorumsuzluk" olarak niteliyor. Bilimadamının biyolojik silahlarla mücadele konsundaki önerisi ise gayet net: Teröre karşı oluşturulan uluslararası koalisyon benzeri bir birlik oluşturmak. habermetre